Büyük keşif

İş dünyasının geçmişte önemsenmeyen bugünün yükselen değerleri...

1.01.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Büyük keşif
Geçmişte çok önemsenmiyorlardı. Ancak bugün ajandaların odağında yer alıyorlar. Geçmişin personel departmanları bugünün insan kaynakları departmanı olarak bütçelerden aldığı payı yüzde 40’a ulaştırdı. Yatırımcıların yüzüne bakmadığı tarım ve hayvancılığa, bugün geleceğin sektörü olarak bakılıyor. Eskiden bütün yatırımlar İstanbul ve çevresine yapılırken şimdi herkesin hedefinde Anadolu var. İşte geçmişte önemsenmeyen bugünün en değerlileri...

1- HERKES SAHAYA İNİYOR
ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay, göreve gelişinin hemen ardından yollara düştü. Amacı 81 ildeki bütün şubeleri gezmekti. Organizasyonu yerinde görüp müşterinin nabzını tutmak istiyordu. Abay gibi pek çok genel müdürün de neredeyse ilk işi saha oldu. Oysa durum, eskiden farklıydı. Sahada olmak, üst düzey yöneticiler tarafından önemsenmez merkezde olmak istenirdi. Peki saha neden değerlendi? Bunun en önemli nedenlerinin başında, yoğun rekabetle birlikte müşteriye yakın olma isteğinin artması geliyor. Hedef Alliance Yönetim Kurulu Başkanı Et-hem Sancak’ın hizmet verdikleri 20 bin eczacıdan en az yarısını şahsen tanımasının ardında da işte bu gerçek yatıyor. Çünkü saha, yönetici ve patronlara fiyat karşılaştırması yapmak, yeni ve ilginç fikirler edinmek, müşteri trendlerini gözlemlemek gibi pek çok fırsat sunuyor. Arzum’un yönetim kurulu başkanı Murat Kolbaşı da bu gerçeklerin farkında. Aksaklıkları iyi analiz edebilmek, yaratıcı çözümlere ulaşmak için sahayı önemseyen Kolbaşı, “Ayda minimum 2 iş günümü sahaya ayırmaya çalışıyorum. Yöneticilerimin de benim ayırdığım vaktin daha fazlasını saha ziyaretlerine ayırmalarını talep ediyorum” diyor. Geçtiğimiz aylarda UPS Türkiye Genel Müdürü ve tüm üst düzey yöneticileri, sahadan daha verimli geri dönüş almak için birer gün kurye oldu. UPS Türkiye Ülke Müdürü Mike Harrell, bu şekilde yeni yıl öncesinde pazarı ve müşteri ihtiyaçlarını daha iyi gözlemleme fırsatını yakaladıklarını söylüyor. Saha ziyaretlerinde bankacılarla inşaatçılar birer rekortmen. Türkiye’nin büyük karma projelerinden Batışehir’i yapan Ege Yapı’nın yönetim kurulu başkanı İnanç Kabadayı, “Günlük çalışma vaktimin en az 4’te 1’ini saha ziyaretlerine ayırıyorum” diyor. Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere ise her ayın 9-10 gününü sahada geçiriyor.

2- TARIMA DÖNÜŞ DÖNEMİ

Son dönemde değerlenen işler arasında kuşkusuz tarım ve hayvancılık ilk sırada yer alıyor. Eskiden işadamları yatırım yapılacak alanlar arasında tarım ve hayvancılığı saymazdı. Bugün pek çok grup bu alana yatırım yapıyor. Kipaş’tan Doğan’a, Anadolu’dan Limak’a kadar Türkiye’nin önde gelen holdinglerinin tarım ve hayvancılıkta yatırımları bulunuyor.~
Bu alanın cazibesini artırmasının en önemli sebebiyse kuşkusuz dünya nüfusunun hızla artıyor olması. Tarımsal alanların daralması, su kıtlığı, tarımsal üretime önem verilmemesi, küresel ısınma gibi nedenler de yatırımcıların bu alana ilgisini yükseltiyor. Hatta bu alana, geleceğin sektörü olarak bakılıyor. Artan teşvikler de sektörün cazibesini artırıyor. Hayvancılığı stratejik gördüğü için yatırım yapanlar arasında ilk sırada, Türkiye’nin en büyük ilaç dağıtımcısı Hedef Alliance’ın patronu Ethem Sancak var. Sancak, Türkiye’de yıllardır işadamlarına tarım ve hayvancılığın kârlı bir sektör olduğunu anlatıyor ve bu alana yatırım çekmek için gönüllü elçilik yapıyor. Sancak’ın ortağı Ata Grubu ile bugüne kadar hayvancılık alanına yaptığı yatırım 50 milyon doları aştı. Sancak gibi bu alanı stratejik gören holdingler arasında Doğan, Doğuş, Anadolu, Kazancı, Limak, Kipaş, Kayhan, Kibar, Tahincioğlu ve Orhan Holding bulunuyor. Yaprak Çiftliği’nin sahibi Global Yatırım Holding Başkan Yardımcısı Erol Göker, hayvancılığın nasıl değerlendiğini şöyle anlatıyor: “Çiftlik kurmaya karar verdiğimde tarım ve hayvancılık çok horlanıyordu. İş dünyasından herkes bana gülümsemeyle baktı. ‘Bu işe girilir mi’ diye dalga geçtiler. Şimdi baktığınızda Türkiye’nin en büyük holdingleri bu alana yatırım yapmak için birbirleriyle yarışıyor.”
İşte bu ilgi rakamlara da yansıyor. Türkiye’nin tarımsal ürün ihraç ettiği ülke sayısı 186’ya, ürün çeşidi 1.536’ya ulaştı. İhracat miktarı ise son 9 yılda yüzde 277 arttı.

3- İŞBİRLİKLERİ HIZLI ARTIYOR
2000’ler öncesinde iş dünyasında birlikte iş yapma kültürü çok yaygın değildi. Hele rakip şirketlerin birlikte çalışması ise neredeyse imkansızdı. Bugün ise bu anlamda bambaşka bir kültür var. Bugün perakendeden bankacılığa kadar birçok sektörde, ortak iş yapma kültürü yükselişe geçti. Buna en güzel örneklerden biri, kredi kartları pazarında yaşanıyor. İşlem hacminin 202 milyar TL’yi aştığı pazarda, rakip bankalar yarattıkları or-
tak platformla marka ortaklıklarını artırıyor. Garanti’nin Bonus kartını 10 farklı banka birden kullanıyor. Ortak platform kartı olan Bonus’un 6 milyar TL’lik hacmi bulunuyor. İş dünyasında eskiye göre artan işbirlikleri rakip gruplar arasındaki ortaklıkların da çoğalmasına yol açıyor. Eskiden birlikte yatırım yapması hayal bile edilemeyen gruplar birlikte hareket ediyor. İnşaatta Tekfen Rönesans’la, Limak Holding ise Cengiz, Kolin ve Yüksel’le işbirliği yapıp birlikte ihalelere giriyor. Tırsan Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu’na göre işbirliklerinin artmasının en önemli nedeni, artan rekabet. İşbirliklerinin şirketleri daha güçlü kıldığını söyleyen Nuhoğlu, “İşbirlikleri öğrenme, beraber iş yapma kültürünü geliştiriyor. Kendinizi sektördeki diğer şirketlerle kıyaslama şansı tanıyor. Hepsinden önemlisi, sektörünüzün pastasını büyütürsünüz” diyor. Perakende de benzer bir trend var. Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hakan Kodal da son dönemde perakende de işbirliklerinin arttığını
vurguluyor. Kodal, “3 yıl önce AYD, BMD ve AMPD’nin ortak platformda bir araya getirmek hayal gibiydi. Şimdi ise birlikte birçok etkinlik düzenlemeye başladık” diyor ve ekliyor: “Artık kiracılarla AVM’ler arasında da kavga olmayacak.”

4- ANADOLU HIZLA YÜKSELİYOR
Eskiden yatırımlar, İstanbul ve çevresine yapılır, Anadolu önemsenmezdi. Çünkü alım gücü olan tüketicinin, İstanbul ve çevresinde yoğunlaştığı düşünülürdü. Son yıllarda ise trend tam tersine döndü. Anadolu adeta yeniden keşfediliyor. Büyük grupların hemen hepsinin odağında Anadolu var. Yeni mağazalar, konutlar, oteller, okullar Anadolu’da açılıyor.~
Gelecek 5 yıl içinde Dominos Anadolu’da 300, Damat 80, Migros ise 115 mağaza açmayı planlıyor. Turizmcilerin hedefinde de önümüzdeki dönemde Anadolu’ya 3,5 milyar dolarlık yatırım yapmak bulunuyor. Perakende ve alışveriş merkezinde de yatırımların yönü, Anadolu’ya kayıyor. 2 yıl öncesine kadar AVM’lerin yarısı İstanbul’dayken bu durum Anadolu’nun lehine değişiyor. Bugün AVM’lerin yüzde 61 ’i Anadolu’da yer alıyor ve bu oranın yeni yatırımlarla birlikte daha da artması bekleniyor. Türkiye’nin en büyük yerli AVM yatırımcılarından Rönesans Holding’in alışveriş merkezleri bölge müdürü Nezihi Kayıboğlu da 2013’te yeni açacakları AVM’lerin hemen hepsinin Anadolu’da olacağını söylüyor. Bugüne kadar Gaziantep ve Malatya’da AVM yatırımı yaptıklarını belirten Kayıboğlu, “Anadolu’nun önemi artıyor. 2013’te yeni yatırımlarımız Samsun, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’da olacak” diyor. Markalı konut üreticilerin de hedefinde Anadolu var. Yeşil GYO Genel Müdürü Işık Gökkaya da büyümenin Anadolu’daki projelerden geleceğini belirtiyor. Gökkaya, “Anadolu’da sosyal imkanları ve standartları yüksek, güvenli projelere ihtiyaç duyuluyor” diyor. Sadece yerli yatırımcılarda değil yabancılarda da Anadolu’nun önemi artıyor. Dünyanın önemli bilişim şirketlerinden IBM’nin hedefinde de Anadolu var. IBM Ankara Bölge Müdürü Metin Eskicioğlu, “Anadolu’ya yatırım yapmak bizim ana stratejimiz olacak. İstanbul’un dışına çıkarak Anadolu’daki müşterilerimizle yakın olacağız” diyor.

5- ORTA SINIFIN CAZİBESİ
1990’lı yıllarda şirketler, hep gelir piramidinin üstünü hedeflerdi. 2000’li yıllarla birlikte gelir dağılımında ve hayat standartlarındaki yükselme, orta gelir grubunu hedefe taşıdı. Otomotivden gayrimenkule hazır giyimden bankacılığa kadar pek çok sektörden şirketin hedefinde, bugün orta gelir grubu yer alıyor. Çok sayıda marka ve şirket, bu grubu kapsayabilmek için çalışıyor, onları cezbet-menin yollarını arıyor. Yönetim danışmanı Erkan Tozluyurt da bunu doğruluyor. Orta sınıfın yeniden keşfedildiğini söyleyen Tozluyurt, “Üst sınıfı hedefleyen markalar, esas potansiyelin orta sınıfta olduğunu görüp stratejilerini buna göre değiştiriyor” diyor. Orta sınıfın son dönemde değer kazanmasının en önemli sebebi ise bu grubun Türkiye’de diğer ülkelere göre daha hızlı büyümesi. TGI Nielsen’in araştırmaları da bunu gösteriyor. Nielsen’nin Türkiye Araştırması’na göre 2005-2010 yılları arasında orta sınıf yüzde 15 büyüdü. Türkiye’de yabancı yatırımcılar da orta sınıfın potansiyeline dikkat çekiyor. Yatırımlarını genç ve artan orta sınıfa göre şekillendiriyor. Coca-Cola Türkiye Başkanı Galya Frayman Moli-nas, orta sınıfın önümüzdeki dönemde Türkiye’de daha da büyüyeceği görüşünde. Molinas, “2020’de Türkiye nüfusu 82 milyon olacak, yani 10 yılda 8 milyon artacak. Buna karşılık, 2020’de Türkiye’nin orta sınıfına 11 milyon kişi daha katılmış olacak” diyor. Son dönemde orta sınıfa yönelen holdingler arasında ilk sırada Boyner var. Boyner CEO’su Aslı Karadeniz, orta sınıf harcama grubunun beklentilerini karşılamak amacıyla, “Çarşı” mağazalarını yeniden hayata geçirme kararı aldıklarını belirtiyor. Karadeniz, şöyle devam ediyor: “Türkiye’de orta sınıf çok ciddi gelişiyor. Orta sınıfı yakalamak için Çarşı formatını yeniden getirdik. Çarşı formatımızla yeni gelişen bölgelere girmek istiyoruz.”

6- KIYMETLENEN DEPARTMAN
Doğuş Holding’in patronu Ferit Şahenk, bir söyleşi öncesinde “Benim işim insanlar... İnsan yönetimi benim ajandamda ön sıralarda yer alıyor” demişti. İşte iş dünyasındaki bu yeni anlayış, personel departmanlarını insan kaynakları departmanına dönüştürdü.~
Eskiden personel departmanları, şirketlerin en önemsiz ve küçümsenen bölümüydü. Rutin prosedürleri yerine getiren, giriş çıkışları gerçekleştiren bir bölüm olarak görülürdü. Patronların insan faktörünün önemini anlamasıyla da personel departmanları da geleceğin yetenek yönetimi departmanlarına dönüştü. Bu değişim, İK bütçelerini de etkiledi. Eskiden şirket giderlerinin en fazla yüzde 25’ini, çalışan giderleri oluştururken şimdi bu oran büyük şirketlerde yüzde 40’la-ra kadar çıkıyor. TAV Havalimanları İK Direktörü Yiğit Oğuz Duman, şirketlerin insan kaynakları bütçelerini son dönemde artırdığına dikkat çekiyor. Duman, “Giderlerimizin yüzde 40’ını çalışanlara yaptığımız harcamalar oluşturuyor” diyor. 4 yıl önceki kriz dönemine göre de insan kaynaklarına yapılan yatırımlar artıyor. Yönetim koçu Ufuk Koç, “Ekonomik krizle beraber kısılan insan kaynakları bütçeleri, son iki yıldır ciddi biçimde artıyor” diyor. Son dönemde atağa geçen şirketlerin başında gelen Flormar’da da eskiye göre en fazla üzerinde durulan konu insan kaynakları. Yeniden yapılanma çalışmalarına ilk olarak insan kaynaklarıyla başladıklarını söyleyen Flormar Yönetim Kurulu Üyesi Alp Şenbay, “Eğitim müdürlüğümüz yoktu. Çalışanlarımızı eğitmek için insan kaynakları departmanımızı yeniden yapılandırdık ve eğitim bölümü kurduk” diyor.

7- KADINLARIN GÜCÜ ARTIYOR
İş dünyasında kadınlar, her zaman etkili oldu. Ancak onları eskiden, aile dışındaysalar bu kadar üst pozisyonlarda görmek mümkün değildi. Kadın liderler, son dönemde kıymetlenen yetenekler arasında yükselişte. Rekabette son derece geride kalmış bir şirketi, kaptan köşküne yerleştikten sonra zıplatan Serpil Timuray belki de bunun en güzel örneği. Bugün Türkiye’nin en büyük 500 şirketini yönetenler arasında çok sayıda kadın CEO, yönetici var. OMV Petrol Ofisi’nin CEO’su Gülsüm Azeri, ING Bank’ın genel müdürü Pınar Abay, Toros Gübre’yi yıllardır yöneten Esin Mete bu isimlerden birkaçı. Borusan’dan Eczacıbaşı’na kadar holdinglerin gündeminde de kadın çalışanlara yönelik pozitif ayrımcılık konusu var. Bu şekilde holding bünyesindeki kadın çalışan ve yönetici sayısının artırılması hedefleniyor. Grant Thornton’un geçen yıl yaptığı araştırma da Türkiye’de kadın yönetici sayısının arttığını gösteriyor. 2011’de araştırmaya Türkiye’den katılan şirketlerde, her 100 üst düzey yöneticiden 25’i kadınken 2012’de bu oran, yüzde 31’e yükselmiş durumda. Sadece yönetici olarak değil kadınların tüketici olarak da yükselişinden bahsetmek mümkün. Türkiye’de market alışverişinde satın alma kararının yüzde 68’i kadınlar tarafından veriliyor. Bu oran gayrimenkulde yüzde 80’leri geçiyor, Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı, “Kullanım amaçlı konut alacak tüm müşterilerimizde son kararı kadınlar söylüyor. Biz de tüm tasarım ve pazarlama çalışmalarımızı kadın tüketicileri dikkate alarak yapıyoruz” diyor. 10 yılda 2 kat artarak 4,5 milyona çıkan kadın sürücüler, otomotiv sektöründe de trendleri doğrudan etkiliyor. Küçük sınıf araba üretimi, artan kadın kullanıcı sayısıyla birlikte yükseliyor. Toyota’nın Yaris modelinde müşterilerin yüzde 55’ini kadınlar oluşturuyor, Citroen’nin C1 modelinde kadın kullanıcı sayısı yüzde 50’yi buluyor.

8- ALARAK BÜYÜME KEŞFEDİLDİ

Eskiden işadamları, organik büyümenin önemine her zaman vurgu yaparlardı. Sermaye azlığı nedeniyle inorganik büyüme ise kullanılmazdı. Sadece yabancıların aldığı Türk şirketleri gündemde olurdu. Oysa bugün, Türk şirketlerinin de yabancı şirketleri satın alarak büyüdüğü bir dönemi yaşıyoruz. Deloitte’un araştırmasına göre son dönemde Türk yatırımcılarının satın alma hacminde büyük bir artış yaşanıyor.~
Araştırmaya göre son 5 yılda yurtdışında toplam hacmi yaklaşık 7 milyar dolar olan 70 civarında satın alma ve ortaklığa Türk yatırımcısı imza attı. Bu eğilim, özellikle son 2 yıldır yükselen bir ivme kazandı. Sadece 2011’de yaklaşık 2,5-3 milyar dolarlık hacme ulaşan 25-30 işlem gerçekleşti. Borç sıkıntısındaki Avrupa ülkeleri, Rusya, Çin, Körfez ülkeleri ve Güney Afrika ise Türk yatırımcının yakından takip ettiği coğrafyalar olduğunu söyleyen Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Ortağı Başak Vardar, “Büyüme stratejisi olan birçok Türk şirketi artan bir şekilde yurtdışındaki yatırım fırsatlarını takip ediyor. Piyasaların iyi olduğu zamanlarda da Türk şirketleri fırsatçı bir yaklaşımla yurtdışı yatırım yatırımlarını yapıyor” diye konuşuyor. Yeni şirket satın almak konusunda Türk şirketlerini en çok motive eden unsurlar arasında ise ihracat pazarlarını çeşitlendirmek, rekabet avantajı sağlamak ve maliyetleri azaltmak bulunuyor. Önümüzdeki dönemde de şirket satın almalarının artması bekleniyor. Koç Holding CEO’su Turgay Durak’tan Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul’a göre CEO’ların gündeminde satın alma konusu yer alıyor. Durak, “Bu yıl şirket satın alma yoluyla büyümemize devam etmek istiyoruz” derken Kurtul da “İnorganik büyüme fırsatlarına sıkacak bakıyoruz” diye konuşuyor.

9- DAHA BÜYÜK PEŞİNDE
Eskiden alışveriş merkezleri, mağazalar, ofisler daha küçüktü. Yeni dönemde ise eskiye göre değer kazanan yeni trend daha büyük daha geniş mekanlar oldu. Alışveriş merkezleri, mağazalar daha geniş ve daha büyük mekanlara dönüştü. Artık daha büyük içinde daha fazla markanın olduğu alışveriş merkezlerinin talep gördüğünü söyleyen AYD Başkanı Hakan Kodal, “Gelecek yıl 25 yeni AVM açılacak. Eskiye göre sektördeki en büyük değişiklik metrekarelerin büyümesi olacak” diyor. Kodal, eskiden bir AVM’nin ortalama 15 bin metrekare inşaat alanından oluştuğunu şimdi ise bu oranın 40 bin metrekare seviyesine geldiğini belirtiyor. Kodal, “Eskiden bir AVM ortalama 60 veya 70 markayla açılırdı. Şimdi ise büyüyen metrekarelerle birlikte yeni bir AVM için ortalama 150 marka gerekiyor” diye konuşuyor. AYD’nin yaptığı araştırmaya göre metrekarelerin artması ciroları da büyütüyor. Bu yıl sonunda yüzde 22 büyüyerek 50 milyar TL’ye çıkması beklenen alışveriş merkezlerinin cirosunun önemli bir bölümü metrekare artışından kaynaklanacak. Mavi Genel Müdürü Cüneyt Yavuz da eskiye göre daha büyük mağazaların değer kazandığını söylüyor. Eskiden daha küçük metrekareleri tercih ettiklerini şimdi ise mağazaları büyüttüklerini söyleyen Yavuz’a göre daha büyük metrekarelerin değer kazanmasının en önemli nedeni mağazaların içindeki ürün çeşitliliğin artması. Yavuz, “Mağazalar büyüyor. Bizim de eskiden mağazalarımız 170 metrekare büyüklüğündeydi şimdiyse 500 metrekarenin altında yeni mağaza açmıyoruz” diye konuşuyor.

10- PERAKENDEYE YÖNELİŞ

Üretim yapmak geçmişte çok önemsenirdi, Üreticiler, perakende ayağına çok karışmazlardı. Bizim asıl işimiz üretim derlerdi. Ürünler ise bayiler aracılığıyla satılırdı. Bugün pek çok üretici, perakendeci olmuş durumda. Yani mağaza sahibi olmak da son yılların yükselen trendlerinden. Bugün geçmişte üretici kimliğiyle öne çıkan LcWaikiki, Penti, Brillant, Zorlu Tekstil gibi şirketler, bugünün önemli perakendecileri arasında yerlerini aldı. Bir zamanların büyük tekstil üreticilerinden Taha Group, Fransız LC Waikiki markasının lisans haklarını alarak başladığı mağazalaşma serüveninin sonunda Türkiye’nin en büyük hazır giyim markasına dönüştü.~
1999’da küçük ölçekli bir çorap üreticisiyken perakendeciliğe geçen Penti de kendi mağazalarını açarak 300 milyon cirosu olan büyük bir markaya dönüştü. Perakende sektörünün duayenlerinden Servet Topaloğlu da özellikle hazır giyimde çok sayıda üreticinin perakendeciye dönüşmesine dikkat çekiyor. Bu trendin diğer sektörlerde de artarak devam edeceğini söyleyen Topaloğlu, “Hacim olarak hazır giyimde üretici olup perakendeci olan çok markamız var. Aslında kullanabilenler için bu çok büyük bir avantaj. Çünkü arkasını iyi bir üretim kapasitesine dayayan perakendeciler daha başarılı oluyor” diyor. Topaloğlu’nun bahsettiği dönüşüm kozmetik sektöründe de yaşandı. 4 yıl içinde kozmetik üreticisinden perakendecisine dönüşen Flormar, bu sayede cirosunu 120 milyon dolara, pazar payını ise yüzde 30’a çıkardı. Flormar’ın yönetim kurulu üyesi Alp Şenbay, bu sayede 4 kat büyüdüklerini söylüyor.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz