Dünya organik ürün pazarının toplam hacmi 46 milyar dolar. Sektör, son
ekonomik krize kadar her yıl çift haneli büyüme gösterdi. Organik
ürünlere olan talep ise yıllık 5 milyar dolar artışla istikrarlı bir
şekilde büyümesini sürdürüyor.
Bu rüzgarı hisseden perakendeciler de hızlı ilerliyor. 2002’de cirosu
2,69 milyar dolar olan Whole Foods, 2008’de 8 milyar dolar büyüklüğe
ulaştı. Bu büyümede, perakende zincirinin organik gıdalara verdiği özel
önem ve bu sayede tüketicilerin gözünde oluşturduğu imaj çok büyük rol
oynadı.
Türkiye ise organik ürünler alanında henüz emekleme aşamasında. Sadece
organik gıdada 40 milyon dolarlık bir büyüklük söz konusu. İhracat ve iç
piyasa olarak değerlendirildiğinde ise hacmin 100 milyon dolarlara
ulaştığı tahmin ediliyor. Son dönemde organik ürün pazarında en gözde
ürünlerden olan organik pamukta ise büyüklüğün 780 milyon dolar olması
dikkat çekici. Yine de dünya rakamlarına ulaşmak için daha çok yol var.
Bu nedenle uzmanlar, pazarda önümüzdeki 5 yılda her yıl çift haneli
büyüme bekliyor.
Ege İhracatçılar Birliği’nin yaptığı çalışma ışığında ise Türkiye
organik ürün pazarının 3 yılda 500 milyon dolar, 5 yılda 1 milyar
dolarlık dış satış büyüklüğüne ulaşacağı tahmin ediliyor.
POTANSİYEL YÜKSEK
Türkiye’de organik tarımın geçmişi 80’li yıllara dayanıyor. Tamamen
yurtdışından gelen taleple gerçekleştirilen organik üretim, ilk olarak
kuru meyve ve fındık arzıyla başlamış durumda. Şu anda ise pazarda 200’e
yakın ürün çeşidi mevcut. Lokomotif ürünler ise incir, üzüm, kayısı
gibi kuru meyveler, fındık ve bakliyat olarak ön plana çıkıyor.
Türkiye’de organik pazarına üretim yapan irili ufaklı yaklaşık 325
şirket mevcut. Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği
(ORGÜDER) Genel Sekreteri Melahat Özkan, son dönemde Türkiye’de ve
dünyadaki gıda şirketlerinin çoğunun organik tarım konusunda Ar-Ge
çalışmalarına hız verdiğini söylüyor.
Gerçekten de Doğan Holding, Yaşar Holding, Esas Holding, Ülker gibi dev
gruplar, farklı markalar ve şirketlerle bu alana yoğunlaşmış durumda.
Yaşar Holding Pınar markasıyla organik süt üretiminde, Doğan Holding
Doğan Organik Ürünler şirketiyle yine süt kategorisinde, Esas Holding
City Farm ile sebze, meyve, baharat, et, kuruyemiş gibi kategorilerde,
Ülker ise Ülker Hero Baby markasıyla organik bebek mamalarında bu pazara
yönelik faaliyet gösteriyor.
Migros ve Carrefoursa gibi büyük perakende devleri de raflarındaki
organik ürün sayısını artırmak için kolları sıvamış durumda. Carrefour
Genel Müdürü Guillaume Vicaire, Türkiye’deki mağazalarında şu anda 13
olan doğal ürün sayısını önümüzdeki yıl 20’ye, 2013 yılına kadar 50’ye
çıkarmayı hedeflediklerini söylüyor.
Melahat Özkan ise önümüzdeki dönemde sektörün daha da hareketleneceğini
söylüyor ve ekliyor: “Ürün çeşitliliğinin ve ürünlerin sürekliliğinin
sağlanması için yatırımların artacağı düşünülüyor. Türk tüketicisinin
tüketim alışkanlıkları dikkate alındığında ise taze ürünlere ve
hayvansal gıdalara olan talebin artacağı tahmin ediliyor.”
PAZARIN DÜNYADAKİ DURUMU
Dünyada organik ürün sunumunda perakendeciler arasında kıyasıya bir
rekabet söz konusu. Dünya organik gıda pazarının yüzde 47,2’sini elinde
bulunduran ABD’de~
sadece organik ürün pazarına yönelik faaliyeti olan Whole Foods Market,
dünya liderliğini de elinde bulunduruyor. Wal-Mart ise yine organik ürün
pazarında ABD’nin önde gelen perakendecilerinden. İngiltere’de ise
Tesco, Sainsbury, Waitrose, Marks&Spencer gibi perakendeciler,
raflarındaki organik ürün sayısını her geçen gün artırıyor.
Datamonitor verilerine göre ABD’de organik gıda pazarı yüzde 15’lik bir
büyümeyle 2008 yılı sonunda 23 milyar dolara ulaşmış durumda. Pazar,
ABD’de 2013 yılında yüzde 65,9’luk büyümeyle 38,2 milyar dolara
ulaşacak.
Dünyada organik üründe bir başka önemli pazar olan Almanya’da ise
organik gıda pazarı geçen yıl yüzde 12,3’lük büyümeyle 8,2 milyar
dolarlık bir büyüklüğe ulaşmış durumda. 2013 yılına dek pazarın yüzde
55,6’lık bir büyüme ile 12,7 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Almanya,
bu büyüklüğüyle şu anda Avrupa organik ürün pazarının yüzde 33’ünü
elinde bulunduruyor.
Avrupa organik ürün pazarının yüzde 17,2’sini elinde bulunduran
İngiltere’de ise organik gıda pazarının büyüklüğü, 2008 yılında bir
önceki yıla göre yüzde 12 büyüyerek 4,3 milyar dolara ulaşmış durumda.
2013 yılında ise pazarın 6,7 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor.
10 MİLYAR DOLARLIK PAZAR
Türkiye henüz organik üründe emekleme aşamasında olsa da özellikle
tekstilde pek çok ülkeyi geçtiği görülüyor. Organik pamuk üretiminde,
2006-2007 verilerine göre yüzde 41’lik payla ilk sırada yer alıyor.
Hindistan yüzde 25’le Türkiye’yi izlerken Amerika yüzde 7,7, Çin ise
yüzde 7,3 ile Hindistan’ı takip ediyor.
Tekstil Araştırma Geliştirme Derneği (TADER) verilerine göre de pazar
her yıl yüzde 30-40 oranında büyüyor ve bu trend önümüzdeki 5 yıl da
süreceğe benziyor.
Dünyada organik tekstile olan ilgi, 90’lı yıllarda başlamış durumda. Bu
yıllarda Nike, Coop, Otto ve Patagonia gibi tekstil şirketleri, bu
alanda ön plana çıktı. Bu dönemde, global ölçekte nispeten bakir
sayılabilecek sektör, 2005-2007 döneminde toplam 1 milyar dolarlık bir
hacme ulaştı. 2012-2013 yıllarında ise 10 milyar dolarlık bir büyüklüğe
ulaşması bekleniyor. Bu büyüklükle de 5 yıl gibi kısa bir zamanda 10
katlık bir artış yaşanacağı tahmin ediliyor. Bu projeksiyona göre
Türkiye’nin payının ise 3 milyar dolarlara yaklaşacağı öngörülüyor.
Türkiye’de organik tekstil alanında iddialı şirketlerden Yeşim
Tekstil’in CEO’su Şenol Şankaya, şirket olarak 2001 yılından bu yana
organik tekstille ilgilendiklerini söylüyor. Küresel ısınmaya ve değişen
çevre koşullarına bağlı olarak “doğa dostu” kumaşların trend olacağını
yaklaşık 10 yıl önce öngördüklerini belirtiyor. ~
“Tüketicinin de bu tarz ürünlere ilgisinin arttığını tespit ederek bu
alana yatırımlarımıza hız verdik” diyen Şankaya, ilk olarak Nike için
kısmi organik pamuktan elde edilen bir iplikle kumaş ürettiklerini
belirtiyor ve ekliyor: “Müşterilerimizin talepleri doğrultusunda bu
yönde çalışmalarımızı hızlandırdık. Bugün yüzde 100 organik iplikten
kumaş üretir ve bu kumaşlardan da koleksiyon hazırlar hale geldik.”
SEKTÖR DIŞA BAĞIMLI
Esas Holding ise organik ürün pazarına ilgi gösteren bir başka dev grup.
Organik üretim faaliyetlerini City Farm şirketiyle yürütüyor. City Farm
Genel Müdürü Eşref Durace, organik sektörünün şu anda tamamen dışa
bağımlı bir yapısı olduğunu söylüyor. Durace, sözlerini şöyle
sürdürüyor:
“Günlük tüketime yönelik ürünlerde ciddi eksiklikler mevcut. Meyve,
sebze büyük tonaja sahip görünse bile bu ürünler taze tüketilen ürünler
olmayıp ağırlıklı olarak hammadde olarak kullanılıyor. Meyve suyu
üretimi 20 bin ton civarında olmasına rağmen iç piyasada bu büyüklüğün
100 tonu bile tüketilmiyor. Keza organik yumurtada, yıllık 10 milyon
adetlik bir üretim mevcut, ancak bu sayı büyük bir üreticinin 10 günlük
normal yumurta üretimine denk gelmiyor.” Durace, büyümenin normal
ürünlerle organik ürünler arasındaki fiyat farkına bağlı olduğuna dikkat
çekiyor.
Mevcut fiyat farkının kapatılmasının ise üretici ve satış noktalarının
yanlış değerlendirmeleri nedeniyle olası görülmediğini belirtiyor ve
“Örneğin bir zincir market, normal pirinci yaklaşık yüzde 25 kâr
marjıyla satarken organik ürünü yüzde 45 marjla satarsa bu sektörün
hızlı büyümesi çok zordur” diye konuşuyor.
Carrefour ile yaptığı anlaşma sonucu dev perakende zinciriyle
işbirliğine giden Alara Tarım’ın genel müdürü Kerim Taner ise özellikle
organik meyve-sebze satışının krizle birlikte yavaşladığına dikkat
çekiyor.
KRİZE RAĞMEN BÜYÜYOR
Organik süt pazarı ise şu an için hacmi küçük olsa da potansiyeli yüksek
olan alanlardan biri. Türkiye’nin ilk uzun ömürlü organik sütünü 2005
yılında üreten Pınar Süt’ün genel müdürü Ergun Akyol, Türkiye’de organik
süt pazarının 2008 yılında bir önceki yıla göre yüzde 26 oranında
büyüyerek, 1.414 gibi bir tonaja ulaştığını söylüyor. Ona göre pazar,
bundan 5 yıl sonra 5 bin ton seviyelerine ulaşacak bir kapasiteye
sahip.
Türkiye’de toplam UHT süt pazarı, 2008 verilerine göre 621 bin 798 ton
civarında bir büyüklüğe sahip. Organik sütün bu büyüklük içinden aldığı
pay ise şu anda sadece binde 2,3 düzeyinde.
Doğan Organik Ürünler Genel Müdürü İlhan Başaran, “Organik sütlerin 5
yıl içinde daha da çeşitlenerek toplam ambalajlı içme sütü pazarından
yüzde 2, özel süt pazarından da yüzde 40 pay alabileceğini öngörüyoruz”
diye konuşuyor ve ekliyor:
“Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde organik süt ve organik süt
ürünleri, toplam pazardan ülkelere göre değişmekle birlikte yüzde 3 ila 7
arasında pay alıyor. ~
Özellikle AB ülkelerinde organik pazarın payı her yıl yüzde 10 civarında büyüyor.”
GELECEK VADEDENLER
Organik ürün pazarından henüz oldukça küçük bir pay almasına rağmen
potansiyeli nedeniyle pek çok oyuncunun ilgi duyduğu alanlar da var.
Bebek mamaları kategorisi de bu alanlardan biri. Pazarda şu anda Ülker,
Hero Baby markasıyla ön planda. Şirket, 12 ayrı çeşit organik mamayı
tüketicisine sunuyor. Yıldız Holding yetkilileri, gıda dahil pek çok
farklı sektörde organik ürünlere büyük bir talep olduğunu söylüyor.
Birçok ürün grubuna yayılan bu eğilimin de şirketlerin organik ürünleri
değerlendirmesine neden olduğunu belirtiyorlar.
2008 yılı sonu verilerine göre bebek maması pazarının hacmi 9 milyon
332 bin kilogram. Organik bebek mamasının hacmi ise 872 bin 391 kilogram
civarında. Pazar, tonaj bazında ise her yıl ortalama yüzde 8-9
seviyesinde büyüme gösteriyor. Türkiye’de organik pazarında henüz
emekleme aşamasında olan bir başka kategori ise reçel. Reçel, tahin ve
pekmez ürünlerine yönelik organik üretim gerçekleştiren Koska’nın genel
müdürü Nevzat Dindar, pazarın henüz oldukça küçük olduğunu söylüyor. Bu
alanda sağlıklı bir veriye ulaşmanın oldukça zor olduğunu belirtiyor.
Organik reçel pazarının, normal reçelden aldığı payın kendi ürünlerinden
gözlemledikleri kadarıyla yüzde 1-2 civarında olduğuna dikkat çekiyor
ve ekliyor: “Biz Koska olarak önümüzdeki 5 yıllık hedeflerimizde, bu
sektörde en az yüzde 200 büyümeyi öngörüyoruz. Bu hedef, ilk bakışta çok
abartılı gelebilir ancak bu hedefi yüksek tutmamızın birkaç önemli
nedeni var.
Dünyada son 8–10 yılda organik ürün tüketimi tam 5 kat arttı. Bunun
için sektör, kendi içinde büyüme potansiyeline sahip diye
düşünüyoruz.”
Bir başka emekleme aşamasında olan pazar ise organik kozmetik. Bu alanda
tam olarak rakamlara ulaşmak mümkün değil. Ancak Avrupa’daki sayılar
genel de olsa doğal kozmetiğin potansiyeli hakkında bilgi veriyor.
Avrupa’da sertifikalı doğal kozmetiğin genel kozmetik pazarındaki payı
yüzde 2. Çevre bilincinin daha önce ortaya çıktığı ve daha hızlı
geliştiği Almanya’da ise bu oran yüzde 6 civarında. Bu oranların 2012
yılında Avrupa’da yüzde 6, Almanya’da ise yüzde 10 oranlarına
ulaşılacağı tahmin ediliyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?