Hedefteki Dört Branş

Sigortacılık, 2000 yılında altın bir dönem geçirmişti. Kaskonun öncülük ettiği büyüme döneminde, yüzde kişi başına prim üretimi 35 dolardan 40 dolara çıkmıştı. Bu tablonun ardından yüksek beklentil...

1.06.2001 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Sigortacılık, 2000 yılında altın bir dönem geçirmişti. Kaskonun öncülük ettiği büyüme döneminde, yüzde kişi başına prim üretimi 35 dolardan 40 dolara çıkmıştı. Bu tablonun ardından yüksek beklentilerle girilen 2001’de ise küçülme yaşanıyor. İlk üç aylık rakamlar, yüzde 10’ların üzerindeki reel küçülmenin, özellikle kasko, mühendislik, nakliye ve hayat branşından kaynaklandığını gösteriyor.

Kasım ayında yaşanan likidite krizine kadar her şey çok iyi gidiyordu. 1999 yılında yaşanan depremler ve 2000 yılında uygulamaya konan ekonomik program sigorta sektörünün de yüzünü güldürmüştü.

Özellikle canlanan ekonomiyle birlikte artan otomobil satışları kasko branşında hızlı bir büyümeye neden olmuştu. 2000 yılında, dolar bazında yüzde 20 büyüyen ve 1.8 katrilyon liraya ulaşan prim üretimi de bu performansı destekliyordu. Bu tablo sonucunda 35 dolar düzeyinde olan kişi başına prim üretimi de 40 dolar düzeyine ulaştı.

Sigortacılık sektörü 2001 yılına bu olumlu havanın etkisiyle girdiğinden, yüksek beklentilere sahipti. Ancak kasım ayında yaşanan likidite krizi ve şubat ayında siyasi gerginlikle başlayan, daha sonra ekonomik krize dönüşen ikinci darbe, sigortacıların da moralini bozdu. Aralık ayında yaptıkları reasürans yenilemelerinde sıkıntı çeken şirketler, şubat ayından sonra sigorta talebinin azalması ve poliçe iptalleriyle karşılaştılar. Bu nedenle de şirketler 2001 yılına yönelik hesaplarını yeniden ele almak zorunda kaldı.

Sigorta sektörünün yediği darbeyi yılın ilk 3 ayına ait veriler de açıkça ortaya koyuyor.  2000 yılının ilk 3 ayında 333 trilyon 551 milyar 269 milyon liralık prim üreten sektör, bu yılın aynı döneminde 496 trilyon 864 milyar 516 milyar lira düzeyine ulaşabildi. Bu, yüzde 49 düzeyinde büyümeye işaret ediyor. Ancak, şubat ayında yaşanan devalüasyonun da etkisiyle 31 Mart itibariyle dolardaki 3 aylık artış yüzde 57 seviyelerinde. Bu açıdan ele alındığında, sektörde yüzde 8’lik reel küçülmenin yaşandığı ortaya çıkıyor.

Kasko talebi dibe vurdu

Sektör yetkililerine göre, krizin en büyük etkisi kasko, nakliyat, mühendislik ve hayat sigortalarında yaşandı. Garanti Sigorta Grubu Genel Müdürü Erhan Tunçay, bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Yılın ilk 3 ayında üretimde küçülme oldu. Bu küçülme, özellikle 2000 yılında patlayan otomobil satışları nedeniyle çok ciddi büyüme yaşanan kasko branşında oldu. Krizler nedeniyle otomobil satışlarında ciddi bir düşme yaşandı. Bunun yanı sıra kredi faizlerinin çok yükselmesi ve bankaların da kredi verme konusunda oldukça isteksiz olması otomobil satışlarını neredeyse durma noktasına getirdi. Buna bağlı olarak kaskoda ciddi bir yavaşlama oldu. Bilindiği gibi, 2000 yılında, özellikle nisan-mayıs aylarında kaskoda ciddi bir artış yaşanmıştı. Ancak, bu yıl bu olmayacağı gibi, geçen yıl yazılan poliçelerden gelen hasarlar teknik zararı artırıcı bir unsur olacak. Bu arada daha önceki kriz dönemlerinde olduğu gibi sahte hasarların artma riski de var. Tüm bunları birleştirdiğinizde kasko branşı 2001 yılında şirket bilançolarında dengesizliğe neden olacak gibi gözüküyor."

Ray Sigorta Genel Müdürü Çetin Alanyalı da kriz nedeniyle sigorta sektörünün en büyük darbeyi kasko branşından yediği görüşünde. Alanyalı, "Kasko taleplerinde ciddi düşüş var. Ayrıca, kriz nedeniyle ikinci el otomobil fiyatlarında da ciddi ölçüde düşüş yaşandı. Böyle olunca da sigorta bedellerinde düşüşler oluyor. Bu da kasko branşını olumsuz etkiliyor. Biz, 2000 yılında kasko branşında yaşanan büyümenin, bu yıl yerini küçülmeye bırakacağını söyleyebiliriz" diyor.

Nakliyat dibe vurdu

Kaskodan sonra en çok üzen branşların başında nakliyat geliyor. Sektör yetkililerinin verdiği bilgiye göre, ilk 3 ayda fazla etkisi görülmemekle birlikte, ekonomik faaliyetlerin durması nedeniyle mal sevkiyatlarında yaşanan aksama doğrudan bu branştaki poliçelerin de azalmasına neden oldu.

Rakamlara baktığımızda 2000 yılının ilk 3 ayında 13.9 trilyon liralık prim üretimi gerçekleştirilen nakliyat sigortalarında, bu yılın aynı döneminde 17.9 trilyon liralık üretim oldu. Bu tablo, rakamsal olarak yüzde 29 büyümenin olduğunu gösterse de, ilk 3 aydaki yüzde 57’lik devalüasyon dikkate alındığında, yüzde 28’lik reel küçülme yaşandığı ortaya çıkıyor.

Ticaret hacminde büyük bir gerileme yaşandığını ifade eden Ray Sigorta Genel Müdürü Çetin Alanyalı, bu nedenle nakliyat sigortası taleplerinde ciddi düşüşler görüldüğünü söylüyor. Bir şirketin üst düzey yöneticisi de, ekonomideki yavaşlamanın önümüzdeki aylarda da devam edeceğini belirterek, nakliyat sigortası talebindeki düşüşün biraz daha artabileceğini ifade ediyor.

Mühendislikte yeni talep yok

Ekonomik hayattaki durgunluğun mühendislik sigortalarını da olumsuz etkilediğini belirten sektör yetkilileri, bu branşta, sadece eskiden kalan işlerin sigorta yenilemesinin gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor. Sigortacılık, mühendislik branşında 2001 yılının ilk 23 ayında  19.4 trilyon liralık prim üretimi yaptı.  Bu, geçen yılın ilk 3 ayında gerçekleşen 13.1 trilyon liralık prim üretimine göre yüzde 9 oranında reel küçülmeyi ifade ediyor.

Art arda yaşanan krizler nedeniyle kamunun yeni ihale açmadığını hatırlatan Garanti Sigorta Grubu Genel Müdürü Erhan Tunçay’ın konu hakkındaki görüşleri şöyle:

"Krizler nedeniyle kamu yeni ihale açmazken, özel sektör de yatırımlarını tamamen durdurmuş durumda. Bu nedenle şimdilik fazla etkisi görülmese de, kasım ve özellikle de şubat ayında yaşadığımız kriz, mühendislik sigortalarında önümüzdeki dönemde ciddi bir küçülme yaşanmasına neden olabilir diye düşünüyorum.”

Şirketlerden iptal geliyor

Yaşanan krizler hayat sigortası taleplerinin de ciddi oranda düşmesine neden oldu. İleriye yönelik birikimli sigorta talebinin yok denecek kadar az olduğunu belirten sektör yetkilileri, bunun yanı sıra, bir çok sigortalının da biriken tazminatını alarak acil ihtiyaçlarını karşılama yoluna gittiğini söylüyor.

Sektör yetkililerinin verdiği bilgiye göre, şimdilik sağlık sigortalarında böyle bir trend yok. Çünkü, dolardaki hızlı yükselişe bağlı olarak artan tedavi masrafları henüz sağlık poliçelerine yansımış değil. Düşüş olsa da, sağlık sigortalarına yönelik talep devam ediyor.

Ancak, kriz nedeniyle genel giderlerinde ciddi kısıntıya giden şirketlerin, sigorta giderlerini kısma yoluna gittikleri söyleniyor. Çalışanlarına sağlık sigortası yaptıran çok sayıda şirket, krizlerin etkisiyle bu uygulamaya son verdi. Bazı şirket ya da grupların da sadece üst yönetime sağlık sigortası yaptırma uygulamasına gittiği belirtiliyor.

Başak Hayat Sigorta Genel Müdürü Tevfik Cansız, "Bu krizler bireyleri olduğu kadar hatta onlardan daha fazla şirketleri sarsıyor. Genel giderler artarken, girdiler azalıyor. Bu nedenle bazı işletmeler de çalışanları için yaptırdıkları sağlık sigortası uygulamasından vazgeçmek zorunda kaldı" diyor.

Yakın gelecekte ne olacak?

Krizin devam etmesi halinde, kasko, nakliyat, mühendislik, yangın ve hayat sigortalarında yaşanan talep düşüşünün diğer branşlara da yansıyabileceğine dikkat çekiliyor. Özellikle küçük işyeri, konut ve sağlık gibi branşlarda yenilemelerin büyük ölçüde durabileceğini söyleyen sektör yetkilileri, yeni sigorta taleplerinin de kesilebileceğini söylüyor.

Axa-Oyak Sigorta Pazarlama Müdürü Şenol Ortaç, krizin devam etmesi halinde sektördeki şirket sayısının azalacağı görüşünde. Ortaç, "Uzun yıllardan beri sektörün en önemli sorunlarından biri şirket sayısının fazlalığı. Ancak, kriz devam ederse bu sayı azalacak gibi gözüküyor. Bu ya birleşmeler ya da tasfiyeler yoluyla olacak" diyor.

Bayındır Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Sema Bulutlu, IMF ile imzalanan yeni programın da etkisiyle mayıs ayı başından itibaren sigorta taleplerinde küçük çaplı da olsa bir kıpırdanma olduğunu ifade ediyor. Bulutlu’ya göre, ekonomik aktivitedeki canlanmayla birlikte, sigortaya talep de artacak.

Ekonomik hayatın canlanmasıyla birlikte sigorta sektörünün de kendisini toparlayacağını düşündüğünü belirten Ray Sigorta Genel Müdürü Çetin Alanyalı ise, sektörün bu yıl 2000 yılındaki büyüme rakamlarına ulaşmasının mümkün olacağını söylüyor. 

"MALİ GELİRLER ÖN PLANA ÇIKACAK"

Erhan Tunçay / Garanti Sigorta Grubu Genel Müdürü

Garanti Sigorta Genel Müdürü Erhan Tunçay, yaşanan krizler nedeniyle sigorta sektöründe esas faaliyet gelirlerinin ciddi oranlarda düşeceğini belirterek şunları söyledi:

NAKİT KRAL OLACAK: Bunun etkilerini ilk 3 ayda gördük. Önümüzdeki aylarda ekonomide canlanma olursa, bu sigorta sektörüne de yansır. Ancak, yine de kriz nedeniyle 2001 yılında mali gelirlerin ön plana çıkacağı kanaatindeyim. Bu nedenle sigorta şirketleri de tercihlerini likit kalmaktan yana kullanacak. Likit olan şirketler de ellerindeki kaynağı iyi değerlendirirse, teknik değil, ama mali gelirle bilançolarını kompanse etme şansına kavuşacak. İngilizlerin dediği gibi ‘Nakit kraldır’. Bu sigorta sektöründe hem hasar ödeme hem de mali gelir yaratmak açısından çok önemli.

GİDER KISITLAMASI OLACAK: Ayrıca, genel giderlerde de kısıtlamaya gitmek 2001 yılında sektör için çok önemli. Bunun için de her şirket çeşitli önlemler alıyor. Bu haberleşmeden ulaşıma kadar hemen her gideri kapsıyor. Bu arada, şimdiye kadar görülmemekle birlikte, sektördeki durgunluğun devam etmesi halinde işten çıkarmaların da başlaması muhtemel görünüyor."

"HAYAT SİGORTALARINA İLGİ YOK"

Tevfik Cansız / Başak Hayat Sigorta Genel Müdürü

Başak Hayat Sigorta Genel Müdürü Tevfik Cansız, krizin vurduğu branşların başında hayat sigortalarının geldiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:

SİGORTADAN VAZGEÇME ARTIYOR: Uzun vadeli birikimli sigortalar pasif hayattaki gelir düşüşünü engellemeyi amaçlar. Ancak, kriz dönemlerinde kişiler geleceğe yatırım yapmak yerine, acil ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalıyor. Bu nedenle de ileriye dönük planlarını erteliyor. Dolayısıyla sigortadan cayma ya da tazminatını alarak kriz dönemini atlatmaya çalışıyor. Çünkü prim ödeme imkanları azalıyor.

HAYATTA DÜŞÜŞ VAR: Bu dönemlerde sigorta şirketlerinin prim tahsilatında da düşüş meydana geliyor. İleriye yönelik sigorta almak isteyenler de bunu geri çekiyor. Dolayısıyla hayat sigortası taleplerinin krizden olumsuz etkilendiğini söyleyebiliriz.

SAĞLIKTA DURUM FARKLI: Ancak, sağlık sigortası bir ihtiyaç. Yani ileriye yönelik yapılan bir yatırım söz konusu değil. Bir de kriz dönemlerinde tedavi masraflarının biraz daha arttığı düşünülürse, “Sağlık poliçemi almayım da tasarruf edeyim" mantığı biraz yanlış. Ancak, sigorta yaptırmak da bütçe meselesi. Kişilerin bütçesi elverirse bu tür planlara giriyor.

MALİYETLER POLİÇEYE YANSIMADI: Bu arada doların yükselmesi, tedavi masraflarının yükselmesine neden oldu. Bu da maliyetleri artırdı. Ancak, bu maliyet artışı henüz sigorta poliçelerine yansımadı. Bu maliyet de poliçelere yansıyınca, şu anda hayat kadar hissedilmeyen talep düşüşü sağlıkta da hissedilecek."

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz