Büyük arayış

Son derece seçici davranan, taviz vermeyen önemli kriterleri olan şirket avındaki patronlara kriterlerini sorduk...

1.05.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Büyük arayış
Türk şirketleri dört bir yanda fırsat peşinde koşuyor. Yurtdışında şirket avına çıkan yerli devlerin sayısı giderek artıyor. Yıldız Holding, Şişecam, Anadolu Holding, Yıldırım Grubu, Eczacıbaşı Topluluğu, Arzum ve Altınbaş, son dönemde aktif şekilde satın alma fırsatlarını takip edenler arasında. Satın alınacak şirketlerde aranan kriterler ise muhtelif... Kimi sadece markalara odaklanıyor, kimi belli bir cironun altındakilere bakmıyor bile. Avrupalı şirketlere “Ucuz olsa da sıkıntılı” diye yanaşmayanlar da var, gözünü çok uzaklara dikenler de. Sınır ötesinde inorganik büyüme niyetinde olan Türk yatırımcılar, ne tür şirketleri radara aldıklarını anlattı. Türkiye'deki büyük grup ve şirketlerin ajandası  satın alma planlarıyla dolu. Özellikle son 3-4 yıldır Afrika’dan Avrupa’ya, Rusya’dan Çin’e kadar çok geniş bir coğrafyada, Türk şirketlerin alıcı olduğu operasyonlara şahit oluyoruz. Üstelik bu alım haberleri, kuyumdan cama, otomotiv yan sanayiinden hazır giyime kadar birçok farklı sektörden geliyor. Özetle, global oyuncu olmanın yolunun inorganik büyümeden geçtiğini keşfeden yerli devler, her türlü fırsatı takip ediyor. Peki satın alma avında olan şirketler, gerçekten de sanıldığı gibi “ceplerinde para” kelepir şirket arıyorlar mı? Önlerine çıkan her fırsata alıcı gözüyle bakıyorlar mı? Aslında çok da öyle değil. Hepsinin son derece seçici davrandığını, taviz vermedikleri önemli kriterleri olduğunu söylemek mümkün. Şirket avındaki patronlara işte bu kriterleri sorduk.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın.

ALT SINIR 10 MİLYON DOLAR
Satın alınacak şirketin ölçeği ve cirosu, her alıcı için en önemli kriterlerin başında geliyor. Son 2-3 yılda yapılan satın alma işlemlerine bakıldığında ortalama işlem değerlerinin 10-15 milyon dolar aralığında olduğu gözleniyor. Uzmanlara göre bu veriye dayanarak Türk yatırımcıların KOBİ düzeyindeki fırsatlara odaklandığını söylemek mümkün.~

Zaten patronlar da bu görüşü destekliyor. Onların kafasında da ortalama bir “alt sınır” oluyor. Bu da genelde 10 milyon dolar. Satın alma konusunda cirosu 10 milyon doların altında olan şirketlerin ilgilerini çekmediğini söyleyen Akman Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Akman, “Şirket ciroları elbette belli bir rakamın altında olmamalı ancak bazen halihazırdaki cirosu ve üretim kapasitesi oldukça düşük şirketleri bir anda 8-10 kat büyütebiliyorsunuz” diyor ve ekliyor: “Dolayısıyla bizim için önemli olan, katacağımız potansiyelle şirketin kapasitesini ne kadar artırabileceğimiz. Elbette minimum 10 milyon dolarlık bir yatırım olmalı. Genelde baktığımız ise 30 milyon dolar ile 1 milyar dolar arasındaki işletmeler.”

Jantsa Genel Müdürü Ercan Çerçioğlu da benzer ölçekteki şirketlere baktıklarını söylüyor: “Orta ölçekli, yıllık cirosu 10-20 milyon Euro arasında olan, niş ürünlerde uzmanlaşmış, hitap ettiği pazarda makul bir pazar payı olan şirketler radarımızda.” Cirosu 200 milyon dolar olan Arzum’un yönetim kurulu başkanı Murat Kolbaşı ise “İlgilendiğimiz şirketin ciro olarak Arzum’dan büyük olmamasına dikkat ediyoruz” diye konuşuyor.

