Enflasyon ocakta tahminlerin de ötesinde çıktı. Önümüzdeki aylar enflasyon açısından beklenenden zor geçebilir.
ENFLASYONDA SON DURUM
BEKLENTİLER YÜKSELİŞTE
ENFLASYON RAPORU
Oysa hükümet daha ilk aydan vergilere Merkez
Bankası’nın beklediğinden çok daha fazla
yükleniverdi. Bu nedenle Merkez Bankası da vergi
ayarlamalarının 2010 yılı enflasyonuna katkısını 1,5
puana taşımak zorunda kaldı.
Böylece son Enflasyon Raporu’nda 2010 yılı
enflasyon tahminine yapılan 1,5 puanlık zammın 1
puanı bu ekstra vergi artışlarından geliyor. Geri
kalan artışın 0,3 puanı gıda fiyatlarına, 0,2 puanı da
petrol fiyatlarına ilişkin varsayımların yukarıya doğru
güncellenmesinden kaynaklanıyor.
POLİTİKA FAİZİ
Aralık ayına ilişkin dış ticaret ve ödemeler dengesi verilerinin
yayınlanmasıyla 2009 yılının dış denge bilançosu ortaya çıkmış oldu.
Bu bilanço önceki yıla göre önemli bir düzelmeye işaret ediyor.
Ancak bu düzelme pek de hoş olmayan bir nedenden,
ekonomideki resesyondan kaynaklanmış bulunuyor.
2009’da cari işlemler dengesi 13,9 milyar dolarlık açık verdi.
Cari açık 2008’de 41,9 milyar dolar düzeyindeydi. Buna göre
2009’da cari açışın 2008’deki düzeyinin üçte birine indiği ortaya
çıkıyor. Bu konuda daha fazla kullanılan bir ölçü olan cari işlemler
dengesinin GSYİH’ye oranında da büyük bir düşüş var. 2008 yılında
yüzde 5,7 düzeyinde bulunan bu oranın, 2009’da yüzde 2,3
dolayına indiğini tahmin ediyoruz.
Türkiye’de cari işlemler dengesinin önemli bölümünü mal dış
ticareti oluşturuyor. 2009’da cari işlemler açığında yaşanan düşüş
de büyük ölçüde dış ticaret açığında yaşanan gerilemeden
kaynaklanıyor. Dış ticaret açığında yaşanan gerileme ise ithalattaki
düşüşten kaynaklanmış durumda. Türkiye ekonomisindeki resesyon
bir taraftan ithal hammade ve ara malı ihtiyacını azaltarak bir
taraftan da ithal tüketim ürünlerine olan talebi gerileterek ithalatın
düşmesine yol açtı. Bu arada küresel resesyon nedeniyle ithalat
fiyatlarının gerilemesi de ithalatın değer olarak düşmesinde önemli
rol oynadı. Bu faktörlerin neticesinde 2009’da ithalat önceki yıla
göre yüzde 30,3 geriledi. 2009’da küresel resesyon nedeniyle
ihracatımızda da yüzde 22,6’lık gerileme oldu ama ithalattaki
gerilemenin ihracattaki gerilemeden daha yüksek olması dış ticaret
açığının düşmesini sağladı.
2009’da en önemli hizmet ticareti kalemi olan turizm gelirleri
yüzde 3,2 gerileyerek 21,3 milyar dolara düştü. Turizm gelirleri 2008
yılında 22 milyar dolar düzeyindeydi.
Geçen yıl cari açığın finansmanında ise en önemli rolü, 8,4
milyar doları bulan ve net hata ve noksan kaleminde gösterilen
kaynağı belirsiz döviz girişleri oynadı. Yüzde 61,7 düşerek 6 milyar
dolara inmesine rağmen net doğrudan yabancı sermaye girişleri
de cari açığın finansmanına önemli katkıda bulundu.
Merkez Bankası, üç ayda bir, bankaların kredi verme
davranışlarındaki değişikliklerini tespit etmek amacıyla Banka
Kredileri Eğilim Anketi (BKEA) diye bir anket düzenliyor. Bu anketin
geçen yılın son çeyrek döneminde yapılan sonuncusunun sonuçları
geçen ay açıklandı. Söz konusu anketin sonuçları, resesyon
sırasında kredileri iyice sıkan bankaların, artık bu davranışlarını
değiştirmeye başladıklarını gösteriyor.
Son BKEA’nın sonuçlarına göre konut, taşıt ve diğer bireysel
kredilere ilişkin standartlarda geçen yılın son çeyreğinde
gerçekleşen net değişim “sıfır” olarak gerçekleşti. Kredi
standartlarında gerçekleşen net değişimin sıfır olması, bankaların
kredi verme davranışlarında gevşeme ya da sıkılaştırma yönünde
bir değişiklik olmadığını ifade ediyor. Oysa daha önceki çeyrekte
bile konut kredileri hariç, kredi standartlarında sıkılaştırma söz
konusuydu. Kredi standartlarında net değişimin negatif olmasının
sıkılaştırmaya, pozitif olmasının ise gevşemeye işaret ettişini de bu
arada belirtelim.
İşletmelere verilen kredilerde ise sıkılaştırma eğiliminin geçen
yılın son çeyreğinde de devam ettiğini görüyoruz. Fakat burada
2010’un ilk çeyreğinde az da olsa bir gevşeme beklentisi var ki bu
da işletmelere verilen kredilerde de sıkılaştırma eğiliminin sonuna
gelindiğini düşündürüyor.
2010’un ilk çeyreği için konut kredilerine ilişkin standartlarda bir
değişiklik beklenmiyor. Geçen yılki faiz indirim sürecine çok yavaş
intibak eden taşıt kredilerinde bu kez önemli bir gevşeme beklentisi
var. Buna karşılık diğer bireysel kredilerde, yani tüketici kredilerinde
ise sıkılaştırma beklentisi beyan edilmiş durumda.
Bankaların kullandırdıkları kredilerin faizlerine baktığımızda,
ocak ayı itibarıyla tüketici kredileri ile konut kredilerinin faizlerinin
son üç aydır değişmediğini görüyoruz. Buna karşılık taşıt kredileri ile
ticari kredi faizleri ise üç ay önceki seviyelerinin az da olsa
gerisinde. Bu da söz konusu kredilerdeki gevşeme beklentisinin
hayata geçmekte olduğunu düşündürüyor.
Normalde ilkbahar ve sonbahar
aylarında yayınladışı World Economic
Outlook (WEO; Dünya Ekonomisinin
Görünümü) isimli kapsamlı raporuyla
küresel ekonomiye ilişkin tahminlerini
açıklayan IMF, gerekli gördüğünde ara
dönemlerde de kısa bir notla revize
tahminlerini açıklar. 2008-2009 küresel
resesyonu sırasında IMF’nin bu revize
tahminleriyle çok sık karşılaşmıştık. IMF, 26
Ocak’ta yine küresel ekonomiye ilişkin
revize tahminlerini açıkladığı bir not
yayınladı. Fakat resesyon sırasında
gördüklerimizin tersine bu kez tahminlerde
yukarı yönlü bir revizyon söz konusu.
IMF, geçen ekim ayında yayınladığı
WEO’da 2010 yılında küresel ekonominin
yüzde 3,1 oranında büyüyeceği
tahmininde bulunmuştu. Şimdi ise bu yılki
küresel büyümenin yüzde 3,9’u bulacağını
tahmin ediyor.
IMF’nin dünya
ekonomisindeki büyümeye
ilişkin olarak daha iyimser hale
gelmesi, geçen yılın son
çeyreğinde birçok ülkenin
beklenenden daha iyi bir
performans göstermesinden
kaynaklanıyor. Bu gelişme, IMF
uzmanlarına hem gelişmiş hem
de gelişmekte olan ülkelerde
2010 yılının da daha iyi
geçeceğini düşündürtmüş
durumda. Gelişmiş ülkeler için
daha önce yüzde 1,3 olan
büyüme tahmini şimdi yüzde
2,1 düzeyinde. Gelişmiş ülkeler
içinde özellikle ABD’ye ilişkin
büyüme beklentisinde önemli
bir yükseliş var. Gelişmekte olan
ülkeler için ise daha önce
yüzde 5,1 olan büyüme
beklentisinin şimdi yüzde 6’ya
çıkarıldışı görülüyor.
Gelişmekte olan ülkeler içinde en iyi
performansı gösterenlerden olan Çin’de
büyüme tahmini eskisine göre 1 puan,
Hindistan’da ise 1,3 puan yükseltilmiş
durumda.
Küresel ekonominin daha önce
beklenenden biraz daha hızlı büyümesinin
dünya ticaret hacminde ise çok daha hızlı
bir büyümeye yol açacağı tahmin ediliyor.
Daha önce yüzde 2,5 olarak beklenen
dünya ticaret hacmindeki büyüme
beklentisi, şimdi yüzde 5,8’e yükseltilmiş
durumda. Dünya ticaret hacmindeki
büyüme genelde dünya ekonomisindeki
büyümeden daha hızlı gerçekleştiği için bu
tahmin temelsiz görünmüyor.
IMF’nin yeni tahminleri, Türkiye için de
iyi haber demek. Çünkü dışa açık bir
ekonomi olarak dünya ekonomisindeki
gelişmelerden epeyce etkileniyoruz.
Küresel resesyondan nasıl olumsuz
etkilendiysek, küresel ekonomideki
büyümenin hızlanmasından da olumlu
etkilenme potansiyelimiz var. Yalnız en
önemli ticari partnerimiz olan Euro
Bölgesi’nde revizyona rağmen hala
göreceli olarak zayıf bir büyüme
performansı beklenmesi işimizi zorlaştırabilir.
Ayrıca Euro Bölgesi’nde Yunanistan
bağlantılı olarak çıkan son sorunlar da bu
açıdan önemli bir belirsizlik yaratmış
durumda. İhracatçılarımızın yine alternatif
pazar arayışlarına devam etmesinde
fayda var gibi görünüyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?