Makas daralır mı?

Vade uyumsuzluğu, bankacılığın kronik problemlerinden biri. Pandemiyle birlikte makas iyice açılmaya başladı...

29.11.2021 10:29:000
Paylaş Tweet Paylaş
Makas daralır mı?

Elçin Cirik

[email protected]

 2021 ilk yarısında toplam mevduatların yüzde 96’sı 3 ay altı ve vadesiz hesaplarda bulunuyor. 2018 sonuna göre 3 puanlık artış dikkat çekiyor. Kredilerin ise sadece yarısı kısa vadeli. 2020’de düşük faiz ortamıyla kredilerde vadeler yüzde 54 payla bir parça daha uzun vadeye kaymıştı. Bugünse bankalar vade uyumu yakalamak için kredi vadelerini kısaltıyor. 2022 için bankacılar, bu makasta ekonomik istikrarla az da olsa bir toparlanma bekliyor.

Vade uyumsuzluğu, aslında Türk bankacılık sektörünün kronik sorunlarından biri… Pandemi nedeniyle mevduat vadeleriyle kredi vadeleri arasındaki makas daha da açılmaya başladı. HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı, kredilerin ortalama vadesi 2 yıl civarındayken mevduatların vadesinin 30-40 gün olduğuna dikkat çekiyor. Faizlerdeki dalgalanma makası olumsuz etkiliyor. Türkiye’de geçen yıl yaşandığı gibi pandemi etkisiyle atılan adımlarla faiz hadlerinin, hızlı şekilde düşürülüp ardından hızla şekilde yükseltildiği dönemlerde vade uyumsuzluğu daha da derinleşiyor. Bu durum bankaların bilançolarında önemli bir yük yaratırken kârlılıklara da negatif yansıyor. Bankacılık duayeni Mehmet Erten, bugün sektörde kısa vadeli mevduatla sektörün toplam kredilerin ancak yarısının vadesinin uyumlu olduğuna dikkat çekiyor. Erten, “Sağlanan kredilerin yarısı uzun vadeli. Bu da giderek büyüyen vade uyumsuzluğunu direkt ortaya koyuyor” yorumunda bulunuyor.

 AĞIRLIK KISA VADEDE 

Vade uyumsuzluğunu anlamak için madalyonun her iki tarafını, mevduat ve kredilerdeki eğilimleri incelemek gerekiyor. Mevduat tarafında net bir trend mevcut. Vadesiz, 1 ay ve 1-3 ay vadeli mevduatlar, kısa vadeli sayılıyor. Buna göre Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verileri baz alındığında, kısa vadeli mevduatların toplama oranı, 2018 sonunda yüzde 93 iken 2019 sonunda 94’e ve Haziran 2021’de yüzde 96’ya çıkmış durumda. Yani mevduatların sadece yüzde 4’ü, 3 ayı aşan vadede tutuluyor. Aslında gelişmiş ülkelerde de mevduat yüzde 80-85 oranında kısa vadeli, ama Türkiye’de neredeyse tamamı vadesiz ve 3 ay altı vadede pozisyonlanıyor. Deloitte Türkiye Ortağı ve Finansal Hizmetler Endüstrisi Lideri Yaman Polat, kısa vade tercihini mevduat, sahiplerinin risk algısına bağlıyor. “Faiz ve kur gibi ekonomik göstergelerin çok değişken olması nedeniyle hızlı aksiyon alabilecek şekilde kısa vadede kalmayı tercih ediyorlar” diyor. EY Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölümü Şirket Ortağı İlhami Koç, burada bankaların uyguladığı faiz politikasının belirleyici olduğu kanısında. Koç, şöyle yorumluyor: “Gelecekte ülkede faiz oranlarının artacağı beklentisi varsa bankalar 6 ay-1 yıl arası mevduatın faizini nispeten daha yüksek tutar. Gelecekte faizlerin düşeceği beklentisi varsa bugünkü oranlarla uzun vadeli mevduattan kaçınırlar.” Pandemi döneminde artan şekilde vadesiz mevduatların büyümesi de tabloda etkili oluyor. Son 3 yılda toplam mevduatlar içinde vadesiz mevduatın payı, BDDK verilerine göre yüzde 22’den 33’e çıktı. Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, bunu şöyle değerlendiriyor: “Döviz kurlarındaki ve altın fiyatlarındaki artışa paralel, mudilerin mevduatlarını önemli ölçüde yabancı paraya kaydırdıklarını görüyoruz. Yabancı para mevduatların büyük kısmının vadesiz tutulması da kısa vadeli mevduatın artışının nedenlerinden biri.” 

KREDİLERDE DURUM NASIL?

 Kısa vadeli mevduatın ağırlığı artarken kısa vadeli yani 1 yıla kadar olan kredilerde daha küçük bir dalgalanma var. 2016 sonundan 2021 Haziran’ına kadar olan dönemde kısa vadeli kredilerin toplam krediler içinde payı, yüzde 46-49 bandında seyretti. Burada ilgi çeken nokta ise 2020 sonunda kısa vadeli kredilerin toplamda payı yüzde 46’ya inmişti. Yani kredi vadeleri bir nebze uzamıştı. Bu yılın ilk altı ayında ise yeniden kısa vadeli kredilerin ağırlığı arttı. Burgan Bank Genel Müdürü Murat Dinç, durumu “Pandemide öngörü azaldığı, beklentiler net olmadığı için kredi talebi de yavaşlıyor. Buna ilave faiz artışları geldi, fonlama maliyetleri yükseldi. Bu ortamda kurumsal ve ticari tarafta müşteriler uzun vadede borçlanmayı tercih etmiyor. Daha çok kısa vadeli dönmeyi tercih ediyorlar” sözleriyle açıklıyor. Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, kısa vadeli kredilerdeki dalgalanmanın faiz artış ve düşüşünden kaynaklandığına dikkat çekiyor. Bireyler ve kurumlar gelecekte faizlerin daha da yükseleceği beklentisi varken uzun vadeli kredilere talep gösteriyor ve tersi durumda da kısa vadeli kredi talebi artışı oluyor. HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı, “2020’de daha çok şirketin TL finansman ihtiyacını uzun vadeleri de kapsayacak şekilde karşılamak istediğini gördük” diyor. Ufuk Uyan da bu dönemde özellikle düşük faizli, uzun vadeli ve ödemesiz dönemli konut kredilerinin ciddi büyüme gösterdiğine vurgu yapıyor. Aktif Bank Genel Müdürü Ayşegül Adaca, tabloyu kısa vadeli kredilerde en büyük paya sahip kredi kartları ve işletme kredileri üzerinden ele alarak “Esas odak noktası, son yıllarda belirgin artış gösteren kredi kartı borçluluğu” yorumunu yapıyor. İlhami Koç, özellikle bireysel kredilerde piyasa dışı etkenlerin de dikkate alınması gerektiği fikrinde. Koç, “Kamuda politika yapıcılar ekonomik hedeflere ulaşabilmek için bireysel kredilerin vade yapısına müdahale edebiliyor” şeklinde konuşuyor. Tmob İcra Kurulu Üyesi Tunç Akyurt, “Belirsizliğin ve dalgalanmaların çok olduğu ekonomilerde uzun vadeli krediler, Türkiye’de olduğu gibi yüzde 50’yi pek geçemiyor. Ama istikrarlı ve sağlam ekonomilerde bu oranın yüzde 60-70’lerde olması bekleniyor” diyor.

BASKI ARTIYOR 

“Vade makasının açılması çok normal” diyen TSKB Genel Müdürü Ece Börü, bu durumu hem pandemi etkisine hem global ve Türkiye’de faizlerin seyrinin belirsizliğine bağlıyor. Ancak derinleşen bu durumun banka bilançolarına önemli negatif etkisi var. Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, bankaların geçen yıl verdiği uzun vadeli düşük faizli kredileri, bugün yüksek faizle fonlamalarının kârlılık üzerinde ciddi baskı oluşturduğunun altını çiziyor. Ayrıca altın ve dövizdeki oynaklık, kaynak tarafında TL’nin ağırlığını azaltsa da krediler tarafında TL kredi talebi devam ediyor. Bu da TL açık pozisyonlarla bankalara başka bir maliyet doğuruyor. Deloitte Türkiye Ortağı ve Finansal Hizmetler Endüstrisi Lideri Yaman Polat, bu noktada, “Mevduatın neredeyse tamamına yakını 1-3 ayda fiyatlandığı için yükselen Interbank faiz oranlarıyla bankaların fonlama maliyeti önemli ölçüde arttı. Kredilerin ise yüzde 50’den biraz fazlasının uzun vadede fiyatlanması, bankaların faiz gelirlerinin faiz giderlerine göre düşük kalmasına yol açtı. Her ne kadar bankalar kredileri kısa vadeye çekmeye çalışsa da pandeminin bu vade uyumsuzluğunu daha da fazla tetiklediğini görebiliyoruz” yorumunu paylaşıyor. Bankalar bu tip dalgalanmaların net kâra etkisini TÜFE’ye ve TLREF’e endeksli bonolar ve türev enstrümanlarla azaltmaya çalışıyor. Burada pahalı olsa da faiz swap mekanizmaları işliyor. Mehmet Erten vade uyumsuzluğunu çözmek adına “Bankalar faiz ortamının geleceğinden emin olmadığı için kredileri kısaltmaya başlıyor. Minimum risk alarak geçmişten gelen riski paçallamaya çalışıyorlar. Vade dengesini kuracak şekilde yani kısa vade kredi yaparak vade uyumsuzluklarını yumuşatmaya çalışıyorlar” diyor. Deloitte Türkiye Ortağı ve Finansal Hizmetler Endüstrisi Lideri Yaman Polat da bankaların vade makası nedeniyle ciddi sıkıntı yaşamaya başladığı için düşen kârlılığı yönetebilmek adına son yıllarda daha riskli kabul edilen ve biraz da unutulan bireysel ve kredi kartı segmentine tekrar yoğunlaşmaya başladıklarını belirtiyor.

DÜZELİR Mİ?

Türk bankaları, uzun yıllardır vade uyumsuzluğuyla çalıştığı için bu alanda gerekli tüm önlemleri almaya çalışıyor. Ancak bu makasın kapanması için bankaların ötesinde ekonomide önemli adımların atılması gerekiyor. “2021 sonunda makasın kapanmasını beklemiyorum” diyen Sistema Genel Müdürü Tolga Moral, burada enflasyonun kalıcı olarak düşürüleceğine yönelik inancın inşa edilmesinin şart olduğunu vurguluyor ve şöyle konuşuyor: “Atılan faiz düşürme adımlarıyla toplamda anlamlı bir indirim rakamına gelineceğini düşünüyorum. 2022’de kredi büyümesinin de hükümet tarafından ciddi derecede teşvik edilmesini bekliyorum. Bu durum uzun vadeli kredileri tekrar çıkışa geçirecek. Mevduatta faizlerin artacağı beklentisini kırarak tekrar uzun vadeye yönelmeyi teşvik edecek. Makas bugünküne göre iyileşecek”. Aktif Bank Genel Müdürü Ayşegül Adaca da benzer fikirde, makasın 2022’de sınırlı da olsa daralacağını düşünüyor. TSKB Genel Müdürü Ece Börü, çok net bir şekilde “Makas ancak herkes önünü görebildiği zaman, belirsizlik geçince düzelir” diyor. Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, kalıcı iyileşmenin orta vadeli planda öngörüldüğü üzere enflasyonun kalıcı şekilde tek haneye düşürülmesi ve buna paralel oluşacak durağan faiz ortamıyla sağlanabileceğini dile getiriyor. Deloitte Türkiye Ortağı ve Finansal Hizmetler Endüstrisi Lideri Yaman Polat ise vade makasının düzelebilmesi için mudilerin Türk Lirası’na, Türk ekonomisine ve bankacılık sektörüne güvenini tekrar kazanması gerektiğine değinerek, “Bu güvenin kısa vadede tesis edilebileceğini düşünmüyorum. Bu anlamda makasın bir süre daha bankalar aleyhine devam etmesini çok muhtemel görüyorum” diyor. Tunç Akyurt da pandeminin yarattığı belirsizlik ortamı nedeniyle bu yıl sonu ve 2022 özelinde bu makasın azalmasını gerçekçi bulmuyor.


“CİDDİ BİR DARALMA BEKLEMİYORUZ”
SELİM KERVANCI / HSBC TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

STRATEJİ 
Vade uyumsuzluğunun büyümemesi adına TL bilançomuzda, piyasadaki uygulamalara paralel olarak türev ürünlerden faydalanıyoruz. TL gecelik referans faiz oranına (TLREF) endeksli türev ürünlerin burada faydalı olduğunu düşünüyoruz. Aynı zamanda bono portföyümüzde yine TLREF’e veya enflasyona endeksli bonoları tercih edebiliyoruz. Yabancı para tarafındaysa faiz swap’larını kullanarak vade uyumsuzluğundan kaynaklanan faiz riskini verimli şekilde yönetebiliyoruz. Müşterilerimiz perspektifinden bakınca da onlarla her zaman uzun soluklu ve derin ilişkide olmak hedefimiz. Bu doğrultuda mevduattaki kısa vadeyle kredideki uzun vade makası, uygun ürün ve iyi ilişkilerle mevduat kısmında daha stabil bir tabana oturmamıza yardımcı oluyor. Vadelerin kısa olmasıyla beraber müşteri bağlılığıyla daha kalıcı mevduat tabanıyla bilançomuzu yönetebiliyoruz.

TAHMİNLER 
2020, faiz patikasının ve uzun dönemli faiz beklentilerinin daha düşük seviyelerde oluştuğu bir yıldı. Bu dönemde daha çok şirketin TL finansman ihtiyacını uzun vadeleri de kapsayacak şekilde karşılamak istediğini gördük. Pandemiyle olası belirsizlikler ve faizdeki yukarı yönlü dalgalanmayı bertaraf edebilmek adına daha uzun vadeli kredi kullanma eğilimi de gözlemledik. 2022 yılında kredi-mevduat vade makasında bir miktar daralma olabilir ama ciddi bir daralma beklemiyoruz. Bu makasın daralmasında da mevduat vadelerinin uzamasının daha etkili olacağını düşünüyoruz. Enflasyonda kalıcı düşüşün gerçekleşmesi, mevduat birikimlerinin TL’de ve daha uzun vadelerde tutulmasına yol açacaktır.



“VADESİZ MEVDUAT YÖNETİLEBİLİR KILIYOR”
BURAK TANSAN BCG TÜRKİYE KURUCU VE KIDEMLİ YÖNETİCİ ORTAĞI

İKİ ÖNEMLİ NOKTA
Sektörde kredi ve mevduat vade yapılarını incelediğimizde, kısa vadeli mevduatlarda güçlü artış trendi ve kısa vadeli kredilerde sadece dalgalanmalar görüyoruz. Vadesiz mevduatta ciddi büyüme var. BDDK verilerine göre son 3 yılda toplam mevduatlar içinde vadesiz mevduatın payı, yüzde 22’den yüzde 33’e çıktı. Bu artışa özellikle döviz tevdiat hesapları ve kıymetli maden hesapları neden oluyor. Bu yılın ilk yarısında kısa vadeli kredilerde ciddi artış gözlemledik. 2020 Aralık’ta yüzde 46 olan kısa vadeli krediler, 2021 Haziran sonunda yüzde 49’a çıktı. Burada özellikle regülator tarafından makro ihtiyati tedbirlerle krediler ve kredi kartlarına getirilen vade- taksit sınırlamalarının neden olduğunu düşünüyoruz.

“SEKTÖR TECRÜBELİ” 
Bu tablo sonucunda kredi- mevduat vade makası açılıyor. Bu durum bankaların kısa vadeli kaynaklarla uzun vadeli yatırımları veya kredileri plase etmesini artırıyor; bilançolarda vade uyumsuzluğuna neden oluyor. Ancak bu konuda sektör çok tecrübeli ve kısa vadeli mevduatlarda vadesiz mevduatın payının artmış olması da bu durumu yönetilebilir hale getiriyor. Önümüzdeki dönemde vade uyumsuzluğundaki potansiyel düzelme, makroekonomik koşullardaki iyileşmelere ve alınabilecek proaktif politikalara bağlı.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz