Heyecan veren büyüme hesabı

Yabancılar kişi başına düşen tüketim rakamlarından etkilenerek Türkiye pazarına giriyor.

1.01.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Heyecan veren büyüme hesabı


 

Bundan tam dokuz yıl önce Avrupa’da, her bin kişiye 475 otomobil düşüyordu. 2010 yılında bu rakam, 550’ye ulaştı.Yani Avrupa’da bin kişiye düşen otomobil sayısı, 9 yılda yüzde 15,8 arttı. Türkiye ise Avrupa’dan daha hızlı büyüdü. 2002’de bin kişiye düşen otomobil sayısı sadece 70’ti. Dokuz yılda bu rakam yüzde 31,4 artarak 92’ye ulaştı. Bu rakamlar özetle şunu söylüyor: 2002 yılında Avrupa’ya göre Türkiye’nin tüketimi 6,7 kat azken bugün bu fark 5,9’a indi. Düşüş var, ancak fark neredeyse korunuyor.İşte bu fark, pek çok sektör için “yüksek büyüme potansiyeli” anlamına geliyor. Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul, bulundukları sektörlerde kişi başına  hesaba dayanarak büyüme potansiyeli olduğunu söylüyor. Capital CEO Club toplantısında CEO’lara özel bir sunum yapan Kurtul, buradaki büyüme hesaplarını şöyle aktardı:“Bulunduğumuz sektörlerin tümü yüksek büyüme potansiyeli taşıyor. Avrupa’da kişi başı  enerji tüketimi yaklaşık  8 bin kilovat saat. Türkiye’de ise 2 bin 300 kilovat saat. Enerjide 3,5 misli büyüyebiliriz. Sigortada durum daha da çarpıcı. Kişi başına düşen hayat dışı sigorta prim üretimi Avrupa’da yaklaşık 1.300 dolar. Türkiye’de ise 100 dolar. Yani sigortada 13 misli büyüme potansiyeli var.” Kişi başına dayalı yüksek büyüme hesabını, sadece Sabancı değil pek çok grup yapıyor. Türkiye’nin pek çok alandaki bu doymamış pazar yapısı herkesi heyecanlandırıyor. Zaten birçok yabancı şirket de kişi başına düşen tüketim rakamlarından etkilenerek Türkiye pazarına giriyor.

 

 GELİR VE ALIŞKANLIKLAR ETKİLİ

Sektörler ve bunların alt kategorileri incelendiğinde Türkiye, tüketim olarak Avrupa’nın oldukça gerisinde yer alıyor. Bunda en önemli etken ise düşük gelir düzeyi. Gelirdeki dalgalanmalar, ekonomideki belirsizlikler de haneleri tüketimden uzaklaştırıyor. Tüketim alışkanlıkları ise Avrupa’ya göre daha az tüketmemizin bir diğer önemli nedeni. Örneğin sigorta, büyüme potansiyelinin en yüksek olduğu sektörlerden biri. Özellikle hayat dışı sigortada, Türkiye’de kişi başına düşen prim üretimi 100 dolarken bu rakam Avrupa ülkeleri ortalamasında 1300 dolar.

Burada tüketimin Avrupa’dan 13 kat geride olmasının nedenlerini Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su, şöyle açıklıyor: “Ülkemizde sigorta bilinci yok. Olsa da bu tek başına yeterli olmayabilir. Ulusal ve bireysel bazda ekonominin iyi durumda olması, kişi başına düşen gelirin yükselmesi ve işsizlik oranlarının azalması sigortalılık oranını doğrudan etkileyecektir.” Süt, Avrupa’ya göre 3,4 kat daha az tükettiğimiz önemli bir diğer kategori. Pınar yetkilileri, Türklerin daha az süt içmesini daha çok yoğurt tüketme alışkanlığına bağlıyor. Boyada ise Avrupa’da 20 kg’a çıkan kişi başı tüketim, Türkiye’de 6 kg’da kalıyor. Polisan CEO’su Erol Mizrahi,~

“Bu uçurumun önemli bir boyutu alım gücündeki farklılık. Ancak tüketim alışkanlıklarımız da farklı. Ülkemizde, boyama 3-4 yıllık bir frekansta ve bir boyacı vasıtasıyla uygulanmakta.Avrupa da ma sıklığı  yüksek ve uygulama da genellikle tüketiciler tarafından hobi amaçlı yapılıyor” diyor.

AVRUPA’YI YAKALAR MIYIZ?

26 önemli sektörde ve alt kategorilerinde yaptığımız araştırma, kişi başına tüketim rakamlarının Avrupa’nın oldukça gerisinde olduğunu ortaya koyuyor. Bunlar arasında deri, hazır giyim ve boya gibi farkın kapanmasının çok zor olduğu, ama yine de büyüme potansiyeli yüksek sektörler var. İnternet, ambalajlı su ve leasingde ise Avrupa tüketim rakamlarının çok hızlı yakalanacağı tahmin ediliyor. Perakende ve sigorta sektörlerinde ise kişi başı  tüketimin 10 yılda Avrupa seviyesine gelebileceği öngörüler arasında. Örneğin Türkiye’de leasing kullanan kişi başına  22 Euro, Avrupa’da ise 321 Euro. Aradaki fark 14,6 kat olmasına  rağmen Finansal Kiralama Derneği (FİDER) Başkanı Bülent Taşar, bu farkın 5 yılda kapanacağını söylüyor. Buradaki büyümenin yasal düzenlemelerin yapılması  ve  KDV oranının yüzde 1’e indirilmesiyle hızlanacağını  belirtiyor.İnternet penetrasyonu verilerini yorumlayan TTNET Genel Müdürü Tahsin Yılmaz, “Avrupa ile Türkiye arasında kapanması imkansız büyük farklar yok” diyor. Türkiye’de nüfusu 20 binin üzerindeki yerleşim alanlarında penetrasyon oranının ciddi  şekilde yükseldiğini belirten Yılmaz, “Kentsel ve yarı kentsel kesimde internet penetrasyonu yüzde 40 seviyesindeyken kırsal kesimde oran yüzde 17’ye düşüyor. Kırsal kesimin internet erişimini artırabilirsek kısa süre içerisinde oranı Avrupa ortalaması olan yüzde 56 seviyesine taşıyabiliriz” diye konuşuyor.

BÜYÜME SENARYOLARI

Planet Retail’e göre Türkiye’de kişi başına perakende harcaması, 2002 yılında 1.000-1.500 dolar seviyesindeyken bugün 3.500-4.000 dolar bandını aştı. 2020’ye kadar perakende harcamalarının 2,2 misli büyüyeceği hesaplanıyor. Sektörün geçmiş 8 yılı, sadece perakendede değil pek çok alanda büyümenin nasıl olacağıyla ilgili senaryoyu önümüze koyuyor. Sabancı Holding Perakende Grup Başkanı Haluk Dinçer, “Bu dönem içerisinde kişi başına düşen gelir, 3 bin 500 dolardan 10 bin dolara ulaştı. POS sayısı 500 binden 1,8 milyona, kredi kartı sayısı da 16 milyondan 47 milyon adede çıktı. Bu resme bakınca ekonomi geliştikçe ve gelir düzeyi arttıkça perakende harcamaları da bu paralelde artıyor” diye konuşuyor. Dinçer, gelir artışının tüm gelişmeleri etkileyen en önemli faktör olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Tüketiciye cazip ürün ve hizmetlerle iyi fiyat sunmamız önemli. Mağaza açılışları, AVM yatırımları politik ve ekonomik istikrardan güç alacak. Adil bir vergi ortamı, kayıt dışılığın azaltılması ve istihdam üzerindeki yüklerin hafifletilmesi de büyümeyi destekleyecek.” Otomotiv sektöründe de rakamlar çarpıcı. Avrupa’da bin kişiye 550 otomobil düşerken Türkiye’de bu rakam 92.6 kat büyüme potansiyeli olan Türkiye pazarının Avrupa’yı nasıl yakalayacağını Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Başkanı Mustafa Bayraktar,şöyle anlatıyor: “Araç satışlarını  hızlandırmak için vergilerde ciddi indirimler gerekiyor. Şirketler de markalaşma yatırımlarını artırmalı. Vergiler azalırsa ve hurda araç değerlendirilmesini sağlayacak formüller geliştirilirse 5 yıl içinde 1 milyon araç satışı  hedefine ulaşılabilir.”~

 

10 ALANDA POTANSİYEL BÜYÜK

Avrupa’ya göre kişi başına tüketimde en geride kalan sektörler, Aynı ızamanda büyüme potansiyelinin en yüksek olduğu alanlar. Bunların başında BT geliyor.İngilizler BT’ye yılda 1.485 dolar harcıyor. Türkler ise sadece 103 dolar. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Ortadoğu ve Afrika bölgesi, tüm dünya BT harcamalarının sadece yüzde 5’ini gerçekleştiriyor. IDC Türkiye Ülke Müdürü Nevin Çizmecioğulları, BT’deki büyüme potansiyeline ilişkin şunları söylüyor: “Ortadoğu ve Afrika bölgesi BT’de yeni yatırımların yüzde 17’sini alıyor. Türkiye, yatırım çeken çok önemli bir coğrafyada. Türklerin aldıkları donanımları daha iyi kullanabilmeleri için daha fazla yazılım ve servis harcaması  yapması bekleniyor.

Güvenlik, iş zekası gibi güncel yazılım ürünlerinde 2 basamaklı büyüme göreceiz.”Finans sektörünün 3 alanı yüksek büyüme potansiyeline sahip. Leasing kullanımının 14,6 kat, hayat dışı sigorta prim üretiminin 13 kat ve bankacılıkta kredi kullanımının 12,6 kat artacağı hesaplanıyor. İnşaat sektörüne yapılan yatırımların artması, inşaat malzemesi olarak kullanılan pek çok üründe tüketimi hızla artırıyor. Özellikle yalıtım malzemelerinde büyüme potansiyeli yüksek. Avrupa’da kişi başına düşen yalıtım malzemesi 1 metreküp iken Türkiye’de bu rakam 0,1 metreküp. ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, 10 kat büyüme potansiyeline dikkat çekiyor. Otomobil, dondurma ve mobilyada tüketimin 5-6 kat artacağı hesaplanıyor.

YOLU HIZLI ALACAKLAR

Tahminler, çeşitli sektörlerde tüketimde Avrupa’nın en erken 2013 ve 2015’te yakalanabileceği üzerine yapılıyor. Örneğin ambalajlı su tüketiminde büyüme potansiyeli 1,2 kat. Saka Su Genel Müdürü Suat Atalay, su tüketiminin kişi başına 128 litreden 150 litreye çıkması için “3-5 yıl yeterli” diyor. Leasing kullanımının da 2015’e kadar Avrupa’daki rakamlara ulaşalacağı öngörülüyor. Buradaki büyüme hızı çok enteresan… Çünkü Türkiye’de kişi başına leasing kullanımının Avrupa’yı yakalaması için 14,6 kat büyümesi gerekiyor. Dondurma, 5 kat büyüme potansiyeli taşıyan önemli bir alan. Sektörün büyük oyuncusu Algida’nın bugüne kadarki büyümede rolü büyük. Algida Pazarlama Direktörü Özgür Kölükfakı dondurma tüketiminin son 10 yılda 9 kat arttığına dikkat çekiyor ve “ABD’nin 5’te 1’i kadar tüketiyoruz. Hedefimiz, kişi başı tüketim miktarını 5 yılda 2 katına çıkarmak” diyor. Zeytinyağı , yumurta ve beyaz ette de 5 yılda Avrupa’ya yetişme ihtimali söz konusu. Keskinoğlu Yönetim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu, zeytinyağında 5 yılda 10 kat, yumurtada 2 kat ve beyaz ette 1,3 kat büyüme potansiyeline dikkat çekiyor. Keskinoğlu, şöyle devam ediyor: “Türkiye’deki üretim standartları Avrupa’nın üstünde. Öz ellikle piliç eti ve yumurta Avrupa’dan çok daha ucuza satılıyor. Kişi başın düşen gelirin yükselmesiyle tüketim artacak.”

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz