Dört üniversite ile 100 bin öğrenciye ulaştı

Sanayi ve ticaretin Anadolu'daki merkez kentlerinden biri olan Kayseri bu alandaki gücünü eğitimle güçlendirmek istiyor.

1.05.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Dört üniversite ile 100 bin öğrenciye ulaştı
Kentte yer alan dört üniversite kendini uluslararası rekabete hazırlıyor. Anadolu kentlerinin ekonomik performansındaki hızlı yükseliş son yılların en dikkat çekici gündem maddelerinden biri. Bu yükselişin en güzel örnek ili ise Kayseri’dir dersek sanırım itiraz eden olmaz. Ticaret ve sanayi alanında elde ettiği başarılı yükselişe karşılık Kayseri, eğitim alanında da Anadolu’nun önemli merkezlerden biri haline geldi. Bugüne dek hep ticaret ve sanayideki başarılarıyla göz dolduran Kayseri, artık eğitim alanındaki yatırımlarla da adından söz ettirmeye hazırlanıyor. Dört üniversitenin yer aldığı ilde 100 bini aşkın öğrenci eğitim görüyor. Erciyes, Melikşah, Nuh Naci Yazgan ve Abdullah Gül Üniversitesi’yle Kayseri, ticaret alanındaki zenginliğini eğitimle desteklemeye çalışıyor. Üniversite ile sanayinin işbirliğine örnek olmak isteyen Kayseri, dünyanın ilk 500 üniversitesi listesine de en az bir üniversitesini taşımak istiyor.

Kayseri eğitim alanındaki hedeflerine ulaşmak için kentin önde gelen isimlerinin desteğini de almış. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, adını verdiği üniversite ile desteğini gösteriyor. Kayseri için Sakıp Sabancı’dan sonra belki de en popüler iş insanlarını çıkaran Boydak ailesinde; ikinci kuşağı temsil eden Memduh Boydak da, holdingdeki görevlerinin yanı sıra Melikşah Üniversite’nin Mütevelli Heyet Başkanlığını üstlenerek bu işe gönül vermiş.

MELİKŞAH, GİRİŞİMCİ VİZYONLA EĞİTİM VERİYOR
Bir vakıf üniversitesi olarak faaliyet gösteren Melikşah Üniversitesi’nin 2008 yılında eğitim ve öğretime başladığını belirten Memduh Boydak, “Sanayici ile bilim adamı arasında köprü olma gayesiyle, ticaret ve sanayi şehri Kayseri’de işadamlanmızın desteği ile bilimsel çalışmalar yürütmek üzere çalışmalar yapmak üzere çalışıyoruz” diyerek üniversitenin amacını anlatıyor.

Dünyanın içinde bulunduğu hızlı değişime ayak uydurmak zorunda olduklarını ifade eden Boydak, yeni projeler geliştirmenin ne derece hayati önem taşıdığının farkında olduklarını anlatarak şunları söylüyor: “Bugün özgün araştırmalarla bilime katkıda bulunma, risk alma, fırsatları değerlendirip hayata geçirme ve yenilik yapma süreçlerine de bir o kadar ihtiyaç duyduğumuzun bilincindeyiz. Yakın tarihi geçmişimize kadar üçüncü dünya ülkeleri arasında zikredilen ülkemiz, bugün dünyanın en büyük 17. ekonomik gücü sıfatını taşıma başarısına ulaşmıştır. Ülkemizi resmeden tablodan çıkarımımız odur ki; ekonomik kaynakların, düşük üretkenlik alanlarından yüksek verimlilik alanlarına aktarılma sürecinde baş aktör olarak büyük önem arz eden girişimci ve müteşebbis ruhlara bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bu da eğitime verilen destekle olacak.”

Geleceğin birer bilim ve iş adamı adayı olan gençlerin Melikşah Üniversitesi’nde bu vizyonla eğitim aldığını kaydeden Boydak, düşünme ve muhakeme yetenekleri güçlü, girişimci ve eleştirel düşünebilen, innovatif, güçlü sezgi sahibi, iyi gözlemci, hayal gücü geniş, iletişim konusunda uzman çok yönlü, kendine güvenen bireyler olma yetisini edinerek hayata atılmalarını sağlamak istediklerini belirtiyor.

Melikşah Üniversitesi’nin sunduğu kaliteli eğitimin yanı sıra, sosyal imkânlarıyla da ön plana çıktığını dile getiren Boydak, “Dünyayı doğru okumak adına iyi bir yabancı dil eğitimi ve ülkenin gelişmesine katkı amacıyla iyi bir branş eğitimine verdiğimiz önemin yanında, uluslararası ilişkileri sağlam köprüler üzerine inşa etmede pay sahibi olmak maksadıyla dünya üniversiteleri ile iş birliği halinde adımlar atmaya özen gösteriyor ve bu sürece sosyal birer birey olarak gördüğümüz öğrencilerimizi de dahil ediyoruz. Bugün içinde bulunduğumuz

2013-2014 akademik yılında da bilimin ışığında verdiğimiz eğitimin yanı sıra, bilimsel literatüre katkı sağlamak maksadıyla yürüttüğümüz araştırmalarımıza devam ediyoruz” diyor.

AGÜ, ULUSLARARASI MARKA OLMA HEDEFİNDE
Kentin bir diğer önemli eğitim adreslerinden biri de Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ). Kayseri'ye yeni bir devlet üniversitesi kazandırılması hedefiyle Büyükşehir Belediye Başkanlığının girişimiyle kurulan üniversitede 2010 yılında çalışmalar başlamış.

Türkiye'de özgün bir vakıf destekli devlet üniversitesi modeli kulan üniversitenin rektörü Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu, üniversitenin Türkiye'de kalkınması ile örnek gösterilen Kayseri’nin gelişimine paralel olarak eğitimde de öne çıkarması hedefiyle kurulduğunu aktarıyor.

Cumhurbaşkanı bu üniversiteye Türk yüksek öğretiminde fark yaratacak, uluslararası seviyede rekabet edebilecek kaliteli bir üniversite olması şartıyla adının verilmesini kabul etmiş. Rektör Sabuncuoğlu, bu vizyonla yola çıkan üniversiteyi yeni bir model olarak ortaya çıkaran en önemli unsurlardan birinin de AGÜ Destekleme Vakfı (AGÜV) olduğunu söylüyor. Sabuncuoğlu, “AGÜV, üniversitenin kuruluşu esnasında düşünülmüş, tasarlanmış ve üniversitenin resmi kuruluşunun ardından 13 Temmuz 2011 tarihinde hayata geçirilmiş geniş katılımlı bir vakıftır. Vakfın tek kurulma nedeni dünya üniversitesi olma yolunda, AGÜ'ye finansal ve kurumsal destek sağlamaktır” diyor,

AGÜ'nün vizyonu, özgünlüğüyle yükseköğretim alanında çığır açmayı hedeflediğini kaydeden Sabuncuoğlu, uluslararası markaya sahip bir üniversite olmak üzere çalıştıklarını anlatıyor. AGÜ’nün, toplumun ve iş hayatının problemlerine bilimsel yaklaşımlarla çözümler üretme hedefinde olduğunu kaydeden Sabuncuoğlu, özellikle endüstriyel Ar-Ge odaklı yaklaşımla sanayiye destek olacaklarını söylüyor.

SANAYİ MÜZESİ İÇİN ÇALIŞIYOR
AGÜ’nün kente yapacağı bilimsel ve teknik katkıların yanı sıra sosyal, kültürel ve sportif anlamda da yeni açılımlar sağlayacağını anlatan rektör Sabuncuoğlu, bu doğrultuda kendi haline terk edilmiş tarihi Sümer Bez Fabrikasından kalma kampusun restorasyonu üstlendiklerini belirtiyor. Rektör, bunun yanı sıra sanayi müzesi, cumhurbaşkanlığı müzesi, cumhurbaşkanlığı özel koleksiyonu ve kütüphanesi, sergi alanları, restoranları ile açık kampüs modeline göre tasarlanmış olan Sümer Kampüsü’nün eğitim ve araştırmanın yanı sıra sosyal ve kültürel anlamda da önemli bir merkez olacağını anlatıyor.

ERCİYES DÜNYADA İLK 500’E GİRME PEŞİNDE
Kayseri’nin ilklerinden olan Erciyes Üniversitesi ise dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına adını yazdırmayı planlıyor. Erciyes Üniversitesi’nin hedefinin araştırmacı üniversite kimliği ile dünya sıralamasında yer almak olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. H. Fahrettin Keleştemur, “Eğer, üniversiteler sadece eğitim fonksiyonunu
yerine getiriyorsa, O üniversitenin ilerlemesi mümkün değil.

Önümüzdeki dönemde, üniversiteler eğitim üniversiteleri ve araştırma üniversiteleri olarak ayrılacak. Biz alt yapısı hazır bir üniversiteyiz ve araştırmacı üniversite olmaya adayız. Son üç yıl içerisinde çok sayıda araştırma merkezi kurduk ve bu merkezlerde görev alacak öğretim üyelerini dünyanın önemli merkezlerine göndererek eğitimlerini sağladık. Bu elemanlarımızın üniversitemize dönerek çalışmaya başlamalarından sonra Erciyes Üniversitesi çok farklı bir yapıya kavuşmuş olacak. Hedef, cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılında, 2023’te dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına girmektir” diyor.

Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, üniversitenin sahip olduğu imkanlarla bu hedefine en kısa sürede ulaşacağına inandığını söylüyor. Dünyada meydana gelişime paralel olarak üniversitelerin de büyük değişim ve gelişim süreci içine gireceklerine dikkat çeken Keleştemur, üniversiteler ihtisas üniversitelerine dönüşeceğini ve bu sürece ayak uyduran üniversitelerin ayakta kalabileceğini kaydediyor. Erciyes Üniversitesi’nin de geride kalan son 4 yıl içinde önemli çalışmalara imza attığını belirten Keleştemur, yeni kurulan araştırma merkezleri ile Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden birisi haline geldiklerini aktarıyor. Keleştemur sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yeni açılan araştırma merkezlerimizi geliştirmek ve güçlendirmek amacıyla, dünyanın en önemli araştırma merkezlerine 100'e yakın genç yakın bilim adamı gönderdik. Bununla beraber Betül-Ziya Eren Genom ve Kök Hücre Araştırma Merkezi'ne çok önem veriyoruz. Üniversitemizin adını dünyaya duyuracak.

İleri moleküler çalışmaların yapılacağı bir merkez olacak. Aynı zamanda Hasçelik Klinik Mühendisliği Araştırma ve Uygulama Merkezi bizim için çok önemli. Burada bölümler arası müşterek çalışmalar sonucunda yeni üretim malzemelerinin tasarımı ve üretimi gerçekleşecek. Bir fakültenin ihtiyacı olan bir malzeme bu merkezde üretilecek. Yani araştırma merkezlerimizde kendi üretimimizi yapacağız. Teknopark Türkiye'nin en önemli teknoloji merkezlerinden biri.Yeni hizmet binaları yapımı devam ediyor.

Erciyes Teknopark, Türkiye'nin ilk 5 teknoparkları arasındadır. 100 firma burada faaliyet gösteriyor. Nano Teknoloji Merkezi de önümüzdeki dönemde hizmete girecek en önemli projedir. 40 hoca üzerinde çalışıyor. Burası ileri teknoloji üretecek merkezlerin bir tanesidir. Kongre Merkezi inşaatı devam ediyor. Burası bölgenin en büyük kongre merkezi olacak.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz