Gelecek potansiyeli nedeniyle son dönemin gözde sektörlerinden madencilik, çevreci yeni modellerle dönüşüm peşinde.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, bu dönüşümü gerçekleştirmek için tüm paydaşların bir arada hareket etmesi gerektiğini söylüyor. Türkiye’de yapılan madencilik faaliyetleri sırasında ortaya çıkan artığın Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bertaraf edilerek ekonomiye kazandırılabileceğini ifade ediyor.
Madencilik son yıllarda pek çok grubun kârlı gördüğü alanların başında geliyor. Bu nedenle holding portföylerinde sektörün ağırlığı da artıyor. Yıllık 6,5 milyar dolar ihracata sahip sektörün, farklı ve kritik pek çok alanın gelecekteki gelişiminde söz sahibi olacağı öngörüleri de dikkat çekici… Hatta Uluslararası Enerji Ajansı’nın Temiz Enerji Dönüşümünde Kritik Minerallerin Rolü Raporu’na göre enerji sektörü önde gelen mineral tüketicilerinden biri haline gelmiş durumda. Güneş fotovoltaik (PV) tesisleri, rüzgar çiftlikleri ve elektrikli araçlar (EV’ler) fosil yakıt bazlı muadillerinden daha fazla mineral kullanımı gerektiriyor. Gelişen teknoloji ve ihtiyaçlar nedeniyle pek çok büyük grubun radarını bu alana çevirmesi de madenciliğin cazibesini artıyor. Tüm bu gelişmeler önümüzdeki dönemde patansiyeli yüksek görülen madenciliğin çevreyle uyumlu bir yaklaşımla nasıl şekilleneceği sorusunu beraberinde getiriyor.
AVRUPA MODELİ
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, bu anlamda “Avrupa Modeli”ni öneriyor. Bu modelle çevreyi önde tutan bir madenciliğin mümkün olduğunu söylüyor. Türkiye’de yapılan madencilik faaliyetleri sırasında ortaya çıkan artığın Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bertaraf edilerek ekonomiye kazandırılabileceğini ifade eden Çetinkaya, “Avrupa Birliği üyesi İtalya’nın Bari şehrinde maden sahalarında oluşan artıklar kurallar çerçevesinde bertaraf ediliyor ve başka bir sanayi kuruluşuna gönderiliyor. Yani, artık başka bir tesisin girdisi oluyor. Biz de bu projeyi; Avrupa’daki, İtalya’daki örnekleri gibi tarımı ve çevreyi önceleyerek hayata geçirmek istiyoruz. Eğer madenlere karşı herkes samimiyse, eğer ortak amacımız tek bir ağacın dahi zarar görmemesiyse gelin bu projeyi hep birlikte hayata geçirelim” diyor.
Tarımdan gıdaya, sanayiden sağlığa kadar her alanda kullanılan madenlerin, daha yaşanabilir bir dünya için şart olduğuna dikkat çeken Rüstem Çetinkaya, ülkeye daha fazla katkı sağlamak için çalışmalarını sürdürdüklerini ifade ediyor. Özellikle madencilik konusunda gelişmiş ülkelerdeki maden sahalarını yerinde inceleyerek burada yapılan çalışmaları kamuoyuna aktardıklarını dile getiren Çetinkaya, “İtalya Bari’de şehrin ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda karşılıklı analizlerle hem ekolojik dengeyi hem de ekosistemi gözetiyorlar. Bir yandan madencilik yaparken diğer taraftan da tarımsal üretimi sürdürüyorlar” diyor.
“ARTIK EKONOMİYE DÖNSÜN”
Türkiye’de maden sahalarında ortaya çıkan artığın nasıl değerlendirildiğine yönelik değerlendirmeler yapan Rüstem Çetinkaya, kendi sahalarındaki bir örnekten yola çıkıyor ve şu yorumlarda bulunuyor:
“Bilecik’te bulunan mermer ocağımızda, mermer çıkarılması işlemi sonrasında ortaya bir artık çıkıyor. Ortaya çıkan artık, maden sahasının çevresinde mevzuatla belirlenen alanlara dökülüyor. Oluşan artığın büyüklüğü kendi maden ocağımda yıllık 700-800 bin ton artık ortaya çıkıyor. Bulunduğum konum gereği sektöre ve ülkeye örnek olmak için bu artığın bertaraf edilmesi adına bir çalışma yapmak istedim. Çünkü maden sahasında ortaya çıkan artık çimento fabrikalarında, agrega ve kireç tesislerinde kullanılabiliyor. Hatta, bir kireç tesisi, maden sahamızdan çıkan artığın 400 bin tonunu almak istedi. Oluşan artık büyük kayalar halinde olduğu için küçük parçalar haline getirilmesi gerekiyordu. Bunun için 20 milyon TL yatırımla toz basmalı bir konkasör, yani kayaçları ufaltacak bir tesis kurmak istedik. Şu anda hiçbir harcama yapmadan belirlenen alanlara döktüğümüz artığı yatırım yaparak bertaraf etmeyi seçtik. Yani, bizim artığımız İtalya’daki örnekleri gibi başka bir tesisin girdisi olacaktı. Ancak, mevcut mevzuatlar tesisin kurulmasının önünde engel oluşturdu. İşin garip tarafı maden sahamızın hemen yanı başında yer alan çimento tesisine de bu artığı veremiyoruz. Onlar da bizim artığımız olan taşı elde etmek için başka bir sahadan bu taşı çıkarıyor.”
TEMİZ ENERJİ İÇİN BİRLİKTE HAREKET ŞART
Uluslararası Enerji Ajansı’nın yayınladığı “Yeşil Dönüşüm Raporu” hakkında değerlendirmeler yapan Rüstem Çetinkaya, “Raporda, yeşil dönüşüm için madenlerin stratejik önemde olduğu kaydediliyor. Yani, madenler, temiz enerjiye geçişte çok büyük öneme sahip. Yeşil enerji madenler üzerine kurulacak, yeşil enerjinin kalbinde madenler yer alacak. Madenleri kabul ederek, çevre ya da maden arasında bir tercih yapmadan yol almamız gerekiyor. Yine, Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporuna göre; lityum, kobalt, grafit, nikel, bakır, alüminyum gibi madenlerin kullanımı 2040’a gelindiğinde 6 kat artmış olacak. Bu stratejik madenlerle güneş panelleri, rüzgar santralleri yapılıyor, lityum pillerinde kullanılıyor. Rüzgar panellerini taşıyacak ayaklar için dahi alüminyuma ihtiyaç duyuluyor. Biz, yönetime geldiğimizden beri diyoruz ki: ‘Madenciliği çevreyle, tarımla, ekosistemle, ekolojiyle nasıl uyumlu yapabiliriz? Hep birlikte oturalım, konuşalım.’ Mermer artıklarıyla ilgili durum da bu iş birliğinin yapılabileceği noktalardan bir tanesi. Madenciler olarak biz toplumun tüm kesimleriyle bir masa etrafına oturup gerçekleri konuşmak istiyoruz” dedi.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?