İşçi Hasan’ın Büyük Zaferi

Hasan Danişment / Danişment Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Danişment, iş yaşamıyla gömlek düğmesi dikerek tanıştı. Ardından okulu bırakıp tornacılığa girdi. Bunu bir fabrikadaki işç...

1.03.2001 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Hasan Danişment / Danişment Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı

Hasan Danişment, iş yaşamıyla gömlek düğmesi dikerek tanıştı. Ardından okulu bırakıp tornacılığa girdi. Bunu bir fabrikadaki işçilik günleri izledi. 30 yıl once kardeşleriyle bir araya gelip, torna atölyesi kurduklarında, başarının ilk adımını da atmışlardı. Krediyle kurulan bu atölye, sonraki fabrikaların da habercisiydi. Siemens’le çalışmanın getirdiği büyüme, ardından diğer devlerin katılımıyla devam etti. Hasan Danişment, şimdi 8 fabrika, dünya devlerine üretim bir organizasyon ve yüksek rekabet gücüne sahip olduklarını söylüyor. Hedefini ise “10 yıl sonar dünya lideriyiz” şeklinde açıklıyor.
 
Onların hikayesi, aslında Türkiye’deki çok sayıda başarı öyküsünden, biri gibi görünnüyor. Ancak, işe başlama noktaları ve ulaştıkları düzey, Danişment Ailesi’ni biraz daha farklı kılıyor. Çünkü, onların öyküsü, gömlek düğümesi dikmekle başlıyor, dünya devlerine üretim yapan, Avrupalılarla rekabet eden bir grup yaratmaya kadar gidiyor.

Hikaye ise 35 yıl önce başladı. Hasan Danişment ve kardeşleri, annelerinin Mısır Çarşısı’ndan aldığı gömleklere düğme dikerek kazandıkları parayla hayatlarını devam ettiriyor, eğitimlerini sürdürüyorlardı. Ancak, Hasan ve Bahadır Danışment, parasızlık nedeniyle eğitimlerine ilkokuldan sonra devam edemediler. İki kardeş küçük yaşta iş yaşamına atılmak zorunda kaldılar.

İki kardeşin hayatlarının dönüm noktası sayılabilecek olay ise Bahadır Danişment’in gittikçe ustalaştığı tornacılık mesleğini Almanya’da sürdürmeye karar vermesi oldu. Dönemin beyaz eşya devi Siemens’in Almanya’daki fabrikasında çalışan Bahadır Danişment, bir yıl çalıştıktan sonra yurda geri döndü. Ancak, Siemens yetkilileri, Bahadır Danişment’i bırakmak istemediler, çalışmaya devam etmesini teklif ettiler.

Teklifi kabul eden Bahadır Danişment, kardeşi Hasan Danişment’i de yanına alarak İstanbul’da bir torna tezgahı kurdu. Bir, iki, üç derken torna tezgahları artmaya; atölyeler, fabrikalara dönüşmeye başladı. Sektördeki boşluğu görerek izledikleri doğru politikalar sayesinde sürekli büyüme temposunu yakaladılar.

1984’e geldiklerinde ise diğer iki kardeşin de katılmasıyla aile daha da güçlü hale geldi, grup kurumsallaşma yoluna gitti. Danişment Şirketler Grubu da işte bu tarihte kuruldu. Bir atölye ile başladıkları iş hayatına birleştirdikleri beş fabrika ile devam eden Danişment Kardeşler, şimdi yaklaşık 850 kişiye istihdam sağlayan, Arçelik, Bosch ve Vestel gibi sektör devlerine üretim yapan bir büyük grubun sahibi haline geldiler.

Danişment Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Danişment, aynı zamanda Beyaz Eşya Yan Sanayicileri Derneği (BEYSAD)’ın kurucu üyelerinden biri ve halen başkan yardımcılığı görevini yürütüyor. Hasan Danişment sektörün geleceği ile ilgili iddialı konuşuyor: "Türkiye’nin beyaz eşya sektöründe dünya çapındaki liderlik mücadelesi daha yeni başlamıştır. Türkiye’nin bu mücadeleden lider çıkacağına emin olun”.

Danişment Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Danişment ile otuz yıllık başarı öykülerini ve beyaz eşya yan sanayinin Türkiye'deki konumunu konuştuk:

Danişment Makine Sanayi’nin kuruluş öyküsünü anlatır mısınız?

Danişment Makine’nin temelleri, 1971 yılında, iki kardeşin bir araya gelerek bir torna tezgahı kurmasıyla atıldı. Biz bu işe başlarken çok küçük bir sermaye ile yola koyulduk. 1970’li yıllarda bir hayli yaygın olan “Emniyet Sandığı” sayesinde oluşturduk bu sermayeyi... Bir kollektif şirket kurup, işe motor mili imalatı yaparak başladık.

Elektrik süpürgesi üreten o zamanlar adı Siemens olan Simtel için motor mili üretiyorduk. Daha sonra Simtel’in motor mili ihtiyaçları geliştikçe, biz de torna tezgahlarımızı artırdık. Bir, iki derken atölyemizi bir hayli büyüttük. 1980’li yılların ortalarına geldiğimizde, ferdi bir şirket olan Danişment Makine’yi anonim şirket yaptık.

Atölyeden seri üretime geçmeye başlamanız ve dolayısıyla büyümenizi sağlayan nedenler neydi?

O zaman ki sanayiciler de ileriyi görerek hareket ediyorlardı. Biz de bunun ışığında çalışmaya karar verdik. O zamanlar Profilo Holding için çalışmaya başladık. Bugün Profilo Alışveriş Merkezi’nin olduğu yerde, o zamanlar motor ve çamaşır makinesi fabrikası vardı. Bu fabrikada Lavamat ve Lavalux gibi markaların motorlarını yapıyorlardı.

Profilo ile çalışmaya başlamamız da, onların motorlarının millerini yapmayla oldu. Daha sonra motor kapaklarını yaptık. O zamanlarda yaptıkları elektrik motor fabrikalarındaki bütün makinelerinin parçalarını biz gerçekleştirdik. Profilo, Bosch ile ortaklığa girdikten sonra üretilen yeni model motorların parçalarını yurtdışından getirmeye başladı. Ancak, bugün hala Profilo’nun eski model makinelerinin motor parçalarını sadece biz üretiyoruz.

Bu sektöre girmenizin nedeni neydi, daha önce neler yapıyordunuz?

O zamanlar adı Siemens olan Simtel'e motor mili yapmak için kurulan ve bugün otomasyon sistemine dönüşen yatırımımız, bizim ilk işimizdir. Biz bu serüvene 1971 yılında başladık. Ondan önce bir firmada işçi olarak çalışıyordum. Kardeşim de işçiydi, ancak Almanya'da çalışıyordu. Kendisi çok iyi bir zanaatkardır. Siemens'ten gelen özel bir teklif sonucu Almanya'ya gitti. Oradaki fabrikada tornacı olarak çalıştı. Ancak, bazı şartlardan dolayı orada kalamadı ve Türkiye'ye geri döndü.

Siemens yetkilileri ise, "Sizi kaybetmeyelim, burada bir torna tezgahı kurun ve bizimle çalışmaya devam edin" dediler. Ve, bize motor millerini yapma fırsatı verdiler. O zamanlar bizim herhangi bir sermayemiz ya da altyapımız yoktu. "Emniyet Sandığı"ndan aldığımız parayla iki kardeş iş hayatına ilk olarak böyle başladık.

İşinizi büyütmenizi sağlayan nedenler neydi?

Bizim gelişmemizi sağlayan şey, Türkiye'nin o günkü şartları oldu. Türkiye'de o zamanlar üretim değil, montaj sektörü gelişmişti. Montaj ağırlıklı üretim yapılıyordu. Biz o dönemde dışarıdan mamül getirmek yerine, kendimiz üretmeyi tercih ettik. Çünkü, ithalat çok pahalıya mal oluyordu, döviz sıkıntısı vardı. İşte biz de pahalıya mal olan parçanın üretimini Türkiye'de yapmaya karar verdik. Ve böylece çok kar ettik. Çok yüksek karlarla çalışıyorduk o dönemde...

O dönemde beyaz eşyada çok büyük bir boşluk bir vardı. Biz de bu nedenle beyaz eşyaya girdik. Tabi o zamanki sanayiciler de ileriyi görerek hareket ediyorlardı. Sıradan firmalarla çalışmıyorlardı. Yatırımlarımız her sene artarak devam etti. Ve böylece işimizi büyütmeyi başardık.

Danişment Makine'de asıl değişim ne zaman yaşandı?

Danişmend AŞ.'nin gelişimi, beyaz eşya sektör üreticilerinin, yan sanayideki taleplerinin artması sonucu şekillenmiştir. Önce motor mili üretimiyle başladık. Sonra bizden bunların kapaklarını dökmemizi, millerini yapmamızı istediler. Bu talep daha sonra artmaya başladı. Bir süre sonra mil ve kapakla yetinmediler ve "bize motoru yapar mısınız” dediler. Ve sonuçta 1984'te iki kardeşin kurduğu Danişment Makine, Danişment AŞ.'ye dönüştü.

Yönetim kurulumuz, kardeşlerim Hüseyin, Bahadır ve Metin Danişment’ten oluşuyor. Ve biz bugün motor yapar hale geldik. Örneğin evlerimizde kullandığımız Arçelik ve Bosch gibi, Türkiye'nin en büyük markaların elektrikli fırınlarında bizim mamullerimiz kullanılıyor.

Biz şu anda Türkiye beyaz eşya yan sanayi sektöründe İtalyan ve İspanyol hakimiyetini yıkmış bulunuyoruz. Ayrıca, yaptığımız ürünleri Avrupa'da dünyanın devleri de kullanıyor. Çünkü, biz ürünlerimizi Avrupa'da satabilmek için gerekli olan CE ve VDE izin belgelerine sahibiz.

Kurumsal anlamda istediğimiz yere varabilmek ve rekabet ortamında yer alabilmek için kendimizi teknolojik açıdan geliştirdik. Örneğin, otomasyon konusuna çok önem verdik. Gün geçtikçe üretimde yüz binli rakamlardan milyonlu rakamlara geçiliyordu. Biz bu süreci şöyle kullandık: Ürettiğimiz parçaların bir kısmını manuel, bir kısmını ise otomasyon tekniği ile ürettik. Biz line'ın aralarına otomasyon koyduk ve işi yarı otomat bir sistemle götürdük. Bugün, Avrupa'daki elektrik motorları üreticileri gibi tam otomatik sistemlerle üretim yapmıyoruz, çünkü bu yatırımların maliyeti çok yüksek. Ve de işçiliğin öldürülmemesi gerekiyor. Bin kişiye istihdam sağlayabiliyorsak ne mutlu bize...

Kaç şirketiniz var ve buralarda ne üretimi yapılıyor?

Danişment Şirketler Grubu'na ait Manisa’da Danka Makine Ltd. ve Güven Kablo; İstanbul Yakacık’ta Danka Kablo Hayriye Danişment ve Danişment Makine AŞ.; Eskişehir’de de Danişment Makine Metal Enjeksiyon AŞ. adı altında toplam beş fabrikamız bulunuyor. Bu fabrikalarda fırın, çamaşır makinesi, buzdolabı, elektrik süpürgesi, ütü gibi elektrikli ev aletlerin parçaları ve elektrik motorları üretiliyor.

Örneğin, bir çamaşır makinesi düşünün; üzerinde eğer plastik kompenat bir parça ya da "kablo ağacı" denilen kablo grubu varsa, bilin ki onu biz yapıyoruzdur.

İstanbul'da bulunan ve yaklaşık 200 kişinin çalıştığı elektrik motor fabrikamızda yılda 1 milyon adete yakın elektrik motoru üretiyoruz. Fırın motoru konusunda, Türkiye'de kalite ve fiyat açısından en avantajlı ve ilk sıradaki firma biziz. Buna bağlı olarak buzdolapların, çamaşır makinelerinin elektrik kabloları ile çamaşır makinesinin beyni olan alüminyum parçaların dökümleri yapılıyor.

Fırında elektrik motoru yoktur ancak içinde sıcak hava akımını sirküle eden "turbo motoru" da üreten Türkiye'deki tek üretici firma biziz. Eskişehir'deki yüz civarında çalışanı olan metal enjeksiyon fabrikamızda ise metal enjeksiyon ve alüminyum parçaları imalatı yapılıyor.

Yurtdışına yönelik, büyük şirketlere üretiminiz var mı?

Burada, dünya devi Alman Miele'ye kazanı çeviren alüminyum tambur grubunu yapıyoruz. Bu oldukça pahalı bir parçadır ve biz bu parça üretiyor ve yılda 250-300 bin adetini Miele'ye satıyoruz. Türkiye pazarında ise ayda kırk bin adet satıyoruz bu parçadan... Bu da çok büyük bir rakamdır.

Bir de Manisa'da Vestel Elektronik için kurulmuş üç yüz kişi kapasiteli Danişment Şirketler Grubu'na bağlı bir plastik fabrikamız bulunuyor. Bu fabrika Türkiye'nin en büyük plastik fabrikalarından biri... Burada, beyaz eşyada aklınıza gelebilecek her tür plastik ürünün dökümü yapılıyor. Peynir kutularından, sebzeliğe; yumurtalıktan, PVC'ye kadar estetiği hizmet eden her ürünün de imalatını bu fabrikamızda gerçekleştiriyoruz.

Geçtiğimiz yıl toplam cironuz ne kadardı?

2000 yılında tüm şirketlerin toplam cirosu yaklaşık 10 trilyon liraydı. Birtakım devlet büyüklerimiz istikrarlı büyüme için hedeflerini küçük tutabilirler ama bizim hedefimiz, istihdamı artırarak ortalama hedeflerin üstünde büyümektir.

İç pazarda satış gerçekleştirdiğiniz en büyük firmalar hangileri?

Biz genel olarak riski dağıtıyoruz. Ancak, toplam ciromuzun yüzde 60'lık kısmını şu üç büyük firmaya olan satışlarımız oluşturuyor: Arçelik, Bosch Profilo ve Vestel. Çok değişken parçalar sattığımız için Bosch, bizden en çok ürün alan firma konumunda. Bunun dışında yüzde 20’lik ciroyu büyüklerin arkasından gelen Auer, Teba, Rowenta gibi firmaların satışları oluşturuyor. Cironun kalan yüzde yirmisi de ihracattır.

1999 yılında aldığınız teşvikle yatırımlarınızı güçlendirdiniz... 2000 yılı son çeyreğinde yaşanan mali kriz yatırımlarınızı ve şirketlerinizi nasıl etkiledi?

Yüzde 1700’lere fırlayan faizler nedeniyle zor günler geçirdik. Ancak, bankaların yardımıyla, anlayışlı yaklaşmaları sayesinde kurtulduk bu darboğazdan. Bizim finans konularında çok sıkıntımız yok açıkçası... Biz artık Türkiye ekonomisinin "püf" deyince yıkılmayacağını biliyoruz. Hükümet-sanayici işbirliği sayesinde bunun daha da güçleneceğine inanıyoruz.

Beyaz eşya yan sanayi sektörünün bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Global ekonominin etkileri bizim sektörümüzde de çok hissediliyor. Bundan beş sene öncesine nazaran çok iyi bir grafik çizdiğimizi söyleyebilirim. Artık fiyatlar kontrol edilebiliyor, örneğin...

1970’li yıllarda fiyat açısından Avrupa’nın beş misli altındaydık. Verdiğimiz fiyatla bütün teklifler kabul ediliyordu. Her sene, çalıştığımız kadar iş yapabilecek yatırımı yapabiliyorduk. Yani yüzde 100 kazanıyorduk. Ama bugün o fiyatların altına o kadar indik ki, yine de Avrupalı rakiplerimizle rekabet edebiliyoruz. Şu an Avrupalı yan sanayici bazı parçalarda bizden daha ucuz kalabiliyor. Çünkü, buradaki firmalar yüzde 100 otomasyona girmiş durumda. Dolayısıyla firmalar ürünlerine, bu yüksek maliyet ve kaliteyi karşılayacak yüksek fiyatlar koymak zorunda...

Yurtdışında hangi ülkelere ürün satıyorsunuz?

İngiltere'deki firmalara elektrik motoru, metal ve alüminyum parçalar satıyorum. Almanya AEG'ye ise alüminyum parça satışımız var. Ayrıca, Alman beyaz eşya devi Miele'ye metal yıkama grupları satıyorum. Yunanistan'da ise Bosch için buzdolabı parçaları üretiyoruz.

Gelecekte gerçekleştirmeyi hedeflediğiniz şeyler nelerdir?

Ben sektörümüzün geleceği konusunda çok iyimserim. Türkiye, 21. yüzyılın ilk çeyreği bitmeden, beyaz eşya ve beyaz eşya yana sanayinde dünyanın lider ülkesi konumuna gelecek. Bu benim iddiam. Çünkü, bizlerde, hedeflerimize ulaşma konusunda büyük bir azim var.

Karşımıza çıkan, Çin, Kore ve Tayvan gibi Uzakdoğu ülkelerinin ürün kalitesinin bizimkiler kadar iyi olmadığını Batılı sanayiciler de anladı. Uzakdoğulu üreticilerin fiyat avantajlarına rağmen Türkiye, Batı'nın karşısına kaliteli ve ucuz sayılacak fiyatlarla çıkmalıdır. İşte ben, beyaz eşya ve yan sanayinin bu yolda emin adımlarla ilerleyeceğine inanıyorum.

Danişment Şirketler Grubu olarak biz de sektörle paralel hedefler güdeceğiz. Düne kadar çekindiğim, ancak bugün global ekonominin de etkisiyle cazip bir hale gelen bir konu var; o da motor fabrikamın yabancı bir ortakla "evlilik" yapması...

Yeni yatırımlarınız var mı?

Şu anda Çerkezköy'de üç bin metre karelik alana yayılan, metal enjeksiyon ve kablo gruplamayla ilgili bir fabrika kuruyorum. Tesisin tüm altyapı hazır durumda. Orada bir fabrika kurmamızın nedeni, sadece Bosch'a üretim yapmak. Şu anda kar marjlarımız çok düşük. Yüzde 5 karlarla çalışıyoruz. Alıp satıyoruz ancak memnunuz... Çünkü, on trilyonda yüzde beş kar yılda beş yüz milyar ediyor. Dolayısıyla kazanıyoruz.

BEYAZ EŞYA YAN SANAYİNİN EN BÜYÜKLERİ

Sektörün panaromasını ortaya koymanızı istesek, pazar paylarıyla birlikte en büyük üreticiler hangileridir, sıralar mısınız?

Türkiye çapında beyaz eşya yan sanayi sektöründe faaliyet gösteren birçok firma var. Başkan yardımcılığını yaptığım Beyaz Eşya Yan Sanayiciler Derneği (BEYSAD) verilerine göre, bu sektörden yaklaşık 40 bin kişi ekmek yiyor. Ama ciddi anlamda istihdam sağlayan, ihracat yapan ve belli bir pazar payına sahip olan firma sayısı yaklaşık yüz kırk.

Ancak sektörün önde gelen firmalarını Türk Elektrik Endüstrisi (TEE), döküm firmalarımızdan Demisaş, bomin emaye üreticilerimizden Botel, beyaz eşyada her türlü cam eşyayı üreten Orim Cam ve Danişment AŞ olarak sıralamak mümkün...

Sizin pazar payınız nedir?

Danişment Makine olarak Türkiye'nin toplam pazarındaki aldığımız pay yüzde 25 civarındadır. Ancak, sektörün alt segmentlerinde bu oran değişebilir. Plastikte, metalde farklı elektrikli motor üretiminde farklı oranlara sahibiz.  Sektörün geneline baktığımızda şunu söylemek mümkün; dörtte birlik payla biz kendi branşımızda sektörün bir numarasıyız...

“TÜRKİYE BEYAZ EŞYADA LİDER OLABİLİR”

Türkiye'de beyaz eşya sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye'de beyaz eşya sanayi şu anda belirli bir seviyede... Bu yabancı yatırımcıların dikkatini çekiyor, çekmiyor değil. Ancak, ben Türkiye'nin beyaz eşyada istediği yere gelebilmesi için en az 10 yılı olduğunu düşünüyorum. Türkiye, dünya liderliğine oynayacak potansiyele, teknolojik bilgiye sahip. Bugün, Arçelik, Bosch ve Vestel gibi firmalar ürünlerini yurtdışında da satabiliyor. Bu, ürün kalitesinin dünyayla yarışabilecek düzeyde olduğunun bir göstergesi... Şu anda bir durulma dönemi yaşanıyor, ancak çok daha iyi olacağına inanıyorum.

Beyaz eşyanın tekrar hareketlenebilmesi için de küçük veya büyük üreticilerin, ihracata ağırlık vermeleri gerekiyor. Türkiye artık, tahıl ve tekstilden sonra gitgide sınai mamullerinde yoğunlaşmaya başlıyor. Ve beyaz eşya benim öngörülerime göre kısa vadede Türkiye'nin lokomotif sektörü haline gelecek. Ancak, büyük üreticiler çalışacağı yan sanayiciyi seçerken artık çok eleyici davranıyor. Yan sanayicilerini seçerken ihracat da yaptıklarından dolayı özel bir itina gösteriyorlar.

Çünkü, yaptığınız ufak bir hata malların piyasadan toplanmasına neden olabilir. Bu çok büyük bir risk. Bu nedenle biz en ufak hataya dahi mahal vermemek için tüm üretimimizi kayıt altında tutuyoruz.

 

 


 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz