Hisse senedi, repo, off-shore hesapları, Kurumlar Vergisi ve diğerleri... Çok sık değişen uygulamalar ve yasal düzenlemeler, vergiyle ilgili bulanıklığı bir türlü ortadan kaldırmıyor. Mart ayı yakl...
Hisse senedi, repo, off-shore hesapları, Kurumlar Vergisi ve diğerleri... Çok sık değişen uygulamalar ve yasal düzenlemeler, vergiyle ilgili bulanıklığı bir türlü ortadan kaldırmıyor. Mart ayı yaklaştıkça da sorular artıyor. Capital, alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden olan Arthur Andersen ile ortak bir çalışma yaparak, kafalardaki soruların yanıtlarını verdi. Arthur Andersen´in partner´larından Sadık Ferit´in hazırladığı bu çalışmanın yararlı olacağını düşünüyoruz.
Yine bir mart ayına yaklaşıyoruz. ``Vergi ayı``na doğru, herkesin kafasında çeşitli sorular belirir, çeşitli uzmanlara ya da danışmanlara başvurur. Ancak, bu kez işler biraz daha karışık. Geçtiğimiz yıl devreye giren Vergi Reformu nedeniyle, bazı vergilerle ilk kez karşılaştık. Örneğin hisse senedi gelirleri, daha önce vergilendirilmiyordu. Bu konuda ortaya çıkan kafa karışıklığı henüz giderilemişmiş değil.
Sadece hisse senedi mi? Diğer gelirlerin vergilendirilmesiyle, Kurumlar Vergisi konusunda da benzer sorunlar yaşanıyor. Ayrıca, sık sık değişen bazı oranlar nedeniyle, işin uzmanları bile tereddütte kalıyor.
Ocak 2000 sayısıyla birlikte ``Vergi Rehberi 2000`` adlı bir kitap veren Capital, şimdi yeni ortaya çıkan soruları yanıtlamak için, özel bir çalışma yaptı. Bu çalışmada, en hayati soruları, Arthur Andersen´in vergi bölümü partner´larından Sadık Ferik yanıtladı.
1 Türkiye'de ikamet eden bir kişinin 1999 yılında birden fazla işverenden ücret geliri elde etmesi halinde, ücret geliri için yıllık beyanname vermesi zorunlu mudur?
* Geçtiğimiz yıllarda aynı takvim yılı içerisinde birden fazla işverenden ücret geliri elde edilmesi ve bu gelirin belirli tutarı geçmesi halinde ücretli tarafından yıllık beyanname verilmesi gerekmekteydi.
Ancak, 1999 yılından itibaren elde edilen ücretlere uygulanmak üzere yapılan yeni düzenlemeye göre, 1999 yılında elde edilen ve ücret ödemesi yapan işveren tarafından kesinti yolu ile vergilendirilmiş olan ücretler kaç işverenden alındığına ve elde edilen tutara bakılmaksızın beyan edilmeyecektir.
2 Mükellef (A) 1999 yılında hisse senedi alım satımı yapmış olup, bu alım satımlara ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.
Mükellef (A) 1999 yılında elde ettiği yukarıda yer alan hisse senedi alım satım kazançları üzerinden beyanname verecek midir? Beyanname vermesi halinde alım-satım zararlarını k^arlara mahsup edebilecek midir? (Mükellefin başka alım satım kazancı bulunmamaktadır. Ayrıca, kazanç üzerinden enflasyon indirimi uygulamak istemektedir.)
* Üç aydan fazla elde tutulanlar hariç olmak üzere, 1999 yılında, hisse senedi alım-satım kazançlarının tutarı, diğer alım satım kazançlarıyla birlikte 3,5 milyar TL'yi aşıyorsa, beyan edilme zorunluluğu vardır. Ancak, 3,5 milyar TL´nin hesabında endeksleme ya da enflasyon indirimi uygulandıktan sonraki tutar dikkate alınacaktır. Ayrıca, alım satım zararları da, alım satım karlarına mahsup edilebilmektedir.
Mükellef (A) D ve E hisse senetlerini 3 aydan fazla elde bulundurduğundan; bu hisselerin satışından elde ettiği kazançları beyannamesine dahil etmeyecektir. Dolayısıyla, B, C ve F hisse senetlerine ilişkin olarak elde etmiş olduğu alım-satım kazançlarından, söz konusu hisse senetlerinden ortaya çıkan alım-satım zararları mahsup edildikten sonra oluşan k^ar, enflasyon indirimine tabi tutulacak ve kalan tutarın 3.5 milyar TL´yi aşması halinde aşan kısım beyan edilecektir.
Mükellef (A) yukarıda hesaplanan hisse senedi alım satım kazançları üzerinden yine yukarıda hesaplanan Gelir Vergisi ve fon payını Mart/2000 döneminde beyan edecek, ödemeyi ise Mart, Haziran ve Eylül 2000 dönemlerinde olmak üzere üç eşit taksitte yapacaktır.
3 Hisse senedi alım satımı yapan bir mükellef 1999 yılında alım satımları neticesinde zarar etmiştir. Bu mükellefin, beyanname vermesi gereken diğer gelirlerinden, bu zararlarını indirmesi mümkün müdür?
* Hisse senedi alım-satım zararları ancak, aynı takvim yılı içinde, yine hisse alım satımı nedeniyle elde edilen k^arlardan indirilebilir. Bu zararların diğer gelirlerden indirilmesi mümkün değildir.
4 Hisse senedi alım satım kazancı dolayısıyla beyanname vermek zorunda olan gerçek kişilerin elde etmiş olduğu alım satım kazançlarının hesaplanması kim tarafından yapılacaktır?
* Hisse senedi alım satım kazancı bulunan kişiler, bu işlemleri gerçekleştirdikleri aracı kurumlardan, 1999 yılı içerisindeki işlemleri gösteren bir ekstre alacaklardır. Bu ekstreden yararlanarak, alım satım yapılan hisse senetlerinden elde edilen k^ar veya zararı tespit ettikten sonra, yukarıdaki örneğimizde yer alan açıklamalar doğrultusunda beyan edeceklerdir.
5 1999 yılında hisse senedi alıp 2000 yılında satan kişiler elde ettikleri kazançlarını ne zaman beyan edeceklerdir?
* Hisse senedi alım satım kazancı, hisse senetlerinin elden çıkarılması sırasında ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla 1999 yılında alınan hisse senetlerinin 2000 yılında satılması halinde, Mart 2000 döneminde beyanname verme zorunluluğu ortaya çıkmamaktadır.
Bu kazanç, 2000 yılının geliri olduğundan beyan sınırını aşması halinde, 2001 yılının mart ayında verilecek gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilecektir.
6 Türk Lirası veya dövizli mevduat hesaplarına yürütülen faizler ile repo gelirleri üzerinden kesilen stopajların mahsubu nasıl gerçekleştirilecektir?
* 1999 yılında elde edilen ve stopaj yolu ile vergilendirilmiş faiz ve repo gelirleri için herhangi bir miktar sınırı olmaksızın beyanname verilmeyecek, diğer gelirler dolayısıyla beyanname verilse dahi bu gelirler beyannameye dahil edilmeyecektir. Dolayısıyla, bu gelirler beyan edilmediği için üzerinden hesaplanan stopajların da mahsubu mümkün bulunmamaktadır.
7 Mükellef (E) 1999 yılında off-shore DTH hesabından 1 milyar TL faiz geliri elde etmiştir. Beyanname vermesine gerek var mı? Off shore geliri Türk Lirası hesaptan elde edilirse herhangi bir fark olur mu?
* Mükellef (E) döviz tevdiat hesabından dolayı elde ettiği off shore gelirinin tamamını beyan etmek zorundadır. (Herhangi bir limit olmaksızın.) Çünkü söz konusu kazanç üzerinden Gelir Vergisi kesintisi yapılmamıştır. Ayrıca, gelir döviz cinsinden elde edildiği (DTH hesabı) için menkul sermaye iratlarına uygulanan enflasyon indiriminden de yararlanamayacaktır.
Söz konusu off shore geliri TL hesap dolayısıyla alınmış olsaydı, elde edilen gelire yüzde 45,9'luk enflasyon indirimi uygulandıktan sonra kalan tutar olan [1.000.000.000 - (1.000.000.000 x % 45,9) = ] 541.000.000 TL'nin beyan edilmesi gerekecekti. Bu şekilde hesaplanan tutarın da herhangi bir miktar sınırına bakılmaksızın beyan edilmesi gerekmektedir.
8 Ulus olarak 1999 yılında yaşadığımız deprem felaketleri nedeniyle gerek kurumlar, gerekse kişiler tarafından yapılan bağışların vergi hesabında gider olarak dikkate alınması hangi koşullarda mümkün olabilir ?
* Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun uyarınca afet bölgesi olarak ilan edilen yerlerde ( Kocaeli, Sakarya, Yalova ve Bolu il merkezleri ile ilçeleri ) ortaya çıkan zararların telafisi için kurulan Milli Yardım Komitesi ile Mahalli Yardım Komiteleri'ne yapılan bağış ve yardımlar gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından gider yazılabilir.
Gider yazma konusunda hiçbir kısıtlama olmadığı gibi, yapılan bağışın ayni veya nakdi olmasının da önemi yoktur. Bağışın ilgili komitelere (Kriz Merkezleri) makbuz karşılığı yapılması yeterlidir.
9 Kurum kazançlarının vergilenmesine ilişkin yeni düzenleme bu yıl ilk kez uygulanacak. Yeni uygulamanın geçtiğimiz yıla göre farkı nedir?
* Geçtiğimiz yıl uygulanan kurum vergi hesabına göre, yüzde 25 oranında hesaplanan Kurumlar Vergisi´nin yanında, kurum kazancından hesaplanan Kurumlar Vergisi düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden yüzde 20 ( halka açık şirketlerde yüzde 10) oranında Gelir Vergisi stopajı hesaplanmaktaydı.
Yeni uygulamada ise; Kurumlar Vergisi oranı yüzde 30 olarak belirlenmiş, Gelir Vergisi stopajı k^ar dağıtımına bağlı hale getirilmiştir. Buna göre; kurum k^ar dağıtımı yapması halinde, k^ar payı tutarı üzerinden fon payı dahil yüzde 16,5 oranında (halka açık şirketlerde yüzde 5,5) Gelir Vergisi stopajı yapılacaktır. Kurum k^arının dağıtılmaması veya sermayeye eklenmesi halinde gelir vergisi stopajı söz konusu olmayacaktır.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?