Enflasyon Olmadan Asla!

Nereden bakarsak bakalım, Türkiye´de bir nesil, hatta iki nesil yüksek enflasyonla büyüdü. 30´ların altındakiler, tek haneli enflasyonu tanımadı, hiç kuruş yüzü görmedi. Ve bizlerde yıllarca bu can...

1.01.2000 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Nereden bakarsak bakalım, Türkiye´de bir nesil, hatta iki nesil yüksek enflasyonla büyüdü. 30´ların altındakiler, tek haneli enflasyonu tanımadı, hiç kuruş yüzü görmedi. Ve bizlerde yıllarca bu canavardan yakındık, çözüm önerileri aradık. Onlarca hükümet, çok sayıda paket açtı, ancak enflasyon büyümesini sürdürdü... Ancak, enflasyondan memnun olan, canavarı sevenler de yok değildi... Faiz geliriyle yaşayandan bazı bankalara, spekülatörden factoring şirketlerine, yüksek enflasyonu kazanca dönüştürenler de vardı. Şimdi ise yeni bir döneme giriyoruz. Kazancı canavarla dostlukta bulanlar kara kara düşünmeye başladılar bile...

RANTİYE ADRESİNİ ARIYOR
 
1980´lerde başlayan yüksek enflasyon dönemi çocukları olarak nitelendirilebilir. Hiçbir yatırıma gerek duymadan, yüksek faiz ortamında paralarını işleterek, milyonlar kazandılar. ``Rantiye`` olarak adlandırılan bu kesim, havuz kenarında oturup, gecelik repodan milyonlar kazanabiliyor, kapattığı gayrimenkullerin rantını yiyebiliyordu. Enflasyon aşağı çekilip, reel faiz düşünce önemli bir besin kaynağından olacak. Belki borsa ya da emlak spekülasyonuna gidecek.
 
SPEKÜLATÖR DÜŞÜŞTEN MEMNUN

Çok değil, borsanın ilk yıllarında İMKB´de böyle bir kavram neredeyse yoktu. Ancak, borsa derinlik kazanıp, kendi kurallarını ve oyuncularını yaratınca, spekülatör sayısı da arttı. Ellerindeki nakitleri kullanıp, ``tahta kapatan`` bu tip yatırımcılar, hisse senedi operasyonlarıyla milyarlar kazanıyorlar. Bazıları ``birlikte kuvvet doğar`` diye, güçlerini birleştirip, ``grup`` bile yapıyorlar. Düşen enflasyon, borsanın yıldızını parlatacak. Spekülatörlerin işi böylece daha da kolaylaşacak.

ÜST DÜZEY YÖNETİCİ ZAMLARI ARAYACAK MI?

Üst düzey yöneticiler, diğer çalışanların aksine, bazen yüksek enflasyondan kazançlı çıkarlar. Size biraz ters gelebilir ama olayın özü şöyle: Şirketlerde genelde ücret zamları aynı oranda yapılır. Örneğin 500 milyon lira alan da, 5 milyar lira kazanan da aynı orandan yararlanır. Yüksek enflasyonlu ortamlarda, 5 milyar TL gibi yüksek düzeylere yapılan zam miktarı her zaman etkili olur. 5 milyar liranın yüzde 20´ı bile sadece 1 milyar lira eder. Oysa 500 milyonda sadece 100 milyon liradır. Enflasyon oranının yüzde 5 olduğu ülkelerde gerçekleşen yüzde 7-8´lik zamlarda fark bu kadar açılmaz.

TEKEL ŞİRKETLER ÇIKIŞ YOLU ARAYACAK

Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye´de de bazı sektörlerde tekel, bazılarında ise az sayıda oyuncu vardır. Bu gibi pazarlarda rekabet yok denecek düzeydedir, fiyatlar da bu oyuncular tarafından, adeta istendiği şekilde belirlenir. Yüksek enflasyon ortamı, bu şirketler için inanılmaz fırsatlar yaratır. Çünkü, neredeyse ``zam yapma`` özgürlükleri vardır. Genellikle de enflasyonun üzerinde zam yaparlar. Şimdi bu şirketlerin işi zorlaşıyor. Üstelik ithalat artık daha da kolay.

BANKALARI ŞİMDİ MARJ DÜŞÜNDÜRÜYOR

Bankaların, yüksek enflasyonlu ortamlarda, özellikle hazine işlemlerinden büyük miktarlarda kazanç sağladıkları biliniyor. Bu bir gerçek. Hatta bazı bankaların, enflasyondaki düşüşle birlikte, iflasın eşiğine gelecekleri de sık sık söylenir.

Enflasyonun bankalara sağladığı sadece hazine k^arı değil. Bir de enflasyonist ortamda aracılık işlemlerinden de yüksek komisyon alınabiliyor. Örneğin yüzde 90 oranıyla toplanan mevduat, yüzde 30-40 puan marjla, kredi olarak satılıyor. Peki enflasyon düşünce, bu marjlar devam edecek mi? İşte bankaları şimdi bunlar düşündürüyor. Belki de esas rekabet şimdi başlıyor.
 
''ÇEVİRME HIZI'' FACTORING´İ KURTARIR MI?

Factoring sektörünün işi parayla, nakitledir. Her zaman ellerinde nakit vardır ve bunları en iyi şekilde değerlendirmek için de büyük mücadele verirler. Kısa vadeli fonlama yaptıklarından, örneğin cirolarını yılda 4-5 kez çevirme olanağına da sahiptirler. Böylesine yüksek  ``çevirme`` hızı, yüksek enflasyonla birleştiğinde, müthiş kazançlar da yaratıyordu. Şimdi factoring şirketleri, vade, alternatif yatırım olanakları ve müşteri sayısını artırma gibi yollara başvuracaklar.

LEASING SEKTÖRÜNDE KAYMAKLI KİRAYA SON

Leasing sektöründü, işin doğası gereği, genellikle uzun vadeli işlemler yapılır. Şirketler, leasing yoluyla satış yaptıkları müşterilerden birkaç yıl için sabit bir faiz alırlar. Birinci ve temel kazançları budur.

İkinci kazanç ise biraz enflasyon sayesinde oluşur. Onun kaynağında ise, elde edilen kiraların, enflasyon ortamında değerlerdirilmesi vardır.   Volatilitenin, faizlerin yüksek olduğu ortamlarda bu devirler leasing şirketlerine büyük k^arlar da bırakır. Leasing şirketleri de daralan reel faiz marjları nedeniyle, yüzlerini müşteriye ve gerçek rekabete çevirecekler.

KAYBETMEYEN MÜTEAHHİTLER ŞİMDİ NASIL KAZANACAK?
 
İşin doğrusu bu tanıma, mesleğinin hakkını veren, işlerini dürüst yapanlar dahil değil. Ancak, hepimiz biliriz ki, Türkiye´de çok sayıda ``yap satçı``, hatta, ``vur kaççı`` müteahhitler vardır. Bunlar için yüksek enflasyon bir yaşam, para kazanma yoludur. İmarlı veya imarsız arazileri satın alarak, konut veya işyeri inşa eden bu tip müteahhitler, enflasyon nedeniyle sürekli artan fiyatlardan yüksek düzeyde kar marjı yakalar.

Fakat önce deprem, ardından enflasyonun düşeceğine yönelik güçlü beklentiler, bu tip müteahhitleri kara kara düşündürüyor.

``BENİM TÜCCARIM İŞİNİ BİLİR Mİ''

Türkçeye yerleşmiş şu deyimi herkes bilir: ``Çok tüccar adımdır``. İşini bilen, kazançlı işlere imzasını atanlar için kullanırız. Yatırımdan hoşlanmayan, riski sevmeyen sınıfa giren tüccarlar, ellerindeki nakit parayla ucuza aldıkları malları, fiyatları yükselterek satmaya çalışırlar. En önemli silahları ise doğal olarak ellerindeki nakittir. Bu güçlerini enflasyonla daha da pekiştirirler. Vadeli satış yaparken, enflasyon nedeniyle yüksek oranda vade farkı koyarak, yüksek oranda kar elde etmeyi iyi bilirler. Peki şimdi ne yapacaklar?

STOĞA ÇALIŞAN FABRİKATÖR ŞİMDE NASIL ÜRETECEK?

Stok devir katsay��sı yüksek olan üreticiler, yüksek enflasyondan dolayı iyi düzeyde kar elde ederdi. Sektörün ve şirketin konumuna göre, girdi fiyatlarındaki artışı bahane eden üreticiler, satış fiyatlarını sürekli olarak artırarak karlarını artırmaya çalışırdı. Yüksek enflasyonlu ortamın gereği olan bu tablo, fiyat artışlarının yüzde 20´lere indiği dönemde, aynı mükemmellikte çalışmayacak. Fabrika sahibi de k^ar kaynağını değişterme, geliştirme yoluna gidecek.
 
STOKÇULARA İŞ ARANIYOR

Yaşayanlar, gözleriyle tanık oldu. Genç olanlar ise onları filmlerden, romanlardan tanıdılar. İkinci Dünya Savaşı´nın yokluk yıllarında, 1970´lerin kuyruklu döneminde ekonominin yükselen yıldızlarıydı. Depolarına koydukları mallara rağmen, raflarını, dükkanlarını boş tuttular. Yağ, benzin, gazyağı, şeker, demir-çelik, çimento demeden, her türlü ürünün ``karaborsa`` piyasasını oluşturdular.

Üstelik sadece yokluk yıllarına değil, her döneme damgasını vurdular, yüksek enflasyonla beslendiler. Galiba onlar için ``tünelin sonu`` görünüyor. En azından bir gecede gelen yüksek zamlar, inanılmaz marjlar dönemi kapanıyor. Şimdiden çıkış yolu, yeni iş aramalarında yarar var.

TEFECİLER İÇİN DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK

Aslında ``tefeciler``, paranın icadı kadar eski bir meslek grubunu oluşturur. Enflasyonun en düşük olduğu ortamlardan, tek haneli enflasyona sahip ülkelere, her yerde kendilerine hayat bulurlar. Ancak, ekonominin zora girdiği, nakit sıkıntısının yaşandığı, yüksek enflasyonlu yıllar, onların ``altın dönemi``dir. Kapılarını çalan çok olur, istedikleri faizi dikte ettirirler. Yalnız, bu, onların enflasyonsuz ortamda kapılarını kapatacakları anlamına gelmiyor. Onlar her zaman kazanmaya devam edecekler.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz