Sorunlu alacak senaryoları

Takipteki krediler tutarı, 2019 sonundan beri neredeyse aynı. Bu yılın haziran sonunda 149 milyar TL oldu. Ancak BDDK’nın kararıyla 30 Eylül’de sonlanan esneklikle tüm dengeler değişecek...

22.12.2021 09:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Sorunlu alacak senaryoları

Elçin Cirik

[email protected]

Kararın etkisi daha çok 2022’de görülecek. Bu yılı yüzde 4,1-4,3 ile bitirmesi beklenen takipteki alacak oranı, gelecek yıl en iyi senaryoda yüzde 4,5-5 bandını görecek. Karamsar tablodaysa oranın yüzde 7’lere tırmanması olası. Gelecek yıl bozulmanın KOBİ ve bireysel kredilerden geleceği de öngörülüyor.

Uzun zamandır bankacılık sektöründe takipteki kredilerin seyri yakından izleniyor. BDDK, kredilerin donuk alacak sınıflandırılması için öngörülen 90 gün gecikme süresinin 180 gün olarak uygulanmasını 30 Eylül’de sonlandırdı. Bu düzenlemenin bitmesiyle haziran sonunda yüzde 3,67 olan kredilerdeki takibe dönüşüm oranının yıl sonunda ne kadara çıkacağı soru işareti... Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, gecikme süresi uygulamasının son bulmasıyla ilgili medyaya yaptığı açıklamada, “Bu çok yerinde bir karar. Çünkü bunu sürekli taşımak mümkün değil. COVID-19 şartlarında yapılan bir uygulamaydı. Eylül sonunda son bulması son derece sağlıklı ve yerinde. 2022’ye az bir kısmı sarkacak” yorumunu yaptı. Peki bu düzenlemeyle pandemi döneminde durağan giden sorunlu alacak oranı, 2021 ve hatta 2022 yılında nasıl bir seyir izleyecek? Sorunun yanıtı, tüm bankalar için hayati önemde, çünkü Burgan Bank Genel Müdürü Murat Dinç’in eylül ayında değindiği gibi bankalarda aktif kalitesinin doğru yönetimi önümüzdeki dönemde sektörün büyüme potansiyeli açısından büyük önem taşıyor. Bankacılıkta tahsili gecikmiş alacak bakiyesi, 2019 sonunda 151 milyar TL’ydi. 2021 Haziran sonunda ise 149 milyar TL ile neredeyse sabit duruyor. Bu stokun yanında 2020 sonunda 360 milyar TL iken 2021 Haziran ayında 417 milyar TL’ye çıkan ikinci grup, yani yakın izlemedeki kredi tutarını da dikkate almak gerekiyor. Eylül ayında biten uygulamayla ikinci gruptan ne kadar kredinin takibe aktarılacağını yöneticiler de merak ediyor. 

YANSIMASI NASIL OLUR? 

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre 2021 Haziran sonunda bankaların toplam 3,9 trilyon TL nakdi kredilerinin yüzde 85,6’sı, ödemeleri zamanında yapılan ve gelecekte sorunu olmayacağı varsayılan 1. grup kredilerden oluşuyor. İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, medyaya yaptığı açıklamada, BDDK’nın belirlenen düzenlemeleri sonlandırmasıyla bilançolara 22-24 milyar TL yük geleceğine dikkat çekti. Aran, “Yüzde 3,6 civarında olan takipteki alacak rasyosunda 55 baz puanlık artış bekliyorum” diye konuştu. Aslında salgın nedeniyle dünyada da benzer bir tablo var. Bu Bain&Company’nin Avrupa bankaları için açıkladığı raporda da görülüyor. Bain& Company Türkiye Finansal Kurumlar Lideri Emre Demircan, “Geri dönmeyen kredilerin yarattığı sorun, Avrupa bankalarının önünde giderek büyüyor” diyor. Raporda, hükümetlerin kredi geri ödemelerinde askıya alma kararlarını kaldıracakları 2021 sonu ve 2022’de, Avrupa’da yeni sorunlu kredi akışının 0,9 ila 1,2 trilyon Euro arasında değişeceği tahmini yer alıyor. Ama Türk bankacılığının önünde bu konuda salgının ötesinde riskler bulunuyor. Örneğin Fitch, son raporunda Türk bankalarının varlık kalitelerinin faaliyet ortamı oynaklığından, ciddi döviz kredilerinden, yüksek lira faizlerinden ve inşaat, gayrimenkul, enerji ve turizm gibi yüksek riskli sektörlerden kaynaklı riskler yüzünden baskı altında olduğunu vurguluyor. TSKB Genel Müdürü Ece Börü, kredi gecikme süreleriyle ilişkili geçici düzenlemenin kalkmasıyla haziran sonu verilerine göre toplam kredilerin yüzde 0,5’inin yakın izlemedeki kredilerden çıkıp sorunlu kredilere geçmesini bekliyor. Sistema Genel Müdürü Tolga Moral da yılın sonunda yüzde 4’e yakın bir takipteki alacak rasyosu öngörüyor. 

EN İYİ SENARYO

Takipteki alacak oranı tahmininde sektörün gelecek yıl kredilerde büyüme oranını öngörmek önem taşıyor. Salgının akut döneminin arkada kalmasıyla banka yöneticileri, 2022’de daha dengeli bir ekonomi beklentisi içinde. TSKB Genel Müdürü Ece Börü’nün öngördüğü gibi kredilerde bu yılın biraz üstünde, yüzde 15 büyümeye ulaşılması bekleniyor. Bankacılar, lokomotif olarak kurumsalda, özellikle gıda, ambalaj, plastik ve yenilenebilir enerji alanlarında kredi ihtiyacı olacağını öngörüyor. Gelecek yıl için çizilen en iyi senaryo, TL’nin dolar ve Euro karşısında değer kazanarak reel sektör borçlarının ödenebilirliğine destek olması ve reel faizlerin enflasyon mücadelesi bırakılmadan mevcut düzeyinden bir miktar daha aşağıda konumlandırılmasıyla mümkün. Deloitte Türkiye Finansal Hizmetler Endüstrisi Lideri Yaman Polat, bu senaryoda takipteki alacak oranının 2022’nin ilk yarısında yüzde 4 ve sonunda yüzde 4-4,5 olacağı tahmininde bulunuyor. Sistema Genel Müdürü Tolga Moral ise iyimser senaryoda yıl sonunda oranın yüzde 6’ nın altında kalabileceğini aktarıyor. Aktif Bank Genel Müdürü Ayşegül Adaca Oğan, söz konusu oranı 2022 sonunda yüzde 5-6 bandında tahmin ediyor. Oğan, “90-180 gün karmaşası, 2022’nin ilk çeyreğinin sonunda düzene girer, özellikle bireysel tarafta net rakamı mart sonrası görürüz” diyor. İyi senaryoyu destekleyen, oranı aşağı çekebilecek bir faktör de gayrimenkul fiyatlarındaki artış. “Özellikle 2018 öncesi takibe atılan kredilerde gayrimenkul teminatları kısa kalıyordu. Son dönemdeyse gayrimenkul değerlerinde hızlı artış var” diyen danışman Mehmet Erten, bankaların bu gayrimenkulleri alacaklarından fazla değere satarak, artı yazacakları tutarları karşılıkları düzeltmek ve takibe atacakları diğer kredileri azaltmak için kullanabileceğinin altını çiziyor. 

KÖTÜ TABLO 

En kötümser senaryo ise Türkiye özelinde güvensizlik ortamının sürmesi, öngörülmesi güç siyasi gelişmeler, para ve maliye politikasındaki belirsizliklerle oluşabilir. Yurt dışında global bir ekonomik duraklama olması, değerlenen dolar ve artan ABD tahvil faizlerinin gelişmekte olan piyasalara sermaye akışını kesmesi ihtimali de 2022 için tabloyu karanlıklaştırabilir. Sistema Genel Müdürü Tolga Moral, bu kötü senaryoda oranın yüzde 7-8 bandına tırmanabileceğine vurgu yapıyor. Moral, “Özel bankaların sürelerin uzatıldığı dönemde dahi yüzde 6,5’ler seviyesine göre önlem aldıklarını ve karşılık ayırdıklarını görmüştük. Bu nedenle özelde daha az etki olsa da sektörün genel bilançosunda 20-25 milyar TL’lik olumsuz etki gösterecek” yorumunu yapıyor. Yaman Polat ise TL devalüasyonunun devam ettiği ve enflasyondaki artışın durdurulamadığı olumsuz bir tabloda, 2021’nin ilk 6 ayında yüzde 4,5 ve yıl sonunda yüzde 5-5,5 aralığında takipteki alacak oranı oluşacağını düşünüyor. Eski bankacı Derya Gürerk, altı ay içinde tahsili gecikmiş alacaklar ve takipteki alacakların artacağını ve kredilere oranının yüzde 6,5-7’ye geleceğini öngörüyor. Gürerk’e göre bu durumun iki nedeni var: “İlki düzenlemenin normalleştirilmesi ve ikincisi bankaların kredi hacimlerindeki büyüme oranının düşmesi.” Bankalar, kredi vermek yerine kaynaklarını devlet iç borçlanma senetlerine aktarmayı tercih edebilir. Gelecek yıl kredilerde büyümenin sınırlı kalması, tabloyu önemli ölçüde değiştirebilir. Örneğin bireysel bankacılık tarafında gelen yeni düzenlemelerle 2022 için küçülme beklentisi var. İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, medyaya yaptığı açıklamada “Bireysel kredilerde vade sınırlaması açısından 50 bin sınırını isabetli görüyorum. Bu, tutarda yüzde 45’e karşılık geliyor. Bireysel kredilerde yüzde 20 daralma olabileceğini düşünüyorum” diyor. 

KOBİ’LERDE ARTACAK

Bankacılık alanlarına göre takipteki alacak oranına baktığımızda, KOBİ bankacılığında 2019 sonunda ulaşılan yüzde 9,2 tepe noktası sonrası güçlü bir düşüş trendi var. Bu yılın haziranında bu alanda oran yüzde 6’ydı. Ancak banka yöneticileri ve danışmanlar, 2022 ile birlikte bu oranda yeniden yarım ile bir puan arası yükselme ihtimalinin altını çiziyor. Aktif Bank Genel Müdürü Ayşegül Adaca Oğan, mikro ölçekli kredilerin geri ödeme performansında bozukluk yaşandığını, bankaların sektör verilerinden gördüklerini aktarıyor. “KGF kredileri hariç mikro ölçekli şirketlerin ödemelerinde bozulma var. KOBİ’lerde bozulma sürebilir” yorumunda bulunuyor. Mehmet Erten de ekonomik krizlere karşı sermaye yapısı nedeniyle daha kırılgan olan KOBİ bankacılığının sorunlu kredi oranında artış bekliyor. Sistema Genel Müdürü Tolga Moral, KOBİ takibe dönüşüm oranının 2015’e kadar ortalama yüzde 3,5’lerde gittiğini, ancak bu dönemden sonra 2019’a kadar hızla tırmandığını hatırlatarak, “BBDK takibe dönüşüm periyodlarında erteleme kararları almasa, daha da yüksek oranlar görürdük” diyor. Her ne kadar turizm sezonunun daha iyi geçmesi ve kapanmaların bitmesi KOBİ’lere nefes aldırsa da 2022 artan enflasyon ve girdi maliyetleriyle zor geçecek. Danışman Alp Aksudoğan, burada ihracata yönelik çalışan KOBİ’leri ayrı tutuyor. “İç pazara yönelik faaliyet gösteren işletmeler için zor günler geride kalmaya başlasa da geriden gelen yükleri görünenden çok daha ağır” diyen Aksudoğan, yüksek giden enflasyon, bu enflasyonu üreten enerji, hammadde fiyatları ve lojistik maliyetlerinde olumlu yönde düzelmelerin olmamasının KOBİ’ler için risk oluşturduğuna dikkat çekiyor. 

GÖZLER İŞŞİZLİKTE

Haziran ayında yüzde 3,3 takibe dönüşüm oranına sahip ticari bankacılıkta gelecek yıl için olumlu bir hava esiyor. Aktif Bank Genel Müdürü Ayşegül Adaca Oğan, kurumsal tarafta büyük ölçekli kredilerde sıkıntı yaşanmayacağını düşünüyor. “Risklerin en zoru arkada kaldı. Kurumsal ölçekteki büyük krediler doğru şekilde yapılandırılmıştır, sorun beklemiyorum” şeklinde konuşuyor. Maalesef aynı olumlu bakış, bireysel bankacılık için geçerli değil. Burada en büyük tehdit, işsizliğin artışı. 2022’de bireysel kredilerde takibe dönüş oranının, bugünkü yüzde 2’den yukarı çıkabileceği uyarısı yapılıyor. Deloitte yöneticilerinden Yaman Polat, “Enflasyondaki artış ve devam eden işsizlik nedeniyle gelecek yıl bireysel kredi dönüşlerinde önemli sorunlar yaşanabileceğini tahmin ediyorum” diyor. Ayşegül Adaca Oğan da 180 gün algısıyla bireylerin ödeme disiplinlerinde kafa karışıklığı olabileceğini ve 2021 Mart ayından sonra bireysel ödemelerde bozulmalar görüleceğini söylüyor. Alp Aksudoğan 2022’de bireysel kredilerde artan işsizlik, ücretlerdeki erozyon, yüksek enflasyon ve borcu borçla çevirme imkanlarının kısıtlanmasıyla oranın artacağını aktarıyor. Sistema Genel Müdürü Tolga Moral, bireysel kredilerin 2021 sonunu yüzde 9-10 küçülme ve yüzde 2,5 takipteki alacak oranıyla kapatacağı fikrinde. Moral, “2022’de de bu oran yüzde 3’e doğru yükseliş trendi gösterecek” diyor.


SERMAYE İHTİYACI DOĞACAK MI?

SONUÇLARI ÖNEMLİ
Sağlıklı ekonomilerde takibe dönüşüm oranı yüzde 3’ün altında oluşuyor. Takibe düşen kredilerde artan trend, başta kârlılık ve sermaye yeterliliğini baskılıyor. İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, medyaya yaptığı açıklamada burada gelecek artışın ilave sermaye ihtiyacında belirleyici olacağını ve sermaye artışı gerçekleşebileceğini söylüyor. Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ sektörün minimum yüzde 12 olması gereken sermaye yeterliliğin 17’nin üstüne gittiğine vurgu yapıyor ve sermayelerinin önümüzdeki dönem ihtiyaç duyulacak büyümeyi rahatlıkla karşılayabileceğini belirtiyor. Aktif Bank Genel Müdürü Ayşegül Adaca Oğan da “Bankalar, uygulamanın bir gün biteceğini bildiği için zaten yeterince karşılık ayırdı. 90 güne göre ayağımızı uzattık, sermaye ihtiyacı oluşacağını sanmıyorum. Bu durum daha çok kârlılığı etkileyecek” diyor.

GÖZLER KAMUDA Aslında bankacılık danışmanları, bahsedilen sermaye artışı ihtiyacında kafayı kamu bankalarına çevirmek gerektiğinin altını çiziyor. Adını vermek istemeyen bir banka üst yöneticisi, kamu banka bilançolarının şeffaflığının sorgulanabileceğini ve yapılan yeniden yapılandırmaların ne kadarının takibe düşeceğinin kestirilemediğini söylüyor. Sistema Genel Müdürü Tolga Moral, “Kamu bankalarında takibe dönüşüm oranı yüzde 2,5, beklenen zarar karşılıkları yüzde 3,3. Özel bankalardaysa takibe dönüşüm oranı yüzde 5 iken ayırdıkları zarar karşılığı yüzde 7’lerde” diyor. Önümüzdeki dönemde BDDK’nın kararı sonrası kamu bankalarında takibe dönüşüm oranları ve beklenen zarar karşılıkları hızla artabilir. Bu da tüm sektör bilançosuna olumsuz yönde yansıyabilir.



“KOBİ’LER TAKİBE KALABİLİR”
YAMAN POLAT / DELOITTE TÜRKİYE FİNANSAL HİZM. END. LİDERİ

180 GÜN ALIŞKANLIĞI 
BDDK’nın mevcut düzenlemesinde temerrüt tanımının geçici olarak 180 gün belirlenmesiyle birçok şirket için ödeme alışkanlıkları 180 güne göre evrilmişti. 1 Ekim’de uygulamanın sonlandırmasıyla temerrüt tanımı yeniden 90 güne iniyor. Bu durumun özellikle KOBİ segmentinde takibe yönelme eğilimi doğurabileceğini düşünüyorum. 2022’de ekonomik büyüme beklentisinin 2021’e göre düşük olması ve yükselen kur baskısı nedeniyle takipteki alacak oranının yüzde 5 bandında olacağını tahmin ediyorum.

BİREYSEL YENİDEN GÖZDE
Bankaların en önemli gelir kalemlerinden biri olan komisyon alacakları, BDDK ve TCMB kararlarıyla belli sınırlar altına alındığı, net faiz marjı da belli kredi gruplarında terse döndüğü için karşılıkların artması kârlılığı önemli ölçüde azaltacak. Sektörün bu durumu yönetmek için ve sermaye yeterliliği yükümlülükleri açısından yeni kredi kullandırmada temkinli olacağını, birkaç yıldır birçok banka için ön planda olmayan bireysel segmentin yeniden odak alınacağını öngörüyorum. Ayrıca dijital bankacılık mevzuatının 2022 başında yürürlüğe girmesini bekliyoruz. Bankaların şubesiz operasyona geçmesini, maliyetlerini minimize etmesini ve pazaryerleriyle bankacılık ilişkisi kurmasını sağlayacak bu düzenleme, Türk bankacılığında taşları yerinden oynatacak.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz