Küresel ağımızı büyüteceğiz

Orhun ile Sabancı Holding Yapı Malzemeleri Grubu’nun yeni dönem planlarını konuştuk...

8.03.2022 10:08:000
Paylaş Tweet Paylaş
Küresel ağımızı büyüteceğiz

Aslı Sözbilir

Sabancı Holding Yapı Malzemeleri Grubu, 5 yıllık bir stratejiyle geleceğe hazırlanıyor. Geçen ağustosta önemli çimento üreticilerinden Cemex’in İspanya fabrikasını satın olan grup, coğrafi çeşitlilik için büyümesini sürdürecek. Grubun başkanı BURAK ORHUN, “Çeşitliliğe organik ya da inorganik yatırımlarla ulaşabiliriz. Brownfield olarak adlandırılan belli bir yapıyı alıp onun üzerine inşa etme gibi bir model de olabilir. Hatta iş birliklerine de sıcağız” diyor. Grup ürün çeşitliliği için de yatırımlarını sürdürecek. Orhun, sürdürülebilir ve katma değerli ürünlerle gelişmiş pazarları ve özellikle ABD’yi yakın markaja aldıklarını söylüyor ve ekliyor: “Küresel ağımızı büyütmeyi hedefliyoruz.”

Geçtiğimiz ağustosta dünyanın önde gelen çimento üreticilerinden Cemex’in İspanya’daki Buñol fabrikasını bünyesine katarak uluslararası yatırım ağını güçlendiren Sabancı Holding Yapı Malzemeleri Grubu, yeni dönemde daha büyük bir küresel oyuncu olmayı hedefliyor. Grubun başkanı Burak Orhun, inorganik ve organik büyüme yoluyla bu ağı daha da genişleteceklerini söylüyor. Bu noktada coğrafi çeşitlilik ve ürün çeşitliliğinin önemli olduğunu söyleyen Orhun, “Bu çeşitliliğe organik ya da inorganik yatırımlarla ulaşabiliriz. Brownfield olarak adlandırılan belli bir yapıyı alıp onun üzerine inşa etme gibi bir model de olabilir. Hatta iş birliklerine de sıcağız” diyor. Çimentoda katma değerli ürünler, çimento dışında ise sürdürülebilir yapı malzemeleriyle portföy ve coğrafya çeşitlenmesine gideceklerini anlatan Orhun, “Önümüzdeki 3-4 yılda en önemli konumuz sürdürülebilirlik” diyor. Orhun ile Sabancı Holding Yapı Malzemeleri Grubu’nun yeni dönem planlarını konuştuk:

2021’de çimentoda büyüme sürdü. Bu durum sizin rakamlarınıza nasıl yansıdı? 

 Türk Çimento Birliği’nin ekim sonu yayınladığı ilk 10 aylık verilere göre Türkiye’nin çimento tüketimi geçen yıla göre yüzde 10 büyüdü. Aslına bakarsanız ilk 6 ayda çok yüksek bir büyüme geldi. Bunun nedeni, 2020’nin ilk 6 ayında COVID sebebiyle talebin çok daralmış olması. Dolayısıyla 2021’in ilk 6 ayında baz etkisiyle rakamlar yüksek geldi. Toplamda yüzde 10 büyüme gözüküyor, ama yılın ilk 6 ayı için bu oran yüzde 25 seviyesindeydi. Daha sonra büyüme yavaşladı. Sektörün ihracatı da geçen yılla benzer miktarda gerçekleşti. Biz geçen yıl da bu yıl da tam kapasite çalışıyoruz. Dolayısıyla miktar olarak şu kadar büyüdük diyemem ama ihracat odaklı olmamız bizim diğer oyunculara göre avantajımız oldu. Üretimimizin neredeyse yüzde 50’sini ihraç ediyoruz. Portföyümüzde gri çimentodan daha yüksek katma değerli ürünler de var. Hem bunun avantajı hem de kurun etkisiyle 3’ncü çeyrek sonu itibarıyla iki şirket beraber düşünülürse TL bazlı olarak ciromuz yüzde 65’ler civarında büyüdü. Tabii hammadde özellikle yakıt maliyetlerinin çok hızlandığı zor bir yıl geçirdik. 

 Kur ve baz etkisi dışında büyüme nereden geldi? 

 2020’de de 2021’de de tam kapasiteyle çalışıyoruz. İhracatın olumlu TL etkisi oluyor. Bir de ihracat fiyatlarımızı mümkün olduğunca yükseltmeye çalışıyoruz. Bunun da hem fiyat hem mix etkisi olabiliyor. Mesela Amerika’ya ihracatımızı daha fazla artırdık. Amerika’ya daha katma değerli ürünler satıldığı için onun da bir etkisi oldu. Özetle ürün mixi etkisi, kurların etkisi ve ihracat fiyatlarının artışı birleştiğinde TL bazlı olarak toplam ciromuz arttı. 

 Kurlarda yaşanan artışlar, artan enerji ve navlun maliyetleri gibi zorlayıcı bir dönemde göreve geldiniz. Bu zorlayıcı etkenleri nasıl yönettiniz?

Emtia fiyatlarının artışı, aslında yılın ikinci yarısında başladı. Ben de yılın ortalarında göreve geldim. Kömür fiyatları yılın başına göre neredeyse iki katına, elektrik fiyatları 2,5 katına çıktı. Bu artışları, uzun vadeli bağlantılar ve ticaret yaptığınız ülkelerin konjonktürü nedeniyle fiyatlara çok yansıtamıyorsunuz. Dolayısıyla bir marj daralması da yaşıyorsunuz. Ama bunlar geçici konular ve uzun vadeye odaklanmak gerekiyor. Benim bundan önceki görevim, zaten Sabancı Grubu Strateji Bölüm Başkanlığı’ydı Dolayısıyla bütün portföyün stratejisini çalıştığım için grubun stratejisiyle ilgili de kapsamlı bilgim vardı. Bu çalışmaları, göreve geldiğimde tekrar gözden geçirdim. Dünyada diğer oyuncular neler yapıyor, inşaat sektörü nereye gidiyor, ana trendler neler diye baktım. 5 yıllık planımızı tekrar gözden geçirdik ve uygulamaya başladık. Zaten bu planın ilk adımı olarak Çimsa’nın Buñol satın alımını tamamladık. Makro volatiliteler bölge bağımsız her zaman olur. Bunların bizi uzun vadeli planlarımızdan çok fazla saptırmaması lazım. Dolayısıyla kısa vadede birtakım rota düzeltmeleri olabilir ama uzun vadeli planımızı uyguluyoruz. Ajandada çok büyük bir sapma yok. Sürdürülebilirlik yatırımlarımızı yapıyoruz. Adaptasyon çabuk oldu. Stratejisini daha önceden çalıştığımız için uygulamada da bir gecikme yaşamıyoruz. 

Maliyet yönetimi ve nakit akışı her CEO’nun ajandasındaki en önemli konu. Siz, sektörünüz özelinizde bu konularda nasıl hareket edilmesini doğru buluyorsunuz?

 Bu konular volatilitelerin olduğu dönemde çok daha fazla öne çıkıyor. Çimento özelinde, değişken maliyetlerimizin neredeyse yüzde 85’i bizim kontrolümüzün dışında. Yurt dışından gelen kömür, petrol, Türkiye’den aldığımız elektrik gibi kalemler değişken maliyetlerimizin yüzde 85’ini oluşturuyor. Toplam maliyetlerin de yüzde 60-65’i diyebiliriz. Enerji maliyetlerindeki hızlı yükselişi yönetebilmenin yolu, alternatif yakıt ve hammadde arayışına girebilmek. Bu da zaten sürdürülebilirlikle çok uyumlu, yani aslında bir taşla iki kuş vuruyorsunuz; hem maliyetinizi düşürüyorsunuz hem dekarbonizasyonda adımlar atıyorsunuz. Bu volatiliteleri yönetebilmek, öngörülürlüğü artırmak adına birtakım çözümler geliştirmeye çalıştık. Özellikle navlun tarafında daha uzun vadeli bağlantılara girdik. Yurt dışındaki oyuncularla iş birlikleri yapmaya başladık. Volatilitenin olduğu ortamlarda inovatif fikirler de hızlıca kendi kendine gelişiyor. Dolayısıyla birtakım akılcı çözümler de geliştirdik. Ama nakit yönetimi açısından 2022’ye baktığımda, özellikle “alacak, vade ve risk yönetimi” çok öne çıkıyor. Burada “yeni alacak yapıları ve bu riskin yönetimi”, hem sektör hem bizim için çok önemli. 

 2020 sonunda Akçansa ve Çimsa olarak toplamda 2 milyar TL’lik ihracat geliri elde ettiniz. 2021 sonunda ihracat hacminiz ve bu hacmin toplam cirodan aldığı pay ne oldu? 

 Son 4-5 yıla bakarsanız toplamda Akçansa ve Çimsa olarak üretimimizin yüzde 50’sini ihraç ediyoruz. İhracat 2020’de aynı devam etti, 2021 ve 2022’de de bu seviyelerde olacak. Kurun artmasından dolayı ihracat fiyatlarımızı da artırıyoruz. Tabii TL bazlı olarak ihracat yükselerek gidiyor. Ama açıkçası oran çok fazla değişmiyor. 

Yeni pazar hedefleri, yeni satın alma, birleşme girişimleri var mı?

 Holdingle uyumlu bir yapı malzemeleri grubu stratejimiz var. Çimento tarafında küresel ağımızı büyütmeyi hedefliyoruz. Bu bize coğrafi çeşitlilik getirecek. Bunu da hem Avrupa hem Amerika’da, yani daha çok gelişmiş pazarlarda, ihracatımızın yoğun olduğu yerlerde lokal yetenekler geliştirme çerçevesinde yapacağız. Terminal yapılanmalar söz konusu olabilir. Hatta belki hazır betonla entegre olma planlarımız var; bunun arayışı içindeyiz. Bir de yapı malzemeleri portföyünde daha dengeli olmak için ürün çeşitliliğine gitmek istiyoruz. Bir yandan çimento içerisinde daha katma değerli ürünlerin portföyümüzdeki payını artırmaya çalışırken bir yandan da çimento dışında sürdürülebilir yapı malzemeleri neler olabilir diye inceliyoruz. Çünkü dünyadaki ana trendlere baktığımız zaman sürdürülebilirlik öne çıkan bir konu. Çimentonun ötesinde portföyü sürdürülebilirlik manasında dengeleyecek ve destekleyecek yeni ürünlerde nerelere girebiliriz diye bakıyoruz. Sabancı Holding olarak da zaten 2050’de net sıfır emisyon hedefimiz var. Yani öne çıkan iki konumuz var: Coğrafi çeşitlilik ve ürün çeşitliliği sağlamak. 

 Bu konularla ilgili stratejiniz nedir? 

 Her iki alanda bu çeşitliliğe direkt şirket alımıyla da ulaşabiliriz. Bunun için de çevremize bakıyoruz. Bunun yanında greenfield dediğimiz doğrudan kendi tesisimizi veya şirketimizi kurarak da ilerleyebiliriz. Brownfield olarak adlandırılan belli bir yapıyı alıp onun üzerine inşa etme gibi bir model de olabilir. Hatta iş birliklerine de sıcağız. Yeni dünyadaki yeni modellerde artık direkt hisse ortaklığı yapmak zorunda değilsiniz. Joint venture’lar, ittifaklar (alliance) kurmak da çok öne çıkmaya başladı. Bunların hepsini değerlendiriyoruz. Çimsa’nın Buñol satın alımı bu anlattığım stratejinin, 5 yıllık planının ilk adımıydı. Bu önemli ve bizim için anahtar niteliğinde bir adımdı. Yurt dışındaki ilk tam entegre tesisimizi satın aldık ki bu bizi beyaz çimentoda, Çin’i dışarıda bırakırsak, Batı dünyasında 1 numaraya taşıdı. Şu an Batı dünyasının beyaz çimentoda lideriyiz. Diğer özel ürünlerde mesela kalsiyum alüminat çimentoda dünyada ilk 5 içindeyiz. Bu tarz özel ürünlerde büyümeyi hedefliyoruz. Bunun yanında çimentoda ve çimento dışında diğer sürdürülebilir yapı malzemelerine yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Atılımlarımız olacak. 

Yapı grubunun holdingin cirosundan aldığı pay, son 2 yılda nasıl değişti?

 Sabancı Holding bir şirketler portföyü olduğu için ciro bazlı bakmıyoruz. Sabancı Holding’in net varlık değerindeki payı nedir diye bakıyoruz. Burada, yapı malzemeleri grubunun toplam portföydeki oranı yüzde 15’ler civarında, ama amacımız bunu büyütmek. Zaten Sabancı Holding olarak baktığımızda önümüzdeki 5 yılda büyüme vektörlerinden biri de yapı malzemeleri grubu. Yani sanayide, enerjide olduğu gibi yapı malzemelerinde de büyüyeceğiz. Net varlık değerindeki oranımızı da artırmayı planlıyoruz. Son iki yılda bünyemize Buñol’u da kattığımız için grup içindeki payımız biraz büyüdü, yüzde 12’lerden 15’lere çıktı gibi düşünülebilir. Ama bunu daha da büyüteceğiz. Vizyonumuz, 2026’ya geldiğimizde oranı yüzde 20’lere çıkarmak. Bir yandan bu net varlık oranımızı artırırken bir yandan da kendi içinde sürdürülebilirlik manasında transform olmuş bir yapıyı da sağlamak istiyoruz. 

 Pazar payında hedefiniz nedir?

 Şu an beyaz çimentoda dünyada birinciyiz. Batı küresi için pazarın yaklaşık yüzde 10-15’i civarındayız ama global beyaz çimento ticaretinin yaklaşık yüzde 25-30’u bizde. Beyaz çimento özelinde baktığımızda dışarıda payımızı artırmayı hedefliyoruz. Buñol alımının üstüne birtakım başka şeyleri inşa ederek yeni atılımlarla payımızı büyütmek istiyoruz. Global ticarette yüzde 25- 30’lar arasında bandında olan payı yüzde 30’ların üzerine çıkarmak istiyoruz. Türkiye’ye baktığımızda beyaz çimentoda payımız yüzde 50’nin üzerinde. Ama Türkiye’de beyaz çimento tüketimi çok düşük. Türkiye çimento pazarında toplam kapasitenin yüzde 14’üne sahibiz. Çimentoyu ürettiğimiz yerde pazar payınız yüksek oluyor. Örneğin Marmara Bölgesi için konuşursak yüzde 20’nin üzerinde payıyla Akçansa pazar lideridir. Bu liderliği devam ettireceğiz. Kâr marjı optimizasyonu çerçevesinde iki fabrikamızı devretmek için anlaşma imzaladık. Şimdi Rekabet Kurumu’nun onayında, akabinde kapasitemiz bir nebze küçülecek ama bölgesel olarak paylarımız fazla etkilenmez. 

 Önümüzdeki dönemde sizin için büyüme hangi alanlardan gelecek? 

 İnşaat sektöründe dünyadaki ana trendlerde 3 konu öne çıkıyor: İlki sürdürülebilirlik. Son müşteriler artık şuna bakıyor; inşaatta kullanılan malzemeler sürdürülebilir mi, inşaat sürdürülebilir şekilde yapıldı mı? İkincisi, dijitalleşme. Üçüncüsü ise modüler inşaatlar, remote construction denilen yerinde değil de uzaktan inşa uygulamaları. Şimdi bu 3 konunun öne çıkardığı birtakım alanlar var. Biz de ürün çeşitliliğini artırmak adına çimentoda lokalde ayak izimizi büyütürken çimentonun dışında da neler yapabiliriz diye bu ana trendlerin öne çıkardığı alanlara bakıyoruz. İnsülasyon, prekast ve beton kimyasalları bu alanların öne çıkanları, ama bunların hep sürdürülebilir olanlarına odaklanıyoruz. Ana sebebi de portföyü sürdürülebilirlik manasında dengelemek. Çimento tarafında da yine özellikli ve katma değerli ürünlerin portföydeki payını artırmaya devam edeceğiz.


“2022, 2021’E BENZER SEVİYELERDE GEÇER”

TALEBİN SEYRİ 
Konut inşaatları artıyorsa çimento kullanımı da artıyor gibi yanlış bir algı var. Bilinenin aksine, çimento tüketimini daha çok altyapı ve üst yapı yatırımları artırır. Konut inşaatlarının etkisi daha azdır. 2021’de başlamış ve 2022’de devam eden projelere baktığımızda inşaatta 2021 seviyelerinin devam edeceğini düşünüyorum. Bu çerçevede çimento üretiminin de çok ani birtakım ekstra durumlar olmazsa 2021 seviyelerinde olacağını öngörüyorum.

PANDEMİ ETKİLEDİ Mİ? Çimentoda ihracat 2020’de önemli derecede arttı, talep 30 milyon tonlara çıktı. Bu, Türkiye tarihinde olmuş bir şey değil. Ama pandeminin etkisinden ziyade bu, 2018’de başlayıp 2019’da devam eden iç talep daralmasının bir sonucu. Yani COVID öncesinde zaten ihracat artışı başlamıştı. Tedarik zincirlerinin bozulmasının bir etkisi oldu ama daha ziyade iç talebin 2018 ve 2019’da daralmış olmasından dolayı sektör ihracata yöneldi ve bu sebeple ihracat yapmayı öğrendi. Böylece 30 milyon tonlara çıktı. Yani pandemi sebebiyle ihracat ekstra arttı demek zor olur.

2022 NASIL BİR YIL OLUR?
Tüm dünya faiz artışlarını konuşuyor. Dolayısıyla dünyada bir talep daralması olursa sektörü de miktarda değil ama yurt dışına ihraç edebileceğimiz fiyat manasında etkileyebilir. Yurt içinde de inşaat talebinin dolayısıyla çimentonun büyümesinin 2021’ler seviyesinde olacağını düşünüyorum. Fakat inşaata ilave birtakım teşvikler gelirse burada ilave bir çimento talebi olabilir. Böylece iç talep artabilir, bu da tabii çimento ve inşaatın büyümesini tetikleyebilir, ilave büyüme getirebilir. 2022 ve sonraki 3-4 yıl için çimento sektörü için en önemli konu sürdürülebilirlik ve Avrupa’nın uyguladığı sınırda karbon vergisi mekanizmaları. Yavaş yavaş bu mekanizmalara adapte olmalıyız.



AJANDADA NELER VAR?


  1. 2022’de büyümemizi devam ettireceğiz. Buñol satın alımı bu yöndeki planlarımızın ilk adımıydı. 
  2. 5 yıllık plana göre amacımız, sadece organik değil, inorganik büyümemizi de sürdürmek. 
  3. Çimento tarafında ihracat oranımız yüzde 50’lerde devam edecek. 
  4. Sürdürülebilirlik yatırımlarımıza da devam etmek istiyoruz. 
  5. Buñol alımının üstüne birtakım başka şeyleri inşa ederek, yeni atılımlarla payımızı büyütmek istiyoruz. 
  6. Global ticarette yüzde 25-30 bandında olan payımızı yüzde 30’ların üzerine çıkarmak istiyoruz. 
  7. İnsülasyon, prekast ve beton kimyasalları öne çıkıyor, bunların sürdürülebilir olanlarına odaklanıyoruz.
  8.  Stratejimiz, küresel bir çerçevede lokal yetenekler geliştirmek ve yerel ayak izleri oluşturmak şeklinde. 
  9. 5 yıl sonra yapı malzemelerini, daha global bir oyuncu olmuş, sürdürülebilir yapı malzemeleri çözümleri sunan bir grup haline getirmeyi hayal ediyorum.



DÜNYA NEREYE GİDİYOR?

LOKAL ÜRETİM 
Bütün ülkelere mal satıyoruz. İspanya’da tam entegre, Amerika’da Houston’da öğütme tesisimiz var. Bunların ikisi de beyaz çimento üretiyor. Özellikle pandemi döneminde lokal oyuncu olmanın avantajını görüyoruz. İnşaat sektöründe ana trendlere baktığımızda “müşteriye yakın olma” çok öne çıkmaya başladı. Dolayısıyla bundan sonraki stratejimiz, küresel çerçevede lokal yetenekler geliştirmek ve yerel ayak izleri oluşturmak olacak.

NASIL YAPACAĞIZ? 
Bunu sadece tam bir entegre tesis oluşturma gibi düşünmeyin. “Light asset” dediğimiz terminal yapılanmalar, beton tesisleri, birtakım iş birlikleri olabilir; ama bunları genel olarak lokal yetenekler geliştirmek olarak düşünebilirsiniz. Neticede bu, sizi müşteriye yakınlaştırıyor. Yeni dünyada buraya doğru gitmemiz gerekiyor; biz de çimento tarafında zaten bu çerçevede stratejimizi oluşturduk.

ARTAN TALEP 
Beyaz çimentoda neredeyse dünyada bütün ülkelere ihracat yapıyoruz. Batı Afrika önemli, ama özellikle Kuzey Amerika çok öne çıktı. Orada enflasyonun bu kadar yükselmesinin sebebi Amerika’da talebin çok artmış olması. Talep arttı, bir de üstüne üstlük 2 trilyon dolarlık altyapı yatırım paketini açıkladılar. Açıklanan paketle beraber, çok büyük bir altyapı yatırımı geliyor. Bunun önemli bir bölümü sürdürülebilir altyapı yatırımlarına gidecek. Dolayısıyla bu daha çok inşaat ve çimento talebi demek ki artan talebi zaten şimdiden görüyoruz. Dolayısıyla hem ihracatçılar hem bizim için ABD önemli bir pazar olmaya devam edecek.



“YENİ ADIMLARI SIRASIYLA GÖRECEKSİNİZ”

2022 HEDEFLERİ 
Büyümemizi devam ettireceğiz. 5 yıllık plan çerçevesinde amacımız sadece organik değil, inorganik büyümemizi de devam ettirmek. Çimento tarafında ihracat oranımız yüzde 50’lerde devam edecek. Bu da tabii kurun artışıyla beraber ilave bir TL bazlı ciro artışı demektir. Son olarak sürdürülebilirlik yatırımlarımıza da devam edeceğiz. Mesela alternatif yakıt kullanma oranlarımız yüzde 14’ler civarında, bunu 2022’de yüzde 25’lere çıkarmayı planlıyoruz. Bunun için başlayan yatırımlarımız 2022 yılında da devam edecek.

HAYALİM
Ciromuzun önemli bölümü şu anda çimentodan geliyor. Hayalim, 5 yıl sonra yapı malzemelerini, daha global bir oyuncu olmuş, sürdürülebilir yapı malzemeleri çözümleri sunan bir grup haline getirmek. Bu da demektir ki çimentodaki büyümemizi devam ettirirken çimentonun yakınındaki sürdürülebilir diğer yapı malzemelerinde de büyümemizi sürdürmeliyiz. Büyüme portföyümüzü bu yönde dönüştürmeyi hedefliyoruz. Buñol alımı bunun ilk adımıdır. Sonraki dönemlerde bu yeni adımları sırasıyla göreceksiniz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz