Hakan Bulgurlu, iş yaşamına bundan 14 yıl önce Koç Holding’e bağlı Ram
Dış Ticaret’te başladı. Çin’in yeni yeni büyümeye başladığı dönemde,
“Çin’de ne yapabiliriz” sorusunun cevabını bulmak üzere Hong Kong’a
gönderildi. Kısa sürede Çin’in çok hızlı ve ihracat bazlı büyüdüğünü
gördü. Koç Grubu’nun satın alma ihtiyaçlarının bir kısmı, Avrupa ve
ABD’den daha ucuz olan Çin’e kaymaya başlayınca Ram Pacific kuruldu ve
genel müdürü de Bulgurlu oldu. 1998’den 2007’ye dek Asya-Pasifik
Bölgesi’nde grubun temel iş kollarında gelişmesinde kilit rol üstlendi.
Ram Pacific’teki 13 yıllık deneyiminin ardından 2007’de Arçelik-LG
Klima’nın genel müdürü olan Hakan Bulgurlu, Çin’de edindiği deneyimleri
Türkiye’ye taşıyor. Şirkete geldiği günden itibaren ihracatta yeni pazar
arayışına giren Bulgurlu, Arçelik LG klimayı 60 ülkeye ihracat yapar
hale getirdi. Şirket, en hızlı büyümesini, onun döneminde, 2007 ve
2008’de gerçekleştirdi. 2008’de ulaştığı 708,8 milyon TL’lik ciroyla
Türkiye’nin en büyük 107’nci şirketi oldu. Bulgurlu, bu zamana kadar her
yıl ortalama yüzde 20 büyüyen şirketin kriz nedeniyle 2009’u yüzde
10-20 arası bir daralmayla kapatacağını söylüyor.
“İlk yıldan itibaren klima pazarında liderliğe oynadık. 2007’ye
gelindiğinde toplam pazar 1 milyon 300 bin adede ulaştı. Bu pazarın
yarısı, bizim tarafımızdan karşılanır hale geldi” diye konuşan Bulgurlu,
2015’te 1 milyar dolar büyüklüğe ulaşmayı hedeflediklerini söylüyor. Bu
büyümeyi ise yeni teknolojilerle, yeni ihracat pazarlarıyla ve yeni
girdikleri ticari klima segmentinde pazarın yarısına hakim olarak
gerçekleştirmeyi planladıklarına dikkat çekiyor.
Aynı zamanda Koç Holding’in CEO’su Bülent Bulgurlu’nun da oğlu olan
Hakan Bulgurlu, Capital’e şirketin büyüme öyküsünü, Çin deneyimlerini ve
2015 hedeflerini anlattı: Capital: 10 yılda 700 milyon TL ciroyu aştınız. Hızlı büyümenin ardında nasıl bir öykü var? - Türkiye’deki ve Avrupa’daki en büyük klima üretim fabrikasına
sahibiz. Yıllık üretim kapasitemiz 2 milyon adet. Arçelik ve Beko’nun
sahip olduğu güçlü satış ve dağıtım ağıyla klimada dünyanın en büyüğü LG
teknolojisinin eşit ortaklığıyla kurulduk. İlk yıldan itibaren klima
pazarında liderliğe oynadık.
Türkiye’de klima penetrasyonunun oldukça düşük olduğu bir ortamda,
doygun olmayan bu pazarda satışlarımızı her yıl yüzde 20 artırdık.
2007’ye gelindiğinde pazar 1 milyon 300 bin adede ulaştı. Bu pazarın
yarısı, bizim tarafımızdan karşılanır hale geldi. Capital: Hızlı büyümeyi getiren en önemli karar ve icraatlar hangileriydi? - Arçelik LG, son 5 yılda çok hızlı büyüdü. Bunun arkasında
yatan nedenler şunlar: Öncelikle Türkiye’de klima penetrasyonu çok
düşük. Türkiye’de klima penetrasyon oranı, biz pazara girmeden önce
yüzde 1-2 seviyesindeydi. Bugün bu oran, yüzde 9 seviyesine ulaştı.
Pazar payımız, her yıl yüzde 50-60 arasında değişiyor. İç pazardaki
büyümeye paralel şirket de büyüyor.
Bir diğer neden, 2-3 yıl önce ihracat pazarlarımızı büyütmeye karar
vermemiz oldu. Esas büyüme ivmesini, ihracat pazarlarını büyüterek
yakaladık. Fabrika ilk kurulduğu zaman büyük oranda iç pazara üretim
yapıyorduk. Üretimimizin yüzde 30’unu ihraç ediyorduk. Ortadoğu, Avrupa
ve Afrika için Türkiye’de üretim yapmanın son derece önemli lojistik
avantajları var. Çin’den Afrika’ya ürün göndermek hem zaman hem maliyet
açısından son derece zor. Keza Rusya ve Avrupa’ya da buradan ürün
göndermek çok daha avantajlı. Buralara Türkiye’den bir haftada ürün
gönderebiliyoruz, bu pazarlara çok hızlı cevap verebiliyoruz.
Bu nedenle kapasite artırımı için gerekli yatırımları yaptık. O
pazarlara uygun ürünlerin üretimleri için Ar-Ge ve kalıp yatırımları
gerçekleştirdik. Ortağımız LG, bu konuda dünyada 1 numara. Dolayısıyla
onların çok ciddi bir teknoloji desteği var. Arçelik ve Beko’nun da
dağıtım ağlarını kullanarak çok hızlı bir şekilde büyüdük. Son 5 yılda
100 milyon dolar yatırım yaptık. ~ Capital: İhracatta nasıl bir dağılım var? Kaç ülkeye gidiyorsunuz? - Bu yıl dış pazarlar ağırlık kazandı. Çünkü bu yıl, iç pazar
yüzde 35 daralıyor. 2007’ye göre 2009’da daralma yüzde 55-60’a varacak.
İhracatımız adetsel bazda üretimimizin yüzde 60’ına, cirosal bazda yüzde
45’ine denk geliyor. 3 yıl önce ihracatımız, üretimimizin yüzde
30’uydu. Bugün 3 yıl öncesine göre 3 kat fazla klima üretiyoruz ve bu
üretimin yüzde 60’ını ihraç ediyoruz.
Dolayısıyla bizim bütün konsantrasyonumuz yeni ihracat pazarları
yaratmak. Şu an 60 ülkeye ihracat yapıyoruz. Geçen yıl ihracat
yaptığımız, kâr edemediğimiz, rekabetin çok yoğun olduğu 4-5 pazardan
çıktık. Diğer yandan 15 yeni ülkeye girdik. Önemli olan doğru
dağıtıcılarla çalışarak, doğru fiyat yapılandırmasını oluşturup
kârlılığımızı koruyabilmek. Capital: Son yıllarda hangi yeni pazarları kazandınız? - Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da bankacılık sistemi çok fazla
gelişmediği, borç oranları çok düşük olduğu ve tüketici de borçlu
olmadığı için buralardaki talep arttı. Bazı Afrika pazarlarında yüzde
40’a varan talep artışları oldu. Namibya, Kongo, Angola gibi haritada
aramamız gereken yerlere klima ihraç eder hale geldik. Irak, İran,
Suriye, Mısır, yine yeni pazarlarımız arasında. Daralma aslında geçen
yıl başladı.
Bu yeni pazarları da son 2 yılda müşterilerimiz arasına kattık. Capital: Sektör krizden ne denli etkilendi? Klimaya olan talep ne kadar daraldı? - 2007, klima sektörü açısından çok iyi bir yıldı. Türkiye’de o
yıl, 1 milyon 300 bin adet klima satıldı. Fakat bizim işimiz hava ve nem
oranlarıyla çok ilgili. Havalar çok sıcak ve nemli olmadığı takdirde
satış da gerçekleşmiyor.
Klima satışı gelir seviyesiyle de doğru orantılı. Avrupa’yla
kıyasladığımızda Türkiye hem iklim hem insan tipi olarak en fazla
İtalya, Yunanistan ve İspanya’ya benziyor. O ülkelerde GSMH 15 bin
doları geçtiği zaman, klima satışlarında muazzam bir patlama
gerçekleşiyor. O ülkelerdeki klima penetrasyonu, yüzde 40-50’ler
düzeyinde. Bizde penetrasyon oranı yüzde 9. Dolayısıyla 2007 heyecan
verici bir yıldı. Çünkü çok önemli miktarda klima satıldı. 2008’de,
herkesin beklentisi aynı büyümenin gerçekleşeceği yönündeydi.
Dolayısıyla ithalatçılar çok ciddi sayıda klima ithal etti. Biz de
kanala ciddi miktarda klima verdik.
Ama geçen yıl yazın ne nem ne sıcaklık beklentilerimiz gerçekleşmedi.
Dolayısıyla geçen yıl hem kötü hava hem temmuzda krizin etkilerinin
hissedilmeye başlanmasıyla tüketici talebini erteledi. 2008’de pazar 1
milyon adede düştü. Capital: Ticari klimaya da girdiğinizi açıkladınız. Orada hedefleriniz neler? - 10 yıldır ev tipi, split klima üretiyoruz. Fakat bu, çok
sezonsal bir iş. Bütün yıl üretiyoruz, tüm yıl çok ağır bir operatör
yükü taşıyoruz. En yoğun dönemimizde 1.500 mavi yaka, 200 beyaz yaka
istihdam ediyoruz. Bu sezonluk dalgalanmalara engel olmak için inşaat
sektörüne hizmet eden ticari klimaya girmeye karar verdik. Çünkü bir
inşaat ocak ayında bitiyorsa, kliması da ocakta takılıyor.
Ticari klimanın hem katma değeri daha yüksek hem teknolojik olarak daha
üstün üretim gerektiriyor. Dolayısıyla ürünler daha pahalı. Ayrıca
ticari klimada, sadece sattığımızdan değil ürünün montajından, servis ve
bakımından da para kazanacağız. Bu Arçelik ve Beko’nun iş modeline de
çok uygun.
Arçelik ve Beko Türkiye’deki en yaygın bayi ağına sahip. Tüketiciye de
en yakın şirket. Dolayısıyla bu gücü kullanarak bu alanda da iddialı
olacağız. Capital: Ticari klimada nasıl bir rekabet var? - Burada rekabet sadece Japon şirketlerinin elinde. Onlar
üretimi, Japon Yen’iyle Japonya’da ve Uzakdoğu’da yapıyor. Biz burada
üretim yapacağız.~
İç ünitelerin üretimine geçen yıl başladık. Esas büyük üretim olan dış
ünitelerin üretimine de bu yıl başlayacağız. Burada ürettiğimizde hem
çok ciddi bir maliyet avantajı hem teslimat, yani hız avantajı elde
edeceğiz. Çevre pazarlarda bizden başka bu alanda üretim yapan da yok.
Dolayısıyla ticari klimada hedefimiz sadece Türkiye değil.
Ticari klimada bayi yapılanmasına da başladık. 15 tane ticari klima
bayimiz oldu. Özellikle sadece devlet ihalelerini, inşaat projelerini
takip ediyorlar. Bu klima ihtisas bayilerimizin sayısını 2-3 yıl içinde
50’ye çıkaracağız.
Yavaş yavaş ticari klima projesi meyvelerini de vermeye başladı. Büyük
projelerin klima işini alıyoruz. 2-3 yıl içinde hiç olmadığımız ticari
klima pazarında, yüzde 50 pazar payına ulaşmayı hedefliyoruz. Bu çok
iddialı bir hedef ama yaptığımız her işte böyle olmak durumundayız. Capital: İlk tercih olma hedefiyle yola çıktığınızı söylemiştiniz. Bu hedef neleri içeriyor? - Bu çok enteresan bir konsept. Herkes bize, ‘Bu nasıl bir
vizyon? Zaten Arçelik Türkiye’de, LG dünyada bir numara. Vizyonu
koymadan bu hedefe varmış durumdasınız’ diyor. Ama biz iklimlendirmeden
ısıtma, soğutma, havayı koşullandırma, temizleme, nemlendirmeyi de
kastediyoruz. Bizim iddiamız, klima teknolojisiyle yani dış üniteyle
evin sıcak suyunu, ısıtmasını, nemini, banyo ve lavabodaki suyun ve
havanın soğutulup ısıtılmasını gerçekleştirmek. Dolayısıyla şu anda
soğutma pazarı 10, ısıtma pazarı 40’sa, 10’luk soğutma pazarının 40’lık
ısıtma pazarını ele geçireceğini iddia ediyoruz. Soğutma işi yaparken
soğutma, ısıtma ve iklimlendirme yapan bir şirket haline geleceğiz. Capital: Bu hedefe ne kadarlık bir süre içinde ulaşmayı planlıyorsunuz? - İklimlendirme alanında ilk tercih olmak bizim için uzun vadeli
bir hedef. Türkiye bizim üretim üssümüz. Bizim ana hedefimiz, her zaman
çevre ülkeler olacak. Afrika, Ortadoğu, Doğu ve Batı Avrupa, CIS
ülkeleri (Azerbaycan, Ermenistan, Özbekistan, Kazakistan). Dolayısıyla
bu hedef çok uzun zaman alacak.
Türkiye’de zaten yüzde 50’nin üzerinde pazar payımız var. Bunu
koruyacağız, yeni teknolojilere geçtikçe de o teknolojilerin hitap
ettiği segmentlerde de pazar payımızı yüzde 50’nin üzerine çıkaracağız.
Hedefimiz her zaman her girdiğimiz işte bir numara olmak.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?