“Bölgesel lider adayı gençlere davet”

Vakıf, üniversite öğrencilerinin kişisel ve sosyal gelişimlerine katkıda bulunarak gençleri geleceğin lideri olmaya hazırlamayı amaçlıyor.

1.06.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
“Bölgesel lider adayı gençlere davet”
Orhan, Cizreli, 9 çocuklu bir ailenin oğlu. Annesinin ve babasının okuma yazması yok. Aileden tek okuyan o çıkmış. Kendinden küçük 2 de kız kardeşi vardı. Orhan’la tanıştığımızda Fırat Üniversitesi’nde daha ilk sömestrindeydi. Bilgisayar mühendisliği öğrencisi, çok mahcup bir delikanlıydı. Sonra transformasyon başladı. Diksiyon dersleriyle önce Türkçesi değişti. Sonra İngilizce öğrendi. Tüm eğitim programlarımızdan yararlandı. AB projeleriyle 3 kez yurtdışına gitti. Stajını İstanbul’da, Microsoft’ta yaptı. Sonra Akfen’de staj yaptı. Şu anda Türkiye’nin en büyük limanlarından biri olan Mersin Limanı’nda bilgi işlem müdürü. Kendinden küçük 2 kız kardeşini de Orhan okuttu. Evlendi, şu an 2 çocuğu var ve hala toplumsal hizmet yapıyor. Onunla gurur duyuyoruz.”
Bu hikayeyi gözleri dolarak anlatan Türkiye İnsan Kaynakları Vakfı (TİKAV) Yönetim Kurulu Başkanı Şafak Akın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki 8 üniversitede uyguladıkları bireysel gelişim programıyla yarattıkları farka ve fırsat eşitliğine dikkat çekiyor.
TİKAV, Şafak Akın ve eşi Hamdi Akın tarafından 1999’da Ankara’da kuruldu. Vakıf, üniversite öğrencilerinin kişisel ve sosyal gelişimlerine katkıda bulunarak gençleri geleceğin lideri olmaya hazırlamayı amaçlıyor. Şafak Akın, “Amacımız eğitimle değiştirip dönüştürmek. Türkiye’nin genç insan kaynağı için katma değer yaratmak. Eğitimle birlikte toplumdaki özlediğimiz değişim ve dönüşümü yakalıyoruz. Düşünceler insanları etkiliyor, insanlar toplumu etkiliyor, toplum ancak öyle değişiyor. Toplumu sihirli bir değnek değiştirmiyor. Oturduğunuz yerden hayıflanmak yerine böyle küçük adımlarla toplumu değiştirme şansınız var. Örneği de TİKAV’ın bu projesi” diyor. TİKAV Yönetim Kurulu Başkanı Şafak Akın, yürüttükleri eğitim programıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki üniversitelerde eğitim gören gençlere fırsat eşitliği sağlama çabalarını şöyle anlattı:
FİKİR HAM­Dİ AKIN’A AİT
TİKAV’ı 1999 yılında Ankara’da kurduk. Fikir eşim Hamdi Akın’a ait. Aldıklarımızı topluma geri verme vakti geldi diyerek kafasında bir vakıf kurma fikrini bana açtı. Böyle bir oluşuma liderlik eder misin dedi. Ben de kabul ettim. Sosyal sorumluluk daha önce hiç içinde bulunmadığım bir sektördü. Aslında hukukçuyum ve o sıralar özel sektörde çalışıyordum. Sonra vakfı kurduk ve vakfın kuruluşunun üçüncü ayında bireysel gelişim programını hayata geçirmeye başladık. Pilot üniversite olarak Elazığ Fırat Üniversitesi’ni seçtik. Daha sonra Van 100. Yıl Üniversitesi’ni programa dahil ettik. Sonraki yıllarda Ankara’da ODTÜ, Hacettepe ve Ankara Üniversitesi’nde ve Eskişehir’de de Osmangazi Üniversitesi’nde projeyi uyguladık. Şu ana kadar 200 kadar öğrenci mezun ettik. Şu anda da 50-60 öğrencimiz var. Her yıl programa 60-80 öğrenci katılıyor bir yandan o kadar öğrenci mezun oluyor. Program 4 yıl sürüyor.
DO­ĞU VE GÜ­NEY­DO­ĞU’YA YÖ­NEL­DİK
Projenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde çok daha verimli olduğunu gördük. Çünkü, aslında bu bir eğitim programı. Bir öğrenciyi 4 yıl boyunca şemsiyesi altında tutan bir program. Bugün itibarıyla programı 8 üniversitede uyguluyoruz. Bunlar Malatya’daki İnönü Üniversitesi, Elazığ’daki Fırat Üniversitesi, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Van 100. Yıl Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Diyarbakır Dicle Üniversitesi, Gaziantep Üniversitesi ve Şanlıurfa Harran Üniversitesi. 8 üniversitede faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
TİKAV ayrıca, 2001 yılında Uluslararası Gençlik Ödülü Programı’nın bağımsız operatörü olarak programı kendi bünyesindeki gençlere uygulama yetkisini aldı. 2003 yılında Uluslararası Gençlik Ödülü Programı’nın tüm Türkiye’de uygulanmasını temin etmek üzere ulusal otorite olarak kurulan ve yetkilendirilen Gençlik Ödülü Derneği’nin kuruluşuna öncülük etti.~
 TİKAV, uyguladığı programlar kapsamında gerçekleştirdiği projelerde UNFPA, UNICEF ve Avrupa Birliği Gençlik Programı fonlarından yararlandı ve çeşitli BM konferanslarında Türkiye delegasyonunda yer aldı.
FIR­SAT EŞİT­LİĞİ SAĞLI­YO­RUZ
Türkiye’nin insan kaynakları kalitesini yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda bireysel gelişim programı ile Türkiye’de bir ilke imza attık. Program, üniversite öğrencilerinin birinci sınıfta başlayıp dördüncü sınıfın  sonuna kadar devam ettikleri; bu süre içinde çok sayıda seminer, eğitim, söyleşi, proje, staj ve gezi programına katılarak bilgilerini ve becerilerini zenginleştirdikleri bir faaliyetler bütünü.
Amaçlarımızdan biri de fırsat eşitliği yaratmak. Ayrıca bölgelerinde lider olacak ve liderlik potansiyeli taşıyan gençleri arıyoruz. Onları eksik oldukları donanıma kavuşturup bir anlamda eğitimde fırsat eşitliği yaratmaya çalışıyoruz.
Burada hep verdiğimiz bir örnek var. Diyelim ki, İTÜ’de mühendislik okuyan bir gençle Van 100. Yıl Üniversitesi’nde aynı müfredatı okuyup mezun olan bir genç arasında önemli farklar var. Van’daki arkadaşımız ilinden dışarı çıkmamışsa, sosyal faaliyetlerde, kültürel programlarda çok etkin olamamışsa, staj imkanı bulamamışsa, kendini geliştirememişse yabancı dili yeterince gelişmemişse, iletişim becerileri yeterince iyi değilse, iş başvurularında nasıl hareket etmesi gerektiğini, CV yazmayı, mülakat tekniklerini bilmiyorsa ya da farklı insanlarla bir araya geldiğinde bu farkları tolere etmeyi, bu farkları bir avantaja çevirmeyi bilmiyorsa hep dezavantajlı oluyor. Bizim amacımız doğu ve güneydoğudaki gençlere bu becerileri, yetenekleri kazandırmak. Onlara ilk önce kendilerini tanımalarını, keşfetmelerini öğretiyoruz. Daha sonra yürüdükleri kariyer yolunda kendi kariyerlerini yaratmada onlara yardımcı oluyoruz
HAN­Gİ DO­NA­NIM­LA­RI  KA­ZA­NI­YOR­LAR?
TİKAV’dan mezun olan bir genç en azından orta seviyede İngilizce konuşabiliyor. 4 yıllık eğitimlerin sonunda ortaya bilgisayar okuryazarı olabilen, iletişim becerilerini sonuna kadar kullanabilen, toplumdaki çeşitli sorunlara karşı duyarlılık kazanmış, çevre bilincine sahip, engellilere nasıl yaklaşılması gerektiğini bilen, dünya gündemini, Türkiye gündemini takip eden, hem dünya hem Türk vatandaşı olabilen, daha pozitif düşünen ayrımcılık yapmayan bir genç ortaya çıkıyor. İş becerileri, yaşam becerileri artmış, profesyonel iş yaşamına çeşitli seminerlerle hazırlanmış, biraz gezip görmüş hale geliyorlar. Bu program çerçevesinde tüm eğitimler bir akademik yıl içinde bulundukları illerde veriliyor. Bir de yaz programlarımız var. Yaz programları İstanbul, Ankara, Çanakkale ya da sayfiye kentlerde yapılıyor. Seminerler yazın da devam ediyor. Seminerler devam ederken aynı zamanda kültür faaliyetleri de sürüyor. Örneğin İstanbul’a geldiklerinde İstanbul’da görülmesi gereken neresi varsa görüyorlar. İş adamlarıyla buluşuyorlar, iş yerlerini geziyorlar. Amacımız ufuklarını olabildiğince açmak. İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince ile de buluşuyorlar, Doğuş Power’ı da geziyorlar, Atatürk Havalimanı’nı da görüyorlar. Ankara’da TBMM’ye gidip milletvekilleriyle, bürokratlarla görüşüyorlar. Büyükelçiliklere konuk oluyorlar.
AB ÜL­KE­LE­RİNE GÖN­DE­RİYO­RUZ
AB Fonları’ndan katkı alarak gençlerimizi AB ülkelerine de gönderiyoruz. AB projeleri çerçevesinde oradaki gençlik projelerine katılıyorlar. Proje yazmayı da öğreniyorlar. Projelerini kendileri yazıp gittikleri de oluyor. Bu çok önemli çünkü doğudaki bir genç arkadaşımıza dil öğren demek etkili olmuyor. İnterneti çok etkin kullanan bir genç dilin öneminin farkında ama farkında olmayanlara “İngilizceyle ne işim olabilir ki’ gibi bir düşünce hakim olabiliyor. ~
Ne zaman ki gençlik kamplarına yurtdışına gidiyorlar, işte o zaman İngilizcenin öneminin farkına varıyorlar. Nasıl tüm dünyayla aynı dil konuşulur, nasıl dünya vatandaşı olunur bunu orada kavrıyorlar. Bir de yine bu öğrencilerimize uyguladığımız uluslararası bir gençlik programı var. Bu program çerçevesinde de yapmak zorunda oldukları faaliyetler var. Örneğin haftada en az 2 saat toplumsal hizmet yapmak gibi. Bizim koordine ettiğimiz kurumların çatısı altında bu hizmetleri yerine getiriyorlar. TEGEV, Çocuk Esirgeme Kurumu, Yaşlılar Yurdu ya da Görme Engelliler Evi gibi kurumlarda toplumsal hizmet yapıyorlar.
İLE­TİŞİMİN RO­LÜ BÜ­YÜK
Bir de iletişim modülümüz var. “Kendime değer veriyorum” adlı eğitim paketi bizim yarattığımız bir model. Bu modülde öncelikle özbakım ve hijyeni öğreniyorlar. Bu eğitimin içinde kişisel bakım, üreme sağlığı, hijyen, bulaşıcı hastalıklardan korunma gibi çeşitli konular var. Bir de “İşte hayat” diye bir eğitim modülümüz var. Burada iş hayatında ihtiyaçları olacak eğitim ve becerileri veriyoruz. Takım çalışmasından mülakat tekniklerine kadar dersleri içeriyor. İletişim modülümüz en büyük modülümüz. 4 yıla yayılıyor. Yaşamda başarılı olmak için iletişimin rolü kaçınılmaz. Bunun için iletişime çok önem verdik. Staj programımız da var. Okudukları bölüm itibarıyla staj zorunlu olsun ya da olmasın hepsine mutlaka staj yaptırıyoruz. Bu stajları ileride onlara çok fayda sağlayacak bir şekilde yapmalarını sağlıyoruz. Stajı yapmış olmak için değil de gerçekten iş hayatına giriş yapmak için yapıyorlar. 8 aylık akademik takvimin yanında öğrencilerin yazın yapacakları 1 aylık staj o kadar faydalı ki gençlerin bunu algılamaları gerekiyor. O yüzden TİKAV olarak buna çok önem veriyoruz.
BO­ĞA­ZİÇİ’NE RA­KİP OLU­YOR­LAR
TİKAV’da öğrenim gören gençlerin büyük kısmı bölgelerine geri dönüyor ve memleketlerine hizmet ediyorlar. Fırat Üniversitesi’nden mezun bir gençle Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun bir gencin özellikleri aynı değil. Bu özellikleri TİKAV eğitimleriyle kazanıyor ve bölgesine dönüyorlar. Çalışmaya başlıyor ve bölgelerinin lideri oluyorlar. Bu projenin bir de çarpan etkisi var. Gençler programa girdikleri ilk günden itibaren en yakınlarından başlayarak etraflarındaki halkaları etkilemeye başlıyor. Bu da lider olmaktır zaten. Toplumun kalkınmasına ve düşünce seviyesinin yükselmesine neden olmak da lider olmanın bir yoludur. Öğrencilerimizin yüzde 90’ı bölgelerine dönüp çalıştıkları için amacımıza ulaşıyoruz. O anlamda Boğaziçi Üniversitesi mezunuyla rekabet edebiliyorlar. Doğu ya da Güneydoğu Anadolu bölgesindeki işverenlerin talebine bizim çocuklarımız cevap verebiliyor. Oradaki işverenler o vakit kalkıp da Boğaziçili, İTÜ’lü aramıyor. Bizim çocuklar oralarda işleri kapıyor.
TİKAV’I DE­ĞİL PROG­RA­MI   BÜ­YÜ­TE­CE­ĞİZ
TİKAV olarak çok fazla büyümek istemiyoruz. Biz bunun yerine programı yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. TİKAV’da bir know-how oluştu. İsteyen kurumlara ya da kişilere bu bilgi paketini verebiliriz. Bunu illa ki Doğu ve Güneydoğu illerinde de uygulamak gerekmiyor. Her yerde uygulanabilecek bir program. Gelecek için başka kurumlarla, STK’larla işbirliği yaparak programı ülke genelinde yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz. TİKAV’ın bu programı Türkiye çapında yapması imkansız. Bu çok büyük bir bütçe ve ekip gerektiriyor. Ekip olarak 11 yıldır ancak 8 üniversiteye yetişebiliyoruz. TİKAV’ın büyümesi değil bireysel gelişim programının yaygınlaşmasını hedefliyoruz.
Bu programı başka kişi ve kurumlarla paylaşmaya hazırız. Bu bilgi paketini, bu projeyi isteyen her kurumla denetimini yapmak suretiyle paylaşabiliriz. Örneğin her yıl 10 kişiye burs veren bir kişi de bu programı burs verdiği öğrencilere uygulayabilir. ~
Biz de burs veriyoruz ama bunu telaffuz bile etmiyoruz çünkü bizim amacımız eğitimle değiştirip dönüştürmek. Türkiye’nin genç insan kaynağı için katma değer yaratmak. Eğitimle birlikte toplumdaki özlediğimiz değişim ve dönüşümü yakalıyoruz. Çünkü düşünceler insanları etkiliyor, insanlar toplumu etkiliyor, toplum ancak öyle değişiyor. Oturduğunuz yerden hayıflanmak yerine böyle küçük adımlarla toplumu değiştirme şansınız var.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz