“Açık Büyüyor”

2025’in ilk yarısı, pek çok sektör için beklentilerin gerisinde kaldı. Capital’in 28 sektör özelinde yaptığı analize göre turizmden tekstile, perakendeden sanayiye kadar 18 alanda hedeflenen rakamlar tutmadı. 6 sektörde ise hedefler neredeyse tuttu, sadece 4 sektör hedeflerini gerçekleştirdi.

3.09.2025 09:38:440
Paylaş Tweet Paylaş
“Açık Büyüyor”

2023 yılında Türkiye ekonomisi normal kapasitesinden daha fazla üretim yaptı. Bu, talebin çok yüksek olduğunu gösteriyordu. Ancak son iki yıldır bu durum tersine döndü. Ekonominin çıktı açığı yani potansiyel GSYH ile gerçek GSYH arasındaki fark büyüyor. Sektörlerde de benzer bir durum var. Pek çok sektör yetkilisi 2025’e dair hedeflerini temkinli tutmuş olsa da şu anda önemli göstergelerde gerçekleşen verilerle hedeflenenler arasında büyük açık söz konusu. Ciro, ihracat, istihdam ve kapasite kullanımı gibi göstergelerde sapmalar büyürken birçok şirket, beklentilerle gerçekleşmeler arasındaki farkı kapatmakta zorlanıyor.

Ayçe Tarcan / [email protected]
Capital Dergisi / Ağustos 2025

OECD’nin 2024 ve 2025 tahminleri de bu tabloyu destekliyor: Türkiye ekonomisi bu yıl da potansiyel üretim kapasitesinin yaklaşık yüzde 0,86 altında seyrediyor. Bu durum, ekonominin tüm kaynaklarını özellikle iş gücü ve sermayeyi verimli şekilde kullanamadığını ve iç talebin yetersiz kaldığını gösteriyor. OECD 2026 yılı için ekonomideki negatif açığın yüzde 0,91’e yükselmesini öngörüyor. Bu da Türkiye ekonomisinde arz ve talep dengesizliğinin derinleşmeye devam ettiğini ve üretimle istihdam kapasitesinin altında bir düzeyde faaliyet gösterildiğini işaret ediyor.

BÜYÜK KAYIP

Tüm bunların sektörlere yansımasına baktığımızda bu yılın ilk 6 ayında 28 sektörün 18’inde farklı göstergelerde hedeflenen rakamla gerçekleşen arasında açık oluştuğu görülüyor. Hedeflerin tutmaması ve açığın büyümesi şirketleri istihdam ve sermaye kaybına uğratıyor. Özellikle sanayide açık büyüyor. Pandemi sonrası toparlanma döneminde fazla yatırım yapılıp son dönemde talep zayıflayınca sanayide hedeflenen kapasite kullanım oranlarıyla gerçekleşen arasında açık oluştu. İhracatta da potansiyelle gerçekleşen arasındaki makas şirketler üzerinde ciddi bir baskı yaratıyor. Açığın artmasıyla özellikle KOBİ’lerin finansal olarak zorlandığını, bazı şirketlerin ise üretimlerini küçültmek ya da yurt dışına taşımak zorunda kaldığını söyleyen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Rekabet gücümüzü azaltan bu durum, sermaye kaybına ve istihdam daralmasına yol açıyor” diyor.

Hazır giyim sektöründe her 1 milyar dolarlık üretim kaybının 31 bin 500 kişilik iş gücü kaybına neden olduğunu belirten Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Toygar Narbay, “Eğer ekonomi ihracatçının rekabetçiliğini aşındırmayacak şekilde kurgulanmış olsaydı 1,43 milyar dolarlık ihracat artışı gerçekleştirip ithalatta 600 milyon dolar azalma sağlayacak ve istihdamımızı yaklaşık 63 bin kişi artıracaktık” diyor.

Bu yılın ilk 6 ayında sektörün ihracatının geçtiğimiz yıla göre yüzde 6,5 gerilediğini belirten Narbay, Avrupa ve ABD gibi ana pazarların kaybedilmeye başlandığını söylüyor. Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Fuat Gürle’ye göre mevcutla potansiyel arasındaki makas hem müşteri kaybına hem yeni pazarlarda varlık gösterme kabiliyetinin zayıflamasına yol açıyor.

CİROLAR ERİYOR

Sadece sanayide değil perakende, alışveriş merkezleri, yiyecek-içecek ve sigortada da bu yılın ilk 6 ayında istenilen büyümeler elde edilemedi. Özellikle turizm, hazır giyim, tekstil tarihlerinin en kötü dönemlerinden birini geçiriyor. Geçen yıl İstanbul’da ortalama yüzde 66 olan otel doluluk oranları bu yıl ilk 6 ayda yüzde 32,8’e geriledi. 2025’e girerken turizmde güçlü bir sezon beklediklerini söyleyen Barceló Hotel Group Türkiye Ülke Müdürü Hasan Ekmen, “Gelir ve doluluk arasındaki bu makas, yalnızca kâr marjlarını azaltmakla kalmıyor, otellerin operasyonel sürdürülebilirliğini de tehdit ediyor” diyor.

Ekmen, KOBİ ölçeğindeki şehir otellerinin yükselen maliyetler ve düşük doluluklar nedeniyle personel azaltımı, hizmet standartlarında düşüş ve operasyonel aksamalarla karşılaşabildiğini belirtiyor. Alışveriş merkezlerinde de metrekare verimliliğin yılın ilk 6 ayında ortalamada enflasyonun altında bir seyir izlediğini belirten AYD Başkanı Nuri Şapkacı, “Metrekare ciro endeksini İlk 6 ayda yüzde 35-37 arasında bekliyorduk; yüzde 29,5 oldu” diyor. Yıl sonunda da metrekare verimliliğinin enflasyonun altında kalacağını öngören Şapkacı, “Önümüzdeki dönemde İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerde ciro kaybı Anadolu’ya kıyasla daha fazla olacak” diyor. Şapkacı’ya göre sektörün bu zorlu dönemde ayakta kalması için tüketicinin satın alma gücünün yükselmesi gerekiyor.

Yeme-içme sektöründe de misafir sayısı 2024’ün gerisinde. Sektör genelinde normal şartlarda her yıl bir öncekine göre farklı segmentlerde yüzde 5-25 arasında misafir sayısında artış beklendiğini, ancak ilk 6 ayda artışın geçen yılın bile gerisinde kaldığını söyleyen BigChefs Kurucu ve Yönetim Kurulu Başkanı Gamze Cizreli, ilk 6 ayda sektörde kötü bir tablonun oluştuğunu ifade ediyor. Cizreli, “Pek çok işletme ayakta zor duruyor. Bu yıl her şey iyi gitseydi 2022’deki büyüme oranlarına ve cirolara ulaşabilirdik” diyor. Her şeyin olumlu seyrettiği bir senaryoda yeme-içme sektörünün ilk 6 ayda ulaşacağı hacmin çok daha yüksek olabileceğini söyleyen Domino’s Pizza Eurasia Grup CEO’su Aslan Saranga, en büyük maliyet kalemleri olan enerji ve kira giderlerinin ciddi baskı yarattığını ifade ediyor. Saranga, “Kiralar yüzde 50’nin üzerinde artıyor. İşçilik maliyetleri de enflasyonun üzerinde artış gösteriyor” diyor.

HEDEFLER TUTMADI

Hedeflenenle gerçekleşen arasındaki açığın büyümesi pek çok sektörde kârlılığa, kapasiteye ve verimliliğe olumsuz yansıyor. Bu yıl sektör genelinde beklentilerin altında bir hacim artışı gözlemlediklerini belirten Arkas Holding Liman ve Terminal İşletmeleri Grubu Başkanı Özgür Kalelioğlu, eğer global konjonktür ideal seyretseydi Türkiye limanlarındaki konteyner elleçleme hacminin ilk 6 ayda 7 milyon TEU’nun üzerine çıkmasının mümkün olduğunu söylüyor. Planlanan büyümesinin altında kalan hacimlerin liman ve lojistik şirketlerinin geri dönüş süresini uzattığını, kapasite kullanım oranlarında dalgalanmalara yol açtığını belirten Kalelioğlu, “Bu, operasyonel verimlilik ve kaynak optimizasyonu açısından da baskı oluşturuyor” diyor.

