Liderlikte fark yaratacak en önemli duruş, “Hakiki ve kendin” olmaktır... Bu da en zor duruştur. Çünkü bu duruş, kırılgan olabilmeyi, hata yapabilmeyi, merakla sorgulayabilmeyi ve konulara tutunmadan farklı gerçekliklere açık olmayı, karşılık beklemeden verebilmeyi gerektiriyor. Dijital dünyamızda hızlı tüketme ve tükenmeler yaşıyoruz. Özellikle iş hayatında karşımıza birçok farklı zorluk çıkıyor. En önemli zorluğumuz, başkası benim hakkımda ne düşünüyor veya gelecek kaygısı ya da hapsolunmuş geçmişteki yaşananlar ve travmalar... Küçük bir taşı kısa süre havada tutabiliriz, çok ağır gelmeyebilir. Ancak bu taşı bir ya da birkaç gün tutmaya kalkarsak ağırlığından dolayı taşıyamaz hale geliriz. Yani herhangi bir konuyu veya sorunu, uzun süre zihinde tutmak gereksiz bir ağırlık yapacaktır. Unutmayalım ki iş hayatı da hayat yolculuğumuzun önemli bir parçası... İşte tüm biraz evvel bahsettiğim “kendin olmayı” engelleyen kaygıları da bu şekilde anlamak ve bırakmak gerekiyor. Sorunlarla beslenmeyi bırakıp sadece olana bakarak cesaretle hareket etmeliyiz. Hata yapmaktan, yargılanmaktan, beğenilmemekten korkarak yolculuğumuzu ve bagajımızı hafifletemeyiz. Kendimi fazla önemsediğimi farkettiğim gün, hayatımda önemli bir değişim yaşamaya başladım. 30 yaşında yurtdışında bir liderlik eğitiminde İngiliz bir eğitmen, “Kendinizle dalga geçmeye hazır mısınız?” dediğinde içimden çıkan anksiyeteyi anlatmam zor. Oradan o dakika kaçmak istedim. Aslında korkumun küçük düşmek, takdir ve kabul görmemek gibi kaygılardan kaynaklandığını sonradan anladım. Bu kaygı ve korkuların temel nedenlerini anlamaya başladığım an, artık daha cesur ve olası durumlarda kendime ve çevremdekilere anlayışlı olabilmeyi öğrendim. Tabii ki hakiki ve samimi olmanın yanı sıra iş hayatında başarı tanımınız ne ise bunu yapabilmek için çok çalışmanız gerekiyor. Çalışmaktan yılmadan, enerjinizi düşürmeden, işinizde sade bir dil ve spesifik veri kullanarak etkili olabilirsiniz. Takım, başarının en önemli anahtarıdır. Takım oyuncusu olmayı ancak yukarıdaki konularda kendimizi geliştirdiğimiz ve doğru değerlendirdiğimizde başarabiliriz. Unutmayalım ki “Bireyler maç alır, takımlar şampiyonluklar kazanır” der Michael Jordan... İş hayatında siz biricik gençlerimizin varlığı ve dinamizmi büyük değişim yaratıyor ve yaratacak. Yenilikçi, oyuncu, renkli, adaptasyon yeteneği yüksek, aykırı yeni genç nesile ülkemizin bu değişen dünyada ihtiyacı büyüktür. Türkiye’den de yakın gelecekte uluslararası ürünlerin tasarımlarına imza atacak ve yeni marka yaratabilecek yetenekli gençler çıkacağına inanıyorum. Çünkü biz Lenovo olarak Türkiye’yi büyük bir yetenek havuzu olarak görüyoruz. Her alanda dünyayla yarışabilen yetenekli gençlere sahibiz ve onlar da iyi teknolojiyi hak ediyorlar. Aslında hepimiz için her gün “oyun yeniden başlıyor.” Oyunu mutlu ve halinden memnun oynamak da bizlerin elinde...
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?