%30 fırsatı

Finans, teknoloji yatırımlarının en yoğun yaşandığı alanlardan biri. Pandemiyle birlikte dijitalleşmesini hızlandıran sektörde, finansal kapsayıcılık anlamında hala ciddi bir potansiyel var...

14.09.2021 13:32:000
Paylaş Tweet Paylaş
%30 fırsatı

Elçin Cirik

[email protected]

 Bankalar hala nüfusun yüzde 30’una ulaşamıyor. Bireysel kredilerin her kaleminde hem kredi kullanan sayısında hem ortalama tutarlarda gidecek çok yol bulunuyor. Aynı şekilde mevduat, sigorta, faktoring ve leasing büyüyecek alanlar olarak dikkat çekiyor.

Türkiye'de finans sektörü pandemi etkisiyle son 1,5 yılda müthiş hareketli bir dönem yaşıyor. Bankacılıktan sigortaya, faktoring ve leasinge kadar her alanda güçlü bir dijitalleşme sürecinden geçiliyor. Dijitalleşme ve finansta mobil uygulama kullanımının giderek artması hizmetlere ulaşımı kolaylaştırsa da hala finansal kapsayıcılık açısından gidilecek çok yol var. Mevduat hesabı, kredi kullanımı, sigorta poliçesi gibi başlıklarda “sahiplik” oranları hala düşük. Bunu etkileyen en önemli faktörler, pandemi gölgesindeki mevcut ekonomik konjonktür ve kişi başına milli gelir. Bankacılık duayeni Mehmet Erten, “2013 yılından bu yana milli gelirde sağladığımız büyüme, refaha dönüşmüyor. Bunun en somut örneği olarak 2013 sonunda kişi başına milli gelir 12,6 bin dolarken 2020 sonunda 8,5 bin dolara indi. Milli gelirin eşit dağılımını ölçen Gini katsayısı da 0,4 olarak tahmin ediliyor, durum giderek bozuluyor” yorumunda bulunuyor. Türkiye Finans Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Necati Özdeniz, finansal göstergelerde, iş gücüne katılım oranı ve nüfusun eğitim seviyesinin de önemli olduğuna dikkat çekiyor ve “Son 5 yılda iş gücüne katılımda yeterli artış olmaması ve kişi başı milli gelirdeki düşüş finansal kapsayıcılığı sınırlıyor” diyor. Aynı zamanda bu ortam, finansta hala yüksek büyüme potansiyelini işaret ediyor. Pek çok farklı parametrede, gelişmiş ülke rakamlarına göre alınacak uzun bir yol var. 

MEVDUATTA YENİ HESAPLAR

Mevduat, bankacılıktaki yaygınlığı gösteren en iyi göstergelerden biri. TBB verilerine göre kişi başına düşen mevduat hesabı adedi, Türkiye’de son 15 yıldır 2,6 adet. Sistema Genel Müdürü Tolga Moral, banka hesabı sahipliğinin büyümesinde sorun olduğunu düşünüyor. “Türkiye’de 15 yaş üstü banka hesabı sahiplik oranı yüzde 69. Bu oran, Türkiye’nin dahil olduğu üst-orta gelir grubu ülkelerin ortalamasının üzerinde ancak grubun büyümesine kıyasla Türkiye’nin büyüme hızı düşük. Özellikle ülkemizde kadınların hesap sahipliği oranı yüzde 54, burada OECD ortalaması ise yüzde 94” yorumunu yapıyor. Deloitte Türkiye Ortağı ve Finansal Hizmetler Endüstrisi Lideri Yaman Polat, daha olumlu bakıyor: “Türkiye’de 3 yıl önce 215 milyon mevduat hesabı vardı. Bu rakam 2020 sonunda 273 milyona ulaştı. Buradaki yüzde 25 artış, nüfus artışından hızlı.” Gelecek için Tolga Moral, kadınların iş gücüne katılması ve KOBİ odaklı politikalarla 5 yılda banka hesabı sahipliğinin yüzde 80’lere çıkabileceğini öngörüyor. Başka bir gösterge de mevduatın milli gelire oranı. Burgan Bank Genel Müdürü Murat Dinç, Türkiye’nin mevduat bazında Avrupa ortalaması ve gelişmiş ülkelerin gerisinde kaldığını belirtiyor. “Toplam mevduatların milli gelire oranı Türkiye’de yüzde 68, gelişmiş ülkelerde ortalama yüzde 180’lerde” diyor. Bu fark pandemide daha da açıldı gibi görünüyor. Çünkü Euro Bölgesi’nde pandemi öncesinde yüzde 13’lerde seyreden hane halkı tasarruf oranı, 2020 sonunda yüzde 20’ye çıktı. Türkiye Finans Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Necati Özdeniz, son 1 yılda sektördeki toplam gerçek kişi mevduatının yüzde 30 büyüdüğüne dikkat çekerek finansal kapsayıcılığın artmasıyla kişi başına düşen tasarrufun yükseleceğini öngörüyor. Tabii bir de Yaman Polat’ın değindiği şu gerçek var: “Kişilerin mevduat dışında bitcoin, altın gibi yatırım araçlarına ilgisi arttıkça kişi başı mevduat rakamında artış görmemizin çok mümkün olmadığını düşünüyorum.” 

ŞUBEDE DÜŞÜŞ 

2021’in ilk çeyrek rakamlarına göre 100 bin kişiye 12 banka şubesi hizmet veriyor. Avrupa’da son açıklanan rakamlarla 2017 sonunda bu rakam 30,6’yken ülkemizde ise 13’tü. Kişi başına şube sayısı, 2015’ten beri düzenli olarak düşüyor. Bunda sektörün dünyaya göre ileri olan dijitalleşmesi etkili... Türkiye’de 2017-2020 arasında aktif dijital gerçek müşteri sayısı ikiye katlandı ve mobil bankacılıkta gerçekleşen finansal işlemlerin adedi 3 hacmi ise 5 kat artarak 3 trilyon TL’yi geçti. ING Türkiye Bireysel Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Ozan Kırmızı, dijitalleşmenin şubelerin iş yapış biçimini olumlu etkilediğini düşünüyor. Para çekme, yatırma gibi işlemlerin dijitale taşınmasıyla şubelerde finansal danışmanlık gibi katma değerli hizmetlerin verilmesinin mümkün hale geldiğini vurguluyor. Kırmızı, geleceğe dair de “Hayatımıza girecek açık bankacılık uygulamaları önemli gelişme. Böylece bankacılık işlemlerinin diğer bankalarla ve daha farklı uygulamalarla entegrasyonu söz konusu olacak. Uzaktan müşteri edinimi ve açık bankacılıkla evimizden çıkmadan tüm süreçleri kolayca yönetebildiğimiz, zaman ve mekandan bağımsız bankacılık deneyimi yaşanacak” yorumunu yapıyor. İşte bu gelecekte şube sayısının giderek azalması doğal bir sonuç olacak. Tmob’un icra kurulu üyesi Tunç Akyurt, “Bu rakam azalmaya devam edecek, yılda yüzde 10 düşüşle 3 yıl sonra 9’un altına inecek” diyor. Deloitte Türkiye Ortağı ve Finansal Hizmetler Endüstrisi Lideri Yaman Polat, alternatif dağıtım kanallarının yoğun ve verimli kullanımının yanında mayısta yürürlüğe giren uzaktan müşteri edinimiyle şubeye ihtiyacın önemli ölçüde azalmasını ve 3 yıl sonra 100 bin kişiye düşen şube adedinin yarı yarıya düşmesini bekliyor.

KREDİLER KATLANIYOR 

Bireysel kredilerde ise tam tersine bir gelişme dikkat çekiyor. Son 15 yılda sektörde kişi başına düşen ortalamalara göre konut 4,6, taşıt 5,2 ve tüketiciye en çok dokunan ihtiyaç kredileri 8,7 kat artış gösterdi. 2020, pandemi döneminde sunulan uygun faizli kampanyalar sayesinde bireysel krediler için çok iyi bir yıldı. 2020 sonunda 572 bin kişi ortalama 220 bin TL’yi aşan konut kredisi kullandı. Burgan Bank Genel Müdürü Murat Dinç, gelecek yıldan itibaren enflasyonun iyileşmesiyle konut kredisini kullanan kişi sayısında ve hacminde yeniden artış bekliyor. Konut kredisi kullanımında üç yılda yüzde 35 artış potansiyeli görüyor. Tolga Moral, “3 yıl sonunda kişi başı ortalama konut kredisi tutarı 450 bin TL’lere ve kullanan kişi sayısı 800 binlere ulaşır” diyor. Aynı şekilde taşıt ve ihtiyaç kredileri için yüksek beklenti var. 15,7 milyon kişiye ulaşan ihtiyaç kredileri için Tunç Akyurt, “Burada büyüme, piyasa faizlerinin ve dolayısıyla tüketici kredisi faizlerinin seviyesine çok bağlı. Ama ihtiyaç kredisi kullanan kişi sayısı en az 20 milyona ve ortalama kredi tutarı 25 bin TL’ye çıkacaktır” yorumunda bulunuyor. Taşıt kredilerinde dair de ING Türkiye Bireysel Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Ozan Kırmızı, araç satış fiyatlarındaki artışın etkisiyle kredi tutarında yükselme bekliyor, ancak talepte büyük artış olmayacağını öngörüyor. Murat Dinç ise taşıt kredisi pazarını gelişmeye en açık alan olarak nitelendiriyor ve “Son dönemde uygulamaya konan vade kısıtlamalarına rağmen, önümüzdeki üç yılda taşıt kredisi hacminde yüzde 50’nin üzerinde artış potansiyeli görüyoruz” diyor. Kart adedinde Türkiye, Avrupa birincisi. Bankalararası Kart Merkezi’nin 2021 ilk yarısı verilerine göre toplam 79,8 milyon kredi kartı var. Burada hala gelişme potansiyeli var. Kredi kartı adedinin 3 yılda 100 milyonu bulması bekleniyor. Yaman Polat, kredi kartı harcamalarının da 2020’de milli gelirin yüzde 20’sini aştığına dikkat çekerek bu hacmin yüzde 25-30 artacağını tahmin ediyor. 

SİGORTADA TABLO NASIL?

Bankacılığın hemen ardından bireylerin en yoğun hizmet aldığı alan olan sigortada, mevcut durum pek parlak değil. Geçtiğimiz yıl dünya genelinde yüzde 7,2 olan sigorta penetrasyonu, ülkemizde sadece yüzde 2,2 seviyelerinde. Türkiye Sigorta Birliği Başkanı ve Türkiye Sigorta, Türkiye Hayat Emeklilik şirketleri Genel Müdürü Atilla Benli, “Türkiye dünyanın en büyük 19. ekonomisiyken sigorta sektöründe 39’uncu sırada yer alıyor. Kısa vadede ilk 20’de olmamız gerektiğine inanıyorum” diyor. Bereket Sigorta Genel Müdürü Mahmut Güngör, her dört evden üçünün konut sigortası, işletmelerin yarısının yangın sigortası, konutların yarısının DASK ve her dört araçtan üçünün kasko sigortası olmadığının altını çiziyor. Önümüzdeki dönemde büyümede, oto sigortalarının itici güç olmaya devam etmesi bekleniyor. Mahmut Güngör, “Ülkemizde 24 milyonu aşkın motorlu taşıt bulunuyor, bu sayının 5 yılda 30 milyona yaklaşması bekleniyor. Halihazırda zorunlu trafik branşında yüzde 80 olan sigortalı oranının yüzde 95’e, kasko branşındaki yüzde 26 sigortalanma oranının da yüzde 45’e çıkması öngörülüyor” yorumunu yapıyor. Başkan Benli de diğer büyüme gösterecek alanlar için, “Yangın ve doğal afetler branşında 3 yılda poliçe sayısı artışının yüzde 5’in üzerinde ve prim üretiminin yüzde 30’un üzerinde olmasını bekliyoruz. Sağlık alanında sigortalı yaşam arttı; 3 yılda tamamlayıcı ve özel sağlık sigortalı sayısının 7 milyon kişiyi aşmasını bekliyoruz. Gelecek 3 yıl için prim üretimi artışı da son 3 yıl gibi yüzde 100 oranında olabilir” şeklinde konuşuyor.

EMEKLİLİKTE YENİ PLANLAR

Hayat branşında 2020 sonunda nüfusun yüzde 6’sının hayat sigortası bulunuyor. En son AgeSA ile Türkiye pazarına giren Belçikalı sigorta şirketi Ageas CEO’su Hans De Cuyper, “Türkiye hayat sigortası pazarı düşük peneterasyona rağmen güçlü büyüyor ve iyi kârlılık sunuyor” yorumunu yapıyor. Swiss Re verilerine göre, hayat sigortalarında yazılan primlerin GSYH’ye oranı gelişmiş Avrupa ülkelerinde 2019 sonunda yüzde 4,6; 2020 sonunda Türkiye’de ise aynı kalem yüzde 0,2 seviyesinde. Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Atilla Benli, 2020’yi 14,4 milyar TL prim üretimiyle kapatan hayat branşında 2023 sonunda 20 milyar TL büyüklük bekliyor. Benli, sektörde ağırlığı yüzde 90’ı bulan kredi bağlantılı hayat sigortalarının yanında son dönemde prim iadeli hayat sigortaları gibi farklı ürünlere talebin arttığını söylüyor. Asıl büyüme, emeklilikte olacak. 2020 sonunda özel emeklilik fonlarının GSYH’ye oranı, OECD ülkelerinde ortalama yüzde 145,9 iken Türkiye’de yüzde 3,4’e yeni ulaştı. Ama sistemde mayıs sonunda yürürlüğe giren 18 yaş altının BES’e katılımının sağlanmasıyla 5 yıl içinde 3 milyon gencin girişi söz konusu. Emeklilik şirket yöneticileri, fon büyüklüğünde de 30 milyar TL artı kazanım öngörüyor. 2023 yıl sonuna kadar 40 milyar TL fon büyüklüğü olan 50’yi aşkın vakıf ve sandığın aktarımıyla da BES’e yeni soluk gelecek. Benli, “Birliğimizin projeksiyonlarında 2023’te BES ve OKS’de katılımcı sayısının 13 milyonu, fon büyüklüğünün ise 230 milyar TL’yi aşması bekleniyor” diyor. Daha da sırada hükümetin gündemindeki tamamlayıcı emeklilik sistemi var. Bu adım da henüz şartları belirginleşmese de sektörde ivme yaratacak.


“BANKACILIK NÜFUSUN YÜZDE 70’İNE ULAŞIYOR”
MURAT DİNÇ BURGAN BANK GENEL MÜDÜRÜ

“İYİ DURUMDA” 
Türkiye’de bankacılık, kişi başı banka şubesi sayısı, kredi kullanıcı adetleri gibi göstergelerde, aynı gelir grubundaki ülkelerin ortalamasına göre iyi durumda. Kişi başı gelirle finansal kapsayıcılık arasında güçlü bir ilişki var. Gelirin yükselmesiyle finansal kapsama farkının, kadın ve erkek, düşük ve yüksek eğitimli, kırsal ve kentte yaşayan gibi çeşitli kategorilerde çok daha az olduğunu gözlemliyoruz. Gelir düzeyi düştükçe, kadınların banka hesabına sahip olma oranı erkeklerinkinin altında kalıyor. Düşük eğitimli bireylerin finansal hizmetlerden yararlanma oranı da orta öğretim ve üstü eğitime sahiplerden düşük. Bu nedenle Türkiye’nin potansiyelini hayata geçirmesi için genel eğitim seviyesinin iyileştirilmesi, gelir dağılımının olabildiğince tabana eşit dağılması büyük önem taşıyor.

Z KUŞAĞI ETKİSİ Pandeminin hızlandırdığı dijitalleşmenin burada yardımcı olmasını bekliyoruz. Ayrıca hesap açmak için banka şubesine gitme ihtiyacının da kalmaması bu anlamda kritik eşik oldu. Global Finance’in araştırmasıyla Türkiye’de bankasızlar diyebileceğimiz kesimin toplam nüfusta payının yüzde 30 olduğunu görüyoruz. Bankacılık, nüfusun yüzde 70’ine ulaşabiliyor. Bu oran, gelişmiş ülkelere göre oldukça düşük. Ama aynı zamanda büyük potansiyele işaret ediyor. Son yıllarda hükümetin en önemli gündem maddelerinden biri tasarrufların artırılması ve finans sistemine dahil edilmesi. Z kuşağının daha bireysel olması ve finansal okuryazarlık seviyesinin artışı, ülkemizde bugün 2,6 olan kişi başı hesap sayısının daha üst seviyelere çıkması için bize umut veriyor.



“KREDİ KARTI HARCAMALARI GSMH’NİN YÜZDE 22’SİNE ULAŞTI”
SERKAN ÜLGEN / YAPI KREDİ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI

ŞUBELER DEVAM EDECEK 
Bugün sektörde 100 bin kişiye 12 şube düşüyor. Geçmiş yıllarda yaptığımız teknolojik yatırımlarla pandemi dönemini çok iyi atlattık. Banka olarak 2020’de mobil aktif müşteri adedimiz, bir önceki yıla göre yüzde 20 arttı. Dijitalle tanışmamış müşterilerimizin yüzde 12’si pandemi döneminde dijital bankacılık kanallarımızı kullandı. Diğer yandan bankacılık artık şube ve alternatif kanal olarak ikiye ayrılmıyor. Müşteriye tüm kanallardan, koordineli çoklu kanaldan hizmet verme mantığı geçerli.

DEĞİŞİM SÜRÜYOR Pandemiden önce sunduğumuz “Görüntülü İşlem Asistanları”yla yeni müşteri kazanım oranımız, geçen yıla oranla yüzde 212 arttı. Yapılan regülasyon değişikliğiyle bu alandaki yükseliş tüm hızıyla devam edecek. Dijital alanda tüm ihtiyaçları karşılasak da şubeye ilgi devam ediyor. Şubeler, müşterinin banka deneyiminde güven ve yakınlık her zaman bizim için çok önemli. Dolayısıyla trafiği olan ve müşterinin bankacısıyla göz temasıyla iletişim kurmak istediği her yerde olmaya devam edeceğiz. Şube ağımız da şehirlerin ekonomik hareketliliğine paralel olarak evrilmeye devam edecek.

100 MİLYON KART 
Türkiye’de kredi kart harcamaları 2021’in ilk çeyreğinde GSMH’nin yüzde 22’si civarında gerçekleşti. Bu oran, 2020 sonuna göre yüzde 1,5 artmış durumda. Bu artışın devam edeceğini öngörüyoruz. 3 yılın sonunda 100 milyon adedi aşan kredi kartının pazarda olacağını ve kredi kartı toplam hacminin de bu artışa paralel devam edeceğini öngörüyoruz.
 



İKİ ALANDA TABLO NASIL?

FAKTORİNG
Dünyada faktoring cirosunun global ekonomide payı yüzde 3,8. Yapı Kredi Faktoring Genel Müdürü BOZKURT ÇÖTELI, “2016 sonu 2,62 trilyon Euro olan dünya faktoring cirosu, 2020’de yüzde 3,8’lik büyümeyle 2,72 trilyon Euro’ya yükseldi. Dünya faktoring hacminin yüzde 67’sini Avrupa ülkeleri gerçekleştiriyor” diyor. Çöteli’ye göre Türkiye’deki durum ise şöyle: “2016’da yüzde 4,5 olan GSMH içindeki faktoring penetrasyon oranı, 2017 yılında yüzde 4,9’a yükseldi. Ancak 2018’de dünya ve Avrupa’daki düşüşe paralel penetrasyon yüzde 3,6’ya geriledi. 2020’de yüzde 3,1 oldu.” TEB Faktoring Genel Müdürü Çağatay Baydar, 2025 sonunda sektörün işlem hacminin 2,6 kat artacağını öngörüyor. Çöteli’ye göre de özellikle ihracat faktoringi ve yurt içi işlemlerde tedarikçi finansmanının artmasıyla penetrasyon 3 yılda yüzde 5- 6 seviyelerine taşınacak.

LEASİNG Yatırımı finanse eden leasing sektörünün de ekonomiden aldığı pay, 2016 yılından bu yana düşüyor. QNB Finansleasing Genel Müdürü METIN KARABIBER, 2016 sonunda yüzde 1,68 olan payın, 2019 sonu ve 2020’yi bitirirken yüzde 1,13’e indiğini açıklıyor. 2021 yılı ilk çeyrekte ise geçen yılın aynı dönemine göre bu oran yüzde 1,05’e geriledi. Dünyada 2019 sonu itibarıyla yıllık leasing işlem hacminin GSYH içindeki payı, İsveç’te yüzde 3,7 ve İngiltere’de yüzde 3,4. Karabiber, leasing şirketlerinin 2021 sonu işlem hacminin 4,5 milyar dolar civarı olmasını bekliyor. Karabiber, 3 yıllık vadede bu payının yüzde 1,1 ila en yüksek yüzde 1,7 aralığında olacağını öngörüyor. Leasing şirketi yöneticilerine göre bu büyümede imalat ve hizmet sektörlerinin leasing talebi öncü olacak.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz