TÜSİAD yöneticileri hakkında yeni dava

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı M. Ömer Arif Aras hakkında "zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçundan 50 günden az olmamak üzere para cezası talebiyle dava açıldı.

5.05.2025 16:58:070
Paylaş Tweet Paylaş
TÜSİAD yöneticileri hakkında yeni dava

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında "zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçundan 50 günden az olmamak üzere para cezası talebiyle dava açıldı.

AA’nın haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başka Turan ve Aras hakkında 13 Şubat'taki dernek genel kurulunda yaptıkları konuşmalarda, yargıyı telkin ve yönlendirme içerikli ifadeler kullandıkları iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı.

İddianamede, sanıkların içeriğini bilmedikleri siyasi, hukuki, adli ve idari olaylar, kamuoyu tarafından da yakinen bilinen ve takip edilen soruşturma, kovuşturma ve idari tahkikatlarla ilgili değerlendirmelerde bulundukları ifadesine yer verildi.

Bu soruşturma ve tahkikatlara yer verilen iddianamede, sanıklarla ilgili şu değerlendirme yapıldı:

"Bolu Kartalkaya'da meydana gelen ve 78 vatandaşımızın hayatını kaybettiği yangın olayıyla ilgili soruşturma, on binlerce insanımızın hayatını kaybettiği deprem olayına ilişkin soruşturmalar, Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeninde oluşan heyelanla ilgili soruşturma, bazı belediye başkanları hakkındaki soruşturmalar, belediye başkanlarının yerlerine kayyum atanması, Ümit Özdağ hakkında başlatılan soruşturma, Ayşe Barım ve Gezi Parkı soruşturmaları, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan soruşturma, bazı gazeteciler hakkında yapılan soruşturmalar ile teğmenler hakkında yürütülen idari tahkikata ilişkin, hukuki konularda tutukluluğun istisna olmasına rağmen bu kurala uyulmadığını, bu tahkikatlar nedeniyle toplumda endişe ve güvensizlik ortamının olduğunu, eğitimin, liyakatin bulunmadığını, hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargıya vurgu yaparak devam eden soruşturmalarda adil yargılanma ilkesi ve hukukun üstünlüğüne uyulmadığına yönelik algı oluşturdular."

İddianamede, sanıkların söz konusu soruşturmalar nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti devletine yönelik güven probleminin oluştuğunu beyan ettikleri, soruşturma ve tahkikatlarda yargı görevini yürüten savcı, hakim, bilirkişi ve tanıkların her türlü etkiden uzak olarak görevlerini yerine getirmelerini etkiledikleri görüşlerine yer verildi.

Sanıkların, yargı görevi yapanların kamuoyu karşısında yansızlığını koruyabilmesini de engellediği aktarılan iddianamede, "Zaten bu suçta yargı görevini yapanların kamuoyunda 'kapıları tutanların' etkisinden kurtarılması amaçlanmıştır." denildi.

‘BULUNDUKLARI KONUM KONUŞMALARIN ETKİ ALANINI GENİŞLETTİ’

İddianamede, sanıkların yaptığı konuşmayla soruşturma veya yargılamaya konu uyuşmazlıkla ilgili kanıtların değerlendirilmesi ve vicdani kanaatin oluşturulmasını engellediği belirtilerek, söz konusu konuşmaların telkin ve yönlendirici mahiyetteki yanıltıcı ve dezenformasyon içerikli bilgiler içerdiği aktarıldı.

Sanıkların, ekonomi alanındaki konumları, kariyerleri ile birçok üyesi bulunan derneğin başkanlık makamında bulunmalarının sağladığı kolaylıktan faydalanarak gerçekleştirdikleri eylemin etki alanın genişlediği belirtilen iddianamede, konuşmaların bu kast doğrultusunda gerçekleştiği, beyanların düşünce ve ifade özgürlüğü açıklama sınırlarını aştığı görüşlerine yer verildi.

İddianamede söz konusu beyanların haber ya da bilgi verme hakkı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı aktarılarak, şunlar kaydedildi:

"Sanıkların beyanlarını teknolojik gelişmelerin ve internetin yaygınlaşmasına bağlı olarak ciddi rağbet gören dijital platformlar üzerinden de gerçekleştirmesi nedeniyle toplumun analiz etme ve değerlendirme süresini kısaltarak devam eden hukuki süreçlerde, hukuksuzluk ve güven problemi olduğuna ilişkin kamu barışını bozan bilgiler verdiği anlaşılmıştır. Hukuk düzeninin ve toplumun doğru haber veya bilgiyi alma ve erişme hakkının da bulunduğu düşünüldüğünde, toplumun genelini ilgilendiren bir hakka üstünlük tanınması gerekmektedir. Hukuki konularda yargı görevlerini yapanları manipüle etmek amacıyla gerçeğe aykırı ve yanıltıcı bilgiler verildiği, şüphelilerin beyanları ile toplumun barış esasına dayalı hukuki güvenlik zemininde ülkede yaşadıklarına dair duyguyu zedelediği veya zedelenme ihtimalinin ortaya çıktığı değerlendirilmiştir."

İddianamede, sanıklar Mehmet Ömer Arif Aras ve Orhan Turan'ın "zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçundan 50 günden az olmamak üzere adli para cezasına çarptırılması istendi.

Birleştirilme talebiyle hazırlanan iddianame, İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edildi.

Turan ve Aras hakkında ayrıca "zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan ayrı ayrı 1 yıl 10 ay 15 günden 5 yıl 6 ay 15 güne kadar hapis cezası istemiyle İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.

Birleştirilme talebiyle hazırlanan iddianame, İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edildi.

Turan ve Aras hakkında ayrıca "zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan 1 yıl 10 ay 15 günden 5 yıl 6 ay 15 güne kadar hapis cezası istemiyle İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı. AA

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz