“Satın almalara devam edeceğiz”

Besin değeri yüksek süt, yumurta ve piliç eti ürünleriyle tüketicilerin birinci tercihi olmayı hedeflediklerini belirten Matlı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı, “Yörsan ve Keskinoğlu’nu satın alarak perakende hayalimizi gerçekleştirdik” diyor. Türkiye’nin en büyük protein üreticisi konumuna geldiklerini açıklayan Matlı, yeni marka yatırımları ve satın almalarla hızlı büyümeye devam edeceklerini söylüyor.

5.09.2025 17:24:580
Paylaş Tweet Paylaş
“Satın almalara devam edeceğiz”

Özer Matlı, son 3 yılda önce Yörsan’ı, sonra Keskinoğlu ve unlu mamuller üreticisi HEG Gıda’yı satın alan 46 milyar TL cirolu Matlı Şirketler Grubu’nun yönetim kurulu başkanı. 60 yıldır Bursa’da tarım ve hayvancılıkla uğraşan Matlı Ailesi’nin ikinci kuşağı. 13 yıldır Bursa Ticaret Odası Başkanı olan Matlı, 30 yıl önce babası Ömer Matlı’nın vefatının ardından Karacabey’deki yem fabrikalarının başına geçti. Kardeşi Önder Matlı’yla aile şirketini Türkiye’nin en büyük yem üreticisi haline getirdi. Hedefi gıdada Türkiye’nin en büyük gruplarından biri olmak.

Ayçe Tarcan / [email protected]
Fotoğraflar: Gökhan Çelebi
Capital Dergisi / Ağustos 2025

“Gıdada faaliyet gösterdiğimiz her alanda ilk 3 oyuncu arasında yer almak istiyoruz” diyen Matlı, satın aldıkları şirketlerde yatırımların devam ettiğini söylüyor. Yakın zamanda kendi kafe zincirlerini kurmak istediklerini açıklayan Matlı, “Bitkisel yağ ve balıkta iki önemli şirket satın almasının arefesindeyiz” diyor. Matlı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı ile perakendedeki yatırımlarını, gıdadaki planlarını ve yeni satın alma hedeflerini konuştuk:

Son dönemde hızlanmanızı sağlayan ne oldu?

Ters bir cevap olacak ancak doğru zamanda ters karar almamız diyebilirim. Banka faizlerinin yüksek, ekonominin zorlandığı ve herkesin aslında kendini kapatacağı bir zamanda Yörsan ve Keskinoğlu’nun yatırım kararlarını aldık. Herkes şikayet ederken biz fırsatlara odaklandık. 2022 yılında Yörsan tesislerini satın aldık. Bir yıl sonra Türkiye’nin ilk ve tek tam entegre tavukçuluk kuruluşu Keskinoğlu’nu gruba kattık. Süt ve yumurtadan sonra piliç eti sektörüne de giriş yaparak protein kaynağı ürünler zincirine bir halka daha ekledik. Bu yıl da Balıkesir’de faaliyet gösteren unlu mamuller şirketi HEG Gıda’yı bünyemize kattık.

Bu yatırımların sonucu nasıl oldu?

Sonuçta belki şanslıydık, ancak perakende sektörüne girmemiz gerektiğine inanıyorduk ve girdik. Bugün iyi bir şey yaptığımızı düşünüyoruz.

Sanayicilikten perakendeye geçişte zorlandınız mı?

Zorlanmadık çünkü sektörde yeni bir oyuncu olarak algılanmamıza rağmen aslında 60 yıla yakın tarım, hayvancılık ve sanayide önemli tecrübesi olan bir grubuz. Türkiye’nin en büyük yem üreticisiyiz. Perakende tarafında tüketicilerle buluşmamızı sağlayansa aldığımız bu markalar oldu. Şimdi perakendede kendi kadrolarımızı olu��turuyoruz. İddialıyım, bir hayalim var. Satın aldığımız markaların arkası gelecek ve önümüzdeki yıllarda hem perakende hem tarımsal sanayide çok daha farklı yerlere geleceğiz.

Hayaliniz ne?

Hem tarımsal üretim hem perakende tarafında büyümek istiyoruz. Tarımda büyük bir ekosistem kurmanın derdindeyiz. Perakendede ise aldığımız miras markalar var, bir de sıfırdan yaratacağımız markalar olacak. Çıkaracağımız yeni ürün ve markalarla protein ve sağlıklı gıdada daha da büyüyeceğiz. Önümüz açık, bunların arkasından belki balık ve kırmızı et markalarımız gelecek. Şu anda perakendede doğum sancıları çekiyoruz.

Şu anda toplam kaç sektörde yatırımınız var?

Gıda, yem, tarım, hayvancılık, evcil hayvan, depolama, lojistik, meyvecilik, enerji ve unlu mamuller olmak üzere toplam 10 sektörde faaliyet gösteriyoruz. Grubumuzda 29 şirket ve 12 marka var. Bunun yanında 2 Ar-Ge merkezi, 10 binden fazla tedarikçi, 6 bin çalışan ve 81 ilde bini aşkın bayiyle büyük bir ekosisteme sahibiz.

Bu çeşitliliği bir strateji olarak mı kurguladınız, yoksa zaman içinde mi şekillendi?

1965 yılından bu yana işlerimizi çeşitlendirerek ve her geçen gün yerli üretimin gücüne olan inancımızı artırarak bu noktaya geldik. İlk olarak mandıracılık, daha sonra yem üretimiyle devam eden aile işimizi, 2016’dan sonra depolama, besicilik, evcil hayvan yemi üretimi gibi yeni alanlara taşıyarak büyüttük. 2020’de Karacabey’de ilk yumurta tesisimizi kurduk, daha sonra GES yatırımlarıyla enerji sektörüne girdik. 2022 ve sonrasında besicilikten süt ve süt ürünlerine, yumurtadan beyaz ete kadar farklı sektörlere yaptığımız yatırımları hızlandırdık. Bugün yalnızca yem üretiminde değil tarımsal üretimin ve hayvansal gıda tedarik zincirinin birçok noktasında yer alan, entegre ve çok yönlü bir yapıya sahibiz.

Satın almalar sonrası cironuz ne oldu?

2024 yılını 46 milyar TL ciroyla kapattık. Bu yıl da yüzde 30’un üzerinde büyüme hedefiyle yola devam ediyoruz.

Hangi sektörlerde açık ara pazar liderisiniz?

Proyem’le Türkiye’de yem üretiminde birinci sıradayız. Diyarbakır tesisiyle Proyem’in üretim kapasitesi yıllık 3 milyon tona çıktı. 2024’te Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasında 161’inci oldu. Keskinoğlu ve Burdan markalarımızla günlük 5,5 milyon adet üretim kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük yumurta üreticisiyiz.

Diğer sektörlerdeki büyüklüğünüz nedir?

Matlı Lidaş 404 bin ton onaylı depolama kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük üçüncü lisanslı depolama şirketi. 2022’de gruba kattığımız Yörsan’la da süt ve süt ürünleri sektörüne güçlü döndük. 1968’de Ömer Matlı markasıyla başlayan mandıracılık ve peynir üretimi serüvenimiz babamızın vefatıyla ve diğer sektörlerdeki faaliyetlerimizin büyümesiyle kesintiye uğrasa da Yörsan’la tekrar başladı. Bugün Yörsan, günlük 1.500 ton süt işleme kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük 5 üreticisinden biri.

Yörsan’la ilgil hedefiniz nedir?

Tüketiciler tarafından en çok tercih edilen peynir ve tava yoğurt markası olarak tanınan Yörsan’ı, yakın zamanda 200’ün üzerinde ürünle tüketicilerimizin karşısına çıkarmayı hedefliyoruz. Çünkü Türkiye’de de dünyada da trendler sürekli değişiyor. Düne kadar salatamızda tavuk ya da peynir yoktu. Peynir dediğimiz zaman artık sadece kahvaltılık değil pizzanın, salatanın içindeki peyniri de konuşuyoruz.

Beyaz etteki kapasite nedir?

Keskinoğlu günlük 400 bin adet piliç eti işleme kapasitesine sahip. Yılda 95 milyon adet etlik piliç üretiyor ve 2,5 milyon adet yarka yetiştiriyor.

Proteinli gıdalara yönelmişken bu yıl neden unlu mamul üreten bir şirketi aldınız?

HEG Gıda’nın unlu mamullerin yanında hazır tüketime yönelik atıştırmalık ürünlerde de önemli bir yapılanması var. Ayrıca başta Starbucks olmak üzere dünya markası pek çok kahve zinciri ve büyük markete ürün satıyor. Otel, kafe, restoran pazarında önemli bir yere sahip ve büyüme potansiyeli fazla. Biz de bu yıl yaptığımız bu satın almayla yerel ve uluslararası kahve zincirleri, HoReCa sektörü ve zincir marketlerde büyümeyi hedefliyoruz.

Bu yıl başka yeni yatırım planınız var mı?

HEG Gıda’nın satın alınmasıyla zaten 2025 yılına yatırımla başladık. Yıl sonuna kadar Keskinoğlu’na 350 milyon dolarlık yatırım planlıyoruz. Yine bu yıl grup şirketlerimizin üretim kapasitelerini artırmaya yönelik büyük ölçekli yatırımlarımız devam edecek.

Satın aldığınız şirketlerin büyümesi nasıl?

Ekip olmak, çok çalışmak ve üretmek başarıyı da beraberinde getirdi. Proyem’den sonra Keskinoğlu ile de Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında yer almak ve her yıl üzerine koyarak daha üst basamaklara yükselmek bizi gururlandırıyor, aynı zamanda motive ediyor. Keskinoğlu geçen yıl 18 basamak birden yükselerek en büyük 500 sanayi şirketi içinde 146’ncı sıraya yükseldi.

Satın almalar sonrası en büyük sektörünüz hangisi oldu?

Ciro anlamında en büyük işimiz Keskinoğlu. Tonaj olaraksa yem şirketimiz Proyem 1,5 milyon tona yakın satış hacmiyle öne çıkıyor. Daha sonra Yörsan ve HEG Gıda geliyor.

Bundan sonrası için hedefiniz nedir?

Türkiye yüksek protein içeren gıdaların üretim merkezi olmaya aday güçlü bir ülke. Biz de Matlı olarak tarım ve hayvancılıktaki yarım asrı aşkın deneyimimizle Türkiye’nin protein şirketi olmak istiyoruz. Bundan sonra da yeni satın almalar yaparak ve yeni markalar kurarak büyümeye devam etmek istiyoruz. Protein zincirinde ürün gamını tamamlayacak konuları takip ediyoruz. Enerji ve lojistik alanında da mevcut ölçeğimizden hareketle yatırımlar yapmayı düşünüyoruz. Halka açılmak da hedeflerimiz arasında.

Neden odağınızda protein üretimi var?

Protein tüketimi sağlıklı nesillerin yetişmesi için olmazsa olmaz. Bizim de grup olarak Türkiye’nin uygun fiyata protein talebini karşılama hedefiyle bir entegrasyon modeli kurmak hayalimizdi ve gerçek oldu. Çünkü Türkiye’de maalesef kişi başı protein tüketim miktarı dünya ortalamasının çok altında. Hem süt mamulleri hem et tüketimi tarafında Türkiye’nin gidecek çok yolu var. Dolayısıyla gıdada protein üretimi üzerine gerçekleştirdiğimiz yatırımlarımızı artırarak sürdürmeyi düşünüyoruz. Hem uygun fiyatlı hem sağlıklı hem de lezzetli ürünler sunmak amacıyla Ür-Ge ve Ar-Ge merkezleri kurduk. Buralarda çok yoğun mesai harcıyoruz. AB ülkelerine ileri işlenmiş ürünler ve tavuk döner ihracatı gerçekleştirmek için yetki belgesi aldık ve bu yıl üretim kapasitemizi artırma yolunda önemli yatırımlara başladık.

Yeni bir sektöre daha girme veya çıkma planınız var mı?

Çıkmayı planladığımız bir işimiz yok. Protein zincirinde dikey entegrasyon ve sektörel genişleme anlamında kırmızı et, balık, yağ gibi sektörleri ve büyüme fırsatlarını dikkatle takip ediyoruz.

Bu yeni alanlarda satın alma planı var mı?

Satın almalarımız devam edecek. Şu anda balık ve yağ alanlarında tesis alma görüşmelerimiz devam ediyor.

Girmek istediğiniz başka bir alan var mı?

“Tost Evi”, Yörsan Şarküteri gibi tüketiciyle direkt buluşacağımız yeni oluşumlar üzerinde çalışıyoruz. İzmir Otobanı’nda kendi ürünlerimizin satılacağı bir istasyon kurma girişimimiz var. Ayrıca kahve zinciri de kurmak istiyoruz.

Sürdürülebilirlik stratejiniz nedir?

Üretim süreçlerimizde çevresel etkileri azaltacak teknolojilere yatırım yapıyor, döngüsel ekonomi prensiplerini uygulamaya alıyor, hayvansal karbon salımını azaltılmasıyla ilgili araştırmalar eşliğinde projelerimizi hayata geçiriyoruz. Üretimde yarattığımız ekosistem, tüketicinin aldığı ürünün geçmişinin izlenebilirliğini sağlıyor. Hayvanın hangi yemle, hangi tarihte beslendiği, hangi ırktan olduğu gibi gıdanın güvenliğini belirten önemli bilgileri kayıt altına alıyoruz. Ham maddeden başlayarak damızlıktan civcive A’dan Z’ye bir ekosistemi sürdürüyoruz.


“PRATİK ÜRÜNLERE TALEP ARTIYOR”

TREND

Dünya trendlerini çok yakından takip ediyoruz. Bu doğrultuda kısa ve uzun vadeli planlarımızı sürekli güncelliyoruz. Eskiden çok daha büyük, geleneksel kalabalık ailelere sahiptik. Şimdi küçük aile yapısına hitap etmeye başladık. Şehir ve aile hayatı tüketicinin taleplerini müthiş derecede değiştiriyor.

KOLAYLIK

İnsanlar için zaman çok kıymetli. Bu nedenle az vakitte, kolayca hazırlanan pratik ürünler, ön plana çıkıyor. Bu eğilimi uzun yıllardır Avrupa raflarında gözlemliyoruz. Ülkemiz adına halen kat edecek mesafemiz var ama benzer bir durumla karşı karşıyayız.


“PAZARDA BÜYÜME DEVAM EDECEK”

ULAŞILABİLİR FİYAT

En güvenilir, en ucuz ve en kolay ulaşılabilir hayvansal protein kaynağı olan piliç eti ve yumurtanın ne kadar stratejik öneme sahip gıda maddeleri olduğunu bu enflasyonist ortamda bir kez daha gördük. Artan ürün maliyetlerinin fiyata yansıtılamaması, sektör açısından sorun yaratıyor olsa da piliç etini de yumurtayı da olabilecek en uygun ve ulaşılabilir fiyatlarla tüketiciye sunuyoruz.

PROTEİN TÜKETİMİ

Üretimde güçlüyüz, aynı başarıyı sağlıklı bireyler yetiştirmede çok önemli rolü olan protein tüketimini artırmada göstermek istiyoruz. Piliç etinde iç pazarda kişi başı tüketimimiz 25 kilolara çıktı. Bu rakamın artarak devam edeceğine ve bu ivmeyle yakın gelecekte dünya rakamlarına yetişeceğimize inanıyoruz. Sektör bu yılın ilk 5 ayında yüzde 12 büyüdü. Bu büyümenin aynı şekilde süreceğini öngörüyoruz.

YENİ ÜRÜN YATIRIMI

Türkiye yumurta sektörüne yapılması gereken yeni yatırımlar üretim artışından daha çok ürün geliştirme üzerine olmalı. Likit yumurta, toz yumurta ve gibi inovatif ürünleri geliştirmek, ülke ve sektör ekonomisine daha faydalı olacak. Son birkaç yılda likit yumurta üretimi konusunda yeni yatırımlar devreye alınmış olsa da bu yatırımların sayısı artmalı ve likit yumurtanın endüstriyel kanal harici kullanımı da teşvik edilmeli.


“ÖLÇEK EKONOMİSİNİN ÖNEMİ ARTTI”

İDEAL MODEL

Artık Türkiye’de de ölçek ekonomisi ön plana çıktı. Sektörel anlamda ölçek ekonomisine dayalı verimliliğin ön plana çıktığı işletme modellerinin geliştirilmesi gerekiyor. Tarım ve gıda zor sektörler. Grup olarak Türkiye’nin tarım ve hayvancılık potansiyelini güçlendirmeyi ve bu alanda sürdürülebilir bir üretim modeli kurmayı hedefliyoruz.

İTHALAT YÜKSEK

Türkiye gıda ihtiyaçlarının yüzde 55’ini ithalatla karşılıyor. Oysa verimliliği yakalayacak doğru stratejiyi belirlememiz gerekiyor. Biz de bu doğrultuda projeler geliştiriyoruz. Çiftçinin de gelirini artıracak bir ekosistemi oturtmaya çalışıyoruz.

KADINLARA DESTEK

Genç çiftçi ve kadın çiftçi projeleriyle köydeki insanlara dokunuyoruz. Aynı zamanda eğitim merkezi ve mutfak akademilerimizle kurduğumuz ekosistemi büyütmeye çalışıyoruz. 2022 yılında başlattığımız “Kadın Üreticiler ile Omuz Omuza” projemiz devam ediyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz