Capital: Bugünkü sağlam yapının kurulmasındaki en önemli etken nedir peki?
- En önemli teknik konu, yığınak yapmak. Yani iyi günlerde rasyoları
temiz tutacaksınızbankalara özel karşılıklar ayırtacaksınız, bankaların
mali bünyesini kuvvetlendireceksiniz ki, kötü günlerde onları
kullansınlar... Ekonomiler her zaman iyi gitmez, dalgalanmalar olur. Bu
dalgalanma günlerine hazırlanmak gerekiyor. Otoriterlerin de iyi
günlerde bankaları bir miktar sıkıp zorlayıp, hatta onları kızdırıp, 'Bu
BBDK ne yapıyor, yine bir düzenleme yaptı' dedirtip; Türkiye içi ya da
global kriz günlerinde de bankaları gevşetmeleri gerekiyor. Buna
döngüsel yaklaşım diyorlar. Biz de bu döngüsel yaklaşımı uygulamaya
çalıştık. Bu yaklaşım tüm dünyada uygulanmalı, iyi dönemlerde bankalar
sıkıştırılmalı. Gerek 5-6 yıl önce getirdiğimiz yüzde 12 'lik sermaye
yeterliliği rasyosu gerek türev ürünlerde çok hassas davranmamız gerek
banka lisansları konusunda ince eleyip sık dokumamız doğru uygulamalar
oldu. 4 yıldır, tüm eleştirilere rağmen, kârın belli bir oranını
dağıttırıyoruz ki en iyi banka da bile yüzde 20'yi geçmiyor. Kalanı
banka içinde tutarak yığınak yaptırıyoruz. Bankalarımızı iyi bir noktaya
getirmeye çalışıyoruz, inşallah böyle de devam eder.
Capital: Bankacılar tarafından bu kadar eleştiriliyor olmak sizi yormuyor mu?
- Benim ilk 4-5 yılım yoğun eleştiri dönemiydi. Kalan son 3- 4 yıldaysa,
2008 Eylül'ünde Lehman krizi patlayınca bir anda eleştiriler tersine
döndü. Şimdi 'BDDK'nin düzenlemeleri iyi ki yapılmış, zamanında iyi ki
bizi sıkıştırmışsınız' diye tepkiler alıyorum. Ama tabii bu, sadece
benim düzenlemem değil; düzenlemenin fikir babaları bu kurumun
çalışanlarıdır. Ben burada sadece sevabıyla günahıyla temsil görevi
yapıyorum.
Capital: Bu süreçte hiç geç kaldığınız ya da hata yaptığınızı düşündüğünüz bir adım oldu mu?
- Elbette ki olmuştur, ancak kasti olmamıştır. Bu tip olaylar, zaman
geçtikten sonra ortaya çıkıyor. Bir süre sonra 'Acaba öyle olsaydı, daha
mı iyi olurdu' diyorsunuz. Ama hatalı olduğumuzu düşündüğüm belirgin
bir vaka yok. Zaten atladıysak da o zaman içinde ortaya çıkar.
Capital: '2011 yılı kârlarını dağıtmayın' şeklinde bir açıklama yaptınız. Bu, 2012 yılı için bir önlem mi?
- Biz 2008, 2009 ve 2010 yılı için de aynı şeyi söylemiştik. 2011 yılı
için bankalardan kâr dağı-tacaklarsa, bize bir yazı ile kârı ne kadar ve
nasıl dağıtmayı planladıklarını belirtmelerini istedik. Biz şablonumuza
göre bankanın sermaye yeterlilik rasyosu ve bazı dengelerine bakıyoruz,
gidişatına bakıyoruz ve bankaya '100 liralık kârın 50'sini dağıtacağını
söylüyorsun ama kusura bakma 15 lirasını dağıt kalanı öz kaynağa ekle,
sen de mutlu ol biz de mutlu olalım' diyoruz. Bu, banka yöneticilerini
çok mutlu eden bir aksiyon. Banka yöneticisi, bankasının güçlenmesini
ister ama muhtemelen banka patronları, hissedarlar kızıyordur. Ama
onların da uzun vadede bankalarının değerinin arttığını düşünerek mutlu
olmaları lazım. Yani söylemimiz, 2012'ye özel değil. 2012 için ihtiyatlı
iyimserliğe devam ediyoruz. Ama bankacılık dünyanın en riskli işidir.
Ülke, kur, likidite, otoritelerin denetimi gibi pek çok riski vardır. Bu
riskler içinde çalışırken, iyimser ama ihtiyatlı olacağız. Bir de 'Çok
iyiyiz' diye kendimizi bırakmamamız lazım. Her zaman bu sektöre bir
şekilde eşlik edilmesi gerekiyor. Bazen bankacıları, bankacılardan daha
çok düşünmemiz gerekiyor. Bankacılar bazen işin içinde kayboluyorlar,
bazen onları yönlendirmek gerekiyor. Biz yaptığımız düzenlemelerin,
aldığımız rasyoların önemli bir kısmını bankalarla konuşarak yaparız.
Diyalog ve işbirliği içinde yolumuza devam.