Sektörlerinin Gizli Şampiyonları

Ünlü pazarlama doktoru Hermann Simon Almanya’nın ihracat gücünün köklerini ararken gizli şampiyon şirketleri keşfetti. Küçük ve ortak ölçekli bu şirketlerin niş bir alanda, lider şirket konumunda o...

1.07.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Ünlü pazarlama doktoru Hermann Simon Almanya’nın ihracat gücünün köklerini ararken gizli şampiyon şirketleri keşfetti. Küçük ve ortak ölçekli bu şirketlerin niş bir alanda, lider şirket konumunda olduklarını gördü. “Hidden Champions” (Gizli Şampiyon Şirketler) kitabında da bu şirketlerin başarı öykülerini anlattı, Almanya ihracatına yaptıkları katkıları ortaya koydu. Capital’in araştırması ise Türkiye’deki benzer şirketlerin öykülerini bir araya getiriyor. Polifen’den, Altınmarka’ya; Flokser’dan Önaysan’a, hepsinin gerçekten çok ilginç öyküleri ve piyasa güçleri var.  
 
Ünlü Alman yönetim uzmanı Hermann Simon, bir dönem en çok satanlar listesine giren “Hidden Champions” (Gizli Şampiyonlar) adlı kitabında, Almanya’nın ihracat başarısına katkıda bulunan şirketlerin öykülerini anlatır. “Almanya’nın ihracattaki başarısında sadece büyüklerin katkısının olmadığını görünce bu çalışmayı yaptım” diyen Simon, kitabına aldığı şirketlerde üç önemli özellik aramıştı:  
 
“Birincisi, dünyada pazarında bir ya da iki numara ya da Avrupa’da bir numara olmak. Küçük ya da orta ölçekli konum, ikinci özellik. Son olarak kamuoyu tarafından tanınmamak.”  
 
Simon, bu kitabı yazmak için uzun bir araştırma yaptı. Sonuçta gerçekten kamuoyunca pek tanınmayan, sahipleri bilinmeyen onlarca şirketlik liste oluştu. Fakat, o bunlardan en başarılı olanları ve pazarlarında ciddi paya sahip olanlarını seçti.  
 
Simon, Türkiye’deki şirketleri kapsamı alanına almadı. Bunda en büyük katkıyı, cirolarının düşük olması yaptı. Ancak, çeşitli sektörler ve tedarikçi ilişkileri incelenince, Türkiye’de de çok sayıda “Gizli şampiyon” olarak nitelendirilebilecek şirket olduğu ortaya çıkıyor. Capital, Türkiye’nin gizli şampiyonlarından örnekler araştırdı. Türkiye’de de bu şirketlerin önemini ortaya koyan bir araştırma hazırladı. İşte Türkiye’den gizli şampiyonlar…  
 
Lider Plastik’in “banyo keyfi”  
 
Türkiye’nin öne çıkmayan şirketlerinden biri de Lider Plastik… Celil Güleç, Cevat Güleç ve Faruk Tüysüz tarafından 1983’de kurulan şirket, önce banyo aynaları üretiyordu. Ardından banyo aksesuarları üretimine girdi. Şu anda 700’den fazla çeşit üretim yapıyor. Celil Güleç, “Banyo aksesuarları alanında yüzde 70 Pazar payına sahibiz. Ürün çeşidi ile de dünya rekoru bizde” diye konuşuyor.  
 
Şirketin üç fabrikası var. İstanbul’dakinde plastik banyo aksesuarları, Ankara’da yoğurt ve şarküteri kapları üretiliyor. Bursa’daki üretim ise oto yan sanayine yönelik.  
 
Celil Güleç, “Son dönemde yaşanan krize rağmen büyümeye devam ediyoruz. İki fabrikamıza, İstanbul’daki yeni tesisi de ilave ettik. Burada jakuzi, küvet ve duş tekneleri üretiyoruz”diyekonuşuyor.  
 
Lider Plastik, 2002 yılında 7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. İçinde bulunduğumuz yıl için ise 10 milyon dolar hedefleniyor. Pazarları arasında ise Romanya, Ukrayna, Bulgaristan, Yunanistan, Moğolistan ve Cezayir var.  
 
Duran Makine’nin “Omega” başarısı  
 
Duran Ofset, ambalaj ve basım sektöründe çok iyi bilinen bir şirket. Ancak, Duran Makine,  Duran Ofset kadar tanınmıyor. Şirket, Omega markası ile, matbaalara yönelik kutu katlama ve yapıştırma makineleri imal ediyor. Matbaalar kutularını önce karton tabaka üzerine basıyorlar, kesim makineleri ile kesiyorlar ve Omega gibi yapıştırma makineleri ile katlayıp yapıştırıyorlar.  
 
1992 yılından bu yana bu talebin yüzde 90’ından fazlasına Duran Makine’nin ürettiği Omegalar cevap veriyor.  Karton yapıştırma makinelerinin dünyada 100’den fazla üreticisi bulunuyor. Omega markalı makineler dünya liginde de ilk 3 arasında yer alarak pazarın önemli bir bölümünü elinde tutuyor.  
 
Oktay Duran, “Ancak,  enternasyonel isminden dolayı herkes Omega’yı yabancı marka zanneder. Detaylı bilgi aldıklarında Türk malı olduğu ortaya çıkar. 11 yılda bu makinenin satışından 30 milyon dolar döviz tasarrufu sağladık” diyor.    
 
Omega makineleri bugün dünyanın 21 ülkesinde, Amerika'nın doğusundan batısına birçok eyaletinde başarıyla Türkiye'yi temsil ediyor. Duran Makine dünyadaki dağılımını toplam 6 kıtaya yayılan Omega makineleriyle 2003 yılının ilk yarısını yurtiçi ve dışı  20 adet sipariş ve teslimatla tamamlamış durumda. Bu miktar uluslararası piyasalarda ciddi bir performansın kanıtı.  
 
Altınmarka’nın “kakao” liderliği  
 
Altınmarka, 1992 yılında kurulmuş bir aile şirketi. 1994 yılından bu yana Türkiye’de ve dünyada pek çok çikolata, ilaç ve kozmetik üreticisine kakao imal ediyor. Doğal kakao yağı, dökme kakao, doğal ve alkalize kakao tozu gibi çeşitli kategorilerde kakao ürünleri üreten şirket, cirosunun yüzde 85’ini Türkiye pazarından sağlıyor. Yerel  pazarda liderliği elinde tutuyor.  
 
Üretiminin yüzde 15’ini ihraç eden Altınmarka, dünya çapında 10 ayrı ülkeye ihracat yapıyor. Hali hazırda 15 bin metrekarelik kapalı üretim tesislerine sahip olan Altınmarka, son olarak Ülker ile birlikte Avrupa’da Türk kahvesi üretmek üzere bir tesis kurdu. Anlaşma gereği bu tesiste özel üretilen Türk kahvesi Ülker markası altında satışa sunulacak. Ülker de Altınmarka’nın ürettiği kuru kahvenin dağıtımını üstlenecek.  
 
Tüm tesislerinde dünya standardı kabul edilen IOCCC metodlarına uygun olarak hijyen üretim yapan Altınmarka sertifikalarla da tescillenmiş üretim kalitesi  ile bugün pek çok markanın birinci tercihi konumunda. Altınmarka tesislerinde Ghanda ve Fildişi sahilleri gibi dünyanın en iyi üretim bölgelerinden kaliteli kakao çekirdekleri en son teknolojiler kullanılarak üretiliyor.  
 
CNT, uçakta tekel mi?  
 
Avrupa, ABD veya Uzakdoğu’da, yabancı bir havayolunun kabininde her an bir Türk şirketinin imalatı çatal-bıçak, yemek tepsisi, battaniye veya başka bir ürünle karşılaşabilirsiniz. CNT, kabin iç servis ekipmanı olarak adlandırılan bu pazara dört yıl önce giren İstanbul merkezli bir Türk şirketi. Büyük havayolları şirketlerinden aldığı siparişlerle pazarda dünya devlerine kafa tutan CNT’nin kurucuları Cengiz Katoğlu ve Nami Işıldar, bu noktaya adeta tırnaklarıyla kazıyarak geldiklerini söylüyorlar.  
 
CNT’nin ilk üretimi kabinde kullanılan ıslak-kuru havlular, çatal bıçak setleri, tepsiler ve plastik tabaklara yönelikti. Sertifikasyon süreci tamamlandıktan sonra ilk büyük siparişlerini Pakistan PIA ve Air Malta’dan aldı. Bunları British Airways ve Alitalia gibi dünya devleri izledi.  
 
CNT en büyük atılımını ise THY’den aldığı siparişlerle gerçekleştirdi. Şubat ayında yapılan anlaşma ile CNT, THY’den yıllık 60 bin battaniye, 55 bin adet hava temizleyici aerosol ve 16 milyon adetlik koltuk başlığı ihalesini aldı. THY’nin portföyüne girmesinden sonra da siparişlerin sayısı hızla arttı. Lufthansa, Air France ve Amerikan Continental Havayolları gibi dev havayolu şirketleri de ilk siparişlerini verdiler. Örneğin, Continental’in 4 milyon 800 bin adetlik tuzluk, biberlik siparişi üç yıl boyunca sadece CNT tarafından yürütülecek. CNT önümüzdeki dönem Uzakdoğu ve Ortadoğu’daki havayollarını da portföyüne katmayı hedefliyor.  
 
Sitil, ayakkabı bakımında rakipsiz  
 
Sitil, Türkiye’de ayakkabı bakım ürünleri konusunda bir numaralı isim. 1987 yılında kurulan Empa Kimya, Sitil markası ile bugün sektörün lider firması konumunda. 1995 yılında ilk kez Rusya ile başlayan ihracatına bugün 23 ülkeyi daha ekledi. Rusya’ya ihracatı Empa’ya uluslararası pazarda önemli bir etkinlik kazandırdı. İhracatı 2002 yılında 16 milyon adete ulaştı. En önemli ihraç pazarlarını ise Rusya’dan sonra Ukrayna ve Doğu Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu oluşturuyor.  
 
Yıllık 50 milyon adet üretim kapasitesi olan firmanın yıllık 10 milyon dolar olan cirosunun 3 milyon doları ihracattan geliyor. Sitil hali hazırda Türkiye pazarının da yüzde 65’ini elinde tutuyor.  
 
EMPA Kimya Yönetim Kurulu Üyesi Yunus Konmaz, işlerin yolunda gittiğini ve 2003 yılı ilk yarısına yönelik hedeflerinin tuttuğunu söylüyor. Konmaz, “Bulunduğumuz pazarlarda markalaşma adına yatırımlarımızı arttırırken, yeni pazar arayışlarını da sürdürmekteyiz” diyor. Çek Cumhuriyeti ve Ukrayna’da yatırım yapan Sitil, bu yatırımlarla uluslararası pazar payını önemli ölçüde büyütmeyi hedefliyor.  
 
Dünyanın “lunapark” üreticisi    
 
Çocukluğumuzun vazgeçilmezlerinden olan lunaparklarda dönme dolapları, çarpışan otomobilleri kimlerin yaptığını hiç düşündünüz mü? Pek kimse bu konuda kafa yormamıştır.  
 
Ancak, bu alana yönelik üretim yapan ve dünya çapında bir Türk şirketi var; Ankara OSTİM’de faaliyet gösteren Tekin Lunapark. Tekin Lunapark, sadece faaliyet gösterdiği niş alandaki başarısı ile değil, İtalya ve Suudi Arabistan başta olmak üzere,  Akdeniz ve Arap ülkelerine gerçekleştirdiği ihracatıyla gizli şampiyonlar arasında yer alıyor.  
 
Şirketin kurucusu Süleyman Yener, büyük sanayiden 1983 yılında OSTİM’e gelmiş. OSTİM’de 200 metrekare boş alanda dar şartlar içerisinde lunapark ekipmanı imal etmeye başlamış.  
 
2001 yılında ise krize rağmen Eskişehir yolu üzerinde 2 bin metrekarelik bir kapalı alana taşınmış. Bugün yurt dışından aldığı siparişlerin yanı sıra, Türkiye’nin Akdeniz sahillerindeki büyük otellerden de çok büyük siparişler alıyor. Son olarak Side Manavgat bölgesinde bir otel 7 takımlı eğlence merkezi imalatını Tekin Lunapark’a vermiş.  
 
Tamamlanmak üzere olan bu sipariş, Tekin Lunapark’a dünyada ilk kez 3 bin yataklı bir otel önüne 7 takımlı bir eğlence merkezi imalatını yaparak bir ilke imza atma olanağı da sağlayacak.  
 
Samsunlu Bahadır’ın “cerrahi” başarısı  
 
Bahadır Tıbbı Aletler A.Ş., Samsun Organize Sanayi Bölgesi’nde 5 bin metrekare kapalı alanda cerrahi aletler, hastane terlikleri ve sterilizasyon konteynerleri üretiyor. Cerrahi aletler pazarında Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük üreticisi olan Bahadır, üretiminin yüzde 80’ini  
Almanya, Amerika ve İtalya başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesine ihraç ediyor. Dünya ölçeğinde Motz, Bronner&Martin, Karl Klappenecker, Otto Rohrig gibi, çok ünlü tedarikçileri var.  
 
Hepsi kardeş ve amca çocukları olan 9 ortaktan oluşan bir aile şirketi olan Bahadır Tıbbi Aletler, 1995 yılından bu yana kurumsal olarak yönetiliyor. Şirketin ortaklarından Yakup Bahadır, kendilerini gizli şampiyonluğa taşıyan serüveni şöyle anlatıyor:  
 
“1980 yılında hekimlerimizin yönlendirmesiyle bu işe girdik. 1983 yılında şirketi kurduk. 1995 yılında kurumsal bir yapıya kavuştuk. Şirketimiz profesyonellerce yönetiliyor. Bugün, Samsun’da 11 bin metrekarelik bir arazi üzerinde 5 bin metrekare kapalı alanlı tesislerimizde üretim yapıyoruz. Avrupa’ya ihracatımız Almanya üzerinden gerçekleşiyor.  
 
Ürünlerimiz buradan dünyanın hemen her yerine ulaşıyor. İşe cerrahi aletler üreterek başladık, zaman içinde ürün portföyümüzü genişlettik. Bugün ameliyatlarda kullanılan neşter, bıçak gibi cerrahi malzemelerden başka delikli hastane terliği, çeşitli taşıma konteynerleri üretiyoruz.  
 
Kısa süre önce ABD’de de Bahadır USA Corp. adı altında bir şirket daha kurduk. Türkiye pazarından ne kadar pay aldığımızı ifade etmek güç. Türkiye’de en büyük alıcılarımız Sağlık Bakanlığı ve özel sağlık kuruluşları. Sağlık Bakanlığı en son tıbbi aletler ihtiyacına yönelik bir raporu 1992 yılında yayınladı. Daha sonra başka herhangi bir istatistik yayınlamadı. Biz sipariş almaya devam ediyoruz. Ancak, İhale Kanunu’ndaki belirsizlikler nedeniyle son dönemde Türkiye pazarına satışlarımız olumsuz etkilendi. Belirsizlikler ortadan kalktığında yerel pazara daha fazla imalat yapacağımızı düşünüyorum”.  
 
Kayış pazarının yüzde 70’i Rultrans’ın  
 
Rultrans, bu yıl 23. yılını kutlayan İzmirli bir aile şirketi. Can alıcı bir niş pazarda faaliyet gösteriyor. Makine sanayinde kullanılan çok çeşitli transmisyon kayışının Türkiye’de distribütörlüğünü yapıyor. Moiz Çukurel’in kurucusu olduğu Rultrans, ithal ürünleri Türkiye’ye yarı mamul olarak getiriyor, bu ürünlerin Türkiye’de konfeksiyonunu yapıyor.  
Yani örneğin bir kumaş ithal ediyor, bu kumaştan isteyene gömlek, isteyene etek dikiyor.  
 
Türkiye’nin en büyük 500 sanayi şirketi arasında yer alan pek çok sanayi şirketi ile yoğun olarak çalışan Rultrans, bu şirketlerin tüm makinelerinin transmisyon kayışı ihtiyacına cevap veriyor. Hali hazırda Türkiye pazarının yüzde 70’ini elinde tutan ve transmisyon kayışları üretiminde bir numaralı şirket olarak gösterilen Rultrans, Kuzey Avrupa ülkeleri ve Rusya başta olmak üzere çeşitli ülkelere ayda 100 bin doları bulan hazır kayış ihracatı yapıyor.  
Rultrans Lojistik Müdürü Besim Cingi, şirketi ve hedeflerini şöyle anlatıyor:  
 
“Yaklaşık 120 kişilik bir ekibi var. Bu şirketin lokomotif olduğunu düşünürsek 3 tane daha firması var. Son olarak Japonlarla ortak bir üretim firması daha kurduk. Bütün bunlar bir araya gelince, toplam 5 şirketten oluşan küçük bir grubuz diyebilirim. Şu an DİE’nin rakamlarına göre Türkiye’de pazarın yüzde 70’inin ihtiyacına cevap veriyoruz. Hiç tartışmasız pazar lideriyiz. İşimiz sadece transmisyon kayışı üretmek. Hedefimiz de bu alanda daha fazla pay alıp, yerel pazarda transmisyon ihtiyaçlarına cevap veren tek firma olabilmek. Faaliyet gösterdiğimiz alanda İSO belgesi alan tek firmayız. Ayrıca, Türk Standartları Enstitüsü’nün akreditasyon verdiği tek laboratuara sahibiz”.  
 
Önaysan, beyaz eşyanın vazgeçilmezi  
 
Beyaz eşya üreticilerine, sektördeki gizli şampiyonları sorduğumuzda üç farklı şirket ismi söylediler. Pek çoğu bu şirketler içerisinde bir tanesini özellikle vurguladı. Bu şirket beyaz eşya yan sanayinde faaliyet gösteren Önaysan idi… Murat ve Müjdat Önay adlı iki kardeş tarafından kurulan bu şirket, faaliyet alanlarında lider olarak biliniyorlar.  
 
1987 yılında kurulan şirket, beyaz eşya, elektronik ve otomotiv alanında faaliyet gösteren tesislere parça üretimi yapıyor. Türkiye’de bu alanda ciddi bir pazar payına sahip olan şirket, Almanya, İngiltere ve Fransa’da da dünyanın önde gelen beyaz eşya üreticilerine metal ve plastik parça ihracatı yapıyor.  
 
Önaysan’ın üç ayrı bölgede fabrikaları ve birden fazla şirketi var. 1996 yılında SGS Yarsley'den aldığı ISO 9002 ile kalite sistemini belirlemiş olan Önaysan Grubu, bugün tüm üretimini İstanbul, Eskişehir ve Manisa'da toplam 10 bin metrekare üzerinde yer alan kapalı üretim tesislerinde gerçekleştiriyor. Son yıllardaki ihracat atılımıyla dikkat çeken Önaysan, 500 kişilik profesyonel bir ekiple çalışıyor. Teknoloji yatırımlarına ağırlık veriyor. İnsan kaynağı ve teknolojiye yaptığı yatırım satışlarına da yansıyor.    
 
Form Bant, her sektörle çalışıyor  
 
Form Bant, spiral sarım karton masura ve karton köşe koruyucular üretiyor. Bu ürünlerle  
ihracat yapan seramik fabrikalarından konserve, su ve kuru-yaş sebze meyveye kadar çok çeşitli gıda işletmelerine, beyaz eşya imalatçılarından saç, alüminyum ve kağıt fabrikalarına çok geniş bir müşteri grubuna sesleniyor. Faaliyet alanında Türkiye’de pazar lideri olan Form Bant, üretiminin yüzde 15’ini de Almanya, Hollanda, Belçika, Avustralya gibi, Avrupa ülkelerine ve Ortadoğu’ya ihraç ediyor.  
 
Form Bant’ın kurucusu Özgür Mineliler, önümüzdeki dönem bu oranın artmasını hedeflediklerini söylüyor ve devam ediyor: “Ürünlerimiz, Avrupa’nın tanınmış sınai tesislerinde kalitesi beğenilerek kullanılıyor. Önümüzdeki yıllarda artan ihracatımızı yüzde 50 seviyelerine çıkarmak için yurtdışı ambalaj fuarlarına katılacağız” diyor.  
 
Form Bant’ın Torbalı, Ayrancılar’da kurduğu, 5 bin 400 metrekarelik kapalı alana sahip Avrupa standartlarındaki yeni tesisi, karton köşe koruyucu ve spiral sarım karton masura üretiminde Türkiye’nin en büyük tesisi. Devam eden yatırımlar için, şu ana kadar 1 milyon dolar harcandığını söyleyen Özgür Mineliler, önümüzdeki dönem için hedeflerini şöyle anlatıyor:  
 
“Kriz döneminde başarılı bir performans yakaladık. Bunda ihracata yönelmemiz, yeni ürünler geliştirip değişik pazarlar bulmamızın, ödemelerimizdeki ciddiyetin, öz sermayemizin güçlü oluşunun ve tamamen öz kaynaklarımızla iş yapmamızın büyük payı var. Bugün mevcut 400 ton/ay olan üretimimizin, yeni tesisimizde devam eden yeni makine yatırımlarımızla ve ürün çeşitlerimizle 2003 yılı sonunda 700 ton/ay’a, 2004 yılı sonunda da 1000 ton/ay’ın üzerine çıkmasını planlıyoruz”.  
 
Tezman’ın üç gizli şampiyonu  
 
Tezman Grubu, Türkiye’nin gizli devlerinden biri. Erol Tezman’a ait bu grubun şirketleri arasında 3 gizli şampiyon var. Grubun genel stratejisi de “şampiyonluk” yakalayabileceği niş alanlara yatırım yapmak. Tezman Makine, Vateks ve Sel Sanayi, grubun “gizli şampiyonları” olarak öne çıkıyor. Üçü de ara sanayi mamulü üretiyor.  
 
Tezman Makine, vida ve cıvata üretiyor. Bugün ne kadar beyaz eşya ve elektronik eşya üreticisi varsa hepsiyle yoğun olarak çalışıyor.  
 
Vateks, ıslak mendil üreticilerine hammadde üretiyor. Çocuk bezi, kadın bağı üreticilerinin hammaddesi de Vateks tarafından üretiliyor. Şirket, ameliyat önlükleri ve maskelerinin hammaddelerini üreterek tıp alanına da hizmet veriyor. Tüm telekomünikasyon kablolarında, fiberoptik kablolarda kullanılan izolasyon bandı da Vateks’in ürünlerinden. Bunların dışında Vateks hammadesini ürettiği temizlik bezi, cam bezi, bulaşık bezi ve süngerler gibi bazı ürünleri kendisi de üretiyor. Özellikle temizlik bezi alanında hemen her markaya üretim yapan Vateks, “geo” tekstil de yapıyor. Bu alanda otoyolların altına ya da tünel kaplamalarında kullanan ürünleri dikkat çekiyor. Bir tip izolasyon malzemesi olan bu ürünün Türkiye’deki ilk üreticisi Vateks.  
 
Sel Sanayi ise tabakhanelerden çıkan deri atıklarını topluyor. Derinin içindeki proteini çekerek mercimek büyüklüğünde bir ürün haline dönüştürüyor. Bu ürün tutkalın hammaddesi olarak kullanılıyor. Sel Sanayi bu ürünü matbaalara ve tutkal üreten fabrikalara ana hammadde olarak veriyor. Kibrit ucundaki fosforu da bir tek bu madde yapıştırıyor. Sel Sanayi kibrit üreticilerine de ciddi oranda satış yapıyor. Örneğin, dünyanın en büyük kibrit üreticisi olan Swedish Match müşterileri arasında yer alıyor.  
 
Sel Sanayi tutkal fabrikasında ayrıca yüzde 100 saf protein yani teknik jelatin üretiyor. Bu madde de sterilize edildiğinde gıda jelatini, yani jöle oluyor. Sel Sanayi bu alanda şu anda Avrupa üçüncüsü konumunda.  
 
Polifen, “akrilik polimer”de rakipsiz  
 
Polifen, dünyanın en büyük akrilik polimer üreticileri arasında yer alan bir Türk şirketi. Pilot bölge olarak seçilen Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde üretim yapıyor. Polimer’i gizli şampiyon yapan iki önemli ürünü var. İkisi de akrilik esaslı olan bu ürünler, genellikle inşaat sektörüne yönelik... Bunlardan bir tanesi jakuzi ve banyo küveti imalatında, diğeri ise mutfak ve banyo tezgahlarında kullanılıyor. Mutfak ve banyo tezgahlarında kullanılan ikinci ürün mermer ve granit yerine geçiyor. Çok yeni bir malzeme olan bu ürünü dünyada üreten çok az sayıda şirket var. Bunlardan biri de Polifen.  
 
Polifen, 1997 yılında Türkiye’de yaşanan ekonomik olumsuzluklar nedeniyle üretiminin önemli bir bölümünü ihracata yöneltmiş. Bugün üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini Avrupa, Amerika ve Ortadoğu pazarlarına ihraç ediyor. Polifen’in yıllık oturmuş üretim kapasitesi ise 5-6 bin ton civarında.  
 
Polifen’in kurucusu ve CEO’su Mehmet Yaman, Polifen’in bugünkü başarısına hiçbir destek olmaksızın geldiğine dikkat çekiyor. Yaman şöyle diyor:  
 
“Bugün Avrupa, Amerika ve Ortadoğu’da pek çok ülkeye üretim yapıyoruz. Ürünlerimiz, bu ülkelerde değişik markalar altında pazarlanıyor. Bugün dünyada akrilik polimer konusunda çok az rakibimiz var. Bu rakiplerimizden biri ABD’de, diğerleri ise Kore’de faaliyet gösteriyor. Özellikle Kore’de bu tür firmalar için müthiş bir devlet desteği var. Biz bu şirketlerle aynı kulvarda hiç destek almadan yarışıyoruz. Bize ve bizim gibi şirketlere biraz destek verseler Türkiye için çok önemli şirketler olabiliriz”.  
 
Polifen’in dünya çapındaki müşterilerinin arasında İspanyol ve İtalyan çok tanınmış firmalar var. Örneğin, İspanya’nın dünyaca ünlü Roca firması, Polifen’in en büyük müşterilerinden biri. Polifen, 12 yıldır dünyada başarı yakalamasını sağlayan iki temel üründen başka bir de akrilik levha üretimi yapıyor. Bu levhalar çoğunlukla outdoor reklamlarında kullanılıyor.  
 
Mehmet Yaman, bu üründe çok küçük bir miktar üretim yaptıklarını söylese de, Polifen bu ürünü de yine Coca Cola, Shell ve BP gibi, dünya devi şirketler için üretiyor.  
 
Flokser, yapay deride şampiyon  
 
Flokser, temel olarak yapay deri ve flox kumaş üretiyor. Bu alanda Türkiye’nin en büyük ihracatçıları arasında olan firma, Türkiye pazarında da liderliği elinde tutuyor. Bu iki malzemeyi ayrıca çeşitli alanlarda kullanarak başka ürünler de yapıyor. Örneğin, son yıllarda mağazaları hızla yaygınlaşan Flo ayakkabıları da Flokser’in üretimi.    
 
1986 yılında İstanbul'da kurulan Flokser Group, üretimini 105 bin metrekare alan üzerine kurulu, ileri teknoloji sahip makine parkıyla modern bir entegre tesiste gerçekleştiriyor.  
 
Flokser Group üretimini, alanına göre üç ayrı fabrikaya bölmüş durumda. Bunlar Poliser, Suetser ve Dokser olarak sıralanıyor. Flokser’in Poliser fabrikasında, PU/PVC kaplama kumaş, suni deri, nonwoven ve yuvarlak örme kumaş üretimi yapılıyor. Süetser fabrikasında, naylon kadife olarak da tanımlanan floklu kumaş ve süet ürünlerin üretimi gerçekleştiriliyor.  
 
Dokser fabrikasında ise dokuma kumaş üretimi yapılıyor. Flokser tüm bu tesislerinde yaklaşık bin kişiyi istihdam ediyor.  
 
Flokser Group’un tüm üretim merkezlerinin  toplam üretim kapasitesi yıllık 30 milyon metre. Bu kapasitesiyle de dünyanın en büyük kaplama kumaş üreticilerinden biri olarak kabul ediliyor. 2000 yılında gerçekleştirdiği 24 milyon dolarlık ihracatla, İTKİB  tarafından birincilik sertifikasıyla ödüllendirilmiş. Avrupa’da Flokser UK, Flokser Spain ve Flokser Germany; ABD’de Flokser USA adıyla ofisleri bulunan Flokser, halen 5 kıtada 52 ülkeye ihracat yapıyor. Flokser Yönetim Kurulu Başkanı Rafet Tükek, Flokser’in başarısını şöyle özetliyor:  
 
“1986 yılından beri insan yapımı deri sektöründe sürekli teknolojik yenilikler peşinde koştuk. Dünyanın dört bir tarafını dolaşarak ülkemize teknoloji transferi yaptık. Fabrikalarımızı en modern ve en güncel makinelerle donattık. Teknolojik gelişmenin bir parçası olarak, ISO-9001'e müracaat ettik ve Şubat 99’da kalitemizi belgeledik. Bugün EFQM ve KalDer'in öngörmüş olduğu Toplam Kalite Yönetimini uyguluyoruz. Günlük yazışma ve kağıt trafiği yerine ofislerimizi en hızlı network ağlarıyla donattık. Bugün iş mükemmelliği modeliyle grubumuzun gelişimini sürdürüyoruz. Bütün bunların bir parçası olarak da müşteri odaklı çalışıyoruz”.  
 
Argen, minibüsleri yeniden yaratıyor  
 
Argen Otomotiv, ana sanayiye hizmet veren Türkiye’nin ilk ikinci seviye OEM minibüs imalatçısı. Otomotiv ana sanayi firmaları dışında minibüslerini “Tip onayı’ ile yine bir ilke imza atarak bayilerde de satışa sunuyor. Bugün Volkswagen’den Renault’ya, Ford Otomotiv’den Mercedez, Iveco gibi, dünya devlerine kadar pek çok otomobil üreticisi için imalat yapıyor. Bir anlamda Mercedes, Volkswagen gibi şirketlerin ürettiği minibüsleri, ihtiyaçlara özel hale getiriyor. Örneğin, güvenlik aracı haline dönüştürüyor, işadamlarına yönelik bir çözüme kavuşturuyor.  
 
Ali Atalay’a ait Kocatürk Şirketler Grubu’na bağlı olarak 25 yıldır faaliyet gösteren Argen, 2000 yılına kadar Tuzeks adını kullanıyordu. Ardından şimdiki adını aldı. Alanında lider olan şirket, hafif  ticari araçlar üzerinde gerçekleştirdiği çeşitli standart ve özel araç uygulamaları büyük beğeni topluyor.  
 
Argen, Tuzla serbest bölge sınırında kurulu, 5 bin metrekare kapalı ve 15 bin metrekare açık alandaki tesislerinde üretim yapıyor. Yıllık 3 bin adetlik araç imalat kapasitesine sahip.  
 
Volkswagen VOLT, Renault Fransa onayı ile Türkiye’de üretilen ilk minibüs Renault Master, Iveco onayı ile üretilen ilk Iveco Daily 20+1 otobüsleri Argen’in başarılı tasarımları arasında yer alıyor. Argen bunlardan başka, dünyada ilk kez Mercedes Benz Sprinter ve Iveco Daily araçlarını Alman sanayi normlarına uygun olarak Türkiye’de tamamlıyor. Bunları Almanya, İsveç, Finlandiya ve İzlanda gibi ülkelere ihraç ediyor.  
 
2003 yılı sonu itibariyle AB ülkelerinde üretilen tüm hafif ticari araçlar için yolcu taşımaya yönelik özgün tasarım ve çözümler gerçekleştiren Argen, bu firmaların yurt dışındaki ana üreticilerinin ürün ve kalite  belgeleri ile onayladıkları servis, okul , turizm  minibüsü gibi ticari araç tiplerinin seri olarak 2. seviye tamamlama, dönüşüm işlemlerini sürdürüyor.  
 
ÜNLÜ GURU HERMAN SIMON’UN ÖRNEK GÖSTERDİĞİ 12 GİZLİ DEV  
 
HAUNI
: Sigara üretim makinelerinde dünya lideri. Tütün işlenmesi için gerekli tüm sistemlerin tek üreticisi olarak tanınıyor. Pazardaki payı yüzde 90 ve bütün filtreli sigaralar Hauni’nin keşfettiği teknoloji ile imal ediliyor.  
 
TETRA: Bu şirket, tropikal balık besinlerinde dünya pazarının yüzde 50’sinden fazlasını elinde tutar.  
 
BAADER: Balık işleme donanımlarında dünya pazarının yüzde 90’ına sahip.  
 
HILLEBRAND: Bu şirket şarap taşımacılık işiyle uğraşır. Dünyanın 60 ülkesinde şubesi vardır ve taşımacılık işinin yüzde 60’ını gerçekleştirir.  
 
WEBASTO: Otomobillerin açılır kapanır tavanlarını ve yardımcı ısıtma sistemlerini üretmede dünya birincisidir.  
 
BRITA: Ev su filtresi bu şirket tarafından yaratıldı. Hala pazarda lider ve yüzde 85’ini elinde tutuyor.  
 
STIHL: Zincirli testereleri dünyanın dört bir yanında büyük ilgi görüyor. Dünya pazarının yüzde 30’una sahip ve bu en yakın rakibinin iki katı anlamına geliyor.  
 
BART: Şerbetçi otu ve ürünlerinde dünya lideridir.  
 
SAT-WIRTGEN: Wirtgen, eski asfaltı frezeleme makineleri üretiyor, SAT da bu eski yol yüzeylerini yeniden dönüşümle tekrar kullanılabilir hale getiriyor.  
 
GERRIETS: Tiyatro sahneleri için perde ve sahne sistemleri üretiyor. Son birkaç yılda değişiklik olmamışsa, pazarın yüzde 100’üne sahip.  
 
HARIBO: Lastik şekerleme alanında Avrupa ve dünyanın her hangi bir yerinde lider şirket olarak tanınır.  
 
WURTH: 1950’li yıllarda iki kişiyle işe başlayan bu şirket, endüstriyel sarf malzemeleri üretimi yapıyor.  
 
“GİZLİLER VE OYLE OLMAYI İSTİYORLAR”  
 
Hermann Sımon/Gizli Şampiyonlar Kitabını Yazarı
 
 
Beyaz Yayınları tarafından Türkçe çevirisiyle de basılan “Hidden Champions” (Gizli Şampiyon Şirketler) kitabının yazarı ünlü pazarlama doktoru Hermann Simon, bu kitabı yazmaya 1980’li yılların başlarında karar verdiğini söylüyor. “Bir akdemiysen olarak o zamanlar ilgimi daha çok büyük ölçekli anonim şirketler çekiyordu” diyen Simon şöyle devam ediyor:  
 
“1986 yılının ortalarında uluslararası ihracat alanında Almanya’nın süregelen başarısını konuşuyorduk. Kısa zamanda bu başarının esas olarak sadece büyük Alman şirketlerine bağlanamayacağı konusunda görüş birliğine vardık. Almanya’nın ihracattaki üstünlüğünün köklerinin küçük ve orta ölçekli şirketlerde, özelikle kendi pazar alanlarında dünya lideri olan şirketlerde yattığını gördük. Henüz biz tanımazken bu şirketler onlarca yıldır tüm dünyada üstünlük kazanıyorlardı. Yıllar boyunca bu şirketleri araştırdım ve onlara ‘gizli şampiyon şirketler’ adını verdim. Gizliler ve çoğu zaman öyle olmayı istiyorlar, ama kesinlikle şampiyonlar. Almanya’da sayılarının 500’ün üzerinde olduğunu gördüm”.  
 
TÜRKİYE’YE ÖZGÜ ŞİRKETLERİN ANALİZİ  
 
Ömer Baybars Tek/Sabancı Üniversitesi  Öğretim Üyesi  
 
KİMDİR BU ŞİRKETLER?
 
 
Herbert Simon’un  tanımladığı ‘gizli şampiyon şirket’ sınıfına girmek için dünyada ya da Avrupa pazarında 1 ya da 2  numara olmak koşulu var. Bu koşul, süper nişçi ve rakipsiz şampiyonlar için söz konusu olabilir. Ancak, bence önemli olması gereken kriter bu tür nişçi şirketlerin geldikleri yol ve süreç, bugün eriştikleri nokta ile gitmekte oldukları yol ve süreçlerdir. Aslında şampiyon unvanını burada 1 numara ya da 2 numaralı yarışçı gibi algılamak yerine, kimsenin aklına gelmeyecek alanlarda belirli ve istikrarlı bir üretim pazarlama ve ihracat yolunu tutturmuş olma şeklinde düşünülmelidir.  
 
MÜŞTERİ ODAKLI ÇALIŞIYORLAR  
 
Bu tür şirketler, özellikle B2B ya da ‘işletmeler arası ticaret’ yaptıkları için, ürün sattıkları işletmelerin satın alıcılarıyla çok iyi ilişkiler geliştiriyorlar. Böylece müşterilerinin gereksinmeleri doğrultusunda ürünlerini geliştiriyorlar. Simon’un kitabında söylediği gibi, bu şirketler ‘dünyadaki bütün müşterilerimi tek tek tanıyorum ve hepsini şahsen ziyaret ettim’ diyebiliyorlar. Bu da başarılı pazarlama yaklaşımının temel koşulu olan pazarlama iletişimine verdikleri önemi gösteriyor.    
 
DİKKAT ÇEKMEK İSTEMİYORLAR  
 
Gizli şampiyon olmanın en önemli kriteri, az tanınmış olmak ve dikkati çekmemektir. Bunun da çeşitli nedenleri var. Bu nedenlerden biri, bu tür şirketlerin bir çoğunun başlıca endüstriyel üretim merkezlerinde değil, medyanın da fazla ilgi göstermediği taşra şehirleri denilecek şehirlerde faaliyet göstermeleridir. Şirket sahiplerinin çoğunlukla özel yaşamlarında da fazla gösterişli olmaması, bir kısmının özel yaşamını da gizlemeleri de önemli bir etmen.  
 
TÜRKİYE’DE FARKLI KRİTERLER VAR  
 
Türkiye’de de  çok sayıda adı en azından ülke çapında fazla duyulmamış küçük ve orta ölçekte şirket var. Hermann Simon  ‘gizli şampiyonluk’ koşulunu yılda 1 milyar dolar ciro altında olmaya bağlıyor. Kanımca bu koşul temel performans göstergeleri bakımından tek başına ve miktar olarak açıklayıcı ve yeterli değil. Bence şampiyonluk sıfatı ‘ülke-spesifik’ ve ‘olay-spesifik’ olarak tanımlanmalı. Örneğin, bir seminer vermek üzere 2- 3 yıl önce çağrıldığım Samsun’da bu tür çok ilginç nişçi ve değerli işadamlarıyla tanışmak benim için hem sürpriz hem de gurur  kaynağı oldu.  
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz