Mart ayından başlayan yükselişle yüzde 50 prim yapan İMKB’de, son
dönemde IMF beklentileri canlılığını koruyor. Bunun yanında yurtdışı
veriler de izleniyor. IMF beklentisi, yurtdışı piyasalara göre İMKB’yi
geri çekilmelere dirençli hale getiriyor. İMKB’nin direncini
korumasında, Merkez Bankası’nın gösterge faizi düşürmeye devam etmesi ve
bunun neticesinde yüksek bono portföyü olan bankaların yüksek kârlar
yazmaları da etkili oluyor. Bunun yanında IMF anlaşması henüz olmamasına
rağmen yaz ayları içinde olmamız nedeniyle döviz bazlı yüksek turizm
gelirleri de kısa vadede ülke ekonomisini olumlu etkileyen bir diğer
faktör. Ancak sonbahara girilirken bir IMF anlaşması olması gerektiğini
söyleyen Taksim Yatırım Genel Müdürü Seda Birdal’ın piyasa beklentileri
ve yatırımcılara tavsiyeleri şöyle: Capital: Dünyayı toparlanmanın şekli tartışılıyor. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir? - ABD, piyasalara 1 trilyon dolar gibi bir rakamı enjekte ederek
rahatlama sağladı. Ancak bu döneme kadar çok büyük bir düzelmeden
bahsetmek mümkün değil. Bakıldığında da Dünya Bankası, son raporunda
ekonomik büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti. 2009 için dünyanın
ABD kaynaklı olmak üzere yüzde 2,9 küçüleceği öngörülüyor. Bir önceki
tahmin, küçülmenin yüzde 1,7’de kalacağı şeklindeydi. ABD’nin ithalat
rakamı azaldığı için bu bölgeye ihracat yapan Çin dahil tüm ekonomiler
olumsuz etkileniyor. Mart başı itibarıyla bakıldığında piyasalarda bir
toparlanma söz konusu. Bu toparlanmanın daha hızlı olacağı tahminleri de
yapılıyordu. Ancak olumsuz büyüme tahminlerine bakıldığında,
toparlanmanın daha uzun bir vadeye yayılacağı görülüyor. Capital: Türkiye ekonomisinin toparlanma süreci için ne düşünüyorsunuz? - Türkiye’nin ihracatının en yoğun olduğu bölge AB. Bu bölgedeki
beklentilere bakıldığında olumsuz bir tablo söz konusu. 2010’da en kötü
toparlanma beklentisi, Rusya ile birlikte Euro bölgesinde. Euro
bölgesinde, 2010 için en son büyüme beklentisi yüzde 0,5 gibi çok düşük
bir rakam. Bu da Türk sanayindeki büyüme, kapasite kullanımı gibi
oranların çabuk toparlanmayacağına işaret ediyor. Dünya Bankası’nın
beklentisi de Türkiye ekonomisinin 2009 yılında yüzde 5,5 küçülmesi,
2010 ve 2011 yıllarında sırasıyla yüzde 1,5 ve yüzde 3 büyümesi yönünde.
Gelişmiş ülkelerde yaşanan bu olumsuz süreç, gelişen piyasalara akan
para miktarını azaltıyor. 2007 yılında 1.2 trilyon dolar olan rakam,
2008’de 700 milyar dolara düştü. Bu yıl için yapılan tahminler, 360
milyar dolar olacağı yönünde. Bu paranın önemli kısmı, Latin ülkelere ve
Asya ülkelerine kanalize olacak. Tüm bu faktörlere bakıldığında
“Tünelin sonundaki ışık görüldü” demek için erken. Capital: Türkiye’nin temel kırılganlıkları neler? - Gelişmiş piyasalardan çıkış olması durumunda, borç
finansmanında sıkıntı yaşanır. Bütçe açıklarının nasıl finanse edileceği
yönünde endişeler var. Teşvik paketleri söz konusu. Bu paketlere, iş
dünyasının ihtiyacı var, ancak bu paketlerin de bir maliyeti söz konusu.
Tüm bunlar, Türkiye’nin üzerindeki temel kırılganlıklar. Bunlar,
Türkiye’nin işini zorlaştırıyor. İhracat rakamlarında daralma olması da
Türkiye’nin işini zorlaştıran bir diğer faktör. İhracatta toparlanma
gözükmediği için sanayi verilerindeki toparlanmanın zaman alacağını
söyleyebiliriz. Capital: Bardağın dolu tarafına bakılırsa nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? - Bu durumu, IMF anlaşması olumluya çevirebilir. IMF anlaşması
konusunda çok yüksek beklentiler yaratıldı. İlk başta telaffuz edilen
para miktarıyla son para miktarları arasında düşüşler söz konusu. Yine
süreç uzadıkça beklenti artmaya devam ediyor. Hükümetin ‘IMF olmadan
devam edebiliriz’ söylemleri de var. Piyasa bunu da fiyatlamaya başladı.
Neticede IMF anlaşması gerçekleşirse reel sektörü hareketlendiren
teşvik paketlerinin, bütçe açıklarının nasıl finanse edilebileceği
konusu netlik kazanacak. ~ Capital: Piyasa anlaşmanın olacağına inanıyor mu? - Piyasa, en azından eylül ayına kadar bir anlaşma olacağı
kanaatinde. Bu beklenti nedeniyle dolarda stabilizasyon korunuyor. İMKB,
diğer borsalara göre daha iyi durumda. MB, faizleri indirmeye devam
ediyor. Bu da yüksek bono pozisyonu taşıyan bankaların kârlılığını
olumlu etkiliyor.
İlk çeyrek bilançolarının ardından İMKB’nin lokomotifi olan bankalar,
ikinci çeyrekte de iyi bilanço açıklayacak. Bunlar, piyasaları olumlu
etkileyen faktörler olarak karşımıza çıkıyor. Yaz ayları da döviz
girişinin bol olduğu bir dönem. Sonbahara bir de IMF anlaşması ile
girilirse bunu piyasa fiyatlar. Capital: IMF anlaşması beklentisine paralel olarak dövizdeki ve faizdeki beklentiniz nasıl? - Öncelikle anlaşmanın Türkiye için gerekli olduğunu
düşünenlerden biri olduğumu söylemeliyim. Anlaşmanın imzalanmasının
yanında anlaşmadaki rakamın büyüklüğü de önemli. IMF anlaşması
imzalansın veya süreç uzasın, Merkez Bankası faiz indirimine devam
edecektir. MB Başkanı Durmuş Yılmaz’ın açıklamalarından bu sonuç ortaya
çıkıyor. Enflasyon baskısı azalmaya devam ettiği müddetçe zaman zaman
indirim yavaşlayabilir, ancak devam eder. Gerginlikler yaşanmasına
rağmen IMF beklentisi sayesinde kurun yukarı hareketi sınırlı kalıyor.
Kurda anlaşmanın olmasıyla birlikte bir rahatlama olur. Rakam vermek zor
ama dolarda 1,51 TL seviyelerine kadar bir çekilme söz konusu olabilir.
Capital: Borsa için beklentiniz nedir? - IMF anlaşmasının piyasanın beklentileri doğrultusunda bütçe
açığını finanse edebilecek iyi bir rakamla gerçekleşmesi, borsada
rahatlama sağlar. Bu beklenti sayesinde Avrupa piyasaları düşerken bile
İMKB tutunmayı bildi.
İyi bir rakam gelirse İMKB’nin öne açılır. İlk etapta 38.000 seviyesi
görülür. Ardından da direnç seviyeleri ve yurtdışı piyasalardaki
gelişmeler takip edilmeye başlanır. Anlaşma olmaması halinde ise
endekste 30.000 seviyelerini görebiliriz. Ancak güçlü bankacılık
beklentileri nedeniyle daha aşağı hareketler sınırlı olur. Capital: Hisse senedi seçiminde nelere dikkat edilmeli? - Bankacılık hisseleri, önümüzdeki süreçte de iyi bir performans
sergileyecek. Çünkü bilanço beklentileri yüksek seyretmeye devam
ediyor. Bu nedenle portföylerde ağırlık banka hisselerinde olmalı.
Yabancı yatırımcıların da iyi bilanço ve likidite nedeniyle bankacılık
hisselerine ilgi gösterdiği unutulmamalı. Reel sektörden de hisse
bazında iyi örnekler var. Ancak sektör bazında iyi örnek bulmak zor.
Reel sektörden bu nedenle hisse bazında seçim yaparken çok daha fazla
dikkat etmek gerekiyor. Capital: Türkiye’de cari açığın finansmanında doğrudan sermaye
yatırımları önemli bir faktördü. Bu yıl doğrudan yatırımlar konusunda ne
gibi gelişmeler olur? - Son 3 yılda doğrudan sermaye yatırımları yılık bazda 20 milyar
dolar gibi rakamlara ulaştı. Ancak 2008’in son çeyreğinden başlamak
üzere 2009’da, bugüne kadar durgun bir süreç yaşıyoruz. Durgunluğun
yılın son çeyreğinde yavaş yavaş çözülmeye başlayacağını düşünüyoruz.
Piyasalar kıpırdandıkça bu tarz işlemler de artmaya başlayacaktır.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?