DenizBank 2009’da, sektörde en yüksek kâr artışı sağlayan bankalardan biri oldu. Banka yılı yüzde 77 oranında kâr artışı ile kapattı. Genel müdür Hakan Ateş, bu başarıyı devlet kağıtlarıyla değil, ...
DenizBank 2009’da, sektörde en yüksek kâr artışı sağlayan bankalardan biri oldu. Banka yılı yüzde 77 oranında kâr artışı ile kapattı. Genel müdür Hakan Ateş, bu başarıyı devlet kağıtlarıyla değil, bankacılık yaparak yakaladıklarını söylüyor. 2010 yılında kâr için ise biraz ihtiyatlı konuşuyor. “Yüksek kâr beklentimiz yok ama sektörün üzerinde büyüyeceğiz” diyor ve ekliyor: “Ekonomik konjonktür gereği, kâr marjları ciddi anlamda daralacak. 2008 yılı aranır olacak, 2009 rakamlarına yaklaşılamayacak bile. Net faiz marjlarının bilanço genelinde yüzde 6’ları geçtiği bir ortamdan yüzde 4-5 arası bir net faiz marjına varacağımızı düşünüyorum.”
Denizbank, 2009 yılı kârlılık rakamlarıyla bundan 3,5 yıl önce 2,4 milyar dolara satıldığı Dexia Grubu’nun gözbebeği. Banka, geçtiğimiz yılı yüzde 77 kâr artışı ile kapattı. DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, geçtiğimiz yıl elde edilen kârın, Dexia’nın toplam kârının yüzde 25’ini oluşturduğuna işaret ediyor. Ateş, “Aslında Dexia’nın toplam 600 milyar Euro’luk bilançosunun yüzde 2’sini oluşturuyoruz. Ama kriz nedeniyle dünyada bankanın kârlılıklarında gerilemeler oldu, bizim kârlılıklarımızda da artışlar olunca, Dexia kârlılığının neredeyse 4’te birini DenizBank yapar hale geldi” diyor.
Denizbank geçtiğimiz yıl kredilerde yüzde 9, mevduatta yüzde 20’ler düzeyinde büyüyerek başarılı bir performans gösterdi. Bu noktada Hakan Ateş, kârlılıktaki performansın sektörden farklı geliştiğinin özellikle altını çiziyor. “Bilançomuzda hazine bonosu ve devlet tahvili toplamı yüzde 12 civarında. Dolayısıyla hazine bonosundan ve devlet tahvilinden fahiş kârlar elde edildiği bir dönemde küçük bir portföyle bu kâr artışını yakaladık” diye konuşuyor.
Hakan Ateş, bu yıl bankacılık sektöründe yüzde 15,5-16,5 arasında büyüme öngörüyor. DenizBank’ın hedefini ise şöyle özetliyor:
“DenizBank olarak biz bu oranların 6-7 puan üzerine çıkacağız. Tüm bilanço kalemlerinde yüzde 20 büyümeyi rahatlıkla bulacağımızı düşünüyorum. Tarım, işletme ve kamu sektörüne verdiğimiz kredilerdeki artış ise yüzde 20’lerin de üzerinde olacak.”
DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş ile sektörün ve DenizBank’ın mevcut performansını, yeni döneme yönelik plan ve hedefleri konuştuk:
*DenizBank’ın 2009 yılı performansı nasıl oldu? Geçtiğimiz yıl ne kadar büyüme sağlandı?
DenizBank, 2009 yılı 3’üncü çeyrek itibarıyla kârlılığı en hızlı artan bankaydı. Yılı da yüzde 77 kâr artışı ile kapattık. Bu, şu ana kadar kârını açıklayan gerek kamu gerek özel bankalar arasındaki en yüksek artış rakamı. Ancak bu noktada şunu da belirtmek lazım:
DenizBank’ın bilançosunda Hazine bonosu ve devlet tahvili toplamı yüzde 12 civarında. Oysa bu oran, bankacılık sektörü genelinde ortalama yüzde 30 düzeyinde. Dolayısıyla biz Hazine bonosundan ve devlet tahvilinden fahiş kârlar elde edildiği bir dönemde, bu alanda küçük bir portföyle bu kâr artışını yakaladık. Bu, bizim geçtiğimiz yıl portföyümüzü Hazine bonosu ve devlet tahvili alanında çok doğru yatırımlara yönelttiğimizi, daha da önemlisi piyasalara verdiğimiz kredilerde doğru adımlar attığımızı gösteriyor.
Kredilerin mevduata oranında yüzde 125 ile ilk 10 banka arasında birinci durumdayız. Sektör ortalaması yüzde 80’in altında seyrediyor.
Sonuç olarak 2009’da gayet iyi bir performans gösterdik. Zaten 2009 Türkiye için de gelişmiş ekonomilerle açığı bir miktar daha kapattığımız, çok daha başarılı performans gösterdiğimiz bir yıldı. Evet dünya küçüldü, Türkiye de küçüldü ama bankacılık sektörü 2001 yılında konsolidasyon ve kriz döneminde aldığı tedbirlerin faydasını gördü. Türkiye’de bankacılık sektörü çok iyi gitti. Kamu sektörü çok iyi bir sınav verdi. Kamu maliyesinin aldığı tedbirler bu yıla düşük bir borçluluk oranıyla girmemizi sağladı. Dünyada kamu borcunun GSMH’ye oranının en düşük olduğu ülkelerden biri konumuna geldik. Özel sektör de kara gün akçesi olarak tuttuğu miktarları ortaya çıkarttı. Üretim, stok ve maliyetlerini iyi kontrol etti. Verimlilik ve üretkenlik açısından 2009 iyi bir yıldı, özel sektörde de iyi bilançolar göreceğiz.
* Mevduat ve kredilerde geçtiğimiz yıl ne ölçüde büyüme gerçekleştirdiniz?
Kredilerde 2009’da yüzde 9’luk bir büyümemiz var. Bu alanda da sektörün önündeyiz, çünkü bazı bankalarda duraklama, hatta gerilemeler yaşandı. Biz ise bu dönemde hiç durmadık. Tabii kriz nedeniyle kredi talebi azaldı ama buna rağmen kredilerimizi artırmayı başardık.
Mevduat alanında da bir önceki yıla oranla yüzde 20’ler düzeyinde iyi bir büyüme yaşadık. Sektörde de kaynakların içeriye yönelmesiyle mevduat artışı kaydedildi. 2009’un ilk 9 ayında sektördeki mevduat rakamı yüzde 6 artarken DenizBank olarak bizim müşteri mevduatımız yüzde 23 arttı.
* 2010 için hedefleriniz ne yönde?
2010’da sektör için bilanço, mevduat ve krediler gibi ana büyüklüklerde yüzde 15,5-16,5 arasında bir büyüme bekliyoruz. DenizBank olarak biz bu oranların 6-7 puan üzerine çıkacağız. Tüm bu alanlarda yüzde 20 büyümeyi rahatlıkla bulacağımızı düşünüyoruz. Dolayısıyla bu yıl sektörden hızlı büyüyerek pazar paylarımızı da artırmış olacağız.
Tarım ve işletme, yani KOBİ kredilerindeki ve kamu sektörüne, özellikle belediyelerin finansmanında kullandırdığımız kredilerde yüzde 20’lerin üzerinde artış hedefliyoruz.
* Kredileriniz geçtiğimiz yıl nasıl dağıldı? Bu yıl bu dağılım nasıl olacak?
2009 yılının ilk 9 ayında toplam 17 bin 949 TL kredi kullandırdık. Kredilerin yüzde 49,2’si kurumsal ve ticari bankacılık alanında, yüzde 21,6’sı bireysel bankacılık, yüzde 15,3’ü işletme bankacılığı ve yüzde 7,3’ü ise tarım alanında verildi. Tarım sektörüne verilen toplam kredilerin solo krediler içindeki payı yüzde 9-10 düzeyinde oldu.
Biz öteden beri Türkiye’nin ekonomik yönden üstünlüğü olduğunu düşündüğümüz sektörlere ağırlık veriyoruz. Daha önceki öngörülerimizden ciddi bir sapma olmadı. Altyapı, enerji, eğitim, sağlık, turizm ve gemicilik sektörlerine önem vermeye devam ediyoruz. Gemicilik tüm dünyada ciddi yara aldı ama hala deniz taşımacılığı kadar önemli ve stratejik konu az. Önemini geç kavradık ama son 7 yıldır yeni tersanelerle birlikte Türkiye, yurtdışına gemi yapmaya başladı. Bu böyle devam ederse politik yansıması da iyi olacak. Bahsettiğimiz enerji, sağlık, eğitim gibi alanların nüfusu ve tüketimi artan bir ülkede çok ciddi bir potansiyeli olduğu muhakkak.
Tarım alanında da geçtiğimiz ay ‘Tarım+’ kredimizi lanse ettik. Tarım sektöründeki büyük yatırımlara destek vermek için ‘Tarım+’ uygulaması ile 2012 sonuna kadar 1,5 milyar lira, tarım sektörüne toplamda ise 4,5 milyar lira kredi kullandırmayı hedefliyoruz.
* Hangi alanlarda öndesiniz?
Sigorta şirketimizi devraldığımızda kabuk şirket niteliğindeydi. Şimdi Deniz Hayat ve Emeklilik teknik kârlılıkta alanında ikinci duruma ulaştı. Leasing ve faktoring alanlarında sektörde ilk 3’teyiz. Keza yatırım hizmetlerinde uzun süre birinciydik, şu anda ilk 3-4 şirket arasındayız.
Kamu finansmanında Ziraat Bankası’nın hemen arkasından geliyoruz. Sportif faaliyetler, spor kulüplerine destekler anlamında öncülüklerimiz var. Geçtiğimiz günlerde 5 bankayla birlikte Galatasaray Sportif AŞ.’ye 70 milyon dolarlık bir sendikasyon kredisi verdik.
Tarım alanında özel bankalar içinde birinciyiz. Kartlar tarafında da ‘Üretici Kart’ ve ‘İşletme Kart’ ülkemizde birer ilk ve bu kartlarla ticari kartlar alanında birincilik kazanmış durumdayız.
* Kredi kartları alanında sektörde yeni trendler var. Örneğin ticari kartlar öne çıkıyor. DenizBank’ın bu alanda yeni dönem stratejisi ne yönde olacak?
Türkiye’de bireysel kredi kartı tarafında Garanti Bonus Card ile ilk işbirliği yapan bankayız. Çok markalı bağlılık programlarında dünyada da 3-4 kart etrafında konsolidasyon oluşuyor. Türkiye’de de benzer bir durum var. O zaman bana gülenler, ardından bizi taklit etti. Ayrıca İDO ile işbirliği yaparak deniz mili biriktirmeyi sağlayan Sea&Miles’ı da ilk biz yarattık. Luftansa ile yürüttüğümüz Miles&More’s da devam ediyor. Bu bireysel programların ötesinde ‘Üretici kart’ ve ‘İşletme Kart’ ile gerçekten önemli bir farklılık yarattığımızı düşünüyorum. Dünyada bu iki kart birer ilk. Üretici karttan halihazırda 260 binin üzerinde aile yararlanıyor. Üretici kart, çiftçiyi tefecinin elinden alma gayretimizin bir uzantısı. Bir tarım programı olarak çiftçinin tüm ihtiyaçlarını karşılıyor.
İşletme Kart ise KOBİ’lere yönelik hizmetlerin sunulduğu ve her türlü ihtiyaçlarında kredilerinin kullanabilecekleri bir kart. Bu 2 kartla ticari kartlar alanında birincilik kazanmış durumdayız. Bu konumuzu korumak bizim için son derece önemli.
Diğer yandan bireysel kredi kartları tarafında pazarda tüm kartlar birbirlerine benzemeye başladı. Artık bireysel kartlarda yapılabilecek yenilikler çok sınırlı. Kredi kartları üzerine de ciddi yaptırımlar geldi. Hem Kredi Kartları Yasası hem Merkez Bankası’nın kredi kartı faiz oranlarını geriye çekmesi, bankaların karttan ücret alımını sınırladı. Dolayısıyla kredi kartları işi, kârlı olmaktan çıkıyor. Hala kartların çengel olma özelliği var ama artık eskisi kadar önemli değil. Kredi kartlarının farklılaşmanın tek yolu hizmet kalitesinde oluyor. Biz de bu alanda çalışıyoruz.
* 2010 yılında bankalar biraz zorlanacak gibi görünüyor… Ne diyorsunuz?
Bu yıl sektörde yüzde 15-16 büyüme öngörüyorum. Aktif büyüklükte de 2010 yılı sonunda artık trilyon TL seviyesine gelebiliriz. Ancak, ekonomik konjonktür gereği, kâr marjları ciddi anlamda daralacak. 2008 yılı aranır olacak, 2009 rakamlarına yaklaşılamayacak bile. Net faiz marjlarının bilanço genelinde yüzde 6’ları geçtiği bir ortamdan yüzde 4-5 arası bir net faiz marjına varacağımızı düşünüyorum.
Bankacılık sektörü ucuz bir sektör değil. Çalışan kalitesi, teknoloji, şube ağı ve alternatif dağıtım kanallarıyla her yıl önemli miktarda yatırım istiyor. Dolayısıyla operasyonel maliyetleri ne kadar düşürsek de bu yıl aktif kârlılıkta yüzde 2, özvarlık kârlılığında da ancak yüzde 20’lik bir oranın realize olacağını düşünüyorum. Ama yine de bankacılık sistemi, mevcut potansiyelden yararlanarak kredi, mevduat ve aktiflerini yüzde 15’in üzerinde büyüterek açığı önemli ölçüde kapatacak. Sonuçta 2009’da elde edilen 20 milyar TL kârlılığın, nominal anlamda biraz daha altında olsa da kârlılık oranlamasında, dünya ölçeğinde önemli bir yerde olacağımızı düşünüyorum.
Hızlı bir faiz gerilemesinin ardından hazine bonosundan ve devlet tahvillerinden yapılacak kârlar yapıldı. Bundan sonra krediler tarafı öne çıkacak.
Aktifler çok önemli hale geldi. Tabii kriz nedeniyle aktif kalitesinde bir miktar bozulma oldu. Sektör genelinde problemli kredi oranı yüzde 5’in üzerine çıktı. Ancak bu oran bile bir başarı çünkü çok daha yüksek bekleniyordu. Dolayısıyla artık problemlerinin azaldığı ve büyümenin yakalanacağı bir yılda, sektördeki tüm bankalar yeni aktif elde etmenin telaşına düşecek. Hatta düştüler bile… Bundan sonra her tür kredide kıyasıya mücadele olacak.
“İlk 5’e Girme Hedefimizi Koruyoruz”
Aslan Payı İlk 10’un
Özel bankalar arasında 6’ncı sıradayız. Sektörde ilk 5 banka, aktif büyüklük anlamında sistemin 3’te 2’sine, yani yüzde 60’ı civarı bir büyüklüğe sahip. İlk 10 bankaya baktığımızda da piyasanın yüzde 90’ına ulaştıklarını görüyoruz. Dolayısıyla ilk 10 banka ile ardından gelenler arasında ciddi bir ayrım var. Bu, 2001’de meydana gelen konsolidasyonun bir neticesi.
İyi Hizmet Önceliğimiz
Biz pazar payında makul bir hedef koymayı amaçladık. İyi hizmet veren, devler liginde oynayan, onlarla hizmet kalitesi ve diğer birçok alanda başa baş güreşen bir banka olmak bizim için önemli. İlk 5’te olmak gibi bir hedefimiz var.
Baktığınızda sektörde 5’inci banka ile 6’ncı arasında, büyüklüklerde çok fark yok. Dolayısıyla, hedefimize bağlıyız. Ama bu bir fetiş de değil. Önemli olan; halka doğru hizmet götürmek. Sonuçta biz mevduatın bekçisiyiz.
Dengeli Gideceğiz
Bir tarafta tasarrufları yatırıma yönlendirirken diğer tarafta bu tasarrufları bize emanet eden mudiler, hissedarlar, çalışanlar ve hepsinin üzerinde müşterilerimizi belli bir denge içinde mutlu tutmak zorundayız. Kurulduğumuz 1997 yılından bu yana bu dengeyi sağlamayı başardık. Ayrıca finans faaliyetleri açısından pazar payında önde geldiğimiz alanlar var.
2010 Sonunda Hedef 500 Şube
Yeni Dönem Planı
Yurtiçinde 450, yurtdışında 12 şubemiz var. Şube sayımızı artırmak amacındayız. Bu yıl ‘25 artı 25’ planıyla yola çıktık. 50 şube isteğimiz var ama ilk etapta bir 25’i realize ederiz, kalan 25’ini de şartlara göre bakar değerlendiririz diye düşündük. Özellikle İstanbul, Ankara, Adana, İzmir, Bursa gibi metropollerde çok yoğun perakende ve kütle etkisi olan, müşterinin yoğun geldiği noktalarda şehir tipi, daha küçük boylarda ‘Kırmızı Nokta’ konseptiyle şube açmaya devam edeceğiz.
‘Yeşil Damlalar’a Devam
Biz büyükşehirler kadar Anadolu’ya da önem veren bir bankayız. Tarım kredilerinde özel bankalar arasında şampiyonluğumuz var. Özel sektör bankaları arasında açık ara birinciyiz ve bunu sürdürmekte kararındayız. Tabi bu da, tüketici ve üreticiye çok daha yakın olmayı gerektiriyor. Bu çerçevede geliştirdiğimiz konseptle nispeten daha küçük ama yaptıkları iş açısından önemli ve Anadolu’nun en uzak köşelerine kadar giden ‘Yeşil Damla’ şubelerimiz var. Tarım ağırlıklı hizmet verdiğimiz bu şubelerimizden 40’ın üzerinde açtık, daha da açmaya devam edeceğiz.
Harçlar Nasıl Etkiledi?
Açık söylemek gerekirse bu kararlarımızda konulan harçlar da etkili oldu. Anadolu’da 1.000-2 bin TL’ye kiraladığınız bir şubeye, aylık 4 bin TL gibi ek bir maliyet gelince şube açma kararını daha iyi planlamak gerekiyor. Açacağımız yerin özelliğine göre şube yaklaşımında bulunuyoruz. Son kararnamelerden sonra daha ince eleyip sık dokumaya başladık. Yılbaşındaki planlarımızda değişiklikler de olabilir. Ama mutlulukla ifade etmeliyim, Türkiye potansiyeli yüksek bir ülke ve açılan şubelerin kârlılığa ulaşması çabuk oluyor. Doğru yerde açılan şubelerin her zaman kârlılığımızı artıracağına inanıyoruz.
Dexia’nın Yüzde 25 Kârını Denizbank Yapıyor
Performanstan Memnunlar
Elde edilen başarılar göz önüne alındığında, son dönemde yapılan banka satışlarında en yüksek çarpan DenizBank’a ait. Bu da bizim aynı yönetimle, aynı isimle ve aynı stratejilerle yola devam etmemizin ardında yatan gerçek. Aynı zamanda Dexia’nın Denizbank’a olan güveninin de göstergesi. Hissedarımız sadece sermaye koymak, belli fonları sağlamakla kalmadı. Bu ülkeye önemli bir güven göstergesi olarak en büyük çarpanla bir banka satın aldı. Şu anda da son derece memnun.
Krizde Öne Çıktık
DenizBank olarak Dexia’nın toplam 600 milyar Euro’luk bilançosunun yüzde 2’sini oluşturuyoruz. Ama kriz nedeniyle dünyada bankanın kârlılıklarında gerilemeler oldu. Bizim kârlılıklarımızda da artışlar olunca Dexia kârlılığının neredeyse 4’te 1’ini Denizbank yapar hale geldi. Grubun geleneksel pazarları olan Fransa, Belçika ve Lüksemburg’la birlikte Türkiye olarak biz de 4 ana pazardan biri olduk.
Uygulama İhraç Ediyoruz
Türk bankacılık sektörünün bugün teknoloji, insan kalitesi ve ürün yelpazesi olarak dünyaya göre pek çok üstünlüğü var. Örneğin iştirakimiz Intertech, bankacılık yazılım paketini yabancı bankalara ihraç ediyor. Ayrıca Türkiye’de yarattığımız bankacılık ürünleri yurtdışında uygulanıyor, pek çok ‘en iyi uygulama’yı ihraç ediyoruz.
Elçin Cirik
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?