Allianz Türkiye CEO’su Aylin Somersan Coqui ile sigorta sektörünün bugününü ve gelecek yılını masaya yatırdık...
Elçin Cirik
Sigorta sektöründe hem hayat dışı hem hayat alanlarında ilk 9 aylık büyüme yüzde 19’lardayken reel olarak eksiye döndü. Bu tabloyu Allianz Türkiye’nin CEO’su Aylin Somersan Coqui, enflasyon ve kur artışının maliyetlere etkisine ve otomotiv satışlarındaki düşüşe bağlıyor. Sigorta şirketlerinin döviz bazlı karşılanan maliyetlerinde ilk 9 ayda yüzde 50’ye yakın artış var. Somersan’a göre bu, hem maliyetleri tırmandırıyor hem fiyata baskı yapıyor. Önümüzdeki dönemde de bu trendin devam etmesini bekleyen yönetici, 2019 için şu öngörüde bulunuyor: “Sigorta şirketleri için maliyetlerin yükselmesi ve primin daha sonra kazanılması gerçeği sürecek. En çok da bu yılın son çeyreğiyle 2019’un ilk çeyreğine bu tablo yansıyacak. Ben bu yılın son çeyreği ve 2019’un ilk çeyreğinde büyümenin ve teknik kârın düşük olmasını bekliyorum. İkinci yarıdan sonra daha olumlu bir büyüme göreceğimizi umuyorum.” Yeni yılla birlikte Allianz Grubu’nun insan kaynaklarının başına geçecek olan Allianz Türkiye CEO’su Aylin Somersan Coqui ile sigorta sektörünün bugününü ve gelecek yılını masaya yatırdık:
Sigorta sektörü, kur dalgalanmalarından nasıl etkileniyor? Burada en önemli etkiyi hangi branşlarda görüyoruz?
Kurdaki hareketin en önemli etkisi, kasko ve sağlık branşlarında oldu. Kasko tarafında maliyetlerin yüzde 45’i yedek parçadan geliyor ve bu kalemde yüzde 50 artış yaşandı. Bu nedenle maliyet artışı kaskoda çok net görülüyor. Sağlık branşında da ilaç ve medikal malzemeler ithal geldiği için medikal enflasyon artıyor ve maliyet artışları yaşanıyor. Bu artışlar poliçe yenilemelerinde fiyatlara da yansımaya başlıyor. Sektörde şöyle bir tablo var: Hasarlar geldikçe maliyet artışlarını sigorta şirketleri olarak biz direkt hissediyoruz. Fakat sadece yeni kesilen poliçelerde fiyatlara mantıklı şekilde yansıtmaya çalışıyoruz. Çünkü bir yandan da müşteri kaybetmek istemiyoruz, müşterilerimizin alım gücünü de göz önünde bulundurmak istiyoruz.
Bu durumda yakın dönemde fiyat artışları olacak mı?
Son günlerde hem kurun hem enflasyonun biraz daha stabil hale geldiğini görüyoruz. Fiyat artışları, kur ve enflasyonun gidişatına bağlı; o nedenle yakından takip ediyoruz. Büyük bir artış öngörmüyoruz. Zaten kur yükselişlerinde de birden bir aksiyona girmedik ama yakın takip ediyoruz. Maliyetleri azaltacak önlemler almaya, kendimize biraz daha çeki düzen verip hangi alanda nasıl daha yalın, çevik olabiliriz, nasıl daha otomatize olabiliriz diye bakıyoruz.
Hayat dışı sigorta tarafında TSB verilerine göre ilk 9 ayda yüzde 19,8 büyüme mevcut. Reel büyüme ise eksi yüzde 3’lerde. Bu büyümeyi nasıl yorumluyorsunuz?
İlk 9 ay sonu verilerine göre hayat dışı sigortacılıkta prim üretimi 34 milyar TL’ye ulaştı. Biliyorsunuz eylül sonunda tüketici enflasyonu yüzde 24,5 geldi; üretici enflasyonu ise yüzde 46’larda… Aradaki bu büyük fark, bir süre sonra tüketici enflasyonuna da yansıyacağı anlamına geliyor. Enflasyon, her ne kadar birtakım aksiyonlar alınsa da devam ediyor. Bu da sektörde reel büyümeyi aşağı doğru çekiyor. Bu trendin daha devam etmesini bekliyorum. Şöyle ki sigorta şirketlerinin döviz bazlı karşılanan maliyetlerinde ilk 9 ayda yüzde 50’ye yakın artış var. Bu tabii ki hem bizdeki maliyetleri tırmandırıyor hem fiyata baskı yapıyor. Ayrıca otomotivde yeni araç satışları, fiyatlar nedeniyle yüzde 50 civarında azaldı. İkinci el satışlarında da düşüş var. Bu da genel anlamda prim büyümesini baskılıyor. Özellikle adet tarafında kasko branşında prim büyümesini baskılıyor. Bu yıl kasko zorlu bir dönemden geçiyor.Tüm bu etkileri gördüğümüz için biz büyüme beklentilerimizi aşağı doğru çektik. Müşteri açısından hem maliyet ve fiyatlar artması hem genel bütçede sigortaya ayırılacak payının azalması nedeniyle sektörün penetrasyon sorunu devam edecek gibi görünüyor. Tüm bunların kısa dönemde negatif etkisi olsa da uzun dönemde sigorta sektörünün potansiyelini etkilemeyeceğini düşünüyorum. Bu zorlu süreyi atlattıktan sonra sektörün penetrasyonu artırma potansiyeli var. Bugün satın alma gücünün azalması negatif etki yaratıyor ama ekonomi düzeldiğinde tekrar düzene girecektir.
Bu yıl sonu ve 2019 için büyüme beklentileriniz nasıl?
Biz genelde sektörde enflasyonun biraz üzerinde büyüme bekleriz. Yılbaşında enflasyonu yüzde 10-12 düşünerek bu yıl için yüzde 14- 17 arası büyüme beklentisi belirlemiştik. Ama şu anda hem otomobil satışlarının çok düşmesi hem enflasyonun çok artması reel büyümeyi negatif etkiledi. Bu yıl büyümede beklentimizi aşağı doğru uyarladık. Allianz Türkiye için yüzde 13 büyüme bekliyoruz. Hayat dışı sigorta sektörü için de yıl sonunda prim üretiminin geçen yıla göre yüzde 15 büyüme ile 44,5 milyar TL olacağını öngörüyoruz. Bir de sektörde yeni ve küçük oyuncular büyüme trendine girdi, pazar paylarında dengeler değişti. Bizim pazar payımız da aşağı yönlü gitti. Biz her zaman doğru riski doğru fiyatlamaya gayret ediyoruz. Bu nedenle de pazar payı hedefimiz yok. Bugün olduğu gibi bazen pazar dinamikleri farklı gelişebiliyor. 2019 için de konuşursak bu tablo bir süre daha devam edecek. Çünkü sigorta şirketleri için maliyetlerin yükselmesi ve primin daha sonra kazanılması gerçeği sürecek. En çok da bu yılın son çeyreği ile 2019’un ilk çeyreğine bu tablo yansıyacak. Ben bu yılın son çeyreği ve 2019’un ilk çeyreğinde büyümenin ve teknik kârın düşük olmasını bekliyorum. Hayat tarafında da prim üretimi ağırlıklı banka kredileriyle gerçekleşiyor. Burada da kredi faiz oranlarındaki durum, bir süre daha böyle devam edecek. Yüksek faiz dönemindeyiz. Bu da sektörü etkileyecek. Tabii gidişata bakmak lazım. Türkiye ekonomisi çok dinamik, yabancı yatırımcı istikrar ve kredibiliteyi gördüğü anda aynı 2001’deki gibi çok hızlı büyümeye geçebiliyor. Soru, bu istikrar tam ne zaman oluşacak? İkinci yarıdan sonra daha olumlu bir büyüme göreceğimizi umuyorum.
Hayat sigortacılığı tarafında da reel olarak yüzde 5 küçülme var.
Hayat branşında primin yüzde 85’e yakını banka kanalından ve banka kredileri bağlantılı olarak geliyor. Kredi faiz oranları çok yükseldi, bankacılık sektöründe de genel bir yavaşlama var. Bu nedenlerle reel büyüme eksi oldu. Hayat branşı kredilere çok bağlı olduğu için bizim çok büyük bir oyun alanımız yok. Ama Allianz Türkiye olarak hedefimiz, kredi bağlantısız ürünlerde çok daha büyümek. Bu yıl sonunda burada yüzde 50 büyümemiz olacak. Tabii ki açığı kapatmak mümkün değil ama bir dengenin kurulma için strateji yapıyoruz. Bireysel emeklilik tarafında da müşteriler hem OKS hem gönüllü BES formülü görünce belli bir kayıp yaşandı. Ama bu kayıp, beklediğim kadar da yaşanmadı. OKS’de de benim beklentim kadar, yüzde 55’lerde bir cayma oranı geldi. BES’te çıkışlar arttığı ve yeni katılımcı sayıları düştüğü için adetlerde düşüş var. Ama fon büyüklüğü yükseliyor.
Son dönemde sigortalıların alım ve kullanım davranışlarında nasıl değişiklikler var?
Aslında sigorta farkındalığının arttığını görüyoruz, fakat bu alıma dönmüyor. Bu döneme uygun ürünler geliştirmeye çalışıyoruz. Yüksek fiyatlı ve yüksek teminatlı ürünler yerine daha düşük teminata sahip daha dar kapsamlı uygun fiyatlı ürünler sunuyoruz. Örneğin sağlık alanında tamamlayıcı sağlık ürünlerimize odaklandık. Kasko tarafında aynı mantıkla tamamlayıcı kasko ürünü çıkardık. Bu şekilde müşterileri risklerden korumayı devam ettirecek ürünler planlıyoruz.
Peki bu yıl daha hızlı büyüyen alanlar neler? Uzun vadede nelerde büyüme potansiyeli görüyorsunuz?
Sağlıkta büyüme devam etti, orada bir geri gidiş görmüyoruz. Mühendislik ve inşaat tarafı da büyüdü, inşaatın şimdi biraz daha durulmasını bekliyoruz. Bunların dışında alıma dönmese de siber risklere ilgi olduğunu görüyoruz. Prim üretiminin yüzde 50’sini yazan motor dışı branşlarda büyüme potansiyelinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Bu branşlarda bireyselde de kurumsal sigortalarda da potansiyel var.
Sektör yöneticileri her 100 TL prim üretiminde 5 TL zarar yazıldığını belirtiyor. Teknik kârlılıkta tablo yakın dönemde düzelir mi?
Trafik branşında teknik zarar yazılmaya devam ediyor. Bunun sebebi de tavan fiyat. Ayrıca bahsettiğimiz gibi enflasyon artışı maliyet artışıyla direkt bilançolara yansıyor, prim üretimi arkadan geliyor. O yüzden teknik zarar sürecek. Ben bu yılın son çeyreği ve 2019’un ilk çeyreğinde teknik kârın düşük olmasını bekliyorum.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?