2021’de bir ürünü yerine koyma maliyeti plastikte yüzde 150, tekstilde yüzde 128, boyada yüzde 100, otomotivde yüzde 35 arttı...
Nilüfer Gözütok Ünal
Hammaddede fiyat artışlarının yanında yükselen kurlar ve enflasyon, yerine koyma maliyetini bu seviyeye taşırken 2022’nin ilk 7 ayında bazı sektörler için tablo daha da kötüleşti. Küresel resesyon endişeleriyle azalan talep ve düşen emtia fiyatlarına rağmen otomotiv, ev tekstili, elektronik ve hızlı tüketimde ürünü yerine koyma maliyeti artmaya devam ediyor. Kârlılıkları ve finansal dengeleri tehdit altındaki şirketler de bu durumdan korunmanın yollarını arıyor.
İnşaat sektöründe maliyet artışları son dönemde ağırlaştı. Arsa dahil Türkiye genelinde ortalama konutta metrekare birim fiyatları 12 bin TL’ye yükseldi. Bu rakam 2021 yılında 5 bin TL’ydi. Bu durum temel girdilerdeki artıştan kaynaklandı. Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı M. Erdal Eren, bu yıl da maliyet artışlarının sürdüğünü belirtiyor. İnşaat demirinde yüzde 44, hazır betonda yüzde 82, çimentoda yüzde 63, alüminyum profilde yüzde 40 artış yaşandığına dikkat çeken Eren, “Halihazırda yükselen fiyatlar, savaşın ne zaman biteceğinin belirsiz olması ve döviz kuru üzerindeki baskılar maliyetlerdeki mevcut seyrin önümüzdeki dönemde süreceği beklentisini yaratıyor” diyor. Başkanın önemli bir uyarısı da var. Doğrudan ve dolaylı olarak 200’ün üzerinde alt sektörü besleyen inşaatta olası bir yaprak dökümünün ekonominin geneli açısından büyük sorun yaratabileceğini dile getiren Eren, şöyle konuşuyor: “Anadolu’nun genelinde çok sayıda müteahhit hayatta kalma savaşı veriyor. Büyük firmalarımızca dahi kamu sözleşmelerindeki koşulları yerine getirmede yaşanan sorunlar seslendirilmeye başlandı. Orta ve dar gelirliler için konut sahibi olmak zorlaştı. İlk el satışları hareketlendirecek adımlara ihtiyaç var.” Bugün başta inşaat olmak üzere her sektör artan maliyetler nedeniyle üretimde zorlanıyor. Ürünü yerine koyma maliyetini artıran bu durum, sektörleri farklı tehditlerle karşı karşıya bırakıyor.
ARTIŞIN BİLEŞENLERİ
Sektörlerde ürünü yerine koyma maliyetini artıran süreç ağırlıklı 2021 yılında başladı. Yıl boyunca TL’nin dolar karşısında yüzde 75 değer kaybetmesi girdileri dolar bazlı olan sektörlerde doğrudan maliyet artışına neden oldu. Örneğin plastik sektöründe hammaddeler dolar bazında yüzde 100 arttı. PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “Ayrıca işçilik, enerji ve lojistikteki artışlar da TL cinsinden yerine koyma maliyetini yüzde 150 artırdı” diyor. Elektronik, otomotiv, hazır giyim, kimya, mobilya ve gıda sektörlerinde de tablo değişmedi. Elektronik ürünlerde artış yüzde 20 seviyesinde, hazır giyimde yüzde 40 oldu. Tekstil İhracatçıları ve Çalışanları Derneği (TİHCAD) Başkanı Ergin Aydın’a göre hazır giyimde pamuk, kumaş ve enerji fiyatlarıyla döviz kurlarındaki yükseliş bu tabloyu yarattı. Otomotivde 2021 yılında bir aracın ortalama maliyeti 200 bin TL’yken yerine koyma maliyetinde yüzde 35 artış yaşandığını belirten Sadık Grup Yönetim Kurulu Başkanı Oktay Mersin, bu durumun temel nedeninin enflasyon olduğunu dile getiriyor. Döviz kurlarındaki artışların da etkisiyle üretim maliyetlerinin ivmelendiğini söylüyor. Yerine koyma maliyetlerinde 4 ayrı etkenle karşılaştıklarını anlatan Hafele İcra Kurulu Başkanı Hilmi Uytun, yüksek döviz kurları, navlun ücretleri, hammadde fiyatları ve enflasyonun bu etkenleri oluşturduğunu belirtiyor. Uytun, “2021’de yüzde 47 olan yerine koyma maliyet artışı 2022’nin ilk yedi ayında yüzde 31 oranında gerçekleşti” diyor. Kimya sektöründe özellikle artan çevre politikaları, tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar ve kur artışları nedeniyle çok volatil bir süreç yaşandığına dikkat çeken Akça Kimya Genel Müdürü Alp Sarıcı, “Üründen ürüne değişmekle birlikte 2021’de ürünlerin genel anlamda yerine koyma maliyeti ortalama yüzde 100 ile 400 arasında arttı” diyor.
BU YILKİ TABLO
2022 de birçok sektör için yerine koyma maliyetlerinin arttığı bir yıl olmaya devam ediyor. Özellikle hızlı tüketim ürünleri sektöründe her bir ürün kategorisinde kur kaynaklı yükseliş dikkat çekiyor. ToptanTr.com Kurucu Genel Müdürü Sezgin Şener, bu yıl ilk 7 ayda hızlı tüketim ürünlerinin yerine koyma maliyetlerinde yüzde 70, bir önceki yılın aynı dönemine göre de yüzde 120’lik artış olduğunu ifade ediyor. Maliyetlerin her ay arttığını dile getiren Şener, “Artışı getiren en önemli etkenlerden biri döviz kurundaki yükseliş oldu. Bu yükselişin üzerine döviz bazında artan hammadde fiyatları da eklendiğinde, TL’de hem ÜFE hem TÜFE’de katmerli fiyat artışları gerçekleşti. Nakliyede de öngörülemeyen artışlar oldu. Dolayısıyla ürünün nihai tüketiciyle buluşma anına kadarki tüm süreçte maliyetler yükseldi” diyor. Plastik sektöründe ilk 7 ayda yerine koyma maliyetleri yüzde 40 artış gösterdi. BLC Group Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Balcıoğlu, bu yıl temmuz ayı sonuna kadar tekstilde ürünü yerine koyma maliyetindeki artışın yüzde 66 olduğunu açıklıyor. Bu artışta zaman zaman petrol ve hammadde fiyatlarındaki gerilemelere bağlı ufak değişimler olduğunu da ifade eden Balcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor. “Artışın temel nedenleri kapasite kullanım��nda ciddi düşüş, doğal gaz ve enerji maliyetlerinde artış.” TİHCAD Başkanı Ergin Aydın da hazır giyimde yerine koyma maliyetlerinin şu ana kadar yüzde 100’e ulaştığını açıklıyor. “Çünkü hammaddede ve enerji fiyatlarında tüm dünyada yaşanan artışlara bağlı olarak pamuk, iplik, kumaş ve yan malzeme fiyatlarında TL cinsinden yüzde 100’ün üzerinde artış oldu. İş gücü maliyetleri de asgari ücrete yapılan zamlarla birlikte yüzde 100’e yakın gerçekleşti” diyor. Alkollü içecek sektörü, kurlardaki artıştan doğrudan etkileniyor. Sektörde yerine koyma maliyetlerinin yüzde 107 arttığını ifade eden Pernod Ricard Türkiye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Genel Müdürü Selçuk Tümay, “Ocak 2022’den itibaren kur ve enerji kaynaklı nakliye giderleri, maliyetlerimizde çok ciddi bir artış yarattı” diye konuşuyor.
RESESYON ETKİSİ
Her ne kadar birçok sektörde yerine koyma maliyeti artsa da küresel resesyon endişesi bazı hammadde fiyatlarında gerilemeye yol açıyor. Bu da yerine koyma maliyetinde tabloyu değiştiriyor. Örneğin bu yıl nisan ayından itibaren bakır fiyatları düşüşe geçti. Bu durumun stoklarda ve ürün yerine koyma birim maliyetlerinde yüzde 22 düşüşe neden olduğunu belirten Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, bu gelişmenin nedenlerini şöyle açıklıyor: “FED ve diğer ülkelerin merkez bankalarının agresif fiyat artırımlarının küresel piyasalarda durgunluğa yol açacağı endişesi var. Bu nedenle talep daralıyor. Bu da bakır fiyatlarını düşürüyor. Ancak enerji, finans ve nakliye maliyetleri artmaya devam ediyor.” Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİD) Başkanı Güçlü Kaplangı, sektörün en önemli girdisi olan paslanmaz çelik fiyatının son iki yılda yüzde 200 arttığını, bu artışın da bu yıl mart ayına kadar sürdüğünü belirtiyor. Resesyon beklentisi nedeniyle fiyatlarda biraz gerileme söz konusu olduğunu dile getiren Kaplangı, “Ancak hala eski fiyatlara göre paslanmaz çelik fiyatı yüzde 70-80 daha yüksek. Eskiye dönüş olup olmayacağı da belirsiz” diyor. Ankutsan CEO’su Deniz Erdoğan, oluklu mukavva üretiminde kullanılan kağıtların Aralık 2021’de yılın başına göre yüzde 220 artış yaşadığını, bu artışın Mart 2022’ye kadar sürdüğünü açıklıyor. Erdoğan, “Nisan itibarıyla artış bir miktar düşüşe geçti. Buradaki ana etkenler, arz kısıtlarının gevşemeye başlaması ve tüketim tarafındaki azalan talep” diye konuşuyor.
İYİ VE KÖTÜ SENARYO
Sektörlerin yılın geri kalanına ilişkin beklentileri farklı. Şirketler geleceği iyi ve kötü senaryolar üzerinden tahmin etmeye çalışıyor. Ankutsan CEO’su Deniz Erdoğan, iyi senaryoda enerji emtialarındaki düşüşle maliyet baskısının bir miktar azalabileceği görüşünde. Ancak bu senaryonun kısa vadede zor göründüğünü söyleyen Erdoğan, “Bu nedenle kötü senaryoda maliyet baskıları sebebiyle fiyat artışlarının tekrar yaşanacağını öngörüyoruz” diyor. Akça Kimya Genel Müdürü Alp Sarıcı için iyi senaryo enerji fiyatlarında ve tedarik zincirinde kırılma olmaması. Böylelikle fiyatların yavaş yavaş düşebileceğini belirten Sarıcı, “Kötü senaryoysa bir tarafta fiyatların düşmesini umarak stok seviyelerinin asgariye çekilmesi ve olası bir mücbir sebeple tedarik zincirinin kırılması olur” diye konuşuyor. Goldmaster Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Bora, kendi sektörleri için iyi senaryonun emtia ve enerji fiyatlarındaki düşme, kötü senaryonunsa savaş ve pandemi etkisiyle emtia fiyatlarının yeniden yukarı yönlü tırmanışı olacağını dile getiriyor. TİHCAD Başkanı Ergin Aydın, son iki aydır resesyon beklentisi nedeniyle pamuk ve sentetik gibi ana girdi fiyatlarında küresel olarak düşüş olmasına rağmen iç piyasada bunun yansımasının sınırlı olduğuna dikkat çekiyor. Göstergelere göre yıl sonuna kadar yüksek enflasyonun tüm dünyada devam edeceğini ifade ediyor. Caffè Nero Türkiye CEO’su Ahmet Yanıkoğlu, önümüzdeki bir yılda arzın artışına paralel dünya fiyatlarında düşme görülebileceğini düşünüyor. TL bazlı maliyetlerin gidişatının da Türkiye’de kurun hareketlerine bağlı olmaya devam edeceğini belirtiyor. Pernod Ricard Türkiye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Genel Müdürü Selçuk Tümay’ın iyi senaryo beklentisi yok. Tümay, yurt dışındaki hammadde ve nakliye maliyetlerinde artışların etkisi ve TL üzerindeki baskıyla beraber yılın geri kalanında kendilerini kötü senaryoya hazırladıklarını açıklıyor.
ZARARI ÖNLEME REÇETESİ
Yerine koyma maliyetinin artması şirketlerin kârlılıklarını etkilerken, faaliyetlerinin sürdürülebilirliğine de zarar veriyor. Bu nedenle her şirket mevcut durumdan en az şekilde etkilenmek için önlem almaya çalışıyor. Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, ağırlıklı bakır olmak üzere tüm maliyet kalemlerindeki artış ve düşüşlerden daha az etkilenmek için daha az miktar stokla dönmeye, tahsilat sürelerini kısaltmaya odaklandıklarını belirtiyor, “Bakır fiyatlarındaki artış ve azalışlardan korunmak amacıyla finansal hedging işlemleri gibi aksiyonlar alıyoruz” diye konuşuyor. “Maliyet artışlarının en önemli yansıması aynı maliyetle yerine koyamadığınız adetleri alabilmek için daha fazla finansal kaynağa ihtiyaç duymanız” diyen Anavarza Bal Genel Müdürü Can Sezen, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Diğer taraftan maliyet artışları tedarik zincirinde planlama zorlukları getirdiği için orada da terminlerin uzama sorunu ortaya çıkıyor. Bunlarla ilgili gerek stok gün sayılarını artırmak gerek tedarikçilerimizle daha uzun vadeli planlama yapmak suretiyle çözümler üretiyoruz.” Caffè Nero Türkiye CEO’su Ahmet Yanıkoğlu, artan maliyetlerden dolayı kârlılıklarının büyük oranda düştüğünü açıklıyor. “Bu ortamda, masraf kalemlerinde tasarruf önlemleri, verimlilik projeleri ve ölçek faydası sağlamak amacıyla yeni mağaza yatırımlarına devam ederek işimizi idame ettiriyoruz” diyor. Gürman Group Yönetim Kurulu Başkanı Polat Gürman, inşaat malzemelerini yedeklemenin hem boyut hem maliyet açısından mümkün olmadığını belirtiyor. “Dolayısıyla burada proje başlangıçlarında toplu alımlar, kısa ödeme vadeleri ya da peşin alımlar gibi unsurlarla iskontolar elde etmeye çalışıyoruz” diye anlatıyor.
“ARZIN ÜRÜNE DÖNME SÜRESİ 36 AY” İRFAN AŞÇIOĞLU AŞÇIOĞLU İNŞAAT BAŞKAN VEKİLİ YÜZDE 215 ZAM Gayrimenkul sektöründe inşaat sürecindeki en önemli malzemelerden biri beton. Ağustos 2021’de betonun birim maliyeti 300 TL seviyesindeyken kasım ayında bu fiyat 420 TL’ye yükseldi. Yani sadece 3 ayda yüzde 40’lık bir artış yaşandı. Beton üzerinden örnek vermeye devam edersek; 2021 yılı Kasım ayında birim maliyeti 420 TL olan betona, 2022 Şubat ayında 700 TL ödemeye başladık. Bu fiyat, mayıs ayında 950 TL’ye yükselerek son bir yılda yüzde 215 zamlandı. Fiyat artışı devam etmekle birlikte bu ay, fiyatta bir güncelleme söz konusu. KIRILGAN YAPI Maliyetlerin düşmesine dair bir beklenti kısa ve orta vadede maalesef bulunmuyor. Bizim arzımızın ürüne dönmesi için 24-36 aylık sürelere ihtiyaç var. Bu yüzden birinci el arzını destekleyen düzenlemeler çok önemli. Döviz kurundaki ciddi artış, direkt maliyetler ve indirekt maliyetleri yukarı çekerken mevcut arz-talep dengesinde, talebi şu an için karşılayamayan bir gayrimenkul sektörü, küresel konjonktür ve pandemi kaynaklı tedarik zinciri sorunlarıyla kırılgan bir yapıya bürünüyor. FİYATA YANSIMA Maliyetlerdeki radikal artışlar, bir dönem bizler tarafından sübvanse edilebilir boyuttaydı ancak artık direkt tüm ürünlerin fiyatlarına yansıyor. Sektörümüzde ortalama 30 ay süren üretim süreci için, ürünün 1’inci aydan direkt satışı söz konusu. Maliyet kontrolü ve tahmini dışında, stratejik planlama, satın alma ve fiyatlandırma stratejileri de oldukça büyük önem arz edecek. |
DOLAR BAZINDA YÜZDE 7 DÜŞÜŞ BEKLENTİSİ GRIGORY NIZOVSKY ACER EMEA BAŞKAN YARDIMCISI KİLİT BİLEŞENLER Bizim tarafımızda 2021’deki maliyet değişikliğine en çok katkıda bulunan iki alan bulunuyor: Kilit bileşenler ve navlun. Şirketimizin gelirinin yüzde 60’ını oluşturan ürün olan dizüstü bilgisayara ayrıntılı bakarsak LCD panellerin maliyetinin 4 çeyrek boyunca arttığını görüyoruz. 2021’in sonunda dizüstü bilgisayarın fiyatı, geçen yılın aynı dönemine göre dolar bazında yaklaşık yüzde 17 arttı. RAFA GELME SÜRESİ Bileşen maliyetleri 2022’nin başından bu yana düşüyor. Genel olarak Türkiye’deki aynı dizüstü bilgisayar konfigürasyonunun CIP fiyatının, Aralık 2021’e kıyasla yıl sonuna kadar dolar bazında yüzde 5 ila 7 oranında düşeceğini düşünüyoruz. Ancak 2017–2019 yıllarında tanık olduğumuz fiyat seviyelerine gerilemesi pek olası değil. Fabrikada verilen siparişten sonra ürünün rafa gelmesi yaklaşık 4 ay sürüyor. Geçtiğimiz yıl bu süre 8 aya kadar çıktı. Bizim için burada önemli olan tedarik zincirinin hem lojistik hem üretimin arz ve talebi daha iyi dengeleyebilmemizi sağlayacak şekilde daha fazla iyileştirilmesi ve öngörülebilirliği. |
“ENFLASYONDAN KORUNMA BAŞARI OLACAK” ONUR ORAKÇIOĞLU ORKA HOLDİNG YÖNETİM KURULU ÜYESİ ARTIŞIN NEDENİ Geçen yıl sektörümüzde bir ürünü yerine koyma maliyeti ortalama yüzde 35 ila 40’lar aralığındaydı. Erkek giyimde en kritik ürünlerden biri beyaz-mavi gömlekle siyah-lacivert takım elbise. Geçen yıl boyunca bu maliyet artışı da yüzde 60 ila 70 seviyelerine kadar çıktı. Bu yıl yerine koyma maliyetleri yüzde 70, 80, 90’a kadar yükseldi. Halen sürmekte olan maliyetlerdeki artışın en büyük nedeni, döviz kurundaki oynaklık. Yıl başından bu yana 11’den 18 seviyelerine yükselen bir dolar kuru söz konusu. Ek olarak sanayideki enerji fiyatlarının yükselmesi nedeniyle de fiyatlar arttı. KAPASİTE AZLIĞI Hammaddede kısıtlılık, üretimde kapasite azlığı var. Avrupa ve ABD’nin Türkiye’de imalata kayması, kapasite sorununu ve beraberinde fiyat artışlarını tetikliyor. Maliyet artışı sürüyor. İleride hammadde fiyatlarında yaşanacak düşüşler nedeniyle fiyatlarda da geri çekilme olabilir ama henüz bu tür bir gelişme olmadı. Rusya- Ukrayna savaşı, Çin-Tayvan gerginliği, Çin’in kapasitesini kendi ülkesinin dışına ayırmaması gibi gelişmeler, merkez bankalarının faiz artırma yönündeki kararları zamların devam edeceğini gösteriyor. YURT DIŞI YATIRIMLAR Artan maliyetler, önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde resesyon beklentisini de yükseltti. Maliyet artışları ve diğer tetikleyici unsurlar nedeniyle fiyatların daha da yükseleceği bir ortama doğru ilerliyoruz. Satışların adet bazında azalacağını öngörüyoruz ancak ciromuzu enflasyon artış oranında artırmayı hedefliyoruz. Enflasyona karşı kendimizi koruyabilmek bir anlamda başarı olacak. Orka Holding olarak yurt dışındaki yatırımlarımıza ve büyümeye devam edeceğiz. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?