Sigortadan leasinge, faktoringden tüketici finansmanına, her alanda endişelendiren rakamlar mevcut. Peki bu rakamlarda iyiye dönüş ne zaman olacak? İşte tahminler…
2020 iyi bir ivmeyle başlamıştı. Ancak pandemi etkisiyle ilk yarı sonuçları alarm veriyor. Bankacılıkta yabancı para mevduatların toplam mevduatta payı hızla artıyor. Sorunlu alacaklarda 2021 ilk yarısına kadar yüzde 7’ler konuşuluyor. Gelir tarafında ise hem ücret ve komisyon gelirleri hem net faiz marjı mercek altında. Bu kalemlerde de daralma var. Sigortadan leasinge, faktoringden tüketici finansmanına, her alanda endişelendiren rakamlar mevcut. Peki bu rakamlarda iyiye dönüş ne zaman olacak? İşte tahminler…
Elçin Cirik
Ekim 2020 tarihli sayıdan
Aslında yıl iyi başlamıştı. Finansın tüm kategorilerinde ivme yukarı yönlüydü. Ancak pandemi süreci ve Türkiye’nin zaten bu döneme düşük büyüme-yüksek enflasyon ortamında girmesi işleri altüst etti. Bankacılık dışı finansta ilk yarıda bazı alanlarda müşteri kayıpları yaşandı. Bazı alanlarda ise kâr düşüşüyle birlikte ibre olumsuza döndü. Bankacılık tarafında da tablo farklı değil. Her ne kadar pandemi döneminde reel sektörün likidite isteğini ve bireylerin ertelenen ihtiyaçlarını desteklemek adına güçlü bir kredi büyümesine imza atılsa da dikkatle izlenmesi gereken göstergeler mevcut. Faiz ortamının değişmesi, güçlü kredi büyümesinin getirdiği sonuçlar, 2021 sonuna kadar rakamların çok yakından takibini gerektiriyor.
DÖVİZ HESAPLARI DURULMUYOR
Bankacılıkta ilk endişelendiren gösterge, sürekli konuşulan yabancı para mevduatların toplam mevduatlara oranı. Bu gösterge yükselme eğiliminde. Türkiye Bankalar Birliği haziran verilerine göre, yabancı para mevduatların toplamdan aldığı pay yüzde 50,1’e ulaştı. Bu pay 2016 sonunda yüzde 42 ve 2017 sonunda yüzde 44,2 idi. Özellikle dolardaki yükselişin sürmesiyle yukarı yönlü hareketin devamı bekleniyor. 15 Eylül’de TL’deki değer kaybı yılbaşından bugüne dolar karşısında yüzde 20’ye ulaştı. ING Türkiye Genel Müdürü Alper Gökgöz, paydaki artışta kur yükselişinin doğal etkisi olduğunun altını çiziyor ve “Artan faizlerle TL mevduatın daha yatırım yapılabilir hale geldiğini düşünüyorum. Son haftalarda müşterilerin yeniden TL mevduata ilgi gösterdiğini görüyoruz” diyor. Danışman Mehmet Erten, eylülün ikinci haftasında 1,2 milyar dolar ilave döviz mevduatı artışı olduğunu ve bunun 350 milyon dolarının gerçek kişiler tarafından yapıldığını belirtiyor. “Tabii bu, en çok konuşulan konulardan. En güncel verilerle bu oran yüzde 54’e yaklaştı, son yıllarda ise yüzde 56’nın üzerine çıkmadı” diyen Aktifbank Genel Müdürü Dr. Serdar Sümer, yakın dönemde bu trendde bir değişiklik öngörmüyor. Sümer, “Toplam mevduatta döviz mevduatların payını en son Mayıs 2018’de, 2018 kur şokundan önce yüzde 45 olarak gözlemlemiştik. Enflasyonda kalıcı düşüş gördükçe, bu seviyelere dönüş olacağını düşünüyorum” diyor. Salgının yarattığı küresel belirsizlik dinmeden, yurt içinde politika faizinde artışa gidilmeden toparlanma için zaman vermek oldukça zor. 2021’de de tablonun benzer gideceği öngörüsü hakim. Türkiye Finans Genel Müdür Yardımcısı Mete Kanat da yakın geçmişteki yüzde 40-45 seviyelerine dönülmesi için kurda stabilitenin sağlanmasının önemli olduğunu düşünüyor.
EN BÜYÜK SORU İŞARETİ
Sektörü diken üstünde tutan en belirgin gösterge, sorunlu alacak oranı. Haziran 2020’de sorunlu alacak oranı, pandemide artan kredi hacminin etkisiyle 2019 sonuna göre 1 puan iyileşerek yüzde 4,4 oldu. Ancak bankacıların ve Fitch gibi uluslararası kurumların 2020 sonu ve 2021 için kötüye gidiş beklentisi olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu kalemde ikinci grup kredilerin akıbeti önem taşıyor; burada yüzde 9,9 ile önceki yıllara göre ciddi bir artış var. Bu sadece Türkiye’de değil global bankacılıkta da önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bain& Company Türkiye Finansal Kurumlar Lideri Emre Demircan, “COVID-19 süreciyle yeniden yapılandırılan krediler ve ötelenen geri ödemelerin nasıl bir performans göstereceği ve bu durumun banka portföy kalitesi üzerinden nasıl bir etki bırakacağı konularında soru işaretleri mevcut. Bazı ülkelerde takipteki kredi oranları yükselmeye başladı. Almanya’da gerçekleşen 2019 rakamı yüzde 19 iken 2020 baz senaryosunu yüzde 46” diyor. Aktifbank Genel Müdürü Dr. Serdar Sümer, bugün yüzde 4,2 olan takipteki alacak/toplam nakdi alacak oranının yılı yüzde 5 gibi tamamlamasını bekliyor. “Yapılandırmalar devam ettiği sürece bu oranın 2021 içinde fazla değişeceğini düşünmüyorum. Oranın tekrar yüzde 3’lere düşmesi için dezenflasyonist bir ortamda, sürdürülebilir reel büyümemiz gerekiyor” diyor. ING Türkiye Genel Müdürü Alper Gökgöz de bu noktada, “Belirli sektörlerde bozulma olduğu gözüküyor. Burada hem pandemi hem sektör dinamiklerinin etkisi var ama büyük bir bozulma beklemiyorum” şeklinde konuşuyor. Türkiye Finans Genel Müdür Yardımcısı Mete Kanat, “Yılın son çeyreğinde kredi büyümesinin yavaşlamasına paralel, sorunlu alacak oranı bir seviyede artabilir. Ama pandeminin ekonomide etkilerinin azalması durumunda 2021 sonuna doğru yeniden yüzde 4’e gelmesini bekliyoruz” diyor. Global Kapital Group CEO’su Tunç Akyurt ise bu yıl sonu için yüzde 6 ve 2021 ilk yarısı sonunda da yüzde 7-7,5 gibi sorunlu alacak oranlarını görebileceğimizi belirtiyor ama bu noktanın bile Türk bankacılık sektörünün kaldırabileceği bir nokta olacağını açıklıyor.
ÜCRET VE KOMİSYON BİLMECESİ
Madalyonun bir de gelir/gider tarafı var. Pandemi dönemi giderek hızlanan dijital bankacılığın, bankaların önemli gelir kalemlerinden olan ücret, komisyon ve bankacılık gelirleri/ toplam gelirler rasyosuna etkisi de izleniyor. Ücret, komisyon ve bankacılık gelirlerinin toplam gelirler içinde payı, son yıllarda sürekli düşüş halinde. Deneyimli bankacılık danışmanı Derya Gürerk, 2015’te yüzde 13 olan bu oranın Haziran 2020’de yüzde 10,9’a kadar inişinde ana nedenin regülasyonlarla gelen sınırlamalar olduğunu belirtiyor. Salgın döneminde ivme kazanan dijital bankacılıkta işlemler ağırlıkla ücret almadan gerçekleştiriliyor. Peki bu rasyo önümüzdeki 1 yıl içinde iyileşebilir mi? Serdar Sümer, şöyle yanıt veriyor: “Gerek dönemsellik açısından gerekse pandemi nedeniyle ücret komisyon gelirlerinin toplam gelirler içindeki payının yılın sonuna doğru biraz daha düşmesini bekleyebiliriz. Yılı yüzde 10 düzeylerinde bitirebileceğimizi tahmin ediyoruz.” Sümer, zaten bu gelirlerin toplam içindeki payının geçmiş dönemlere bakıldığında ortalama yüzde 11 düzeylerinde kaldığının altını çiziyor ve “2021 için gelirlerde bir toparlanma beklesek de toplam içindeki payı yine bu seviyelerde olacak” diyor. Burada bankacılık danışmanları Derya Gürerk ve Tunç Akyurt, maaş ya da özel bankacılık müşterilerinin işlemlerinin ücretlendirilmesi ya da daha az hassas olan KOBİ ve mikro bankacılık segmentlerinde olası ücret düzenlemeleriyle bu rasyoda önümüzdeki 2-3 yıl içinde yüzde 10- 11 bandında bir seyir bekliyor.
NET FAİZ MARJINDA TEHLİKE VAR MI?
Sektörde faiz dalgalanmasının etkisiyle net faiz marjı da mercek altında. Sektörde mevduat başta olmak üzere fonlama maliyetleri üzerine kredilerde ne kadar kâr marjı uygulandığını gösteren net faiz marjında önümüzdeki 12-16 ay çok önemli. 2019’un ilk yarısında net faiz marjı, iyi bir oran olarak görülen yüzde 4’lerdeydi. 2020 Temmuz’daki net faiz marjını ise Aktifbank Genel Müdürü Dr. Serdar Sümer, yüzde 2,5 olarak açıklıyor. Artan faiz ortamı, net faiz marjını aşağı çekiyor. Mehmet Erten, bu durumu şöyle açıklıyor: “Özellikle pandemi döneminde bireyselde 60 aya, konutta 120-180 aya varan ve tüzelde de 12-24 ay vadeli düşük faizlerle yüksek kredi veren bankaların, bugün ortalama 30- 45 gün vadesi olan mevduatta faiz artışlarıyla fonlama maliyetleri yükseliyor. Hem bu durum hem kredilerdeki ivmenin ağustos sonrası sakinleşmesi, 2020 ve 2021 boyunca net faiz marjının daralmasını getirir. Ancak ekonomik dengelerin sağlanması sonucu faizler inme trendine girince marj, yeniden yükselir.” ICBC Turkey Genel Müdürü Shaoxiong Xie, “Türk bankalarında bugün mevduat ve krediler arasında vade uyumsuzluğu oluştuğundan yükselen faiz oranları net faiz marjını düşürüyor. 2021 içinde bu aşağı yönlü trend devam edebilir ardından marjlar normale dönecektir” yorumunu yapıyor. Dr. Sümer, burada iyimser bir bakış açısıyla son yıllarda yüzde 3,5-4 bandında seyreden net faiz marjının 2021’de de aynı seviyelerde kalacağını ve 2003-2010 yılları arasında erişilen yüzde 5-6 seviyelerini tekrar görmek için henüz erken olduğunu düşünüyor. Çizilen bu tabloda, bir de ülke risk notunun artması nedeniyle kaynak yaratmada çok önemli bir kalem olan sendikasyon kredilerinin maliyetlerinin az da olsa artması bekleniyor. Tunç Akyurt, GÖSTERGE 2021 yılı sendikasyon kredilerinde hem maliyetlerin 2020’den 1-2 puan kadar yüksek olacağını hem vadelerin 2 yıl gibi daha kısa sürelerle kısıtlanacağına da parmak basıyor. Adını açıklamak istemeyen bir banka genel müdürü ise sektörün geçmiş yıllarda bu alandaki temiz siciliyle 2021’de de bu yılki oranlarla borçlanılabileceğini öngörüyor.
FAKTORİNG KÖTÜ ETKİLENDİ SIÇRAMA GELECEK YIL Finansta en kötü etkilenen alanlardan biri faktoring. 2019’un ilk yarısında 59 milyar TL olan işlem hacmi, bu yılın ilk yarısında 60 milyar TL olarak gerçekleşti, yani reel olarak erime söz konusu. QNB Faktoring Genel Müdürü Nergis Ayvaz Bumedian, “İşlem hacmi yıllık yüzde 2 büyüdü, burada pandeminin etkisi çok büyük. Birkaç ay öncesine kadar piyasadaki likidite bolluğunu ve bankaların kredi iştahını hatırlarsak rekabet koşullarında sektörümüzün hacmini koruması büyük başarı” diyor. Tam Faktoring Genel Müdürü Hakan Karamanlı da aynı fikirde: “İlk vakayla yeni normale geçiş arasında 3 ay boyunca yasaklar ve karantina önlemleri ticaretin azalmasına neden oldu. Normalleşme sonrası her ay bir önceki aya göre daha yukarıda” yorumunu yapıyor. Bumedian, “Haziranda alacak bakiyesi, 33 milyar TL ile geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,7 arttı. Yılın sonunda alacaklardaki büyümenin yüzde 20’ye yakın olmasını, işlem hacmini geçen yılın üzerinde 140-150 milyar TL arasında kapanmasını öngörüyorum. Asıl sıçramayı 2021’de yaşarız, en az yüzde 30 büyüme bekliyorum” yorumunda bulunuyor. KÂR DAHA UZUN VADEDE Sektörün kârlılığında da sorun var. BDDK verilerine göre sektörün net kârı, 2020’nin ilk yarısında yüzde 30,4 eridi. Bu tabloda yılın ilk yarısında sektörün yüksek hacim-düşük kâr marjı dönemine girmesi etkili oldu. Yılın devamında kârlılığı, faizlerin trendi belirleyecek. Kapital Faktoring Genel Müdürü Yiğit Özkes, kârdaki erimenin yılın sonunda yüzde 40-45’i bulacağını tahmin ediyor. Özkes, “Geçen yıl sonu sektörün net kârı 1,3 milyar TL’ydi. Bu yıl ise 700-750 milyon TL kadar olabilir” yorumunu yapıyor. Özkes’e göre kârlılıkta en iyi ihtimalle 2022’de eski günler yakalanabilecek. |
İKİ ALANDA MÜŞTERİ KAYBI BES’TE NE OLUR? 11 Eylül verilerine göre BES’te katılımcı sayısı 6 milyon 856 bin olarak gerçekleşti; pandemi öncesi bu sayı 7 milyondu. Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Yılmaz Ertürk, “Haziran-ağustos döneminde 245 bin yeni sözleşme düzenlendi, sistemden çıkan sözleşme adedi 230 bin oldu. Aylık devamlılık oranı ağustosta yüzde 99,5 ile tarihindeki en yüksek seviyeye ulaştı; girişlerin normal seyrine döndüğünü söyleyebilirim” diyor. Bu yılın sonunda yeniden 7 milyon rakamına ulaşılması bekleniyor. Garanti Emeklilik Genel Müdürü Burak Ali Göçer, “Gönüllü BES’te yeni sözleşme adetleri, pandemi öncesinde 110 binde seyrederken mayıs sonunda 27 bine kadar geriledi. Haziranda eski trendini yakaladı ve 100 bine yaklaştı. 2021’de BES ve Otomatik BES’te katılımcı sayısının aynı devam edeceğini düşünüyoruz” diyor. LEASİNGDE YÖN Leasing tarafında da müşteri sayısı 2019 sonunda 40,5 binken haziran sonunda 38 bine inmiş görünüyor. 2017’deyse sektörde 60 bin civarında müşteriden bahsediliyordu. ING Leasing Genel Müdürü Nikola Sarrafgil, “Mart-haziran döneminde yatırımların ertelenmesi, bir kısım iptallerle aylık sözleşme tutar ve adetleri azaldı. Ancak haziran sonrası normal seviyelere ulaşıyor. 2021’de ekonomik büyümeyle müşteri sayılarında artış görebiliriz” diyor. Burgan Leasing Genel Müdürü ve FKB Sektör Kurulu Başkanı Cüneyt Akpınar, “Sektörde müşteri sayısının bu yıl sonunda 38 bin civarında olmasını öngörüyoruz. 2021 yılında iyi senaryoyla bu yıl yatırım yapmaktan çekinen müşterilerin yatırımlarını devreye almasıyla artış yaşanacağını düşünüyoruz” diyor. |
2022’DE TELAFİ MÜMKÜN MÜ? KAYIP NEREDEN? Pandemi tarafında sigorta sektörü hacim yakalamada sorun yaşamadı ancak TSB verilerine göre 2020 Haziran sonunda geçen yılın aynı dönemine göre poliçe sayılarında 3 milyona yakın bir düşüş mevcut. AXA Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Firuzan İşcan, bu durumu seyahat, yeşil kart, ferdi kaza, nakliyat, mesleki sorumluluk ve kısmi olarak iş yeri poliçelerindeki kayıplarla açıklıyor. Doğa Sigorta CEO’su Coşkun Gölpınar, “Özellikle pandemi etkisiyle bazı branşlarda poliçe adetlerinde ciddi azalmalar oldu, bu süreçte insanların evlerinde olması, seyahatlerin yapılmaması, belirli iş kollarında ticaretin yavaşlaması sebepleriyle poliçe sayılarında düşüş yaşanması kaçınılmaz hale geldi” diyor. 2021’DE ZOR Coşkun Gölpınar, haziran sonrası otomotivin canlanmasıyla kasko ve trafik sigortası poliçelerinde artışlar yaşandığını ama hala diğer branş poliçelerinde düşüşün sürdüğünü aktarıyor. “Yıl sonunda poliçe adedinin geçen yıla göre yüzde 10 küçülerek 63 milyon adede ulaşacağını düşünüyorum. İyimser tahminlerle bile pandemi 2021’de de sürecek, poliçe adetlerinde artış beklemek gerçekçi olmaz. Küçülen rakamın 2022’de toparlanmasını bekleyebiliriz” yorumunda bulunuyor. İşcan, “Aşı çalışmalarındaki gelişmelerle tablonun olumluya dönmesi seyri değiştirecek. 2021 bu yılki poliçe kayıplarının toparlanabileceği, 2022 de ekonomik toparlanmaya paralel sayıların artacağı yıl olacak” diyor. |
GAMZE HALİDE BERBEROĞLU TEB CETELEM GENEL MÜDÜRÜ “ANCAK 2021’DE TOPARLARIZ” KÜÇÜLME NEREDE? Finansal Kurumlar Birliği verilerine göre, tüketici finansmanı şirketlerinin toplam alacak büyüklüğünde 2020 Haziran sonunda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,2 düşüş mevcut. Müşteri sayısı ise ilk 6 ayda, bir önceki yılın aynı dönemine göre 3,9 milyondan 2,8 milyona düştü. TEB Cetelem Genel Müdürü Gamze Halide Berberoğlu, bu gelişmeyi şöyle yorumluyor: “Alacaklardaki düşüşün en temel sebebi, otomotiv ve diğer sektörlerdeki satış adetlerinin gerek arz gerek ertelenen talep nedeniyle azalmasından kaynaklanıyor. Ancak haziranda başlayan canlanma, satış adetlerine, dolayısıyla finansman tutar ve adetlerine de yansıdı. 2021 SONU REEL BÜYÜME Ağustosun sonunda açıklanan yeni ÖTV düzenlemesi, pazardaki araçların birçoğuna fiyat artışı olarak yansırken vergisiz fiyatı 70-85 bin lira arasındaki bazı araçlarda ÖTV oranlarının yüzde 50’den 45’e düşmesi, sürpriz indirim sağladı. Yüzde 45 ÖTV oranına giren model sayısı arttı. Bu nedenle haziranda başlayan ani talep yükselişi, ÖTV artışına rağmen hala devam ediyor. Sektörün yıl sonunda 700 bin araç satışına ulaşabileceğini öngörüyoruz. 2021’in sonunda alacak büyüklüğünde reel büyüme hedefliyoruz; daha yüksek büyümelere 2022 sonrası ulaşabileceğimizi öngörüyoruz. İşlem hacmi ve müşteri adedinde de sektörün 2021’de toparlanmaya başlayacağını ve 2022’de stabil düzeni sağlayabileceğini tahmin ediyoruz.” |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?