Kritik çıkış!

Bireysel emeklilik sisteminden tehlike sinyalleri geliyor...

4.10.2016 10:56:470
Paylaş Tweet Paylaş
Kritik çıkış!
Bireysel emeklilik sistemi mayıs sonu verileriyle 6,3 milyon katılımcıya ve 47,5 milyar TL fon büyüklüğüne ulaştı. 2013’te verilmeye başlanan yüzde 25 devlet katkısı, başta sektöre güzel bir ivme getirdi ve bu ivmeyle hala sisteme yılda 1 milyona yakın yeni katılımcı giriyor. Ancak BES’te temel sorun, katılımcıların çıkış oranının yüksekliği. Adını vermek istemeyen sektörden bir yönetici, “Özellikle bu yıl sistemden çıkışlar çok hızlandı, çıkan katılımcı sayısında aylık yüzde 40’lara yaklaştık” diyerek bu sorunun boyutuna dikkat çekiyor. Türkiye Sigortalar Birliği verilerine göre devlet katkısı teşviki sunulmasına rağmen 12 yıllık dönemde kişilerin sistemden çıkış oranı 2015 sonuna göre yüzde 36 seviyesinde bulunuyor. Sistemde 5’inci yılını dolduran katılımcıların çıkış oranı ise yüzde 50’lere yaklaşıyor. Emeklilik Gözetim Merkezi’nin (EGM) 2015 sonu verileri de sisteme katılımcıların kısa vadeli baktığını ortaya koyuyor. Öyle ki 2015’te sözleşme yapan yaklaşık 150 bin kişi, aynı yıl BES’e veda etti. Sistem, gelenlerin yüzde 36’sını elinde tutamazken toplam 22,4 milyarlık fonu da yitirmiş oldu. Yılbaşından beri bu çıkış trendi daha da hızlandı. Katılımcıların devlet katkısının yüzde 15’lik kısmını hak etmeye başlamasıyla çıkış oranın tırmanması, emeklilik şirketlerinin yöneticilerini endişelendiriyor.
ELDE TUTMAK ZOR
BES, özellikle bu yıl sistemdeki katılımcıları elde tutma konusunda zorlanıyor. Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Uğur Erkan, Mart 2016 tarihli verilere göre sözleşmelerin aylık yüzde 1,4’ünün sistemden ayrıldığını açıklıyor. “Devlet katkısını hak ediş için sistemde geçirilmesi gereken 3 yılın dolmasıyla birlikte sistemden çıkışlarda bir miktar artış gözlemleniyor” diyen Erkan, “EGM tarafından yayınlanan bu yılın ilk 4 ayındaki verilere göre sonlanan sözleşmelerin toplama oranı yüzde 37,1 seviyesinde” şeklinde konuşuyor. Garanti Emeklilik Genel Müdürü Cemal Onaran, geçtiğimiz ay basına yansıyan açıklamalarında, “Girişlerde bir azalma yok, hatta küçük de olsa bir artış var. Geçen yılın mart ayında 139 bin kişi sisteme girerken, bu yıl martta 146 bin kişi giriş yaptı. Ancak dramatik bir çıkış tablosu var. Geçen yıl sistemden çıkışlar aylık ortalama 50-55 bin civarındayken bu yıl ortalama 93 bin. Devlet katkısına hak kazanarak sistemden çıkmak ve en azından çıkış masrafını dengelemek isteyenler için devlet katkısının 3’üncü yılını doldurması bir fırsat oldu. Bunun sonucunda da ilk 3 ayda çıkış rakamlarında artış gözlemledik. Sektörün yavaşlamasının sebebi ağırlıklı olarak çıkışlardaki artış” yorumunda bulunuyor. Fiba Emeklilik Genel Müdürü Ömer Mert ise yaptığı farklı bir hesaplamayla bu trende dikkat çekiyor: “2015 yılı son çeyrek çıkan sözleşme adediyle 2016 ilk çeyreğini karşılaştırdığımızda çıkış oranının yüzde 43 arttığı görülüyor.” Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek’in verdiği net katılımcı rakamları da bu tabloyu ortaya koyuyor: “Yılbaşından bu yana aylık 85-90 bin satış var. Sektörden ise aylık 60-65 bin kişi çıkıyor. Fon olarak da 60 bin kişi ortalama 5 bin TL ile ayrılsa sistemden aylık 300 milyon TL ayrılıyor demek. Çıkışlarda devlet katkısını hak etmenin yarattığı bir hız var. Bugün sistemde 3 yıl kalan herkes devlet katkısının yüzde15’ini hak ediyor” diyor.~NEDEN ÇIKIYORLAR?
Katılımcıların sistemden çıkmasının ana nedeni, sıkışan ekonomik ortamda kişilerin tasarruflarına ihtiyaç duyması oluyor. Uğur Erkan, katılımcıların toplu para ihtiyacının ve ödeme güçlüğünün yoğunlaştığı dönemlerde, emeklilik birikim tutarlarına yönelmenin arttığının altını çiziyor. Sistemden çıkışlarda, emeklilik şirketleri tarafından katılımcılara ayrılma nedeni soruluyor ve en sık karşılaşılan yanıt katılımcıların toplu para ihtiyacı oluyor. Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, ayrılışlarda yüzde 90’a yakın aynı cevabı, “Paraya ihtiyacım var” yanıtını aldıklarını aktarıyor. Ömer Mert ise sektöre yönelik bir gerçeğe şöyle dikkat çekiyor: “Çoğu zaman özellikle hedef ve pazar payı baskısıyla aslında ödemekte güçlük çekebilecek kişilere de maalesef BES satılıyor. Zaten çıkışlar da genelde düşük katkı paylı ödeyen ve birikimi düşük olanlar oluyor.” Willis Towers Watson Türkiye Risk ve Yazılım Danışmanlığı Direktörü Evrim Köksal Arkut, çıkışlardaki önemli sebeplerinden birini, yeni mevzuat gereği çıkış kesintilerindeki düşüşlere ve 2013 öncesi yazılmış sözleşmelerin devlet katkısının bir kısmını hak etmeye başlamasına bağlıyor. Ancak katılımcıların ancak yüzde 2-3’ü tarafından ifade edilse de sistemdeki fon getirilerinin beklentilerini karşılamaması da önemli bir neden olarak beliriyor. “Bu yılın başında birçok sosyo ekonomik faktör negatif olarak seyretti. Bu nedenle BES’ten çıkışların artmasını sadece sistemle ilişkilendirmemek gerektiğini düşünüyorum” diyen Fiba Emeklilik Genel Müdürü Ömer Mert, ayrıca yılbaşında kamu görevlilerin 2015 fon getirileri hakkında negatif söylemlerinin de çıkışları tetiklediğine inanıyor. “Özellikle ilk 3 ay içindeki çıkışların bu nedenle birçok faktöre bağlı olduğunu unutmamak gerekiyor. 2016’da fon getirilerinin ilk 5 ayda yüzde 6’ya geldiğini düşünürsek, bu yıl ciddi bir reel getiri sağlayacağız ve ortamında müsait olmasıyla yıl sonuna kadar çıkışlarda ciddi azalış olacağını öngörüyorum” diyor.
KÂR TEHLİKEDE Mİ?
Sistemde ilk günden beri emeklilik şirketleri, kâra geçme savaşı veriyor. Sektördeki 19 oyuncudan ancak 5’i, 2015 sonunda emeklilik işinden kâr yazabildi. Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Uğur Erkan, gönüllü katılıma dayalı BES’te yaşanan erken çıkışların, özellikle kesintilerin ciddi seviyede düşürüldüğü ve kâr marjlarının daraldığı bugünkü gibi dönemde şirketlerin kârlılığında negatif etkileri olabildiğini açıklıyor. “Henüz bir ölçeğe ulaşamayan şirketler açısından çıkış oranları, mevcut kâr marjları dahilinde sürdürülebilirliği olumsuz yönde etkileyebilir” diyor. Şirketlerin en önemli gelir kaleminin fona bağlı olan kesintiler olduğunu ve katılımcıların birikimi arttıkça yıllarla fona bağlı gelirlerin arttığını aktaran Evrim Köksal Arkut da çıkışlarının yaratabileceği olumsuz tabloyu şöyle aktarıyor: “Emeklilik şirketlerinin en büyük maliyeti, sözleşmesi, satışı ve kurulmasına yönelik. Gelir ve giderlerin zamanlamasında bu dengesizlik nedeniyle emeklilik şirketleri yüksek çıkışlardan kötü etkileniyor. Özellikle belli bir büyüklüğe ulaşmamış ve dağıtım kanallarından gerekli verimi alamayan şirketler için zorlayıcı seviyelerde olduğunu söyleyebiliriz.” Peki çıkışlardaki bu trend, ne zaman tehlike sınırına dayanır? Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, “Bir bireysel emeklilik sözleşmesinin maliyeti 650- 700 TL ve emeklilik şirketlerinde bu maliyetle ancak 6-7 yılda başa baş noktasına geliyor. Bu hesaba mevcut sistemden çıkış oranları da dahil. Ancak sistemde çıkış oranı, bugünkü yüzde 1’li seviyelerden yüzde 2-3’e çıkarsa kâra geçme süreleri ciddi şekilde sapar. Ayrıca emeklilik şirketlerinin değerleri de düşer” diyor. Ömer Mert de bugünkü sektör ortalamasının bir tehlike arz etmediğini düşünüyor. Hatta “Sistem halen her yıl net olarak 800-900 bin adet büyüyor ve katılımcıların ödedikleri katkı payı ortalaması artıyor. Bu nedenle halen tehlikeli bir dönemden bahsetmek için çok erken” yorumunda bulunuyor.
ÖNLEM ALIYORLAR
Bu tabloda emeklilik şirketleri, katılımcıları tutmak için farklı stratejiler uyguluyor. Örneğin Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, nakde ihtiyaç olunması durumuna karşı katılımcılara sisteme girerken her zaman birden çok emeklilik hesabı açmaları önerisinde bulunduklarını açıklıyor. Bu yıl aylık yüzde 1 oranına sahip olduklarını belirten Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Uğur Erkan, çıkışları engellemek için yaptıklarını şöyle aktarıyor: “Müşterilerimize devlet katkısından daha yüksek oranda faydalanmalarının, sistemde daha uzun süre kalmalarıyla sağlanacağı hususunda bilgilendirmede bulunuyoruz. Ayrıca müşterilerimize karşılaştıkları toplu para ihtiyacı durumlarında, sistemdeki birikimlerini erken kullanmaları yerine ihtiyaç kredileri gibi alternatifleri değerlendirmelerini tavsiye ediyoruz.” Sistemin yeni oyuncularından Fiba Emeklilik’te çıkış oranı doğal olarak düşük seyrediyor. Katılımcıları tutundurma konusuna şirketin genel müdürü Ömer Mert de farklı bir bakış açısıyla bakıyor: “Bunun başlangıç noktası ürünü doğru kişiye satmak. Ürünü doğru kişiye satmadığınız zaman o sözleşme mutlaka süresi değişmekle beraber emeklilik şirketine eninde sonunda çıkış talebiyle geliyor. Kredi borcuyla boğuşan, sağlık sorunu olan, farklı nakit ihtiyacı olan insanları çıkış talebiyle geldiklerinde devlet katkısı ya da fon getirisiyle ikna etmek mümkün değil. Biz her müşterimizi yılda minimum 2 kere arar, bilgilendirme yaparız. Buna ilave olarak piyasa şartlarını göre fon önerisinde bulunmaya yönelik özel bir çalışmamız var. ‘Ömür Boyu Varlık Dağılımı Endeksi’ ile müşterilerimizin yaşına ve risk algısına göre emekliliğe kalan süre zarfında hangi fon dağılımında olması gerektiği konusunda danışmanlık veriyor, öneride bulunuyoruz.”~"KISMİ ÇIKIŞ" SORUNU ÇÖZER Mİ?
FONU BÜYÜK OLANA

Sistemden çıkışların azalması için sektör yöneticileri, çeşitli çözüm yolları arıyor. Çıkışlarda ağırlıklı neden, katılımcıların para ihtiyacı olduğu için Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, “Şu an BES’te tasarrufun kısmi çekilmesi diye bir uygulama yok. Ama sektörde konuşulan konular arasında” diyor. Fiba Emeklilik Genel Müdürü Ömer Mert, “Çok etkisi olmasa da ileriki dönemde kişilerin fonlarının büyümesiyle kısmi çıkış yapabilme hakkını sağlamak konuşuluyor. Mevcut durumda henüz fon tutarları düşük, ancak belirli büyüklükteki fon tutarlarına sahip kişiler için bu güzel bir opsiyon olabilir. Bugün katılımcılar böyle bir riske karşılık birden fazla sözleşme yapıyor, gerektiğinde bazılarından çıkış yapıyor” diyor.
TAAHHÜTE DAYALI ÜRÜNLER
“Çıkışların azalmasına yönelik başka bazı çalışmalarımız var, bunları kamuyla paylaştık” diyen Ömer Mert, sözlerine şöyle devam ediyor: “İlk beklentilerimiz BES ürünlerinde belli bir süre kalmaya yönelik taahhüt verilebilecek ürünleri yapabilmemiz gerekiyor, yani müşteri baştan sistemde en azından ne kadar kalacağını beyan ve taahhüt edecek. Biz hem kesinti yapısını hem fon getirilerini ona göre planlayarak müşterilerin kalma süre taahhütlerinin uzamasına paralel en az kesinti ve en iyi getiriyi verecek modeller kuracağız. Bu sayede sistemi gir-çık olarak kullanan katılımcıların maliyetleri diğer müşterilere yansıtılmayacak” diyor.

OTOMOTİK KATILIM NASIL ETKİLER?
DÜNYADA TABLO

Gelişmiş emeklilik sistemlerine sahip ülkelerde, devlet ve işveren güvenceli zorunlu bir sistem ve üçüncü aşamada da BES’e benzeyen isteğe bağlı bir sistem oluyor. Bu nedenle de katılımcıların sistemden çıkma oranları çok farklılaşıyor. Sistema Genel Müdürü Ali Tolga Moral, “Gelişmiş ülkelerdeki isteğe bağlı bireysel emeklik yapısında, sonlanma oranlarının daha düşük seviyelerde olduğunu görüyoruz. Örneğin ABD’de 2015 sonunda söz konusu oran yüzde 29-30’larda” diyor. Willis Towers Watson Türkiye direktörlerinden Evrim Köksal Arkut ise İngiltere örneğini veriyor: “Zorunlu işveren katkısının bulunduğu İngiltere’de çalışanların kendi istekleriyle cayma oranı yüzde 9 seviyesinde. Emeklilik sistemlerinde esas, katılımcının emeklilik yaşına kadar sistemde kalması olduğundan, çoğu durumda erken çıkışa izin verilmiyor ya da ağır vergisel yaptırımlar uygulanıyor” şeklinde konuşuyor.
ŞİRKETLER NE YAPABİLİR?
Danışmanlar, çıkış trendinin azalmasında emeklilik şirketlerine çözümler de öneriyor. Ali Tolga Moral, “Emeklilik şirketleri fon yönetimi performanslarını artırmalı ve katılımcılarına olan getirilerinin iletişimini iyi yapmalı. Şirketlerin büyük bir bölümü katılımcıyla sözleşme sonrası sürekli bir ilişki yönetme sistemini oturtmuş değil. Yıllarca katılımcısını bir kez bile aramayan şirketler olduğunu gözlemliyoruz. Bu nedenle fon tipi değişikliğiyle ilgili yönlendirici arama ve danışmanlık verilmesi gibi farklılaştırıcı müşteri ilişkileri uygulamalılar” diyor. Burada trendin nasıl olacağı biraz da otomatik katılım sonrasında görülecek. Evrim Köksal Arkut, “Türkiye’de Otomatik Katılım Sistemi (OKS) ile ilk 4 yılda 18 milyon kişinin kademeli olarak sisteme dahil olmasını bekliyoruz. OKS’deki cayma davranışı, sistemden çıkış sorununa farklı bir boyut getirecek” diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz