Hedefim Şarap İmparatoruluğu!

Önce imrendi, sonra bolca kıskandı, ardından işe koyuldu. İş yemeklerinde şarap konusundaki bilgi eksikliğini gidermek isteyen Siemens IT Çözümleri ve Hizmetleri Direktörü Ali Rıza Ersoy, teoriyle ...

1.03.2010 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Önce imrendi, sonra bolca kıskandı, ardından işe koyuldu. İş yemeklerinde şarap konusundaki bilgi eksikliğini gidermek isteyen Siemens IT Çözümleri ve Hizmetleri Direktörü Ali Rıza Ersoy, teoriyle yetinmeyince kendi şarabını üretmeye başladı. İlk üretimiyle ödül bile aldı. 50’li yaşlarının keyifli bir uğraşısı olarak nitelendirdiği şarap üretimi, Ersoy’un emeklilik hayallerinin de baş aktörü. 8 yıl sonra emekli olduğunda ticari şarap üretimine başlayacağını belirten Ersoy, “Oğlumla bir hedefimiz var. Önümüzdeki 8 yılda Avrasya’nın en mükemmel butik şarabını yapacağız. Ondan 20 yıl sonra da ben şarap imparatorluğunu oğluma devredeceğim” diye konuşuyor.

 

hedRidley Scott imzalı “A Good Year/İyi Bir Yıl” iş dünyasının yıkıcı rekabetinden sıyrılan bir iş insanının, yaşamın en büyülü anlarını şarap eşliğinde nasıl yakaladığını anlatır. Film boyunca Fransa sahillerindeki üzüm bağlarında yolculuklar yapılır, şarabın tutkulu dünyasında adeta yaşam yeniden sorgulanır. Bir anlamda şarap hayatta verilmesi gereken güzel molaların ve yakalanması istenen değerlerin metaforudur.

Ali Rıza Ersoy için de film işte bu yönüyle çok özel. 20 yılı aşkın süredir profesyonel hayatın içinde olan Ersoy, Siemens IT Çözümleri ve Hizmetleri Direktörü. İlk etapta iş yemeklerinde bilgisinin eksikliğinden rahatsız olunca şarapla gerçek anlamda tanışma ihtiyacı duyan Ersoy, 5 yıllık yolculuğunda neredeyse bir şarap uzmanı olmayı başarmış.

İşin sadece teorisiyle yetinmeyen Ersoy, bugün çok sevdiği filmler arasında yer alan “İyi Bir Yıl”daki Russell Crowe’un canlandırdığı Max Skinner karakteri gibi kırsala dönüş yaparak çiftlikte şarap üretiyor. Doğanın içinde şarapla ilgilenmenin kendisi için bir öze dönüş olduğunu söylüyor.

Şarap, Ersoy’un 50’li yaşlarına keyif veren güzel bir uğraşı olmanın yanında, emeklilik planlarının da ana konusu. Bugün 85 yaşındaki dayısı ve 14 yaşındaki oğlu ile birlikte gerçekleştirdiği şarap üretimini, 8 yıl sonra emekli olduğunda ticari olarak yapmayı planlıyor. Ersoy, “Aklımdan ve gönlümden geçen Akdeniz sahilinde 5-10 dönümlük bir bağ içinde butik otelcilik yapmak. Oğlumla bir hedefimiz var. Önümüzdeki 8 yılda Avrasya’nın en mükemmel butik şarabını yapacağız. Ondan 20 yıl sonra da ben şarap imparatorluğunu oğluma devredeceğim” diye konuşuyor.

Siemens IT Çözümleri ve Hizmetleri Direktörü Ali Rıza Ersoy, şarapla yaptığı yolculuğun onu nerelere getirdiğini dergimize şöyle anlattı:

*Şaraba ilginiz nasıl başladı?
5 yıl önce başladı. Öncesinde şarap bilgim sıfırdı. Şarap dünyasıyla ilgili olanlara ilk önce imrendim. Sonra bol miktarda kıskandım. İnsanlar bir araya geliyor, şundan bundan bahsediyorlardı ve ben kendimi çok kopuk hissediyordum. 5 yıl önce nasıl yapılıyor diye kitaplardan araştırdım.

Eşimle birlikte şarap üreticilerinin kurslarına katıldık. Hayatımızda yeni bir kapı açıldı. Şarabın kendisi zevkli, öğrenme süreci de öyle oldu. Ardından sosyal gruplar geldi. Evde Şarap, Winelover gibi e-mail grupları var. Bunların her birinin 1.000-1.500 üyesi bulunuyor. Buralara, genellikle iyi eğitim görmüş, profesyonel olarak bir işte çalışanlar üye oluyor. Büyük bölümü de evlerinde şarap üretimi yapıyor. Onun için evde şarap üretimi olarak geçiyor. Ciddi bölümü yazlıklarında ya da kışlık çiftliklerinde şarap üretimi gerçekleştiriyor. Hiçbiri ürettiği şarabı ticari olarak değerlendirmiyor.

*Şarap üretimine nasıl başladınız? Öğrenmeyle eş zamanlı mı oldu?
Evet, eş zamanlı. Aslında okuyorsunuz ama bir yere kadar. Eliniz hadiseye değmedikçe evde kitap okumakla bir yere gelinemiyor. Şarabın nasıl yapıldığını anlamadan, görmeden şarap hakkında yorum yapmak çok havada kalıyor. Bu işe hevesliysek bizim şarap yapmamız lazım dedik. Bu kez şarap nasıl yapılır diye araştırmaya başladık. İlk olarak yer gerekiyordu. Dayımın Kuşadası’nda mütevazı bir çiftliği var. Dayımla konuştum. Bir fabrika kuralım dedim. Fabrika 25 metrekare. Çiftliğin içinde yamaç var, o yamacı kazdırdık, mağara yaptık. Fabrikamızı kurduk. Yer sorununu bu şekilde hallettik.

Sonra bağcılığı öğrenmek için 25 tane Cabernet, 25 tane Merlot üzümü olacak şekilde 50 fide alıp beraberce diktik. Dayım ortağım, bir de üçüncü nesil olarak 14 yaşındaki oğlum bize katıldı. Sağda solda 3 nesil şarap yapıyoruz diye hava atıyorum.

Yani bu işe üç ortak başladık, büyük ortak bağdan ve fabrikadan sorumlu, ortanca ortak olan ben işin entelektüel boyutundan ve organizasyonundan sorumluyum. Küçük ortak ise ayak işlerini bana veriyorsunuz diye şikayetçi.

*İlk üretim ne zaman gerçekleşti?
İki yıl önce ağustos ayında neredeyse hazırdık. Ancak yaz çok sıcak geçtiği için bağ bozumu umduğumuz tarihten erken oldu, ama başardık. Şişeleri ve bütün malzemeyi İstanbul’da toplayıp Kuşadası’na gönderdik. 2 bin şişeye kadar rahatlıkla üretebiliyoruz. Kanun, ticari olmamak şartıyla kişi başına 350 litreye kadar izin veriyor. Geçen yıl 67 yaşındaki annem de hevesle bizim takıma katıldı. Yan komşumuzdan organik ürün satın alma yoluyla Merlot üzümünden ilk şarabımızı yaptık. Şarabımız bir yıl önce ocak ayında Evde Şarap grubunun kör tadım organizasyonunda görünüm, tadım ve koku gibi birçok kritere göre yapılan değerlendirmede Şili ve Güney Afrika şaraplarını geçerek ikinci oldu. “Çiftçinin en kötü şarabı, sanayinin en iyi şarabından daha iyi” denir. Bu çok da yanlış değil. Çünkü bu işi yaparken aşkla yapıyorsunuz, kendinizi kaptırıyorsunuz. Sabahın köründe bağ bozumuna gidiyor, her bir salkımı tek tek yan yana koyuyor, üzüm salkımına kraliçe muamelesi yapıyorsunuz.

*Ne kadarlık bir bağınız var?
Şu anda 50 fide var. Büyük bir bağdan bahsedemeyiz ama hemen yakınımızda Kuşadası’nın muhteşem bağları bulunuyor. Eylülde de komşumuzdan satın aldık ve Şiraz yaptık. Şiraz İran’ın kraliçesidir. Hatta zor bir üzüm türü olduğu için “İran’ın kaprisli kraliçesi” denir. Bu yıl da şarabımızı ondan yaptık. Hatta geçtiğimiz hafta sonu Kuşadası’ndaydık; annem, dayım, oğlum ve ben 250 şişenin şişelemesini gerçekleştirdik. Önümüzdeki yıl şarabı kendi bağımızdan yapacağız. Aslında bir bağın oluşması 7 yıl alıyor. Ama heyecandan kimse bu süreyi bekleyemiyor.

*Bir şarabın yapımı ne kadar sürüyor?
Yapım aşaması 10 gün sürüyor. Şişelemek için 3 gün gerekiyor. Arada bir bağı kontrol etmek de lazım. Ancak dayım orada olduğu için benim için nispeten kolay. Yıl içinde 2-3 hafta sonu gidiyorum. Onlar benim için en keyifli hafta sonları.

*Şarap konusunda geldiğiniz nokta iş dünyasında, sosyal ortamlarda nasıl karşılanıyor?
Biz işimiz gereği çok sık yurtdışına gidip geliyor ya da burada yabancı iş arkadaşlarımızı ağırlıyoruz. Hepsi saatlerce şarap konuşur, gittikleri ülkelerin şarapları hakkında yorum yapar. Ben yıllarca bu sohbetlerden geri kaldım. Şimdi bir Türk’ün şarap konusunda bilgili olması, özellikle yabancı ülkelerdeki üzüm cinslerini biliyor olması, yabancılarda ilgi ve hayranlık uyandırılıyor. O keyif, çekilen bütün sıkıntılara değiyor.

Ayrıca 3 ay önce şirkette, benim sorumlu olduğum departmanda, Şarap Kardeşliği adını taşıyan bir grup kurduk. 25 kişilik bir grubuz ama hızla büyüyecek. Ayda bir toplanıyoruz. Akşamüstü saatlerinde konuşmacı getiriyor, şarap hakkında konuşuyoruz. Aynı zamanda şarap tadımı yapıyoruz. Şirketteki arkadaşlığı artırmaya ama daha önemlisi şarap konusunda görgü ve bilgiyi artırmaya yönelik bir oluşum bu. İnanılmaz çok heveslisi var. İnsanlar çok ilgi gösteriyor.

Şarap Şöleni Nasıl Olmalı?

Her Çeşide Ayrı Şarap
Şaraplar, alçak tanenli ve yüksek tanenli diye ayrılıyor. Tanen şarabın içindeki asit. Tanik asidin yoğun olması, zor içimli dediğimiz damakta kuruluk hissi yaratır. Örneğin Boğazkere üzümleri, boğazı keren şarap anlamına gelir, tanik asit oranı çoktur. Bu üzümüne ve fermantasyon yöntemine bağlı. Herkesin bildiği Kalecik Karası, düşük tanenlidir. Burada önemli olan eşleşme. Yemek şöleni yapıldığında 6-7 değişik tabak sunulur. Bu 6-7 değişik tabakla 6-7 değişik şarap servis edilir.

Tadlar Baskın Olmamalı
Örneğin şölene tatlı şarap ve çerezle başlanabilir. İlk tabak yemek, büyük ihtimalle beyaz bir şarapla içilir. İkincisi, farklı bir beyaz şarapla... Üçüncü yemek, bir roze şarapla eşleşebilir. Ana yemek az tanenli bir kırmızı, altıncı yemek artık yüksek tanenli bir kırmızı ile gider. Tatlının yanında likör şarap dediğimiz buz gibi soğutulmuş tatlı şarapla gece kapatılabilir. Buradaki önemli nokta şu, tatları baskın olmayan başlangıç yemekleri kuvvetli şarapla sunulamaz. Şarap baskın gelir.

Yemekte Şarap Sohbeti
Dünyanın en iyi aşçılarının en önemli özelliği budur, yemeğin içine 10 değişik lezzet katarlar, anlayabilen bu lezzetleri fark eder, ama hiçbiri baskın değildir. Yemeğin karmaşası arttıkça onunla mücadele edebilecek, ona ezilmeyecek güçlü bir şarap sunmak lazım ki toplamda damakta çok homojen bir lezzet dünyası yaratabilsin. İşin bütün keyfi de bu muhabbetlerde oluşuyor. Yemekteki sohbetler de bunun üzerine oluyor.

“Şarapla Emekliliğe Yumuşak Geçiş Yapacağım”

Butik Otel Hayali
Siemens’de 60 yaşında emekli olunuyor. Ben de muhtemelen 8 yıl sonra emekli olacağım. Aklımdan ve gönlümden geçen, Akdeniz sahilinde 5-10 dönümlük bir bağ içinde butik otelcilik yapmak. Üretim yeri ve mahzen otelin altında olacak. Şarap sabah kahvaltısında masaya gelecek. Oğlumla bir hedefimiz var. Zaten onun ikna olmasını sağlayan da bu neden. Önümüzdeki 8 yılda Avrasya’nın en mükemmel butik şarabını yapacağız. Ondan 20 yıl sonra da ben şarap imparatorluğunu oğluma devredeceğim.

Bu İşten Para Kazanır mıyım?
Hayır, ama müthiş keyifli. 50’li yaşlar için müthiş keyifli bir hobi edindim. Diğer taraftan da gelecekle ilgili fanteziler kurabiliyorum. Bu fantezilerle ilgili sohbetler yapıyor, arkadaşlar ediniyorum. Özellikle oğlum, dayım ve annemle paylaştığım için jenerasyonlar arası köprü kuruluyor. Dayım 80 kusur yaşında mailleşebilmek için bilgisayar öğrendi. Her şey istediğim gibi giderse emeklilik hayatına çok yumuşak ve keyifli bir geçiş yapacağım. Şimdi bu işlerin uluslararası boyutunu öğrenmek için yurtdışına çıkıyorum. Ailece Toscana’ya, İspanya’nın güneyine gittik. Bu yıl da Sicilya’ya gideceğiz.

“200 TL’ye 100 Şişe Şarap Yapılıyor”

Maliyet 3 TL
Şarabın ana girdisi üzüm. Üzüm sezonunda şaraplık üzümlerin bile kilosu 50 kuruşa kadar düşüyor. Hadi 1 liralığını alın, bir kilo üzümden bir litre şarap yapıyorsunuz. Ne eksik? Mantar ve şişesi. Güzel ve keyifli bir şey olsun derseniz, kapakçık ve etiket yaptırırsanız kullandığınız kimyasallarla birlikte maliyeti şişe başına 3-5 lira. Evde saklamak için arka balkonunuz ya da bodrum katında odanız varsa iki tane 50 litrelik yapılsa üç günde bir kendi yaptığınız şarabı içmeniz mümkün olabilir. Toplam maliyet olarak baktığımızda 100 şişede 200-300 TL civarında bir maliyeti olur. Süpermarketlerden alıp içebileceğiniz bir şişe şarabın 15 TL’den başlayacağını düşünürseniz durum ortada.

20 Bin TL’ye Fabrika Kurdu
Ben biraz profesyonelce yapmaya çalıştım. Fabrikanın inşaatı 10 bin TL’ye patladı. İçinin teçhizatı da yaklaşık 10 bin TL’ye mal oldu.

Bu işi ticari olarak yapmaya kalktığınızda üretim izni almak gerekiyor. O yönleri tam incelemedim. Ama yapan arkadaşlardan duyduğuma göre üretim izni almak için fabrikanın üretime izin verilen mahallelerde açılması gerekiyor. Şehir içinde ya da bağlarda bahçelerde ticari olarak kurulamıyor, özel izin almak gerekiyor. Uzun bir bürokrasi gerekiyor. Ben kesinlikle o yollardan geçeceğim. O zaman 1-2 milyon dolarlık yatırımlar düşünülecek.

Nilüfer Gözütok
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz