Sigorta sektörü, 2009-2010 yıllarında belki de tarihinin en sıkıntılı
dönemini geçirdi. Bir yanda iyiden iyiye sürdürülemez hale gelen
fiyatlar ve bunun sonucunda gelen zarar, diğer yandan yeni kanun ve
yönetmeliklerin getirdiği zorunluluklar... Güneş Sigorta Genel Müdürü
Serhat Süreyya Çetin, bu tablonun kısa vadede değişmeyeceğini öngörüyor.
Serhat Süreyya Çetin'e göre yeni dönemde sektörde normalleşmenin iki
itici gücü olacak. İlk sırada konsolidasyon beklentisine işaret eden
yönetici, "Kesinlikle yeni bir konsolidasyon dalgası göreceğiz. Bu
dalgayla şirket sıralamaları değişecek" yorumunu yapıyor. İkinci sırada
ise yeni ürün tarafındaki büyük potansiyele işaret ediyor. Güneş Sigorta
Genel Müdürü Serhat Süreyya Çetin ile sigorta sektörünün geleceğini,
şirketinin yeni döneme yönelik hedeflerini konuştuk:
Capital: 2010 nasıl geçti? Güneş Sigorta'nın performansı nasıl gelişiyor? -2010, büyüme peşinde koştuğumuz bir yıl değildi. Hem fiyat
rekabetinin çok yoğun biçimde devam ettiği hem de yeni mali yapının
sektör bilançosuna yansıdığı bir yıl oldu. Çok temkinli bir tutum
sergiledik ama yine de sonuçlar istediğimiz gibi olmadı. Sektörle
birlikte çok ciddi zarar açıkladık. Likit sermayemizin, yatırım
gelirlerimizin az olması nedeniyle zararımız sektöre göre biraz daha
fazla oldu. 2010'u 33 milyon TL'lik bir zararla kapattık. Geçtiğimiz
yılki zararda en çok fiyat rekabeti etkili oldu. Biliyorsunuz, sigorta,
geçtiğimiz dönemde Türkiye'de yabancı sermayenin en yoğun giriş yaptığı
sektör. Bu da pazar payı kavgasını beraberinde getirdi. Satın alma
sonrası büyümek isteyen şirketler ve satılmak üzere olduğu için pazar
payını artırmak isteyen şirketler, doğal olarak fiyatları aşağı çektik.
Bunun yanı sıra yeni uygulanan kanun ve yönetmelikler, karşılıklar
kararnamesinin hızlı bir şekilde uygulanması, gelecek dönem için
bilançoda bir rezerv ayırmasını zorunlu kıldı. Bu aslında Solvency II
kriterlerine geçişte bizi oldukça iyi bir noktaya getiren, dünya
standartlarında, olması gereken bir uygulama. Sigorta sektörünü uzun
vadede güçlendirecek. Sadece biraz hızlı oldu ve bunun etkilerini de
2010'da gördük.
Capital: 2011'e nasıl başladınız? Beklentileriniz ne yönde?
- 2009 ve 2010 yıllarından çok ciddi dersler çıkardık ve artık kârlılığa
yöneldik. Bunun için iki ana unsur belirledik. Birincisi, bütün
sektörün peşinde olduğu kârlı branşlara odaklanacağız. İlk 3 ayda
kampanyalar, yeni ürünler ve eğitimlerle yangın, mühendislik, nakliyat
gibi kârlı branşlarda artış sağladık. Banka sigortacılığı konusunda da
yapmamız gereken şeyler vardı. Burada çalışan ekiplerimizi güçlendirdik.
Çalışma modelimizi değiştirdik. Vakıfbank'ın yeni yönetimi de bu konuda
önümüzü açtı. İlk 3 ayda banka sigortacılığında yüzde 30 büyüme elde
ettik. Diğer yandan altyapı çalışmalarımız devam ediyor. Pusula
Programı'na geçiyoruz. Bu programla bütün operasyonun sistem tarafından
otomatik olarak yönetilmesini hedefliyoruz.~
Capital: Geçtiğimiz yılki zarar bu yıl kapanır mı?
- Her şeyi yeniden düzenledik. Sigorta kanun ve yönetmeliğinin bize
verdiği haklar çerçevesinde geçtiğimiz yıl yüzde 80 karşılık ayırdık. Bu
yıl yüzde 90 ayırmamız lazım. Dolayısıyla aslında oyuna bu yıl 1-0
yenik başladık.
Mevcut karşılıklar bu yıla da belli bir yük getirecek. Hatta 2012'de de
bu yükü taşıyacağız. Bu etkiyi bertaraf etmek için kârlı alanlara
yönelmenin yanı sıra çok ciddi anlamda tasarruf tedbirleri uyguluyoruz.
Capital: Rekabetin yönü bundan sonra nasıl olacak?
- Sigorta sektöründe herkes rekabetten yakınıyor. Biz de rekabetten
yakınıyoruz ama aslında asıl yakındığımız fiyatların düşmesi. Fiyatların
düşmesini artık hayatımızın bir gerçeği olarak kabul etmeliyiz. Türkiye
1980 sonrası küreselleşmenin etkisini en yoğun yaşayan ülkelerden biri.
Sadece ne yaşadığını makro ölçekte algılayamadı. 2001 krizinden sonra
ise ülke olarak bütün acı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldık. Sigorta
sektörü, 2005 yılından sonra yüzleşmeye başladı. Sonuçta artık eski
kârların, enflasyonist ortamın, kapalı ortamın getirmiş olduğu göreceli
avantajın olmadığını kabul etmeliyiz. Bunlardan yakınmak yerine artık
şirketler kârlılığı kendi iç politikalarıyla yakalamak zorunda. Bu
nedenle hem ürün ve hizmetlerimizi yeniden düzenlemeliyiz hem müşterinin
ihtiyaçlarını önceden görüp alternatifler sunarak yeni pazarlar
yaratmalıyız.
Capital: Peki bunları sağlamak için sektörün ne kadar zamana ihtiyacı var?
- Doğruyu bilmek şirketlere her zaman uygulayabilme imkanı vermiyor.
Özellikle stratejik planları olan ya da pazar payı peşinde koşan
şirketler uzun vadeli düşünüyor. Bizim kısa vadede düşündüklerimiz
onların gerçekleriyle örtüşmüyor. Bu da kısa vadede sektörün kâr
sorununu düzeltemeyeceği anlamına geliyor. Yine de ben umutluyum. Bugün
pek çok şirket satın alma sürecini tamamladı. Pazarda istediği noktaya
geldi. Büyük şirketler de artık Türkiye pazarını tanıdı. Ne şekilde
büyüme sağlanabileceği konusunda fikir sahibi oldular. Bundan sonrası
için umutluyum ama tabii çok hızlı bir iyileşme de beklemiyorum. Sonuç
olarak bu piyasa koşulları içinde ayakta kalabilmek lazım. Biz Güneş
Sigorta olarak bunu nasıl yapabileceğimizi öğrendik.
Capital: Önümüzdeki dönem pazarı olumlu etkileyecek başka yeni ürünler görecek miyiz?
- Bireyi varlıkları üzerinden değil ihtiyaçları üzerinden ele almak
gerekiyor. Konut ve araca değil, konutlarında insanlar mutlu ve
huzurlular mı, gece rahat uyuyorlar mı, buna odaklanmak gerekiyor.
İşsizlik sigortaları, borç geri ödeme sigortaları, ferdi kaza
sigortaları, hayat sigortaları, hep bu düşüncenin ürünü. Örneğin kısa
süre önce işsizlik sigortaları kapsamında elektrik, su, doğalgaz
faturalarını da sigortalamaya başladık. Özetle şu anda biz fiziksel
dünyayı sigortalıyoruz. Gelecekte bu fiziksel dünyanın dışında kalan
değerleri de sigortalamaya başlayacağız.
Capital: Dağıtım kanalında yeni planlar nasıl?
- 2006 yılında 900 acentemiz vardı. Şu anda 1.700 acentemiz var. Çok
hızlı bir çalışmayla Türkiye'nin hemen her yerinde yapılanmamızı
tamamladık. Şu anda acente sayımızda planladığımız bir değişiklik yok.
Ancak yeni düzenlemelerle acente olmak zorlaştığı için sektöre giren
acente sayısında genel olarak düşüş var.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?