UYGUN MARKA ARAYANLAR
Perakende odaklı olan Türk şirketlerin birçoğu ise “marka” peşinde koşuyor. Özellikle Avrupa’da arayışta olanların satın alma kriterlerinde marka gücü ilk sırada yer alıyor. Örneğin Altınbaş, Teknosa ve Arzum, satın alacağı şirketin markasına odaklananlar arasında.

Türk iş dünyasının yurtdışında şirket satın almaya yeni yoğunlaştığını söyleyen Aktaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şahap Aktaş, marka değerinin önemine vurgu yapıyor. “Özellikle AB ülkelerinde önemli fırsatlar var. Bunları değerlendiren birçok şirket şu dönemde satın alma yapıyor” diyen Aktaş, şunları söylüyor:

“Şirketin kendi sektöründe önemli bir marka değerine sahip olması ve çalıştığı şirketlerin stratejik önemine bakıyoruz. Bu sayede şirketin müşteri portföyüne de ulaşım sağlanabiliyor. Ayrıca özellikle ilk aşamada doğru bir danışmanlık firmasıyla ilerlemek çok önemli bir destek oluyor.”

Sofra/Compass Group CEO’su Yaşar Büyükçetin de onunla aynı fikirde. “Markanın gücü, şirketin pazardaki konumu, şöhreti, insan kaynakları, cirosal büyüklüğü ve stratejik olması, önem verdiğimiz kriterler arasında” diye konuşuyor. Arzum da marka gücü olan şirketleri tercih ediyor.~
Şirketin yönetim kurulu başkanı Murat Kolbaşı, “Gizlilik esasları nedeniyle şu an için isim vermemiz mümkün değil ancak yurtdışında, özellikle Avrupa pazarlarında bilinirliği olan birkaç markayla görüşme halindeyiz” diyor. Yurtdışında marka peşinde olan Altınbaş’ın yönetim kurulu başkanı İmam Altınbaş ise şöyle konuşuyor: “Doğu Avrupa’da 100 -150 milyon dolar arasında bir satın alma planlıyoruz” diyor.

HANGİ ÜLKELER GÖZDE?
Aslında her grubun gözü farklı coğrafyalarda demek yanlış olmaz. Örneğin cam sektörünün dev oyuncusu Şişecam, Bulgaristan, Romanya ve Hindistan yatırımlarının ardından gözünü yakınlara çevirmiş durumda. Şişecam Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Ahmet Kırman, “Yakın coğrafyamızda satın almaya aday şirketler var” diyor.

Sabancı Holding Çimento Grubu, uygun fırsatlar çıktığı takdirde çevre ülkelerde satın almalara açık. Bunu hem Çimento Grup Başkanı Mehmet Göçmen, hem holdingin CEO’su Zafer Kurtul, birçok kez dile getirdi. Türkiye’ye komşu ülkeleri değerlendirdiklerini belirten Zafer Kurtul, “Çimento işimizde hedefimiz Türkiye’nin yanı sıra Balkanlar, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da da yatırım ve satın almalarla mevcut kapasitemizi iki katına çıkarmak. Çimento şirketlerimizin kendi kaynaklarıyla 2 milyar dolara kadar satın almalar yapmalarını hedefliyoruz” diyor.

Yakın çevrenin dışında, daha uzak ülkelere bakanlar da var. Örneğin son dönemin yükselen coğrafyalarından BRIC ülkeleri, yerli devlerin bir başka gözde adresi. Otomotiv yan sanayinin önemli oyuncularından Orhan Holding, bunlardan biri. Grup, Brezilya’yı yakın markaja almış durumda. Orhan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Orhan’ın açıklamaları şöyle:

“Radarımızda Rusya, Çin, Hindistan, Güney Amerika var. Diğer sektörler gibi biz de bu ülkelere odaklanıyoruz. Yeni ekonomik düzende talep bu ülkelerde olacak. Özellikle Güney Amerika ve Brezilya çok canlı bir pazar ve öyle olmayı sürdürecek. Açıkçası bu bölge bizim eksik olduğumuz bir alan. Zaten Brezilya’ya dönük ön araştırma ve çalışmalarımız olacak. 2 yıl içinde de hayata geçiririz. Brezilya gibi bir ülkeyi portföyümüze katacak satın almaya olumlu bakarız” diyor.

İLLA AVRUPA DİYENLER
Avrupa’da kriz sonrası düşen fiyatlar, hem marka hem tesis satın almak isteyenler için önemli bir fırsat ortamı sunuyor. Özellikle marka odaklı satın alma planlayanlar, Avrupa’daki fırsatları yakından takip ediyor. Teknosa, Arzum, Bioder, Eczacıbaşı Yapı Grubu ve Altınbaş, gözü Avrupa’da olanlar arasında. Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, “Avrupa pazarları öncelik listemizde ilk sıralarda yer alıyor. Avrupa pazarında bilinen bir markayla daha hızlı yol alabileceğimizi düşünüyoruz” diye konuşuyor.~

Bu bölgeyi radarına alanlardan biri de otomotiv yan sanayi sektörünün önde gelen oyuncularından Jantsa. 2012 Ağustos’ta halka açılan şirketin planı, halka arz geliriyle Avrupa’da bir şirket satın almaktı. Jantsa Genel Müdürü Ercan Çerçioğlu, araştırmalarının sürdüğünü söylüyor ve ekliyor: “Fransa, İtalya, İspanya, İngiltere, Almanya’daki şirketlere bakıyoruz. Neden bu ülkeler dersek, çünkü kriz nedeniyle bu bölgede faaliyet gösteren şirketler rekabet gücünü kaybetmiş durumda.” 10 yıl içinde Avrupa’nın ilk 3 teknoloji market zincirinden biri olmayı planlayan Teknosa ise bunu inorganik büyümeyle gerçekleştirmeyi hedefliyor. Sabancı Holding Perakende ve Sigorta Grup Başkanı Haluk Dinçer, “Teknosa kârlı bir şirket ve bilançosunda güçlü bir nakit pozisyonu var. Bu gücümüzü yeni satın almalarda kullanmak istiyoruz” diyor.

Yurtdışındaki satın almalarıyla dikkat çeken bir başka büyük grup da Eczacıbaşı Topluluğu. Özellikle yapı grubu, geniş bir coğrafyayı radarına almış durumda. Eczacıbaşı Yapı Grubu Başkanı Hüsamettin Onanç, “Belirli bir ciro sınırı olmaksızın öncelikli olarak Avrupa ülkeleri, Rusya ve Hindistan’a yönelik araştırmalar yapıyoruz” diye konuşuyor.

KURUMSALLIK VAZGEÇİLMEZ
Patronların önem verdiği bir diğer kriter de kurumsallık. Satın alınacak şirketin kurumsal olması ciddi bir gereklilik. Bunu, hem satışın hem sonraki sürecin sıkıntısız olması için özellikle önemsiyorlar. Akman Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Akman, bu konuda çok hassas. “En önde gelen kuralım, satın alacağımız şirketin bürokratik bir sorununun veya engelinin olmaması. Çünkü yabancı yatırımcı olarak yerel bir sorunu aşmamız çok zor” diyerek bu kriterden asla taviz vermediğini vurguluyor.

Sofra/Compass Grup CEO’su Yaşar Büyükçetin de şeffaflığın kendileri için önemli olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Hem organik hem inorganik büyüme stratejisi olan grubuz. Gündemimizde akıllı satın almalar var. Sektör spesifik, şeffaf, kayıt dışı işler yapmayan, iyi yönetişim ilkelerini benimsemiş, pazarda iyi şöhreti olan fakat yatırım imkanları kısıtlı ya da yaptığı iş kolundan çıkmak isteyen şirketler, üst düzey ilgi alanımızda.”~

Eczacıbaşı Yapı Grubu Başkanı Hüsamettin Onanç da talip oldukları marka ve şirketlerde bu niteliklere önem verdiklerini söylüyor: “Büyüme stratejimizi çok markalı, çok üretim merkezli, çok pazarlı bir yapıda geliştiriyoruz. Dolayısıyla faaliyet gösterdiğimiz pazarlardaki kanal hakimiyetini güçlendirecek, lojistik gücünü artıracak, büyüme potansiyeline sahip, teknoloji ve insan kaynakları açısından katma değer yaratacak şirketleri yakından takip ediyoruz. Global rekabet avantajını artırmak üzere, marka ve üretim tesisi satın alma, ortaklık yapma gibi tüm ihtimalleri değerlendiriyoruz.”

BORÇLU ŞİRKET RADARDA MI?
Peki patronların borçlu şirketlere bakışı nasıl? Zira kriz yorgunu birçok şirketin borçlu olduğu bir gerçek. Bazıları Avrupalı şirketlere sırf bu yüzden mesafeli duruyor. Orhan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Orhan onlardan biri. “Avrupa’da çok ucuzlayan markalar, şirketler var ama Avrupalı bir şirketi alacaksanız, dert alacaksınız anlamına geliyor” diyor ve ekliyor: “Sadece fiyata bakıp alım yapmak son derece yanlış olacaktır. Zaten şirket zarar ediyorsa, size isterseniz bedavaya versinler, bunun bir anlamı yok. Çünkü o zararı kapatmak için devamlı cepten para koymanız gerekebiliyor.” Yaşar Büyükçetin de borçluluk konusuna temkinli yaklaşanlardan. “Finansal tabloları kötü olan şirketler de tabii ki satılabilir ancak biz grup olarak ilgilenmiyoruz. Operasyonları kâr eden fakat büyümek veya yatırım dolayısıyla kredi borcu olan şirketlere bakabiliriz. Aynı sektörde sinerji yaratabileceğimize inandığımız şirketler de kârlılıkları düşük olsa da bizim radarımızda” şeklinde konuşuyor.

Akman Holding ise borçlu şirketleri tamamen listeden çıkarmıyor. Holdingin yönetim kurulu başkanı Ali Akman, “Maddi sıkıntıları nedeniyle kapasitesini dolduramamış bir şirket, cirosu finans problemi çözüldüğünde 10 milyon doları geçebilecekse ilgi alanımıza girer” diyor.

Jantsa Genel Müdürü Ercan Çercioğlu da onunla benzer fikirleri paylaşıyor ve ekliyor: “Önemli olan yakaladığımız fırsat. Borçluluk konusunda ise kriterlerimiz var. Eğer şirket borçlu ise bu borcun şirketin özvarlığından büyük olmaması, mevcut borcun tasfiyesinin zor olmaması önemli.” ~

"SİNERJİ YARATACAK FIRSATLARI TAKİPTEYİZ"
TUNCAY OZILHAN ANADOLU GRUBU YÖNETİM KURULU BAŞKANI
KRİTERLERİMİZ NE?

Anadolu Grubu'nun yurtdışı yatırımlarındaki en önemli etken, grubun içinde yakaladığı başarıyı bir adım daha ileriye götürerek global pazarlarda da sürdürme isteği. Bu sayede yeni pazarlara açılarak büyümekle birlikte, hem ürün riskinin hem ülke riskinin minimize edilmesini amaçlıyoruz. Bu bağlamda, grubumuza stratejik, sinerjik ve tamamlayıcı katma değeri olabilecek her türlü şirket, bizim için potansiyel satın alımı değerlendirilecek şirkettir.
MARKA GÜCÜ OLMALI
Bulunduğu sektörün büyüme potansiyeli olan şirketler öncelikli hedefimiz. Ayrıca bu şirketlerin kendi sektörlerinde marka değerine sahip olması, markalarıyla lider özelliklere sahip olması bizim için önemli kriterler arasında. Çünkü grup olarak en önemli katma değerimiz, tüketicilerle buluşan güçlü markalar yaratma ve yönetme yeteneğimiz. Bu kabiliyetimizle gelişimini pozitif yönde etkileyebileceğimiz şirketler bizim için öncelikli işler.
CİRO ÇOK ÖNEMLİ DEĞİL
Satın alınması muhtemel şirketlerin büyüme potansiyeli ve grubumuza sağlayacağı katma değer, halihazırdaki ölçek ve cirodan daha fazla önem arz ediyor. Grup olarak fırsat olduğunu düşündüğümüz ülkeleri devamlı takip ediyor ve bu ülkelerdeki organik ve inorganik yatırım imkanlarını devamlı araştırıyoruz. Yurtdışında özellikle Rusya, Orta Asya, Ortadoğu, Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika ülkeleri başta olmak üzere, Adriyatik'ten Çin'e kadar uzanan coğrafyada her türlü yatırım imkanını değerlendiriyoruz. Öncelikli sektörlerimiz ise bira ve meşrubat. Ama faaliyette bulunduğumuz diğer sektörlerdeki tecrübelerimizden faydalanmayı hedefliyoruz."

SINIR ÖTESİ ALIMLARDA 3 KRİTİK NOKTA
YEREL KOŞULLAR
Uzmanlara göre yurtdışı satın almalarda dikkat edilmesi gereken önemli noktalar var. Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Ortağı Başak Vardar, "Yatırımcılar, satın alınan şirketin marka gücü, dağıtım ağı, borçluluk yapısı, hissedarlık yapısı gibi unsurlara dikkat ediyor" diyor ve ekliyor: "Şirketlerimizin, girilen pazardaki rekabet ortamı, regülasyon, vergiyle ilgili hususlar, İK organizasyonu, çalışanlarla ilgili sorumluluklar, muhasebe altyapısı, yerel otoritelerle ilişkiler, aracıların seçimi gibi konulara dikkat etmeleri gerekir."~

POTANSİYEL VAR MI?
Ernst & Young Kurumsal Finansman Bölümü Yönetici Ortağı Demet Özdemir ise sinerji ve potansiyele dikkat çekiyor. Özdemir'in değerlendirmeleri şöyle: "Şirketlerin, öncelikle yapacakları yatırımın mevcut faaliyetleriyle sinerji yaratma potansiyeline dikkat etmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Avrupa ülkelerinin mevcut durumdaki yüksek borçlulukları göz önünde bulundurulduğunda, bu faktörün yapılacak satın almalar için önemli bir risk oluşturduğunu da söyleyebiliriz."

ÖLÇEĞE DİKKAT!
Raiffeisen Investment Türkiye Genel Müdürü Gökçe Kabatepe ise ölçeğin önemli bir kriter olduğunu hatırlatıyor ve ekliyor: "Yatırım yapılacak şirketin Türkiye'deki muadil yatırımlara nazaran daha yüksek bir getiri potansiyeli sunması ve değerlemenin görece olarak düşük olması çok önemli. Bölgenin stratejik büyüme alanlarında olması da çok mühim. Belirli bir ölçeğin altındaki yatırımlar da anlamlı değil."


ALİ AKMAN
AKMAN HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI
AKMAN IN YURTDIŞI PLANI
GÖZÜMÜZ KANADA’DA

"Şu anda Kanada ve Karayip Adaları'nda inşaat ve turizm sektöründe yatırımlar yapmak üzereyiz. Kanada emlak sektöründe çok hızlı bir pazar ve gelen göçmenler nedeniyle konut ihtiyacında bir patlama var. Karayip Adaları'nda ise turizm sektörüne teşvikler çok cazip. Bürokratik kanallar yabancı yatırımcı için oldukça kolay. Bu ay arsa satın alımımızı tamamlayarak hızla inşaata başlayacağız. Muhtemel Mandarin Group ile otel işletmeciliği yapacağız~
KREDİYE ASLA GÜVENMEM
Gelecek krediye güvenerek dış ülkede yatırım yapmamayı kendimize prensip edindik. Yatırımlarımıza, öz kaynağımıza güvenerek başlıyoruz. Gıda, turizm ve inşaat yurtdışında sevdiğimiz sektörler. Şirketin bizim katkılarımızla potansiyelini daha verimli hale getirip getiremeyeceğimizi analiz ederiz. Zaten potansiyelini tam kullanan ve daha fazla büyüme imkanı olmayan bir kuruluş, ilgimizi çekmez."

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz