İklim değişikliği ve kaynak kıtlığıyla her geçen gün daha fazla yüzleştikçe çevreci çözümlere olan talep de artıyor.
Peki "yeşil" ile aslında kastedilen nedir ve yeşil stratejiler ne zaman ekonomik bir anlam ifade eder? Siemens bu sorulara cevaplar bulmak için Eko-Koruma Analizi denilen bir test etme prosedürü geliştirdi. Hali hazırda uygulamada çevreci çözümler sunmayan şirket yok. Peki acaba bu, ne zaman gerçekten bir anlam ifade ediyor? Şirketlerin çoğu bu soruya cevap bulmak için bir ürünün hammadde temininden tasarımına, kullanımına ve imhasına kadar yaşam döngüsündeki tüm süreçlerindeki etkilerini hesaba katan karbon ayakizi ve çevresel performans değerlendirmeleri gibi analitik yöntemlere başvuruyor. Siemens Endüstri Çözümleri'nde ürün yaşam döngüsü yönetiminin (PLM) kilit bir kısmı da çevresel performans değerlendirmelerinden oluşuyor. PLM sistemlerinde bir ürünün kavramsallaştırılmasından imha edilmesine kadar, ilgili tüm veriler merkezi olarak kaydediliyor ve yönetiliyor. Ancak Siemens Endüstri Çözümleri'nde Teknolojiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Prof. Dieter Wegener, bunun yeterli olmadığını söylüyor ve ekliyor: "Gerçekten yeşil bir çözümün hem çevresel hem ekonomik faydalar sunması gerekir. Bu iki özellik hiçbir şekilde birbirlerini dışlamaz." Wegener'in, bu görüşünü desteklemek için ekolojik performans değerlendirmelerini sermaye ve faaliyet giderleri analizleriyle birleştirecek standartlaştırılmış ve bilimsel bir prosedürle ortaya çıkması gerekiyordu. Kendisine böylesi bir proje için yeterli bir ortağı Kopenhag'daki Danimarka Teknik Üniversitesi'nde (DTU) buldu.
Derinlemesine analiz. Bu ortaklık sonucunda ortaya Eko-Koruma denilen karmaşık bir yöntem çıktı. DTU'dan Dr. Stig Irwin Olsen, "Buradaki işimiz analizin içine çevresel uygunluğu dahil etmek. Örneğin farklı malzemeler kullanıldığında ya da elektronik bir kontrol sistemi kurulduğunda, bir endüstriyel tesisin salınımlarının nasıl etkileneceğine karar vermek zorundaydık" diyor. Siemens, süreç değişikliklerinin malzeme maliyetlerini, enerji kullanımını veya personel ve imha etme giderlerini nasıl etkilediğini sorgulayan üretkenlik sorunlarına çözümler buldu. Bu karmaşık hesaplamaların ardından ortaya, alınan sonuçları grafiksel olarak gösteren ve çevresel etki endişelerini ekonomik faktörlerle bir araya toplayan bir karar-destek aracı olan Eko-Koruma Matrisi çıktı. Bu araca dayanan bir analiz ilk bakışta kolaylıkla anlaşılabilir. Aracın merkezinde daima geleneksel teknolojilerden türetilmiş göreceli bir referans noktası vardır. Y ekseninde yeni çözümün referans noktasına göre çevresel uygunluğu gösterilir. Bu bileşik değerin içinde CO2, sülfürdiyoksit, nitrojenoksit ve toz salınımları ile su, enerji ve doğal kaynak kullanımları bulunur ancak bunlarla sınırlı değildir. X ekseninde ise sistem maliyetlerindeki değişim olarak ifade edilen müşteriye faydası gösterilir. ~
a Matrisi'nin, madenlerin dışında devasa miktarlarda dizel yakıt tüketen kamyonların ve yanı başlarındaki enerji tesislerinden aldıkları elektrikle çalışan kocaman hafriyat makinalarının olduğu madencilik sektöründe de son derece başarılı olduğu görüldü. Burada motorlardan çıkan egsoz gazlarıyla enerji tesislerinin salınımları çevreyi etkilerken, yakıt ve elektrik de bir maden ocağı için ciddi birer maliyet faktörü oluşturuyordu. Bir başka ifadeyle, özellikle Siemens'in Simine kavramı kamyonlar ve hafriyat makinaları için çözümleri kapsadığından, bu gibi yerler için Eko-Koruma Analizi ideal. Örneğin Simine TR, ağırlığı 300 tonu aşan devasa araçlar olan damperli ağır iş kamyonları için geliştirilmiş bir sürücü sistemi kavramı. Burada bir enerji elektroniği sistemi (IGBT teknolojisi), bir kamyonun dizel elektrik alternatif akımlı (AC) motorunun optimum seviyede çalışmasını sağlarken salınımı ciddi boyutlarda azaltır ve kayıpları minimuma indirir. Analizler, bu sistemin çevresel uygunluğunun dizel motorlu bir referans sistemine kıyasla yüzde 11,6 daha yüksek olduğunu gösteriyor. Faaliyet giderleri de yüzde 7 oranında azalıyor. Çünkü bu yeni sürücü sistemiyle saat başına düşen yakıt tüketimi 400'den 350 litreye düşürülüyor. Simine DRAG için de Eko-Koruma Matrisi değerlendirmeleri çok iyi. Simine DRAG, hammaddeyi çıkartmak için toprağın üzerindeki kayaları veya toprak yığınlarını parçalayan araçlar olan kepçeli ekskavatörlerde kullanılan vitessiz AC motorları için geliştirilmiş bir kavram. Bu Siemens çözümünün yüksek verimlilik değeri sayesinde çevresel uygunluğu referans noktası olarak alınan DC motora kıyasla yüzde 22 daha fazla olurken elektrik maliyetleri de yüzde 22 azalıyor.~
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?