Enflasyon korkutmuyor

Mark Mobius ile dünya ve Türkiye ekonomisi ile yatırım tercihleri ve önerileri hakkında konuştuk...

5.10.2023 17:06:100
Paylaş Tweet Paylaş
Enflasyon korkutmuyor

Aslı Gül Atasagun

Finans dünyasında yatırım öngörüleriyle “guru” sıfatı kazanan MARK MOBIUS, yeni dönemin volatil ortamına oldukça olumlu yaklaşıyor. Çin, ABD, Avrupa Bölgesi ve gelişmekte olan ülkelere dair çarpıcı tavsiyelerde bulunuyor. Amerika’da yüksek performansa rağmen sürecin takip edilmesi gerektiği, Çin’in büyümesinin olumlu etkileri, AB’nin gücü ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin potansiyeli üzerinde duruyor. Mobius, Türkiye’deki yatırımlarının dolar bazında iyi performans gösterdiğine de dikkat çekiyor ve “Enflasyon bizi korkutmuyor. Geliri dolar, maliyetleriyse Türk lirası cinsinden olan şirketlerin hisselerini alıyoruz” diye konuşuyor.

Uluslararası piyasalarda “yatırım gurusu” olarak adlandırılan Mark Mobius, gelişmekte olan ekonomileri iyi bilen isimlerden. Finans dünyasının önde gelen yatırımcılarından biri olarak görülüyor. Öyle ki dalgalı sularda Mobius’un yatırım stratejileri ve ekonomik öngörüleri, birçok yatırımcı ve analist için yol gösterici nitelik taşıyor. Mobius, Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusuyla yatırımcılar için cazip fırsatlar sunduğunu düşünüyor ve “Türkiye’deki yatırımlarımız dolar bazında oldukça iyi performans gösterdi. Dolayısıyla enflasyon sorunu bizi korkutmuyor. Enflasyonu avantaja çevirebilen yani geliri dolar üzerinden, maliyetleriyse Türk lirası cinsinden olan şirketlerin hisselerini alıyoruz” diye konuşuyor. Mobius stabil ekonomik temelleri, çeşitlenmiş sektörleri ve stratejik konumu nedeniyle Türkiye’nin büyüme yolunda önemli avantajları olduğunu da sözlerine ekliyor. Küresel piyasalarda yaşanan yükseliş trendini de Capital’e değerlendiren Mobius, “Amerikan borsası iyi performans göstermesine rağmen para arzının azaltılmasının borsalarda etkileri görülüyor. Bu nedenle sürecin dikkatli bir şekilde takip edilmesi gerek. FED’in yüzde 2 enflasyon hedefine henüz ulaşılamamış olsa da faiz oranlarının gelecekteki değişimine dair beklentiler ve programın evrilebileceği öngörülüyor” diyor. Mobius, Çin’in ekonomik toparlanmasını da küresel piyasalar açısından olumlu bir etken olarak değerlendiriyor. Çin ekonomisinin yeniden büyümeye başlamasının hem gelişmekte olan piyasaları hem de dünya ekonomisini olumlu etkilemekte olduğuna işaret ediyor. Mark Mobius ile dünya ve Türkiye ekonomisi ile yatırım tercihleri ve önerileri hakkında konuştuk:

Türkiye’de yeni uygulanan politikaların enflasyonu kontrol altına alma konusunda ne ölçüde etkili olacağını düşünüyorsunuz?

Türkiye’de insanların yüksek enflasyona uyum sağlama becerisi gerçekten muazzam. Çok zekiler. Bu sorunla nasıl başa çıkacaklarını iyi biliyorlar. Türk borsasına baktığımızda Amerikan doları bazında oldukça iyi performans gösterdiğini görüyoruz. Türkiye’deki yatırımlarımız da yine dolar bazında oldukça iyi performans gösterdi. Dolayısıyla enflasyon sorunu bizi pek korkutmuyor. Enflasyonu avantaja çevirebilen yani geliri dolar üzerinden, maliyetleriyse Türk lirası cinsinden olan şirketlerin hisselerini alıyoruz. Enflasyonun temel ve gerçek nedeninin para arzı olduğunu unutmamak gerek. Para arzınız çoksa, hükümet daha fazla para basarsa enflasyon olur. Hükümet para arzını sınırlarsa enflasyon geriler. Faizin enflasyon üzerinde birtakım etkileri olabilir ama faizi çok fazla artırmanın ekonomi açısından iyi bir şey olmadığını da biliyoruz. Büyüme açısından da gerçekten kötü sonuçlar doğurabilir. Dolayısıyla bu noktada hükümetin alması gereken en önemli tedbir, para arzını belirli bir ölçüde sınırlamaktır. Bu da enflasyonu dizginleyecektir. 

Enflasyona karşı uygulanan programı şu anki haliyle nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Ne yapmaya çalıştıklarını anlıyorum. Sorunun farkındalar ve bunu çözmek istiyorlar. Ancak para arzı konusunda doğru önlemlerin alınıp alınmadığı konusunda şüphelerim var. Bence ağırlık verilmesi gereken nokta faiz değil, para arzı. 

 Para arzı açısından neler yapılmalı sizce? 

 Yapılması gereken dolaşımdaki nakit ve vadesiz mevduatların toplamı olarak tanımlayabileceğimiz M1 değerini kademeli olarak sınırlamak, artış hızını düşürmek. Büyüyen bir ekonomide elbette paraya ihtiyacınız olacaktır. Bunun için de kimi zaman merkez bankasının daha fazla para basması gerekebilir. Ama bunun haricinde Türkiye’nin artık para arzındaki artışı frenlemeye başlaması gerektiğini düşünüyorum. 

 Türkiye’de 2023 sonu dolar/TL paritesi beklentiniz nedir? 

 Sanıyorum kur ağustosta 27-28 lira seviyelerinde tutunmuş durumda. Bir miktar daha artış olabilir. Hükümetin faiz artırma yönünde attığı adımlar sayesinde parasını Türk lirasında tutmak isteyenlerin sayısı da artacaktır. Faizin kura etkisi de bu zaten. Faizleri yeterince yükseltirseniz insanlar da “En iyisi Türk lirasında kalayım, dolara dönmeyeyim” diyecektir. Bu sayede de Türk lirası tam manasıyla güçlenir diyemesek bile kur istikrarlı bir seviyeye oturacaktır diye düşünüyorum. 

 Son zamanlarda Türkiye dahil, dünya genelinde borsalarda bir yükseliş trendinin hakim olduğunu görüyoruz. Sizce bu trend devam eder mi? Ederse daha ne kadar sürer ve doların performansını nasıl etkiler?

Amerikan piyasasında oldukça iyi bir trend var. Borsa çok iyi performans gösterdi. Ancak para arzının artış hızına baktığımızda çok ciddi bir değişiklik olduğunu görüyoruz. FED para arzını azaltıyor. Elbette toplam para arzı hala yüksek ama değişim hızı düşüyor ve bu da borsa açısından sorun teşkil edebilir. O yüzden süreci çok dikkatli takip etmek gerekiyor. Ancak gördüğüm kadarıyla borsanın iyi performans göstermeye devam edeceğini düşünüyorum ki bu da küresel piyasalara olumlu yansıyacaktır. 

Sizce FED faiz oranlarını artırmaya devam edecek mi? İzlenen bu politikanın gelişmekte olan ülkeler ve dünya ekonomisi üzerindeki etkileri ne olacak? 

 Şu ana kadar bu durum hem gelişmekte olan ülkelere hem de dünya ekonomisine olumlu yansıdı. Ancak Çin’in yeniden ilerleme kaydetmeye başladığını da gözden kaçırmamak gerekiyor. Bildiğiniz gibi Çin gerçekten büyük sorunlar yaşadı. Piyasaları çöktü. COVID yüzünden kapanmalar, kısıtlamalar yaşadılar. Şimdi işler değişiyor. Yine büyümeye başlıyorlar. Bu, sadece gelişmekte olan piyasalar için değil, diğer tüm ülkeler için olumlu bir durum. Sağlıklı bir Çin piyasası gelişmekte olan ekonomilerin de Türkiye’nin de menfaatine olacaktır. Dolayısıyla Amerika’nın yüksek performansı ve Çin’in toparlanması bir araya geldiğinde çok iyi bir küresel tablo yakalayabiliriz. 

 FED’in enflasyonla mücadele programını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

 FED’in enflasyon hedefinin yüzde 2 olduğunu aklımızdan çıkarmadan bir değerlendirme yapmamız lazım. Şu anda bu hedefe oldukça uzak durumda. Dolayısıyla faizi düşürmek istemeyecektir. Muhtemelen küçük artışlarla mevcut seviyede tutmaya çalışacaklardır. Piyasayı faiz artışı ihtimaliyle korkutmak istiyorlar ama esasen bu faiz artışlarının sonuna gelmiş durumdayız. Bu politika gelecek yıl enflasyon ve TÜFE rakamlarına bağlı olarak değişecektir. Büyük ihtimalle faiz oranlarında aşamalı bir düşüş göreceğiz. 

Yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşabilirler mi? 

 Kesinlikle ulaşabilirler. Sadece zaman meselesi. 

 Çin demişken, hükümetin yabancı şirketlere yönelik denetimleri aşırı sıkı tuttuğunu biliyoruz. Siz bir süre önce paranızı ülkeden çıkarmak istemiş ancak ciddi sıkıntılar yaşamıştınız. Yaşadığınız tecrübeden sonra Çin’e yatırım yapmaya devam ediyor musunuz? 

 Evet, hala Çin’e yatırım yapıyoruz. Benim yaşadığım sorun, şahsi paramla ilgili bir sorundu. Şangay’da açtığım banka hesabımda bulunan paramı ülke dışına çıkarmak istedim ama zorluk çıkardılar. Çin’de bireysel hesap sahipleri bu tür sıkıntılar yaşayabiliyor. Kurumsal hesaplarda böyle bir durum yok çünkü bir kayıt süreci var. Ülkeye soktuğunuz parayı kayıt altına aldırıyorsunuz. Dolayısıyla söz konusu parayı ülke dışına çıkarabiliyorsunuz. Benim şahsi hesabımdaki paranın kaynağı 20 yıl önceki bir gayrimenkul satışıydı. Kayıtları geriye doğru inceleyip paranın kaynağına dair evrakları sununca sorun da çözüldü. 

Çin hükümetinin şirketlere yönelik bu aşırı kontrolcü yaklaşımı gelişmekte olan piyasaları nasıl etkileyebilir?

 Büyük bir etkisi zaten oldu. Çin piyasası gelişmekte olan piyasalar endeksinde yüzde 30’luk paya sahip. Çin borsası düştüğünde gelişmekte olan piyasalar endeksi de düştü. Hepimiz gelişmekte olan piyasalarda durumun iyi olmadığını ifade ettik. Fakat şimdi Çin’de öngördüğümüz toparlanmayla bu durum değişecek. 

 Bugüne kadar Türk borsasında, özellikle devlet tahvili gibi varlıklarda yabancı yatırımcının eksikliği hissediliyordu. Mehmet Şimşek liderliğindeki bu yeni dönemde yabancı yatırımcıların Türk hisselerine, devlet tahvillerine ilgisinin artacağını düşünüyor musunuz ? 

 Kuvvetle muhtemel. Para arzı azaltılarak enflasyon kontrol altına alınabilirse yabancı yatırımcı geri gelir. ABD’deki faiz oranlarıyla Türkiye’deki faiz oranları arasındaki farkın çok yüksek olması nedeniyle yatırım yapmaya istekli çok sayıda tahvil yatırımcısı var, bunu unutmamak lazım. Çünkü bu koşullarda Türk lirası değer kaybetse bile para kazanabiliyorsunuz. Dolayısıyla son dönemde atılmakta olan adımlar da göz önüne alındığında kesinlikle bir ilgi olacağını düşünüyorum. 

 Türkiye, ekonomik program kapsamında muhtelif teşviklerle ülkeye yabancı doğrudan yatırım çekmeye de çalışıyor. Siz bu girişimleri ne ölçüde etkili buluyorsunuz? 

 Ben bu adımların başarılı olacağını düşünüyorum. Özellikle vergi konusunda belirli düzenlemeler yapılırsa ve yabancı yatırımcıya teşvikler sunulursa bu Türkiye’yi son derece cazip kılabilir. Yani ilerisi için böyle bir olasılık var. 

Türk hisselerine yatırım yaptığınızı biliyoruz. Gündeminizde Türkiye için yeni yatırım planları var mı?

 Türk şirketleriyle tabii ki ilgileniyoruz. Yatırım fırsatlarını tespit edebilmek için sürekli piyasayı tarıyoruz. Şu anda daha önce yatırım yaptığımız Türk Hava Yolları gibi büyük şirketlere yatırım yapmama nedenlerimizden biri, hedef grubumuzun orta ölçekli şirketler olması. Yani endeks dışı, çok fazla araştırılmamış olan şirketlere giriyoruz. Ama catering konusunda önünü açarak Türk Hava Yolları’nın başarısında kısmen pay sahibi olduğumuzu da gururla söylemek isterim. Bu alanda çok başarılı oldular. Bunu görmek hem gurur hem de mutluluk verici. 

 Az önce yatırım için endeks dışı şirketleri tercih ediyoruz dediniz. Türkiye özelinde şu anda hangi sektörler gündeminizde? Hangi tür şirketleri kazançlı görüyorsunuz? 

 Bizim için en önemlisi teknolojik sektörler. Yazılım şirketleri olabilir. Mavi gibi operasyonlarını iyileştirmek için teknolojiden yararlanan şirketler olabilir. Mutlaka yarı iletken üreticisi veya yazılım geliştiricisi gibi bir şeyler olmasına da gerek yok. Operasyonlarında teknolojiyi kullanan bir sanayi şirketi veya tüketici ürünleri üreticisi de olabilir. İnşaat sektörüne girmiyoruz. Çünkü çok değişken bir sektör. Büyük bir proje yaptıktan sonra durgunluk yaşanıyor. Bu nedenle düzenli bir gelir akışına sahip olan şirketler bizim için daha iyi. Sermaye getirisi yüksek, en azından yüzde 10 ve üzeri olan şirketlerle ilgileniyoruz. Bu şirketlerin çoğunluğu da hizmet sektöründen. 

 Yenilenebilir enerji alanında mevcut bir yatırımınız veya yatırım planınız var mı? Türkiye sürdürülebilir enerjide uluslararası düzeyde önemli bir oyuncu olmaya devam eder mi ? 

 Türkiye sürdürülebilir enerji pazarında zaten önemli bir yere sahip ve bu alandaki konumunu korumaya da devam edeceğini düşünüyorum. Yatırım açısından konuşacak olursak en büyük sıkıntı, bu tür kamu hizmeti yatırımlarında sermaye gereksiniminin çok yüksek olması. Ayrıca yatırdığınız sermayenin geri dönüşünü anında alamıyorsunuz. Para kazanmanız çok uzun sürüyor. Bir diğer sorun da elektrik ve diğer kamu hizmetlerinin fiyatlandırılmasının devlet tarafından düzenleniyor oluşu. Bu da yatırım için risk oluşturuyor. 

2023 sonu itibarıyla Amerikan dolarının Euro karşısındaki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Tahminleriniz ne yönde?

 Amerikan dolarının Euro karşısında değer kaybedeceğini sanmıyorum. Kur hemen hemen mevcut seviyesini koruyacaktır. Avrupa Birliği faiz politikalarında değişikliğe gidiyor, ancak kur bazında genel olarak pek kayda değer bir değişiklik olacağını sanmıyorum. 

 Hindistan’ı sizin açınızdan “geleceğin ta kendisi” yapan nedir? Sizce ülke, performansını önümüzdeki yıl da artırmaya devam edecek mi? 

 Hindistan çok iyi gidiyor, ekonomisi hızla büyüyor. Hindistan pazarının performansının bu şekilde devam etmesini bekliyorum. Tabii piyasa bir süredir sürekli yükseldiğinden bir düzeltme olacaktır. Ancak uzun vadede Hindistan pazarının çok iyi performans göstermeye devam edeceğini düşünüyorum. Şirketleri iyi ve güçlü. Teknoloji kullanımı çok yaygın. Ülkeye giren yatırımcı sayısı özellikle de doğrudan yatırımlar giderek artıyor. Üretim artıyor, yüksek teknolojili ürünlere yönelim çok. Tüm bunlar Hindistan pazarını hareketlendirecektir. 

 Rusya’nın Ukrayna ile olan savaş nedeniyle yerel para birimi üzerinden petrol satışı enerji fiyatlarında düşüşe yol açtı. Sizce bu durum, Hindistan ve Türkiye gibi enerji ithal eden ülkeler açısından nasıl bir avantaj yaratabilir? 

 Rus petrolü şu anda Türkiye ve Hindistan gibi ülkeler için daha ucuz hale geldi. Bu onlar için bir avantaj. Ukrayna savaşı devam ettiği sürece de bu durum devam edecektir. 

 COVID-19 pandemi başında yaptığımız son röportajda Enflasyon Efsanesi adlı kitabınız piyasaya çıkmak üzereydi. Yeni kitap projeleriniz var mı? 

 Evet, Enflasyon Efsanesi Ekim 2020’de piyasaya çıktı. Şimdi merkez bankası dijital para birimleriyle ilgili bir kitap üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca gençlere zengin olmanın yollarını anlatan bir kitap daha yazıyorum.


“AVRUPA GÜÇLENMEYE DEVAM EDECEK”

AB ülkelerini ABD kadar dirençli görüyor musunuz? Sizce Euro bölgesi bu yılı nasıl kapatacak?
 

Euro bölgesinin bir avantajı, Rusya ve yaptırım uygulanan diğer ülkelerle ticarette çoğu kimsenin Euro kullanıyor olması. Amerikan doları halen dünyanın en çok kullanılan para birimi olmakla birlikte Euro’nun neredeyse dolardan daha popüler hale gelmesinin nedenlerinden biri bu. Bir de Avrupa Birliği, Brexit’e rağmen oldukça iyi gidiyor. Nüfus açısından büyük bir çeşitliliğe sahipler. Çok güçlü sektörleri var. Fransa, Almanya, İtalya, hepsi büyük lider güçler. İspanya gibi başarılı bir grafik çizen diğer Avrupa ülkelerini de unutmamak lazım. Sonuç olarak, Avrupa Birliği’nin güçlenmeye devam edeceğini düşünüyorum.



PARAYI NEREYE YATIRMALI?

HİSSE CAZİP
Hisse senedini çok cazip görüyorum. Sonuçta paranızı gerçek anlamda ancak borsada büyütebilirsiniz. Tabii kazancı giderek artan ve borçluluğu düşük şirketlere yatırım yapmak kaydıyla... Özellikle Türkiye gibi enflasyonun yüksek olduğu bir yerde, paranızı koruyabileceğiniz tek yer hisse senedi piyasası diye düşünüyorum. Tabii altın da iyi, ama altının kazanç oranı düşük. Biraz altın bulundurmak iyi olabilir, ancak her durumda paranızın çoğunluğunu hisse senedine yatırmanızı tavsiye ederim.

ÇEŞİTLENDİRME Elbette yatırımlarınızı çeşitlendirmek isterseniz dövize dönebilirsiniz. Yatırımınızı Türk piyasası ile de sınırlandırmayın. Dünya piyasalarına da bakın. Bu açıdan bir çeşitlendirmeye gitmek isterseniz ABD piyasası gayet iyi bir tercih olacaktır, çünkü Amerikan borsalarında işlem gören çok sayıda uluslararası şirket mevcut. Bunlar sadece Amerika’da değil, dünya çapında faaliyet gösteren şirketler. Mesela Apple... Türkiye dahil dünyanın her yerinde gelirleri var.



10 BAŞLIKTA MOBIUS’UN TÜRKİYE’YE BAKIŞI


  1. Türkiye, yüksek enflasyona uyum sağlama yeteneği ile dikkat çeken bir ülke olarak öne çıkıyor. 
  2. Bu süreçte etkili çözümler üretmek büyük önem taşıyor. Hükümetin para arzını kontrol altına alarak enflasyonu dizginlemesi gerekiyor. 
  3. Para arzını kontrol altına almak için dolaşımdaki nakit ve vadesiz mevduatın toplamını temsil eden M1 değerinin kademeli olarak sınırlanması gerekiyor. 
  4. Türk borsası, Amerikan doları bazında iyi bir performans gösteriyor. Yatırımların dolar bazında iyi bir getiri sağlaması, enflasyonun yatırımcıları korkutmadığını gösteriyor. 
  5. Bu noktada dikkat edilen strateji, geliri dolar üzerinden elde eden, maliyetleri ise Türk lirası cinsinden olan şirket hisselerine yatırım yapılması.  
  6. Türk şirketleriyle ilgileniyoruz. Yatırım fırsatlarını tespit edebilmek için sürekli piyasayı tarıyoruz. Şu anda hedef grubumuz, orta ölçekli şirketler. 
  7. Endeks dışı, çok fazla araştırılmamış olan şirketlere giriyoruz. Bizim için en önemlisi teknolojik sektörler. 
  8. Ancak mutlaka yazılım geliştiricisi olmasına gerek yok. Operasyonlarında teknolojiyi kullanan bir sanayi şirketi veya tüketici ürünleri üreticisi de olabilir. 
  9. Düzenli bir gelir akışına sahip olan şirketler bizim için daha iyi. Sermaye getirisi yüksek, en azından yüzde 10 ve üzeri olan şirketlerle ilgileniyoruz. 
  10. Yatırımcılara da portföylerinde hisse senetlerine ağırlık vermelerini öneririm. Özellikle büyüme potansiyeli olan orta ölçekli şirketlere yatırım yapmanın önemini hatırlatırım.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz