MEŞRUBAT TÜKETİM YÜZDE 15 DARALDI Özellikle yaz aylarında artış gösteren meşrubat tüketimi, bu yıl hedeflenen rakamlara ulaşamadı. Geçtiğimiz yılın tüketim rakamlarını yakalayamayan sektör, 2001 ...
MEŞRUBAT
TÜKETİM YÜZDE 15 DARALDI
Özellikle yaz aylarında artış gösteren meşrubat tüketimi, bu yıl hedeflenen rakamlara ulaşamadı. Geçtiğimiz yılın tüketim rakamlarını yakalayamayan sektör, 2001 yılını büyük bir olasılıkla yüzde 15'e varan bir daralma ile kapatacak. Meşrubat için önemli bir gelir kaynağı olan turizm sektörünün iyi geçmesine rağmen meşrubat tüketimi 1.7 milyar ton civarında gerçekleşti. Gazlı meşrubat satışları ise 2001 yılının ilk 10 ayında geçen yıl aynı döneme göre yüzde 10 geriledi. Sektörün 1999 ve 2000 yıllarındaki gazlı meşrubat satışı her bir yıl için 2 milyar litre olmuştu.
Meşrubatçılar Derneği Başkanı Yalçın Şener, diğer sektörler gibi meşrubatın da krizden olumsuz etkilendiğini, ancak esas etkenin, pazarın yüzde 67'sini oluşturan kolalı içeceklerdeki yüzde 45'i aşan vergi yükünün olduğunu söylüyor. Şener’e göre, bu vergi yükü zorunlu olarak fiyatlara yansıyor ve satışlarda gerilemelere neden oluyor.
Meşrubatçılar Derneği rakamlarına göre, 2000 yılında Türkiye'de kişi başına gazlı meşrubat tüketimi 31 litre olarak gerçekleşti. 2001 yılında bu oranın daha da düştüğünü belirten Şener, 2001 yılı yaz aylarında kolalı içeceklerde bekledikleri gelişmenin yaşanmadığını söylüyor. Bu yıl kolalı içecek satışlarının, ancak geçen yılın satış rakamlarını yakaladığını belirten Şener, meyveli gazozların pazar kaybına uğradığını, sade gazoz satışlarında ise bir miktar büyüme yaşandığını söylüyor.
Meşrubatçılar Derneği Başkanı Yalçın Şener, 2002 için daha zor günler beklediklerini söylüyor ve gelecek beklentilerini şöyle özetliyor: "Ekonomide bir istikrar sağlanarak kriz ortamının aşılması ve kolalı içeceklere uygulanan KDV oranlarının makul bir düzeye indirilmesi halinde satışların artabileceği kanaatindeyiz."
TAVUKÇULUK
ÜRETİM DÜŞTÜ, İHRACAT ARTTI
Kırmızı et üretimindeki gerileme ve maliyet açısından avantajlı olması, son yıllarda Türkiye’de tavuk eti tüketimini yukarı çekmişti. Bu nedenle çok sayıda girişimci de beyaz et sektörüne yönelik üretim yapmıştı. Sonuçta, Türkiye’deki tavukçuluk, yılda 2 milyar dolar ciro yapan, 2 milyon kişinin geçimini sağlayan bir sektör haline geldi. Ancak, 2001 yılında yaşananlar, bu sektörü de etkiledi ve hedeflenen 812 bin tonluk üretim rakamına ulaşılamadı.
Türkiye Beyaz Et Sanayicileri Derneği (BESD-BİR) verilerine göre, piliç eti üretimi geçtiğimiz yıl 766 bin ton olarak gerçekleşmişti. 2001 yılı sonuna yönelik tahminler ise üretimin 600 bin tonda kalacağını gösteriyor. BESD-BİR Genel Sekreteri Doç. Dr. Erol Şengör, özellikle 2000 yılı kasım ayından sonra artan döviz kurları nedeniyle, üreticilerin, maliyetlerinin altında satış yapmak zorunda kaldıklarına dikkat çekiyor.
Ancak, sektörde olumlu gelişmeler de yaşandı. Örneğin, piliç üretimindeki düşüşe rağmen, ihracatta artış oldu. 2001 yılının ilk 10 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 62 oranında artan ihracat, tavuk ayağı ile birlikte 7.7 tona ulaştı.
Devletten ihracat sübvansiyonu istediklerini belirten BESD-BİR Genel Sekreteri Doç. Dr. Erol Şengör, 2002 yılında ihracatın 100 bin tona çıkmaması için bir neden olmadığını söylüyor. İç tüketimin önündeki engellerden birinin de sektöre uygulanan KDV oranları olduğunu belirten Şengör, 2002 yılı için yapılan planlamaların, üretimin 550 bine ulaşacağını gösterdiğini söylüyor.
İstanbul Yumurta Toptancıları ve Servisçileri Derneği’nin eski başkanı Şükrü Sinangil ise gelecekle ilgili beklentilerini şöyle özetliyor:"Damızlık üretim programlarına dayanarak 2002 yılında, piliç eti üretiminin 2001 yılına göre yüzde 4 daralmasını bekliyoruz. 2000 yılında kişi başına 11,7 kilogram olan beyaz et tüketimi 2001 yılı verilerine göre 9,7 kilograma düştü. Bu miktarın 2002 yılında 9 kiloya düşmesini bekliyoruz."
TURİZM
İLK 10 AYDA HEDEFLER YAKALANDI
Türkiye derin bir kriz sürecinden geçerken, turizm sektörü, yaşanan devalüasyondan olumlu etkilendi ve iyi bir dönem geçirdi. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) verilerine göre, ilk 10 ayda gelen turist sayısı, 2000 yılının aynı dönemine göre yüzde 13 artarak 10 milyon 652 bin oldu. Yılın son döneminde, 11 Eylül saldırılarından etkilenen sektör, ekim ayında, geçen yıl aynı dönemine yüzde 9'luk daralma yaşadı.
Türk Lirası’nın geçtiğimiz Şubat ayında aşırı değer kaybetmesi, Türkiye'yi yabancı turistlerin ilgi odağı haline getirdi, yabancı ziyaretçi sayısı hızla arttı. Ancak, kişi başına turizm geliri azaldı. Merkez Bankası’nın verilerine göre, yılın ilk 8 ayında turizm geliri yüzde 14 artarken, turist başına gelir yüzde 4 oranında geriledi.
2000 yılının, Türk turizmi için bir rehabilitasyon yılı olduğunu söyleyen Turizm Yatırımcıları Derneği(TYD) Başkanı Tavit Köletavitoğlu, 11 Eylül dönemine kadar 2001 yılı beklentilerinin gerçekleşmeye yaklaştığını, fakat bu dönemden sonra diğer pazarlarda olduğu gibi Türkiye'de de bir düşüş kaydedildiğini belirtiyor. Tüm olumsuzluklara rağmen sektörün 2001 yılını 11.5 milyon turist ve 8.5 milyar dolar gelirle kapatacağını belirten Tavitoğlu, 11 Eylül saldırılarının yüzde 20'lik büyümeyi yarıya indirdiğine dikkat çekiyor.
Diğer dönemlerden farklı olarak bu kez tüm dünya ile beraber bir kriz yaşadığımızı dile getiren TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, çatışmaların Türkiye turizmi için daha olumsuz boyutlara gelmemesi halinde, 2002 yılından umutlu olduklarını belirtiyor.
Uluslararası alanda istikrar sağlanırsa Türk turizmi için 2002 için yüzde 5'lik bir büyüme öngören Ulusoy, kriz etkilerinin atlatılmasından sonra orta ve uzun vadede Türk turizminin hızlı yükseliş trendini koruyacağının altını çiziyor.
BİRA
TÜKETİM AYNI DÜZEYDE KALDI
Türkiye'deki içki tüketiminin yüzde 85'i, yani yaklaşık 730 milyon litresi biradan oluşuyor. Türkiye'de son 2 yılda bira üretimi 700 ile 800 milyon litre arasında değişirken, kişi başına yıllık bira tüketimi ise 2000 yılı değerleri ile 12 litreyi buluyor. Bu rakamla Türkiye, Avrupa ülkelerinin çok altında seyrediyor. Son 10 yılda yüzde 100 büyüyen Türk bira pazarının günümüzdeki büyüklüğü 1.2 milyar dolara ulaşmış durumda.
Türkiye, Avrupa'daki 42 ülke içerisinde bira tüketimi ile 39. sırada yer alıyor.
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) verilerine göre, 2001 yılının ilk 6 ayında, geçen yılın aynı dönemine oranla, devlet sektöründeki bira üretimi yüzde 93.0 ve özel sektör bira üretimi yüzde 3.4 düzeyinde arttı.
Bira satışlarının 2001'de önemli bir değişiklik göstermediğini söyleyen Efes Pilsen Türkiye Bira Grubu Pazarlama Direktörü Yüksel Gökbulut, sektörde değer bazında bir düşüş yaşandığını belirtiyor. Devalüasyon etkisiyle cirolarda önemli bir gerileme olduğuna dikkat çeken Gökbulut, her şeye rağmen diğer sektörler kadar kötü etkilenmediklerinin de altını çiziyor. Türkiye'de bira içen nüfusun kişi başına tüketiminin iyi seviyede olduğunu, fakat bira içen nüfusun düşük olduğunu belirten Gökbulut, en önemli hedeflerinin yatay büyümeyi sağlamak olduğunu ifade ediyor.
Türk Tuborg Başkanı Ercüment Berilgen de, 2001 yılında bira sektörünün önemli bir büyüme göstermediğini söylüyor. Tüketimin yavaş da olsa büyüyeceğini söyleyen Berilgen, "Bu büyümeye en büyük katkıyı turizmin yükselmesi ve yeni oluşan çabuk, basit yemek sektörleri sağlayacaktır" diyor.
Son 10 yılda üretimin ikiye katlandığını belirten Efes Pilsen Türkiye Pazarlama Direktörü Yüksel Gökbulut gelecekle ilgili beklentilerini şöyle özetliyor: "2002 yılından itibaren ekonomik krizin etkilerinin azalacağını düşünüyor ve gelecek yıllarda da gelişimimizi sürdürmeyi hedefliyoruz."
AYAKKABI
İÇ PAZARDA TALEP YÜZDE 40 DARALDI
Türk deri sanayi içinde önemli bir yeri olan ayakkabı sektörü, yıllık 350 milyon dolarlık ihracat kapasitesine sahip. Sektör çoğu KOBİ niteliğinde 50 bin ayakkabı üreticisi, 160 bin perakendeci ve 500 bin çalışanı barındırıyor. Geçtiğimiz yıl 120 milyon çift ayakkabı ve 150 milyon çift terlik üretimi gerçekleştirildi. Bu üretimin parasal değeri ise 600 milyon dolara ulaştı.
Ayakkabı, Malzeme, İmalat ve Satıcıları Komitesi Başkanı Mehmet Akbacakoğlu, 2001 yılında sektörde yüzde 5 dolaylarında bir büyüme öngördüklerini belirtiyor. Sektörün krizden dolayı bir daralma içine girdiğini belirten Akbacakoğlu şöyle devam ediyor:
"Kış sezonuyla birlikte tüketici adeta şok olmuştur. Çünkü, ayakkabıların perakende fiyatları yüzde 85-90 oranında artmıştır. Düşen alım gücü sebebiyle iç pazarda yüzde 40'a varan talep daralmaları meydana gelmektedir. İlginç olan ise halkımızın kendi giydiği ayakkabıyı ertelemesi ancak çocuğuna ayakkabı giydirmesidir".
İhracatta yüzde 15'lik bir artış gerçekleşmesini beklediklerini ifade eden Mehmet Akbacakoğlu, sektöre yönelik bir devlet politikasının eksikliğini, firmaların markalaşmamasını ve kalifiye işçi eksikliğini, ihracatın gelişmemesinin önündeki engeller olarak sıralıyor.
Türkiye ayakkabı sektöründe hammaddenin yüzde 70'inin yurtdışından alındığını söyleyen Akbacakoğlu, bu bağımlılığın dövizdeki herhangi bir hareketliliğin sektörü sallamasına neden olduğunu belirtiyor ve yaşanan sıkıntıların çözümünün ihracattan geçtiğini belirtiyor.
Akbacakoğlu, "Avrupa'ya yakın olmamız çok büyük avantajdır. Ancak, 1998 yılındaki hataya düşmeden, sadece birkaç pazara bağımlı olmadan, dengeli bir ihracat politikası yürütmemiz gerekiyor. Bu kriz bizim için büyük fırsatların önünü açacaktır. Ve doğru hareket edersek, ayakkabı sektörü de tekstil sektörü gibi lokomotif sektör olacaktır. Bu inançla yatırımlarımıza devam ediyoruz."
PERAKENDE
SEKTÖRÜN HIZLA TOPARLANMASI BEKLENİYOR
Son yılların en hızlı gelişen sektörlerinden biri olan perakendecilik, yatırımların da çekim merkezini oluşturuyor. Özellikle gıda perakendeciliğinin hızlı gelişimi, yabancı firmaların bu alana yatırım yapmalarını sağlarken, sektördeki rekabeti de arttırıyor.
Bu hareketliliği kredi kartı harcamalarından da görmek mümkün. Bankalararası Kart Merkezi verilerine göre, 2001 yılının ilk 9 ayda alışveriş amaçlı 342 milyon adet işlem yapıldı ve 8 trilyon 800 milyar lira para çekildi. Geçen yıl aynı döneme göre işlem sayısında yüzde 11, miktarda yüzde 45'lik artış yaşandı.
Retailing Institude ve HTP Araştırma tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Eylül 2000 ve Ağustos 2001 arasında iç pazarda hazır giyim 5.7 milyar dolarlık bir Pazar büyüklüğüne ulaştı.
Perakende sektörünün yaklaşık 60 milyar dolarlık bir çapı olduğunu ifade eden YKM mağazaları yetkilileri, ekonomik krizi yeni mağazalara yatırım yaparak ve çoğu perakendeci gibi promosyonlu satış uygulamasına giderek atlatmaya çalıştıklarını belirtiyorlar.
Ekonomik kriz nedeniyle sektörün içine düştüğü durumu toplu indirim kampanyaları ile aşmaya çalıştığını belirten Capitol Alışveriş Merkezi Genel Müdürü Muzaffer Canatan, kar marjları düşse de, stokların dönmesi açısından bu kampanyaların oldukça faydalı olduğunu ve sektörün hızla toparlanmasını beklediklerini belirtiyor.
Tiffany Genel Müdürü Cem Mergen ise Ekim'de kısmen yükselmeye başlayan ve yılbaşına kadar devam eden anormal tüketim artışının, Ocak 2002'den sonra düşeceğini belirtiyor.
Perakende sektörünün yüzde 70'inin hazır giyim ve gıdadan oluştuğunu belirten Galleria Alışveriş Merkezi Genel Müdürü Ali Kemal Özcan ise sektörün geleceğini şöyle yorumluyor: "Yüzde 50'ye varan indirim kampanyaları yılın son iki ayını adeta kurtardı. Sektördeki bu durgunluğun psikolojik olduğunu düşünüyorum. Sektörün geleceğinden umutluyum."
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?