Sigortacılıkta ilk 5 ayda yaklaşık 500 milyar TL prim üretimi bekleniyordu; ancak 420 milyar TL prim üretimi gerçekleşti. Özellikle kasko, yangın, nakliyat emtia gibi alanlarda prim üretiminin maliyetlerin artışı doğrultusunda yükselmediğini söyleyen HDI Sigorta Genel Müdürü Firuzan İşcan, “İlk 5 ayda kasko sigortalarında büyüme yüzde 30,6’da kaldı. Bu da kaskoda pazar kazanmak isteyen şirketlerin düşük fiyatlama stratejileriyle kârlılıktan ziyade prim genişlemesine odaklanmalarından kaynaklandı” diyor. Sigortada hedefini tutturan tek branşın sağlık olduğunu ve yüzde 70,6 büyüme oranıyla enflasyonun üzerinde güçlü bir büyüme yakaladığını belirten İşcan, bu nedenle bu alanın sektördeki bütün şirketlerin odağı haline geldiğini vurguluyor. Fintek sektörü de bu yılın ilk 6 ayında potansiyelinin altında kaldı. 2025’in ilk yarısında fintek sektörünün büyümeye devam ettiğini, ancak bunun yıl başında öngörülen hızın bir miktar gerisinde kaldığını söyleyen Bakiyem CEO’su Umut Yalçın, “Bunun nedeni makroekonomik dalgalanmalar ve artan maliyet baskısı. KOBİ’lerin dijitalleşme yatırımlarında daha temkinli hareket ettiği bir döneme girdik” diyor.

FIRTINADAN KORUNMA

Açığın arttığı dönemlerde şirketler finansal dayanıklılığı ve verimliliği artıracak projelerle fırtınadan korunmaya çalışıyor. Araç kiralamada artan finansman maliyetlerinin yönetilmesinin zorlaştığını bunun sonucunda sektörde iflaslar, küçülmeler ve konsolidasyon eğilimlerinin yaşandığını söyleyen Europcar & Goldcar Türkiye CEO’su Fırat Fidan, “2025 yılı stratejilerimizi bu zorlu koşulları öngörerek şekillendirdik. Grubumuz bünyesindeki iki markanın operasyonlarını birleştirerek hem maliyetlerde optimizasyon sağladık hem de verimliliği artırdık” diyor. Finansal dayanıklılığı önceleyen bu yaklaşım sayesinde fırtınayı en az hasarla atlatacaklarını belirten Fidan, bu yıl sektörün küçüleceğini öngörüyor.

Bu yıl potansiyelinin altında kalan meyve suyu sektöründe de işler iyi gitmiyor. Talep tahminlerindeki sapmaların stokla çalışan şirketlerin üretim planlarında aksamalara yol açtığını söyleyen Meysu CEO’su Osman Güldüoğlu, bu durumun stok maliyetlerini artırdığını belirtiyor. İçecek sektöründe yatırım maliyetlerinin yüksek olmasının düşük talep senaryolarında kapasite kullanım oranlarının düşmesine ve verimlilik kaybına yol açtığını söyleyen Güldüoğlu, “Bu da ürün başına düşen sabit maliyetin artmasına yol açıyor. Tahsilat vadelerinin uzaması nakit akışı üzerinde baskı oluşturuyor” diyor. Gerçekleşmeyen potansiyelin özellikle filo ve depo yatırımları gibi yüksek sabit maliyetli alanlarda şirketlerin daha temkinli ve stratejik bir finansal planlama yapmalarını zorunlu kıldığını söyleyen Horoz Lojistik Mali İşler Grup Başkanı Murat Kaplan, “Sektördeki dalgalanmalar, operasyonel kapasiteyi etkin şekilde yönetemeyen şirketler için ciddi kârlılık sorunlarına yol açabiliyor. Talepteki belirsizlik, bazı şirketlerin atıl kapasiteyle çalışmasına veya verimliliğini düşüren kararlar almasına neden oluyor” diyor. Türkiye’de lojistik sektörü büyüklüğünün yaklaşık 100 milyar dolar olduğunu, ancak bugün bu rakamın oldukça uzağında olduklarını söyleyen Tırport Kurucu Ortağı Dr. Akın Arslan, 2025’in zor bir yıl olduğunu ifade ediyor. Enflasyon muhasebesi yapıldığında birçok lojistik şirketinin 50 milyon dolar seviyesinde ciro üretse de yılı zararla kapatacağını söyleyen Arslan, “Çünkü navlun fiyatları enflasyon ve maliyetler karşısında eriyor” diyor.

SINIRLI BÜYÜME

Ekonomideki genel yavaşlamaya rağmen yazılım, gayrimenkul, otomotiv, e-ticaret sektörleri bu yılın ilk 6 ayında hedeflerini büyük ölçüde tutturdu. Geçtiğimiz yılın ilk yarısına göre ilk 6 ayda konut satışlarındaki yüzde 26,9’lık artış, gayrimenkulün yeniden en değerli yatırım aracı olduğunu gösteriyor. İlk 6 ayda gerçekleşen satışların potansiyelle uyumlu şekilde 700 bin seviyesinde olmasının zor günlerin geride kaldığını gösterdiğini söyleyen Denge Değerleme Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Hartavi, “Kredi faizlerinin yüksekliği ve krediye erişimde yaşanan zorluklara rağmen kur korumalı mevduatın sona ermesi, dövizin yatay seyri ve mevduat faizlerinde bekleyen birikimleri değerlendirilme arayışı, yatırımcıları yeniden konuta yönlendirdi. İnşaat şirketlerinin sunduğu alternatif finansman modelleri de bu talebi destekleyince son 5 yılın en yüksek satış rakamları karşımıza çıkıyor” diyor. Yıl sonuna doğru beklenen faizlerin gerilemesi durumunda, piyasanın daha da canlanmasını umduklarını belirten Cushman&Wakefield I TR International İcra Kurulu Üyesi Nesil Aybar, ilk 6 aylık gösterge verilerinin toparlanmaya başladığını söylüyor. Ofislerdeki ve AVM’lerdeki doluluk oranlarının son 10 yılın en üst seviyelerinde olduğunu açıklayan Aybar, “Sektördeki potansiyeli gören, özkaynak açısından kuvvetli yatırımcıların önemli alımlar gerçekleştirdiğini gözlemledik” diyor.

Otomotivde de iç pazar yılın ilk 6 ayında sınırlı büyümeyle hedefleri karşıladı. Pazarın yılı 1,1 milyon satış adediyle tamamlaması bekleniyordu. İlk 6 ayda yaklaşık 600 bin adet otomotiv satışı gerçekleşerek hedefin yüzde 55-60’ı karşılandı.

POTANSİYELİ YAKALAYANLAR

Geçen yıl e‑ticaret hacmi yıllık bazda yüzde 61,7 artarak 3,16 trilyon TL’ye yükseldi. Bu yıl da sektörün büyüme ve cirosal hacim hedeflerini tutturduğunu söyleyen Shopalm Kurucu Ortak Selin Nizam, bazı alanlarda beklentilerinin üzerinde performans sergilendiğini vurguluyor. Özellikle sosyal ticaret, mobil alışveriş ve hızlı teslimat gibi alanlarda ciddi bir artışın yaşandığını belirten Nizam, “Eğer ekonomik koşullar daha istikrarlı, kur dalgalanmaları daha öngörülebilir ve tüketici güven endeksi daha yüksek olsaydı e-ticaret sektörü bu yılın ilk yarısında mevcut hacmin en az yüzde 50 üzerinde bir büyüme gösterebilirdi” diyor. Yazılım sektöründe de makroekonomik zorluklara rağmen öngörülerin büyük ölçüde gerçekleştiğini söyleyen Bimser CEO’su Murat Atıcı, özel sektörde dijitalleşme yatırımlarının özellikle üretim, enerji ve altyapı sektörlerinde canlılığını koruduğunu vurguluyor. İlk 6 ayda sektörde SaaS gelirlerinde dolar bazında yüzde 15’e varan artış yaşandığını belirten Atıcı, “Kurumsal yazılım sektörünün nominal bazda yüzde 10-12 büyümesini bekliyoruz” diyor.

YIL SONU BEKLENTİSİ

Yıl sonuna hem iyimser hem kötümser yaklaşanlar var. Faktoring sektörünün yılı enflasyonun üzerinde reel büyümeyle kapatacağını söyleyen Tam Finans CEO’su Hakan Karamanlı, müşteri sayısında büyümenin süreceğini ve yılı 100 binin üzerinde bir rakamla kapatacaklarını tahmin ediyor. Faizlerin düşmeye başlamasıyla ikinci yarının daha pozitif olacağını öngören Karamanlı, “Ancak riskleri daha iyi yönetmek için konkordato sayısındaki artışı yakın takip etmeye çalışıyoruz” diyor.

Yılın ilk yarısını zorluklarla geçiren sektörlerde ise sıkıntılar sürecek. Zor bir dönemden geçtiklerini söyleyen Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, düşen ihracat ve siparişlerin şirketlerde ciddi baskı yarattığını belirtiyor. Sertbaş, “Yılın ikinci yarısında AB’den gelen siparişlerde yeni daralmalar yaşanabilir” diyor.

Yapı kimyasallarında yılın ilk yarısının maliyet artışları ve düşük talep baskısı altında geçtiğini belirten Yapıchem Kimya Yönetim Kurulum Başkanı Fatih Arıcan da eğer yılın ikinci yarısında enflasyonda bir düşüş yaşanır ve bunun sonucunda kredi maliyetleri gerilerse bir toparlanma sürecinin başlayabileceğini ifade ediyor.

Turizmin tarihinin en kötü dönemlerinden birini geçirdiğini söyleyen Ramada Resort Kazdağları Yönetim Kurulu Başkanı Av. Mehmet Öngen de yıl sonunda mevcut tahminler ışığında iyi yönde gelişme beklemediğini belirtiyor. Öngen, “Özellikle orta ve altındaki gelir gruplarının gelirleri çok düşük kaldı, bu kesim için tatil “lüks harcamaya” dönüştü” diyor.


“LÜKS TÜKETİMDE TALEP ARTIYOR”

HİLAL AYSAL


ROLLS-ROYCE MOTOR CARS İSTANBUL GENEL MÜDÜRÜ

STRATEJİK PAZAR

Lüks tüketimde genel olarak talep artışı yaşanıyor. Türkiye süper lüks otomobil segmentinde stratejik bir pazar haline geldi. Üst düzey gelir grubunun lüks yaşam tarzını kendilerini ifade etme aracı olarak görmesi bu artışta büyük paya sahip.

İLK 6 AY OLUMLU

Ekonomik koşullar, faiz oranları, döviz hareketliliği gibi faktörler sektörü olumsuz etkiliyor. Ancak bu koşullara rağmen bulunduğumuz noktadan memnunuz. Türkiye Rolls-Royce için Avrupa’daki önemli pazarlardan biri. İlk 6 ayımız olumlu geçti, ikinci yarıda da aynı ivmeyle devam edeceğimize inanıyoruz. Özellikle elektrikli lüks araçlara olan ilgi motivasyonumuzu yüksek tutmamızı sağlıyor.


“YIL SONUNA KADAR DAYANMAKTA ZORLANACAKLAR”

JAK ESKİNAZİ

EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ KOORDİNATÖR BAŞKANI

“SİPARİŞLERİ KAYBEDİYORUZ”

Bu yıl öngörülerimizin biraz altında bir seyirle ilerliyor. Yüksek maliyetler, kur istikrarsızlığı ve finansmana erişimdeki sıkıntılar nedeniyle ihracatçılarımızın hareket alanı daraldı. Türkiye’nin global pazarda “yüksek maliyetli üretim ülkesi” olarak algılanması, siparişlerin alternatif ülkelere kaymasına neden oluyor.

KÂRLILIK KALMADI

Döviz kurunda göreli istikrar olmasına rağmen yüksek maliyet baskısı ve iç talep daralması tekstil sektörünün kârlılığını yok etti. İhracat yaptıkça sermayemizi kaybettiğimiz bir dönemdeyiz ve firmalarımızın çoğu yılın sonuna kadar dayanmakta zorlanacak.


“İÇ PAZAR, İHRACAT VE ÜRETİM DARALDI”


GÖKHAN SIĞIN

TÜRKBESD BAŞKANI & BSH GELİŞEN PAZARLAR BÖLGESİ CEO’SU

POTANSİYELİN ALTINDA

İlk 6 aylık veriler beyaz eşya sektöründe iç satışlarda yüzde 8, ihracatta yüzde 5, üretimde yüzde 8 ve toplam satışlarda yüzde 6 düşüş yaşandığını gösteriyor. Rakamlar bize sektörümüzün hem iç pazar hem ihracatta dikkatli ve stratejik adımlar atması gereken bir süreçten geçtiğini gösteriyor.

“KAZANIMLARIMIZI KORUYACAĞIZ”

Sektör olarak uzun yıllar içinde elde ettiğimiz kazanımları korumak en büyük önceliğimiz. İhracat pazarlarında elde ettiğimiz başarı bizi bugün dünyanın en büyük 2’nci beyaz eşya üreticisi haline getirdi. Üretiminin yüzde 70’ini ihraç eden bir sektör olarak ihracattaki kaybın kalıcı hale gelmemesi için tüm tarafların iş birliği içinde hareket etmesi elzem.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz