Hedef, her zaman yüksek performans

Garanti Portföy Genel Müdürü Zeki Şen'le sektörü ve Garanti Portföy'ü konuştuk.

1.05.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Hedef, her zaman yüksek performans
Piyasanın ilk portföy yönetim şirketi (PYŞ) olan Garanti Portföy, kurulduğu günden bu yana, yüksek pazar payına sahip. Bundan sonraki süreçte de bu performansın artarak devam etmesi hedefleniyor. Garanti Portföy Genel Müdürü Zeki Şen, “Sektörde yüksek pazar payımızla, yatırımcılara piyasa ortalamalarının üzerinde getirilerle ve yeni ürünlerle hizmet vermeye devam edeceğiz” diyor.

Şen, başarı formülünü; performans odaklı yönetim, risk anlayışı ve doğru satış pazarlama yaklaşımı olarak açıklıyor. Garanti Portföy, 1997 yılında kurulmuş Türkiye'nin ilk portföy yönetim şirketi (PYŞ). 31 Mart 2013 itibariyle toplam yönettiği rakam 9,1 milyar TL. Yönettiği portföylere 4 ana işkolu olarak bakan şirket bunları; yatırım fonları, BES fonları, özel portföy yönetimi ve alternatif yatırım ürünleri şeklinde kategorilendiriyor. Yatırım fonları pazarında yüzde 15,5 pay ve 5 milyar TL'lik bir büyüklük yöneten Garanti Portföy bu alanda üçüncü sırada. 2005'te bu oran yüzde 11'di. BES'te 3,6 milyar TL ve yüzde 16,1'lik pazar payıyla dördüncü sırada. 2005'te bu alanda payı ise yüzde 9.5'teydi. Her zaman liderliği hedeflediklerini söyleyen Garanti Portföy Genel Müdürü Zeki Şen, özellikle BES tarafında ciddi büyümeler bekliyor. Şen'le sektörü ve Garanti Portföy'ü konuştuk:

Şirketinizin sektördeki yeri, büyüklüğü nedir?
Sektörde Garanti Portföy olarak yüksek pazar paylarıyla faaliyetimizi yürütüyoruz. Bunun yanında yeni ürünler çıkarma konusunda lider konumumuzu sürdürmeyi hedefliyoruz. Bu bağlamda Türkiye'de kurulan ilk serbest fon da kuruluşundan bu yana Garanti Portföy tarafından yönetiliyor. İngilizce multiasset, Türkçe ise çeşitli varlık sınıflarına yatırım yapabilen fonlar olarak çevrilen fon türlerinin bu dönem için ideal olduğu görüşündeyiz. Biz de Garanti Portföy olarak çalışmalarımızı bu yönde yoğunlaştırıyoruz. Flexi B tipi Değişken Fonumuz ile yatırımcılarımızın birikimlerini farklı varlıklara dağıtarak risklerini azaltmayı amaçlıyoruz.

Artan finansal okur yazarlık ile birlikte aktif yönetilen yatırım fonlarımızın da hızla büyüyeceğine inanıyoruz. Doğru ürün kurgulamasını başarabilecek şirketlerin, önümüzdeki dönemde pazarın büyümesinden daha büyük pay alacağına inandığımızdan bu konuya büyük önem veriyoruz. Artan rekabetin Garanti Portföy gibi buna hazırlıklı şirketler için bir avantaj yaratacağı kanaatindeyiz.~

Sektörde hangi hizmetlerinizle fark yaratıyorsunuz?
Bir PYŞ'nin başarı kurgusunun performans odaklı yönetim, risk anlayışı ve doğru bir satış pazarlama yaklaşımına bağlı olduğunu düşünüyoruz. Bu noktada en güçlü yönümüz insan kaynağı anlayışımız. İş sonuçlarımız ve hedeflerimize uygun ekip yapılanmamız sayesinde, tüm ekip paydaşlarımızla birlikte, yatırımcılarımıza uluslararası standartlarda en uygun hizmeti verme çabası içindeyiz.

Garanti Portföy’ün sektörde bundan sonraki hedefleri neler?
Yatırım Fonları ve BES Fonları rekabetinde, yerli/yabancı, bireysel/kurumsal tüm yatırımcılarımızın tercih edeceği ana portföy yönetim şirketi olmayı hedefliyoruz. Güçlü sermayemiz, tecrübeli kadromuz ile önemli bir değişimin eşiğindeki sektörümüzün lider şirketlerinden biri olmayı sürdüreceğiz.

Yeni ürünler çıkararak yatırımcının taleplerini karşılamak ve sektörün gelişimine katkıda bulunmak Garanti Portföy'ün diğer hedefleri arasında. Yatırımcıların ihtiyaçlarını yakından takip etmek, sadece sınırlı sayıda ürün değil pek çok ürünle karşılarına çıkmak önemli. Bunu yaparken diğer taraftan finansal okuryazarlığı artıracak etkinliklerde bulunmak istiyoruz. Üniversitelerle işbirliği yaparak veya diğer kanalları kullanarak finansal okuryazarlığı artırmak konusunda kendimizi sorumlu hissediyoruz.

Türkiye’de portföy yönetim sektörünün yıllara göre durumu nasıl? Büyüme eğiliminden söz edilebilir mi?
İlk portföy yönetim şirketinin kuruluşundan bu yana 15 yıl geçmesine rağmen Türkiye'de portföy yönetimi sektörü, henüz hak ettiği yerde değil. Sektör halen yapılanma aşamasında. Ayrıca sektördeki büyümenin finansın diğer alanlarındaki büyümeye kıyasla yada GSMH'ye oranla oldukça sınırlı kaldığı da görülüyor. Segment bazında bakıldığında; yatırım fonlarında 2007 yılından bu yana yıllık ortalamada sadece yüzde 2,7 oranında büyüme olurken, BES tarafında bu rakam yüzde 34,8 oldu. BES fonlarının önemli ölçüde desteklenmesi, aradaki farkta etkili.

Portföy yönetim sektörünün gelişmesi için nelerin yapılması gerekiyor?
Öncelikle Sermaye Piyasası Kanunu'nun değişmesini çok önemsiyor ve sektörün gelişimi için önemli bir adım olarak görüyoruz. Garanti Portföy olarak sektörü geliştirecek her türlü girişimde yer almak istiyoruz. Türk yatırımcısı, çok uzun yıllar yüksek faiz ile yaşaması sebebiyle portföyünün büyük kısmını mevduatlardan ve sabit getirili menkul kıymetlerden oluşturdu.

Güvenli liman olarak algıladığı altında değerlendirdi. Yatırımcıya yeni dönemde çeşitli varlık sınıflarına yatırım yapabilen fonlar sunmak önemli. Bu amaçla Garanti Portföy olarak Flexi Fonu'muzu ön plana çıkartıyoruz. Dağıtım kanallarının gelişmesi ve Takasbank bünyesinde faaliyet gösteren Fon Platformu'nun da tam anlamıyla işlevsellik kazanması önemli. Reel ve nominal getiri konusu ise oldukça hassas bir konu. Sektörün stopaj konusunda da desteklenmesi gerekiyor.~

Sizce hangi ürünlerin Türkiye’ye gelmesi gerekiyor?
Sektörde TL cinsinden varlıklara yatırım yapmak isteyenler için oldukça fazla alternatif var. Ancak asıl konu en azından sektör açısından, bu fon türleri içerisinde çeşitli varlık sınıflarına aynı anda yatırım imkânı sağlayan fonların sayıca azlığı. Diğer taraftan hala çok büyük miktarda birikim Likit Fonlarda. Bu paranın büyük bir kısmı zaman içinde gerçek anlamda yatırıma yönlendirilmeli. Bir başka eksikliği hissedilen ürün ise, yabancı menkul kıymetlere yatırım yapan başta gelişmekte olan ülkelere yatırım yapan fon türleri. Yeni ürünler ile ilgili en kritik nokta, bu ürünlerin yatırımcıya ulaştırılmasında izlenecek kurgu ve yöntemlerdir kuşkusuz.

Bağımsız portföy şirketlerini değerlendirir misiniz?
Son yıllarda sektöre yeni katılımların arttığını görüyoruz. Bunu, rekabetin artması açısından olumlu buluyoruz. SPK'nın minimum sermaye konusunda vereceği karar elbette sektörün bu anlamda şekillenmesinde belirleyici unsur olacak. Ayrıca rekabetin her anlamda yatırımcının lehine olacağı düşüncesiyle hareket edilmesinin sektörün sağlıklı büyümesi anlamında önemli olduğunu düşünüyoruz. Sektördeki tüm portföy şirketlerinin, hangi ölçekte olurlarsa olsunlar asli görevleri olan sürdürülebilir ve tutarlı performans yaratmalarını sağlayacak her türlü düzenlemenin destekçisi olmayı sürdürüyor olacağız.

Ayrıca İstanbul'un bir finans merkezi olma yolunda atacağı adımlar sektörümüzün bölgesel anlamda da yeni bir sorumluluğa yelken açması olarak algılanabilir. Özellikle Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetlere yönelik sermaye akımlarının yönetilmesi anlamında bir fon yönetim merkezi olmaya aday olduğumuza inanıyoruz. İstanbul bu anlamda bölgenin Londra'sı olabilir düşüncesindeyiz.

Portföy yönetim şirketlerine yönelik SPK yasasının ardından bazı tüzük değişiklikleri yapılıyor? Bu yasa ve değişikliklerin sektöre etkisi nedir?
Son değişiklikler sektör ve yatırımcılar açısından çok önemli. Değişikliklerin sektör açısından önümüzdeki olası bir yüksek büyüme döneminde, Avrupa Birliği müktesebatındaki fon endüstrisi ile ilgili UCIT kurallarına yakınsama anlamında atılmış adımlar olarak algılanmalı.

Her ne kadar vergisel farklar ya da fon yönetim ücretlerindeki farklılıklar sebebiyle kısa vadede tam anlamıyla bir uyuşma söz konusu olmasa da yönetimimiz altındaki fonlarımızın Uluslararası pasaport alma yolunda atılan bu adımları yakından takip ediyoruz. İleride tam bir eşleşme olduğunda hali hazırdaki fonlarımızın geçmiş performanslarını gösteriyor olabileceğiz bu da zaman kazanma anlamında büyük fayda sağlayacaktır. Yatırım fonlarının portföy yönetim şirketleri tarafından kurulması ve yönetilmesi gibi diğer bazı maddeler de aslında sektörün önümüzdeki dönemde ihtiyaç duyacağı hızlı karar alma ve uygulama gereksinimine hizmet edeceği düşünülerek atılan adımlardır.~

Sermaye yeterlilikleri konusundaki düzenlemeleri değerlendirir misiniz?
Sermaye yeterliliği konusunda taslak tebliğdeki hassasiyetin yatırımcıların portföy yöneticilerine duyacağı güven anlamında önemli olacağı görüşündeyiz. Tebliğ henüz taslak aşamasında olduğundan ve son hali netleşmediğinden, nihai karar için bekleyip yorum yapmak daha doğru olur.

Fonların ortalama getirinin altında olması durumunda, fon yönetiminin değişmesi konusunu değerlendirir misiniz?
Yeni Yönetmelikte yer alan ve belirli bir süre aynı türdeki fonların ortalama getirisinin altında kalan fonların yönetici şirketlerinin değiştirilmesi konusu aslında rekabeti artırmayı amaçlayan bir adım. SPK'nın birçok kez fon sektöründe rekabeti arttırmak amaçlı olarak bazı yapısal değişiklikler planladığını ifade etmiş olması sebebiyle aslında bu gelişmeyi sürpriz olarak algılamadık. Ancak, uygulamanın detayları henüz belli olmadığı için net bir yorumda bulunmak zor. Özellikle performans inceleme döneminin ne olacağı, ne kadar bir ayrışmanın negatif algılanacağı, fonların türleri içinde neye göre sıralanacağı, fon büyüklüğünün bir kriter olup olmayacağı gibi birçok belli olmayan nokta var. Bunların netleşmesini bekliyoruz.

Fon Platformu sektörü nasıl etkiler?
Yatırım fonları sektöründe rekabeti arttırmak için hâlihazırda Takasbank bünyesinde faaliyet gösteren ancak beklenen sonuçların henüz alınamadığı fon platformunun da tam anlamında işlevsellik kazanabilmesi için bazı adımlar atılıyor. Fon Platformu yatırımcının istediği fona rahatça ulaşmasını sağlayacak bir gelişme olarak karşımıza çıkmakta. Bunun sonucunda yatırımcı talebi sektörde rekabeti artıracak sonuçları sağlayacaktır.

2023 VİZYONUNDA BES’DE NE BEKLİYORSUNUZ?
"Şu anda 22 milyar TL olan Bireysel Emeklilik Fonları büyüklüğünün 2023 yılında 250 milyar TL'ye ulaşması beklenebilir. Şu anda GSMH'nın yüzde 1,4'ü büyüklüğünde olan Bireysel Emeklilik Fonları büyüklüğünün bu sayede yüzde 8 seviyelerine ulaşmasını bekliyoruz. OECD istatistiklerine göre gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 80 seviyelerinde, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 15 seviyelerinde. Demek ki daha gidecek çok yolumuz var. Türkiye Şili ve Avustralya gibi Bireysel Emeklilik Sistemlerinin gelişmişliği anlamında global alanda öne çıkmaya aday ülkelerden biri olacaktır.

Biliyorsunuz Devlet Katkısı sağlayan yeni düzenleme ile Bireysel Emeklilik 18 yaş üstü herkes için avantajlı hale geldi. Bu da sektör açısından hedef kitlenin 18 milyondan 59 milyon kişiye yükselmesi anlamına geliyor Şu anda 3,1 milyon olan katılımcı sayısının 2023 yılında 10 milyon kişiye ulaşmasını beklemekteyiz. Özetle Bireysel Emeklilik Sektörü büyümenin lokomotifi olmayı sürdürecek.”

“SEKTÖRE YABANCI İLGİSİ ARTACAK”
Yabancı PYŞ'lerin Türkiye fon pazarına ilgileri henüz oldukça sınırlı. Ancak pazarın büyüme potansiyeli ile Brezilya, Polonya ve Güney Afrika gibi ülkelerde edindikleri deneyim sebebiyle, bu cazip pazara ilgisiz kalamayacaklar.~
Fon Platformu ve Açık Mimari uygulamaları bu anlamda bu şirketlerin ilgisinin artmasına ön ayak olacaktır Ayrıca bu şirketler hali hazırda yurtdışında kurmuş oldukları ve yönettikleri fonları da Türk yatırımcısı ile buluşturmak isteyecekler Bu anlamda da ilginin olacağını düşünüyoruz. Diğer gelişmekte olan ülkelere yatırım yapan fonlar olmak üzere, Emtia Fonları ve bazı Serbest Fon türleri bu esnada yerli yatırımcıdan ilgi görebilir. Ek olarak sigorta ve bankacılık sektörüne olan ilgiyi görünce, en az bu sektörler kadar cazip büyüme potansiyeli olan sektörümüze kayıtsız kalmayacaklarını düşünüyoruz.

YATIRIMCI İÇİN GETİRİ NEREDE?
Faizli enstrümanlarda reel getiri oldukça düşük. Mevduat elbette her zaman ciddi bir alternatif olmayı sürdürecek ancak bu tarafta da reel getiri düşük. ÖST taşıyan fonların getirisi, Hazine Bonosu fonlarının üzerinde olacak. Farklı varlık sınıflarına (multi-asset) yatırım yapan fonlar ön plana çıkacak. Özellikle doğrudan hisse senedi yatırımı yapmak yerine içinde belirli oranda hisse senedi barındıran, dengeli bir risk anlayışına sahip olan fonlar, mevduata alternatif arayan yatırımcılar için uygun. Düşen faizler ve azalan faiz farkları, dönem dönem TL'den dövize kayışlar olabileceğini bize gösteriyor

Hisse senedi en önemli alternatif. VOB'da piyasa riskini de hedge etmek mümkün olduğu için, artık hisse senedi seçimi daha da öne çıkıyor. Değerleme anlamında İMKB'yi ucuz bulmamakla birlikte, hisse seçiminin doğru yapılması durumunda potansiyel var Elbette bu yatırımcıların kendi başlarına yapabilecekleri bir yatırım olmaktan biraz uzak bir beklenti. Bu sebeple de Yatırım Fonları aracılığıyla yapılmasını tavsiye ediyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz