Yabancının ilk durağı

Türkiye'ye gelmek isteyen yabancı yatırımcılar en çok hangi şirketleri ,hangi özelliklerinden dolayı tercih ediyorlar ?

1.07.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yabancının ilk durağı

Her hafta birkaç yatırımcı geliyor. Ortak olalım, şunu satar mısın, bunu alır mısın diye. Henüz somut bir şey yok. Fonların ilgisi devam ediyor. Yatırım bankaları kanalıyla haber yollanıyor.” Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, bu değerlendirmeyi 2005 yılında yapmıştı. Aradan 5 yıl geçti, ama konu içecek, hele de bira olunca gelen yabancılar hala Anadolu Grubu’nun kapısını aşındırıyor. Mobilyada İstikbal ve Bellona markalarıyla dikkat çeken Boydak Holding’in de tekliflerle gelen ziyaretçileri fazla. Tüketici
perakendeciliğinin lideri Teknosa, pazara girmek isteyen yabancıları sık sık ağırlıyor. Perakende denince çalınan ilk kapı Migros oluyor.  Yukarıdakiler gibi her sektörün gözde şirketleri var. Türkiye’ye gelmek isteyen yabancılar, soluğu ilk kez bu şirketlerde alıyor. Gıdadan beyaz eşyaya, inşaattan finansa 34 sektörü kapsayan araştırmamızda, yabancıların ilk kimin kapısını çaldığını araştırdık. Ortaya sayısı 80’e ulaşan bir liste çıktı. Kim bu şirketler? Ortaklık niyetinde olan yabancılar neden ilk onlara gidiyor? Onları bu kadar tercih edilir kılan özellikleri neler? Yabancılar ne arıyor, yerli oyuncular ne veriyor? İşte bu soruların yanıtı ve yabancıların en fazla ziyaret ettiği yerli şirketler…

KAPISI ÇOK ÇALINANLAR
Ortaklık kültürünün olması sebebiyle Sabancı, Koç gibi gruplar, yabancıların en fazla kapısını çaldığı holdinglerin başında geliyor. Bunun dışında Çalık, Borusan Holding ve Eczacıbaşı Topluluğu da hem odaklandıkları sektörlerde hem farklı alanlarda yabancıların işbirliği anlamında bağlantıya geçtiği gruplar arasında. Öte yandan yeni projelere ilgileri sebebiyle Fiba ve MV Holding de sıklıkla ziyaret edilenler arasında sayılıyor. Yabancılar, sadece satın alma anlamında değil farklı iş yapış biçimleriyle pazara girerken de birçok yerli oyuncunun kapısını çalıyor. Örneğin tekstil, gıda gibi üretim ağırlıklı sektörlerde üretim bazlı birliktelikler, perakende ağırlıklı sektörlerde ise lisansörlük odaklı işbirlikleri öne çıkıyor. Stratejik ortaklıklar da diğer işbirliği örnekleri arasında.
Bankacılıkta ise durum biraz daha farklı. Pazarda yabancı ortağı olmayan yerli banka neredeyse kalmadığı için söz konusu işbirlikleri satın alma ve proje finansmanı konularında yoğunlaşıyor. Bu alanda yabancı oyuncuların en fazla ziyaret ettiği bankalar Garanti ve Yapı Kredi. Anadolu Grubu’na ait olan Alternatif Bank ise ortaklık birleşme anlamında ilk ziyaret edilen bankalar arasında. Onu Tekstilbank takip ediyor. Sektörler bazında gidersek Anadolu Grubu, gerek alkolsüz içecek ve gerek bira pazarına girmek isteyen bir oyuncunun mutlaka görüştüğü bir yerli dev. Aynı durum ev tekstilinde Zorluteks, gıdada Ülker, faktoringde Lider Faktoring, hazır giyimde Boyner, organize perakende de ise Migros ve BİM için geçerli. Mobilyada Boydak Grubu’nun markalarıyla Doğtaş ve Nurus Mobilya öne çıkıyor. Enerjide Zorlu, Akkök, Limak, altyapı ve inşaatta ise Enka, Yapı Merkezi, Akfen, Nurol ve Alarko’nun adı sayılıyor.

Yabancılar ilk olarak hangi şirketlere gidiyor görmek için görsele tıklayın

YABANCILAR NE ARIYOR?
Peki yabancıların bu şirketlere ilgi göstermesinin ardındaki nedenler ne? Şeffaflık, kurumsallık, güçlü sermaye yapısı, yüksek kârlılık, düşük risk ve hazır altyapı gibi unsurlar hemen her sektör için geçerli “ilk kriterler” arasında sayılabilir. Seas Capital Partner CEO’su Şevket Başev, yabancıların ne istediğini şöyle sıralıyor: “Gelecek potansiyeli taşıyan sektörlerde, kâr marjı ve pazar payı yüksek şirket olması çok önemli. Ülkeye doğrudan girecek yabancı rakipler için caydırıcı düzeyde pazara giriş engeli yaratmış olmaları da tercih sebebi oluyor. Ayrıca kurumsal yapının tamamlanmış olması yabancıların aradığı kriterler arasında.” Avm mfi partners Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Aydın Yurdum, konuyu AVM sektörü açısından değerlendiriyor: “Fonksiyonel ve potansiyel müşteri yapısı, kira toplama yüzdeleri ve sürdürülebilir bir başarı grafiği AVM’ye olan yatırımcı ilgisini oluşturuyor. ~
Özellikle bu dönemde, krizi sorunsuz ya da az sorunla geçiren AVM’ler mercek altına alınıyor.” Mobilyada ise yabancıların baktığı kriterlerin başında kayıtlı olmak geliyor. Mobilya Sanayicileri Derneği Başkanı Nazif Türkoğlu, “Satış sonrası servis, kaliteli üretim, Ar-Ge süreçleri, özgün tasarımlar, altyapı ve marka bilinirliği diğer önemli kriterler” diyor. Petrol Sanayi Derneği Genel Sekreteri Erol Metin ise “Belirleyici kriterler yabancı yatırımcının Türkiye’de kendini nasıl konumlandırmak istediğine bağlı. Pazarda 50’nin üzerinde şirket var. Birinci lig dediğimiz ilk 8-9 şirketin dışında orta ölçekli şirketlerle de görüşmeler yapılıyor” diye konuşuyor.

GÖZDELERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Yabancıların aradığı tüm bu kriterleri bünyesinde taşıyan yerliler ise doğal olarak kapısı ilk çalınanlar oluyor. Uzmanlara göre hangi sektörde olursa olsun büyüme potansiyeli olan orta ve üstü ölçekteki şirketler, her zaman için yabancıların radarında. Bu yerli oyuncuların ortak özelliklerine gelince… Hemen hepsinin kendi pazarında ilk 5’te olduğu gözleniyor. Ayrıca güçlü bir satış ağı, pazar payı, marka bilinirliği, hazır altyapı da gözde yerlilerin ortak özellikleri arasında.  Unicredit Türkiye Direktörü Merve Orak, yabancıların ilgi ve talebini çeken yerlilerin ortak özelliklerini şöyle sıralıyor: “Finansal güçlerinin diğer rakiplerine nazaran daha sağlam olması, Türk bankalarıyla sağlıklı ilişkileri olması, hükümet ve kamu kurumlarıyla politik konjonktürden bağımsız, tarafsız ilişki içinde olmaları, kurumsallaşmış olmaları ve özellikle enerji, ilaç gibi sektörlerde ispatlanmış spesifik bilgi ve deneyim, bu yerlilerin ortak özellikleri olarak sıralanabilir.” Nielsen Tüketici Araştırmaları Direktörü Bahadır Tomaç ise “Perakende, finans gibi tüketiciyle doğrudan ilişki kuran ve yerelliğin önemli kriter olduğu sektörlerdeki güçlü oyuncular, her zaman yabancıların hedefleri arasında” diye konuşuyor.
Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği Başkanı (AMPD) Mehmet Nane, perakende sektörüne ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor:  “Yabancılar, yerli şirketin büyüme potansiyeline, pazardaki penetrasyona, operasyonel yeterliliğe, insan kaynaklarının etkinliğine, bilgisayar altyapısına ve çevre ülkelerde büyüme olanaklarına da bakıyor. Bunlara sahip oyuncular da doğal olarak ilgi görüyor.”

İLK ADRES “BİRİNCİ LİG”
Yabancıların adresi, büyük çoğunlukla “birinci lig” oyuncuları oluyor. Yönetim uzmanı Ali Özgenç, “Türkiye pazarına girmek isteyen yabancı şirketlerin, ilk olarak ilgilendikleri sektörün Türkiye’deki durumunu incelediklerini ve mevcut oyuncuları değerlendirdiklerini düşünüyorum. İlk kapısını çaldıkları şirketler de bu sektörde yer etmiş şirketler” diyerek bu görüşü doğruluyor. MOSDER Başkanı Nazif Türkoğlu, mobilyada en çok pazar liderlerinin talep gördüğünü belirtiyor ve ekliyor: “Kayıtlı üretim yapan, ölçek büyüklüğüne sahip, tasarım, Ar-Ge ve ihracat alanında öne çıkan şirketler tercih ediliyor. Dolayısıyla pazarın büyük bölümüne hakim olan MOSDER üyeleri, yabancıların incelediği ve kapısını çaldığı şirketlerin başında geliyor. Yüksek satış yapan, tüm süreçleri kayıt altına alınmış ve tasarımlarıyla öne çıkan şirketlerin yaklaşımları bilinmek isteniyor.”  
AMPD Başkanı Mehmet Nane’ye göre de özellikle perakende sektöründe birinci ligde olmak önemli bir avantaj: “Sektörel olarak bakıldığında genelde pazar lideri, belli bir büyüklüğe ve operasyonel olgunluğa gelmiş firmayı resmettiği için bu alanda yatırım yapmak isteyen firmaların ilgisini daha fazla çekebiliyor. Yabancı yatırımcı finansal, stratejik ve pazarlama konularında getireceği know-how ile bu potansiyeli daha rahat kâra dönüştürme şansına sahip.” ~
Enerji, gıda, faktoring, ev tekstili gibi sektörlerde de ilgi çekenler pazar liderleri ve liderin yakın takipçileri oluyor. Beyaz eşyada Arçelik ve Vestel, teknoloji markette Teknosa, ev tekstilinde Zorluteks’in öne çıkmasının bir nedeni de lider olmaları.

KÜÇÜKLERİN ŞANSI VAR MI?
Uzmanlara göre birçok sektörde birinci ligdeki 8-10 oyuncu, yabancıların ilk adresi olduğu için genelde küçük ölçeklilerin çok fazla şansı yok. Ama bazı sektörler için bu durum çok geçerli değil. Örneğin lojistik buna iyi bir örnek. Lojistik uzmanı Atilla Yıldıztekin, “Bizim sektörde yabancılar, genelde pazar liderine gitmez” derken bunun gerekçelerini de şöyle açıklıyor: “İlk olarak daha çok orta büyüklükte şirketlerle görüşülür. Pazarda belli bir liderin olmaması da bunu etkiliyor, ancak lojistikte ilk 5 firmaya gidilmez. Ama açıkçası çok küçüklerin de şansı yok. Orta ve üzeri büyüklükte, araç parkları olan, profesyonel bir anlayışla yönetilen ve ikinci neslin devrede olduğu aile şirketleri cazip.” “Küçüklerin hiç şansı yok” demeyi doğru bulmayan bir başka isim de AMPD Başkanı Mehmet Nane. Nane’ye göre özellikle perakendede, henüz doymamış pazarlarda küçük çaplı şirketlerin de şansı var: “Yabancı yatırımcılar büyütebilecekleri, doygunluğa ulaşmamış, yeniliklere açık sektör ve şirketleri de tercih edebiliyor. Bu açıdan bakıldığında küçüklerin de yabancı evlilikleri muhtemel.” Ernst&Young Kurumsal Finansmandan Sorumlu Yönetici Ortağı Demet Özdemir ise birçok irili ufaklı firmanın rekabet ettiği sektörlerde, küçük şirketlere ilginin daha fazla olabildiğini vurguluyor: “Örnek olarak gıdayı, küçük ev aletlerini, bilişimi ve ilaç sektörünü verebiliriz. Aslında bu husus, gelen yabancının hedeflediği pazar payına göre değişiyor. Çok büyük firmalar önce büyük gruplarla görüşüyor. Ancak bazı sektörlerde yerli büyükler, çok baskın olabiliyor. Hisse satışına sıcak bakmadıkları gibi kendileri alıcı taraf da oluyor. Bu durumda yabancıların rotası, piyasanın daha küçük oyuncularına yöneliyor.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz