Batı’nın Çin’deki yapay-zeka (AI) devriminden korkmaması, aksine onu kopyalaması gerekir. Will Knight
Çin’in güney sınırını belirleyen tropikal bir adadaki Lengpudashi denilen bir bilgisayar programı aynı anda bir düzine insana karşı birebir poker oynuyor ve hepsini ezip geçiyor. Mandarin dilinde “soğuk poker ustası” anlamına gelen Lengpudashi, Texas hold’em’in iki oyunculu sürümünde rakiplerini blöf yaparak ve aşırı bahis sürerek masadan kaçırmak için yeni bir yapay zekâ tekniğinden faydalanıyor. Bu turnuva Hainan adasının başkenti olan Haikou’daki modern görünümlü bir teknoloji parkında yapılıyor. Dışarıda eskimiş mahallelerin üzerinde hayal meyal görülen modern, çok katlı yüksek binalar yükseliyor. Bu makineyle oyun oynamak için bir araya gelenler arasında birkaç poker şampiyonu, bazı tanınmış Çinli yatırımcılar, girişimciler, CEO’lar ve hatta artık antika olmuş televizyon şöhretleri bile var. Bu oyunlar çevrimiçinden canlı olarak yayınlanıyor ve 10 milyonlarca insan izliyor. Bu etkinlik aslında Çin’de yapay zekaya karşı giderek artan heyecanın ve tutkunun bir sembolü, ancak bir sorun da var. Lengpudashi gerçekte Hainan, Pekin veya Şangay’da değil ABD’nin Pittsburgh’unda yazılmış bir program. Çin’deki çoğu insana göre bu iş kesinlikle böyle gidemez. Bu ülke bugün yapay zekada ustalaşmak için eşi benzeri görülmemiş bir çaba gösteriyor. Çin hükümeti önümüzdeki yıllarda bu teknolojiye 100 milyarlarca yuan (10 milyarlarca dolar) akıtmayı planlıyor ve şirketler de yoğun bir şekilde yapay zeka (AI) yetenekleri yetiştirmeye ve onları geliştirmeye yatırım yapıyor. Eğer bu ülkenin bu alandaki geniş çaplı çabaları başarılı olursa, ki olacağına dair çok sayıda işaret var, o zaman Çin AI konusunda lider bir güç olarak ortaya çıkarak kendi endüstrilerinin üretkenliğini artırabilecek ve teknolojiden kaldıraç olarak faydalanan yeni işler yaratabilir hale gelebilecek. Ve eğer, çoğu insanın da inandığı üzere, AI gelecekteki büyümenin kilidi ise Çin’in bu alandaki mahareti onun dünyadaki hakim ekonomik güç olarak konumunu güçlendirmesine yardımcı olacak. Gerçekten de bu ülkenin politika ve iş dünyasındaki liderleri AI’nin kendi ekonomilerini büyük bir hızla canlandıracağına kesin inanmış gibi görünüyor. Son 10 yıllarda görülen sürekli büyüyen imalat sektörü ve dış ticaret ile yatırımları teşvik eden piyasa reformları sayesinde 100 milyonlarca insan sefaletin pençesinden kurtarılmış, iş imparatorlukları kurulmuş ve Çin toplumu baştan aşağıya dönüştürülmüştü. Ancak imalattaki büyüme artık yavaşlıyor ve bu ülke ileri teknolojiye dayalı bir geleceği hayal ediyor. Bu teknoloji odaklı ekonomik mucizenin gerçekleşmesinde yapay zekadan faydalanmak bir sonraki adım olabilir. Her ne kadar Batı’daki pek çok insan AI’nin istihdamı azaltmasını, ekonomik durumlarını ve gelir eşitsizliğini kötüleştirmesini kendilerine dert edinmiş durumda olsa da, Çin bu teknolojinin tam aksine sonuçları olacağına inanıyormuş gibi görünüyor. Çin’in AI çabaları içinde geçenlerde AI’nin yaygınlaştırılmasına yönelik kapsamlı bir vizyon açıklayan hükümetin olağanüstü taahhütleri de var. Bu plana göre Çin’deki araştırmacıların 2025 yılı itibarıyla “önemli buluşlara” imza atabilmeleri ve 2030 yılına kadar Çinli AI’nin dünyanın kıskançlıkla baktığı bir duruma gelebilmesi için üç yıl içinde Batı’da geliştirilenleri yakalamak amacıyla yurt içi AI çalışmalarına hız verilecek. Bu ülkenin bu hayali gerçeğe dönüştürebileceğine inanmak için haklı nedenleri var. 2000’lerin başlarında Çin hükümeti teknolojik gelişmeyi teşvik edecek ve bu ülkenin ulaştırma sistemini modernleştirecek yüksek hızlı bir raylı ağ kurmak istediğini söylemişti. Bu tren ağı şimdi dünyada ileri olan bir sistem. Çin’in en büyük çevrimiçi arama şirketi Baidu’da eskiden teknoloji ve strateji bölümünü yönetmiş, önde gelen AI uzmanlarından biri olan Andrew Ng, “Çin hükümeti ne zaman bunun gibi bir planın duyurusunu yapsa, bu durumun ülke ve ekonomi üzerinde çok ciddi etkileri olmuştur” diyor. Hükümetin bu eylem çağrısıyla zaten olmakta olanlar daha da hızlanacak. Internet devleri Baidu, Alibaba ve Tencent’in başı çektiği bu ülkenin teknoloji şirketleri bugün yığınla AI uzmanını işe alıyor, yeni araştırma merkezleri kuruyor ve Amazon, Google veya Microsoft tarafından çalıştırılan her şeyle aşık atabilecek çapta veri merkezlerine yatırım yapıyorlar. Çinli girişimciler ve yatırımcılar AI’den farklı endüstrilerde faydalanılmasında büyük fırsat gördüklerinden sayısız start up’a da para akıtılıyor. Çin, AI’de bazı önemli avantajlara sahip. Öncelikle alabildiğine büyük yetenekli bir mühendis ve bilim insanı havuzu var. Ayrıca AI sistemlerini eğitmek için gereken veriler bakımından da çok zengin. Veri toplama ve kullanma bakımından çok az engeli olan Çin başka ülkelerde olmayan boyutta veritabanlarına sahip. Geldiği son nokta öğrenen makinelere dayalı yüz tanıma sistemlerinin gelişmişlik seviyesinden de anlaşılabiliyor; Onlar artık iş yerlerinde çalışan işçileri ve mağazalarda gezen müşterileri yüzlerinden tanıyabiliyor ve mobil uygulama kullanıcılarının kimliklerini doğrulayabiliyorlar. Hainan’daki poker turnuvasına ülke genelinde gösterilen yaygın ilgi de Çin’in yapay zeka alanındaki en son buluşlara ne kadar iştahlı olduğunu gösteriyor. Poker oyununun iki-oyunculu bir sürümünde bile ustalaşmış olmak AI açısından çok büyük bir başarı çünkü diğer oyunların aksine pokerde oyuncuların sınırlı bilgilerle oynamaları ve belirsizlikleri tahmin etmek için öngörülemez bir şekilde davranmaları gerekir. Bu yüzden burada optimum strateji için bir makineye kolay kolay öğretilemeyecek bir özellik olan hem dikkatli hem de içgüdüsel muhakeme yapmak şarttır. Lengpudashi bu sorunu içinde finansal ticaret ve iş pazarlıklarının da olduğu çok sayıda diğer senaryolarda da bir hayli kullanışlı olabilecek parlak bir yeni oyun teorisi algoritmasından faydalanarak çözüyor. Ancak Lengpudashi kendisini yaratan ülkede Hainan’a kıyasla çok daha az ilgi görüyor. Çin’in AI devrimini ve onun olası sonuçlarını keşfetmek için ben de bu muazzam ilgi gösterilen yere gittim ve orada çok sayıda kilit araştırmacı, girişimci ve üst düzey yöneticiyle tanıştım. Çin’in hareketli başkentinden, fabrikalarla dolu güneyine ve ihtiraslı yeni araştırma merkezinden milyar dolar değerindeki teknoloji şirketlerine kadar her yerde bir şey çok net; Yapay zekâ Batı’da icat edilmiş olabilir, ancak onun geleceğinin dünyanın öteki ucunda şekillendiğini görebilirsiniz.
Doğuya Bakmak
Seyahatim yapay zekanın merkezlerinden biri olan MIT’de başlıyor. Tanınmış bir Çinli AI uzmanı ve yatırımcısı olmanın dışında aynı zamanda Hainan turnuvasının organizatörlerinden biri de olan Kai-Fu Lee buraya kendi şirketi Sinovation Ventures’ın Pekin’de kurmakta olduğu yeni bir AI enstitüsü için öğrencileri işe almak amacıyla gelmişti. Lee yaklaşık 300 Çinli öğrenciyle tıka basa dolu bir toplantı salonunda tamamı Mandarince olan bir konuşma yaptı. Pahalı görünen takım elbisesi ve frak gömleğiyle mükemmel giyinmişti ve kendinden emin, sakin bir tonda konuşuyordu. Bu konuşma son zamanlarda öğrenen makinelerin yükselişiyle birlikte ortaya çıkan iç içe geçmiş eğilimlere değiniyordu; Çok daha güçlü bilgisayarlar, hünerli yeni algoritmalar ve devasa miktarlarda veriye… O, bu ilerlemelerden tam anlamıyla faydalanmak üzere pozisyon aldığını ileri sürüyordu. Dinleyicilere, “Dünyadaki en iyi AI araştırmacıları bugün ABD ve Kanada’dalar, ancak Çin’de iyi olan yüzlerce insan ve açık ara farkla çok daha fazla veri var. AI aslında algoritma ile verileri birlikte evrimleştirmeniz gereken bir alandır. Büyük bir veri miktarı büyük bir fark yaratır” demişti. Lee 1998 yılında bu ülkenin oldukça hevesli yetenek havuzunu vitrine çıkaracak Microsoft’un Pekin araştırma merkezini kurdu. Ardından 2005 yılında Google China’nın kurucu başkanı oldu. Lee şu anda genç girişimcilere akıl hocalığı yapmakla meşgul ve Çin’in mikroblog platformu Sina Weibo’da 50 milyondan fazla takipçisi var. Takipçileri arasında normalde Silikon Vadisi’ne akın etmiş olması gereken ödüllü öğrenci tipleri var. Ancak çoğunun Lee’nin Çin’deki fırsatlar mesajını aldıkları besbelli. Bu kalabalık onun her sözüne dikkat kesiliyor ve bazıları sonrasında ondan imza alabilmek için birbirlerini eziyor. Lee toplantının ardından bana “ABD bugün teknolojide lider ülke. Ancak Çin’de inanılmaz bir potansiyel var” dedi. Ben de bu potansiyelin yakından nasıl göründüğünü anlamak için Pekin’in Haidian bölgesinden yarım dünya kadar uzak olan Lee’nin yeni enstitüsüne gittim. Dışarıda sokaklar rengarenk sürüş paylaşımlı bisikletlerle doluydu. Orada modayı yakından takip eden yığınla genç teknoloji meraklısının ve şüphesiz siparişleri akıllı telefonlarla verilmiş kahvaltıları yoğun çalışan işçilere götüren bisikletlilerin yanından geçtim. Benim bu ziyareti yaptığım sırada bir su kanalı şehri olan Wuzhen’in birkaç yüz kilometre güneyinde önemli bir AI etkinliği vardı. Alphabet iştiraki Deep- Mind’daki araştırmacılar tarafından geliştirilmiş bir program olan AlphaGo içinde dünyanın bir numarası olan Ke Jie’nin de olduğu birkaç ünlü Çinli oyuncuya karşı antik masa oyunu Go oynuyordu. Ve hepsini de evire çevire yeniyordu. Wuzhen’deki AlphaGo’nun bu zaferleri, Çin’in başkentinde yakından takip ediliyor. Gerçekten de Sinovation’ın enstitüsüne girdiğimde mühendislerin bu maçların bazılarında yapılan hamleleri test ettikleri bir Go kartı olduğunu farkettim. Bu enstitünün yeri titizlikle seçilmiş. Ofis pencerelerinden Çin’in en iyi akademik kurumlarından ilk ikisi olan Pekin Üniversitesi’ni ve Tsinghua Üniversitesi’ni görebiliyorsunuz. Sinovation Çinli öğrencilerin eğitimi için gerekli öğrenen makine araçlarını ve veri setlerini sağlıyor. Şirketlere AI’den faydalanacaklarını ümit ederek danışmanlık yapıyor. Bu kurumda bugün yaklaşık 30 tam zamanlı çalışan bulunuyor, ancak gelecek yıl itibarıyla çalışan sayısının 100’ün üzerine çıkarılması, stajyerlik ve eğitim kamplarıyla yüzlerce AI uzmanının eğitilmesi planlanıyor. Şu anda bu enstitünün fonlarının ve projelerinin yaklaşık yüzde 80’i AI’nin ticarileştirilmesine ayrılmışken gerisi ise çok daha ilginç araştırmalara ve start up’ların kuluçkalandırılmasına odaklanıyor. Gerçi burada bir sonraki AlphaGo’nun icat edilmesi hedeflenmiyor. Asıl hedef Çin’in dört bir yanında AI kullanan binlerce şirketin güncel duruma getirilmesi. Lee bugün içinde devlet mülkiyetindeki kurumların da olduğu çok sayıda Çinli şirketin teknolojik anlamda geri kalmış olduğunu ve elden geçirilmeleri gerektiğini, ancak kendilerinde gerekli AI uzmanlığının da olmadığını söylüyor. Söylemeye bile gerek yok ki bu durum büyük bir fırsat sunuyor.
~
AI her yerde
Aslında başkentin her yerinde yapay zekâya karşı dikkat çekici bir ilgi olduğunu fark ettim. Mesela bir restoranda önce benim resmimi çeken ve ardından benim ne kadar sağlıklı olduğumu anlamak için sanırım AI’den faydalanan bir makine vardı. Bu aslında tamamen imkânsızmış gibi görünüyor, ancak bu makine bana çok fazla yemek yememi önermeden önce benim fiziğimin mükemmel durumda olduğunu söylüyordu. Teknolojiye olan bu düşkünlük daha şimdiden birkaç çetin ceviz AI şirketini ortaya çıkarmış olan Pekin’in ateşli startup sahnesiyle yansımasını buluyor. Onlardan biri de 2014 yılında kurulmuş olmasına rağmen şimdiden dünyanın en değerli AI startup’ları arasına girmeyi başaran SenseTime’dır. Çin Hong Kong Üniversitesi’nden araştırmacılarca kurulan SenseTime içinde devlet mülkiyetindeki cep telefonu operatörü China Mobil ile çevrimiçi perakende devi JD.com’un da olduğu büyük Çinli şirketlere bilsayarlı görüş teknolojileri sağlıyor. Bu şirket şimdilerde otomotiv sistemleri gibi pazarları araştırıyor. SenseTime geçen temmuz ayında piyasadan 410 milyon dolar tutarında fon toplayarak piyasa değerini 1,5 milyar dolara çıkardı. SenseTime binasının girişinde kameralarla donatılmış birkaç büyük ekran var. Burada bir insan yüzü fotoğrafına otomatikman zenginleştirilmiş gerçeklik efektleri eklemek mümkün. Snapchat ve Instagram’ın da benzer marifetleri var. Ancak buradaki aynı zamanda el ve vücut hareketlerinin yanı sıra gülümseme veya göz kırpmalara da tepki vererek efektler ekleyebiliyor. SenseTime’ın zenginleştirilmiş gerçeklik grubunun direktörü Qing Luan geçmişte Washington, Redmond’da Microsoft için ofis uygulamaları geliştirmişti. O, Çin’e fırsatlar çok daha büyük göründüğü için geri döndüğünü söylüyor. O günleri hatırlarken, “Biz o zamanlar bin tane kullanıcı edinmekte bile çok zorlanıyorduk; sonra Çin’de bir start up’da çalışan bir arkadaşımla konuştum ve bana ‘Bir milyon kullanıcı ne ki, biz o sayıya birkaç gün içinde çıkarız’ demişti” diyor. Bu yılın başlarında SenseTime mühendisleri fotoğraflardan sisi ve yağmuru otomatikman silen yepyeni bir görüntü işleme tekniği ile tek bir kamera kullanarak vücut hareketlerinin tamamını takip edebilen bir diğerini geliştirdiler. Bu mühendisler geçen yıl prestijli bir uluslararası bilgisayarlı görüş ödülünü kazanan ekibin bir parçasıydılar. SenseTime’ın kurucusu ve Çin Hong Kong Üniversitesi’nde profesör olan Xiaoou Tang, giydiği özensiz süet ceket ve taktığı gözlük ile etrafta ilgi odağı oluyor. Şirketinin başarılarından müthiş gurur duyuyormuş gibi görünüyor. Tang bu şirketin adının Shang hanedanının isminin ve ilk hükümdar Tang’ın fonetik uyarlamasından geldiğini söylüyor. Yaklaşık M.S. 1600’lü yıllarda başlayan bu çağ bu ülke için kritik bir gelişme dönemi olmuş. Tang gülümseyerek, “Çin o zamanlar dünyaya hükmediyordu. Biz gelecekte de teknolojik inovasyonlarla tekrar dünyaya hükmediyor olacağız” diyor.
Akıllı Üretim
Birleşik Devletler ve diğer Batılı uluslardaki imalat ve hizmetler gibi çok sayıda büyük sektör AI’ye yatırım yapmakta ve kendi iş uygulamalarını değiştirmekte oldukça yavaş kalıyor. Çin’de ise değişen teknolojilere uyum sağlamak konusunda sanki daha büyük bir aciliyet duygusu yaşanıyormuş gibi görünüyor. Hemen her endüstride Çinli şirketler kendi itibarlarını Batılı şirketleri takip etmeye borçlu olduklarını hiç umursamıyor ve araştırma ile geliştirmeye yoğun bir şekilde yatırım yapıyorlar. Geçmişte Baidu’nun AI çabalarına liderlik etmiş olan Ng bugün Çin’in iş dünyası önderlerinin yeni eğilimlerle kucaklaşılması gerektiğini çok iyi kavramış durumda olduklarını söylüyor. “Çin endüstrisinin titanları kendi yaşam ömürleri boyunca yakaladıkları ve kaçırdıkları yığınla fırsata şahit oldular. Teknolojik trend değişikliği gördüğünüzde elinizi çabuk tutmanız sizin lehinizedir yoksa birileri onu elinizden kapıverir” diyor. Baidu yapay zekanın potansiyelini önceden sezmiş ve kendi işinin tamamına yeniden şekil vermek için ondan bir kaldıraç olarak faydalanmayı hedeflemişti. Bu şirket 2014 yılında kendi şirketlerinde derin öğrenmenin uygulanmasına tahsis edilmiş bir laboratuar kurdu ve geçtiğimiz yıllarda oradaki araştırmacılar ciddi ilerlemeler kaydetti. Örneğin Microsoft geçen yıl konuşma algılamada insandan daha iyi performans gösteren bir sistem geliştirdiğinde çok az sayıda Batılı muhabir Baidu’nun aslında ondan bir yıl önce bu işi başarmış olduğunu biliyordu. Baidu örneğini takip eden diğer Çinli teknoloji şirketleri de kendilerine AI ile yeniden şekil vermenin yollarını arıyorlar. Genel müdürlük binası Shenzhen şehrinde bulunan internet lideri Tencent de onların arasında. Shenzhen, güney Çin’deki Hong Kong’a yakın bir konumda. Uçakla gelirken Güney Çin Denizi’nde demirlemiş büyük bir kargo gemileri filosu görmüştüm. 1980 yılında Shenzhen pazar kurulan küçük bir kasabayken o Çin’in ilk Özel Ekonomik Bölgesi olarak tasarlanmıştı. Shenzhen’e eşi benzeri görülmemiş ekonomik ve düzenleyici özgürlükler tanınmıştı. Burada hayal edilebilecek her türlü ürünü üreten göçmen işçilerin sırtından imalat imparatorlukları kurulmuş ve nüfusu da 30 binden 11 milyona fırlamıştı. Son yıllarda bu şehir Çin’in teknolojik gelişmesinin bir aynası olmuş durumda ve o şimdi içinde ağ devi Huawei’nin, akıllı telefon üreticisi ZTE’nin ve elektrikli araba şirketi BYD’nin de bulunduğu global teknoloji şirketlerine ev sahipliği yapıyor. Bu şehrin ana caddeleri palmiyeler, şatafatlı oteller, tıklım tıkış barlar ve restoranlarla dolu. Tencent’in Nanshan bölgesinde birkaç büyük binaya sahip genel müdürlük merkezinin girişi bir metro istasyonu kadar işlek çalışıyor. Boğucu bir nemli ortamdan sonra içeriye girdiğimde Tencent’in tarihini ve başarılarını öven bir tura başlıyorum. Ve burada size büyük bir etki yaratmak için illa da teknolojide ilk olmak zorunda olmadığınız anlatılıyor. Bu şirket 2011 yılında ABD’deki benzerlerinden yola çıkan basit bir mesajlaşma uygulamasını piyasaya sürmüştü. Bu uygulama zaman içinde bugün sosyal ağlar kurma, haberler, oyunlar ve mobil ödemeler imkânları sunan inovasyoncu bir mobil platform olan WeChat’e doğru evrimleşti. Günlük 889 milyon aktif kullanıcısıyla WeChat’in bugün Çin’in internet pazarında olağanüstü bir etkinliği söz konusu. Her ne kadar Tencent sadece geçen yıl bir AI laboratuvarı kurmuş olsa da, o çok sayıda araştırmacıyı işe almış ve Seattle’da da bir ileri karakol açmıştı. Bu şirketin araştırmacıları çoktan DeepMind’ın AlphaGo’su da dâhil olmak üzere Batı’nın inovasyonlarından kopya çekmişlerdi bile. Tencent’in AI laboratuvarının başında eskiden Baidu’nun AI laboratuvarında çalışmış ve daha öncesinde de Rutgers Üniversitesi’nde bir professor olan yuvarlak yüzlü ve gözlüklü sessiz bir adam olan Tong Zhang var. Zhang sıklıkla dikkatli aralar verdikten sonra sakin konuşan bir insan. AI’nin Tencent’in bilhassa dışarıya yönelik büyüme planlarında çok önemli olduğunu söylüyor. “Bir sonraki aşama için AI’nin önemi çok fazla. Belirli bir aşamadan sonra artık kopyalamakla yetinemezsiniz. Kendi kapasitenizi geliştirmeniz gerekir” diyor. Zhang’a Tencent’in AlphaGo veya Lengpudashi gibi görülmeye değer olağanüstü AI sunumları yapmayı planlayıp planlamadığını sordum. Tencent’in şu anda her ay 100 milyondan fazla insanın oynadığı League of Legends gibi çok popüler birkaç oyunu var. Go gibi onda da içgüdüsel eylemlere gerek duyuluyor ve poker gibi rakibinizin elindekiler hakkında net bir fikriniz olmaksızın oynamanız gerekiyor. Ancak onda çok uzağı planlamanız da gerektiğinden AI araştırmacıları için geleceğe yönelik çok değerli bir oyun olabilir. Zhang, “Şu anda elimizde bazıları bir hayli serüvenli olan bir küçük projeler paketi var” diyor. Tencent’in AI hedefleri aslında çok daha nesnel olabilir. Bu şirketin elinde WeChat ve diğer mesajlaşma platformu olan QQ sayesinde inanılmaz miktarda sohbet verisi var. Bu veriler daha anlamlı sohbetler yapılması için öğrenen makine sistemlerinin eğitilmesinde kullanılabilir. Dilde ilerleme kaydedilmesi daha iyi doküman analizinden ve aramadan tutun da çok daha akıllı kişisel asistanlara kadar sayısız pratik uygulamanın önünü açabilir. Zhang, “Burada asıl tehdit ve fırsat ana dilde olacak” diyor.
Büyük Düşünmek
Batılı uluslar için bu teknolojinin tam anlamıyla potansiyelinin halen belirsiz olduğu bir ortamda piyasaya önemli bir teknolojide ustalaşmış yeni birilerinin girdiğini görmek son derece sinir bozucu olabilir. Ancak bu hikayeyi sadece Batı ile rekabet bazında görmek de çok yanlış olur. Hem ABD hem de Çin’in bugün yüzleşmekte olduğu çok önemli bir sorun da yavaşlayan ekonomik büyüme. Her ne kadar AI belirli alanlarda işsizliğe neden olacaksa da onda aynı zamanda pek çok endüstriyi çok daha verimli ve üretken kılarak ekonomiyi muazzam büyütme potansiyeli de var. Çoğu Batılı ulusa kıyasla Çin bu gerçeği çok daha büyük bir hevesle benimsemiş görünüyor. Ancak bu ülkelerin de aynı teknolojiyi onunki kadar hevesle benimsemesi halinde Çin’in AI odaklı ekonomik ilerlemesinin diğer ülkelerin zararına gerçekleşmesini gerektirecek hiçbir neden kalmaz. Çin’in eşsiz kaynakları ve henüz faydalanılmayan muazzam bir potansiyeli olabilir, ancak Batı’da da dünyanın lider uzmanlığı ve güçlü bir araştırma kültürü var. Batılı ulusların Çin’in ilerleyişi hakkında endişelenmek yerine yoğun bir şekilde araştırma ve eğitime yatırım yaparak mevcut güçlü yanlarına odaklanmaları çok daha akıllıca olacaktır. Burada asıl risk son derece önemli bir teknolojik değişimi ıskalamakta yatmaktadır. Evet, bugün Google ve Facebook gibi şirketler AI’de önemli adımlar atıyor, ancak bunlar ekonominin tamamını harekete geçirmek için yeterli değil. AI hakkındaki onca tantanaya rağmen tıpkı üretkenlik artışı gibi ekonominin büyük bir kısmının henüz teknolojiden tam anlamıyla faydalandığı söylenemez. Tıp, hizmet endüstrileri ve imalat gibi ekonominin Silikon Vadisi dışında kalan büyük segmentlerinin de silkelenmesi gerekiyor. Ben Hainan’daki poker turnuvası fikrine ve dünyanın geri kalanının poker oynayan Lengpudashi’den ilham alması gerektiğinin dile getirilmesine destek olamam. Ancak bugün Çin’in liderliğini takip etme ve yapay zekâyı sonuna kadar keşfetmenin tam zamanı.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?