Büyük hayallerle gittiler. Her şey güzel olacak, çok iyi iş
çıkaracaklardı. Sordular soruşturdular, uygun bir pazar olduğuna karar
verdiler. Ancak evdeki hesap pazara uymadı, büyük hayal kırıklığı
yaşadılar. Her ülkenin kendine has kültürü, çalışma stili, kuralları
vardı. Bu nedenle kimi ortağından kimi kanundan kimi ise bürokrasiden
çekti. Bombalar altında kalan da oldu, çatışmaların ortasında kendini
bulan da. İşte iş dünyasının sınır ötesinde aldığı “iş” dersleri...
RUSYA'DA HAYAT DERSİ
Yıldırım Holding İcra Kurulu Başkanı Yüksel Yıldırım, 35 yıllık iş
yaşamında iki pazarda büyük hayal kırıklığı yaşadı. Bunlardan ilki
Rusya, diğeri ise Japonya. Yıldırım, bu hayal kırıklıklarını şöyle
anlatıyor: “Rusya kömür pazarına 1992’de girmiştik. Yaptığımız iş,
Rusya’da üretilen parça kömürlerin Türkiye’de ısıtma amaçlı kullanıma
sunulmasıydı. Ortaklığımız1999’da başlamıştı. 4 yıl boyunca çalışmıştık.
Zoru başarıp pazarı, 3,5 milyon tondan 7 milyon tona çıkarmıştık. Bu
ortamda Rus ortaklarımız, ortaklığı tek taraflı bitirip tek başlarına
çalışacaklarını söyledi. 4 yıllık emeğimizi hiçe saydılar. Bu, iş
hayatımda Ruslardan almış olduğum en büyük dersti. Ruslarla iş
ortaklığının çok zor olduğunu ve olacağını bu kötü tecrübeyle öğrenmiş
oldum. Beklentimiz bu ortaklığı bölgede de sürdürmekti. Ticari bir
kaybımız olmadı, fakat ilk etapta itibar kaybettik. Daha sonra aldığımız
dersle şirketlerimizi tek kaynağa bağlı olmadan yönetmeyi öğrendik.
Alternatif kaynakları Çin’de ve Güney Afrika’da yaratarak kömür
pazarında daha güçlü bir konuma geldik. Hayal kırıklığı yaşadığımız
ikinci pazar ise Japonya’dır. Japonya’daki paslanmaz çelik pazarına,
Türkiye’de ürettiğimiz yüksek karbonlu ferro kromları satarken zorluklar
yaşadık. Japonlar beklediğimizden çok daha yavaş karar alıyor ve çok
tutucu davranıyorlar. Bugüne kadar böyle yavaş bir işleyiş içinde
olmadığımız için çok zorlandık. Ama inatla Japonya’ya mal satmaya
çalışıyoruz. Uzun vakit alacak ama sonuçta başaracağız. Kaliteyi
yakaladık tek problem fiyat. Yakında fiyat konusunu da çözüp Japonları
Türk malına alıştıracağız.”
AZERBAYCAN DENEYİMİ
Azerbaycan, Erkunt Traktör Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeynep
Erkunt için iş yaşamındaki en büyük hayal kırıklığı oldu. Azerbaycan’ın
ilk ihracata başladıkları ülkelerden biri olduğunu söyleyen Erkunt,
başına gelenleri şöyle aktarıyor: “Yıl 2007 idi. Orada yaşayan bir Türk
işadamının distribütörümüz olmasıyla yola çıktık. Uzun ve güzel bir yol
olacağına inanmıştım. Ne de olsa kardeş Türk ülkelerinden birisiydi.
Traktör alımını çoğunlukla Ziraat Bankası ve Ziraat Bakanlığı yapıyordu.
Yani devlet eliyle ihale usulü alım yapılıyordu. 18 traktör ürettik ve
Azerbaycan’a gönderdik. Ne yazık ki rüşvet müessesesinin çok yoğun
işlediği bir ülkeymiş. Traktörlerimizi gümrükten geçirmekte bile sıkıntı
yaşadık. ~
Traktörler satış alanındaki yerini alınca rahatlayacağımı umuyordum, ama
öyle de olmadı. Bu sırada Gence şehrinde eski bir Rus markasını
üretecek bir traktör fabrikasının kurulduğunu öğrendik. Her şey üst üste
geliyordu. Bize vurulan en büyük darbe, devletin ihalelerde sadece
yerli üretim traktörlerden alım yapacağını açıklaması oldu. Aylar
geçmişti ve tüm kapılar yüzümüze kapanmıştı. Traktörleri satamayan
distribütör de 1 kuruş ödeme yapmamıştı. Atılacak tek adım traktörleri
Türkiye’ye geri çekmekti, ama gümrük yetkilileri sınır dışına çıkışın
ihracat olduğunu, ihracat için de önce paranın yurtiçine girmiş olması
gerektiğini söyledi. Ve traktörlerin sınır dışına çıkmasını
engellediler. Parasını alamadığımız traktörler için bir de ödeme
yapmamız bekleniyordu. Aylarca sefaret mensuplarıyla Azerbaycan Tarım ve
Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri arasında mekik dokuduk. 1 yılın sonunda
traktörler Türkiye’ye ulaştı ama yaşadığımız maddi ve manevi sıkıntı,
anlatılarak ifade edilebilme sınırını çoktan geçmişti.”
"YUNANİSTAN'A ÇİZGİ ÇEKTİK"
Ayaydın&Miroglio Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın, Yunanistan’a
mağazalarıyla girerken büyük hedeflerle yola çıktı. Ancak kısa bir süre
sonra hayalleri düş kırıklığına dönüştü. Ayaydın, Yunanistan’da
yaşadıklarını şöyle aktarıyor: “İlk olarak 2006 yılında Yunanistan
pazarına giriş yaptık. Coğrafi konumu itibarıyla bizim için Batı’ya
açılan pencereydi. Komşu ülke olmamız, kültürlerimizin birbirine olan
yakınlığı da bu noktada önem teşkil etti. Bunların yanı sıra lokasyonu
itibarıyla lojistiği de kolay sağlanabilir bir konumdaydı. Bu
nedenlerden dolayı Yunanistan’a yatırım yaptık. Çok kısa zamanda mağaza
sayımızı artırarak yatırımlarımıza devam ettik. Birçok yerli markaya da
Yunanistan pazarını tanıttık, onlara iyi birer örnek olduk. Ülkenin
geldiği bu durum, hem bizi hem o ülke vatandaşlarını çok şaşırttı.
Yunanistan ülke olarak çok ciddi bir ekonomik krizin içerisine girdi.
İnsanlar ihtiyaçlarından fedakarlık yapma noktasına geldi. Tekstilden
kimse kâr edemiyordu. Kâr etmek bir yana, işletmelerimiz zarar ediyordu.
Bu noktada ülkeye yapmış olduğumuz ziyaretlerdeki gözlemlerimiz, ülke
ekonomistlerinden aldığımız bilgiler, Yunanistan’ın önümüzdeki 5 yıl
içinde herhangi bir toparlanma sürecine giremeyeceği yönünde oldu. Bu
nedenle ülkeden çekilme kararı aldık. Zarardan ziyade gelecek dönemlerde
bir fayda sağlamayacağını düşündüğümüz için Yunanistan pazarından
çıktık. Ülkeye yapmış olduğumuz tüm yatırımların üzerine bir çizgi
çektik. Mevcut mağazalarımız için yapmış olduğumuz tüm anlaşmalarımızı
noktaladık.”
"ÇİN HAYATIMDAN ÇIKTI"
Türk meyve suyu sektörünün önemli isimlerinden biri olan Ali Akman,
tarım bakanının özel davetiyle gittiği Çin’e uzun bir süre geri
dönmemeye kararlı. Akman’ı Çin’den soğutan hikaye ise Akman’ın
anlatımıyla şöyle:
“Çin’e ilk defa 1994 yılında gittik. O dönem Çin, Hong Kong’un himayesi
altındaydı ve tüm ticaret Hong Kong kanalıyla yapılıyordu. Çin’de ilk
olarak bir tesisin modernizasyonunu üstlendik ve karşılığında elma
konsantresi alarak Çin pazarına girdik. Bu ilk başarı hikayemizden sonra
Çin Tarım Bakanı Madame Mi, Türkiye ziyaretinde bizimle buluşarak
tesislerimizi gezdi. Bize Çin Yatırım Geliştirme Bakanlığı’na ait Çin’in
en büyük meyve suyu fabrikasına ortak olmamızı önerdi. 1998’de bizi
Çin’e davet etti ve bu tesisin stratejik ortağı olarak yardımcı olduk.
Tesisi büyütüp Çin’in en büyük üreticisi yaptık ve hisselerimizi 2002’de
satarak bu ortaklıktan çıktık.
2004’te Yantai şehrinde 3’üncü meyve suyu tesisimizi kurduk.~
İşe önce yüzde 67 hisse bizde, yüzde 33 Çinli ortakta olmak üzere
başladık. Daha sonra 2006’da Çinli ortağın hisselerini satın aldık.
Ancak 2007’den itibaren Çin’in dinamikleri çok değişti. Yabancı
sermayeye desteklerini çektiler. Ayrıca 2 yıl içinde sektörde meyve suyu
sektörü kalabalıklaştı ve 19 fabrikaya ulaştı. Rekabet çok yoğunlaştı.
Bürokrasi de özellikle yabancı yatırımcı için fevkalade zorlaştı.
2011’de tesisi satarak Çin pazarından tamamıyla ayrıldık. Ancak bu son
yatırımdan zamanında çıkamadık ve maalesef zarar ettik. Çin’de maalesef
hukuk ve güvenlik mevcut değil. Yabancı yatırımcıya yerel yönetimlerin
gösterdiği destekler de kalmadı. Yapılan kontratların hukukta hiçbir
değeri yok. Çin’in bir dönem Türkiye’den giden en büyük sermayedarıyken
şu an Çin’den tamamen çıktık ve uzun bir süre bu piyasada yer almayı
düşünmüyoruz.”
BAHAR HÜSRANI
Kiğılı global marka olma hedefiyle ilerleyen bir hazır giyim perakendecisi. Şirket bu hedefleri doğrultusun-
da Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinde mağaza açma stratejisi izledi. Ancak
şirket bu stratejisini uygularken bu pazara yönelik çeşitli
sıkıntılarla karşılaştı. Şirketin CEO’su Hilal Suerdem, Arap Baharı’yla
birlikte yaşadıkları hayal kırıklıklarını şöyle anlatıyor: “En büyük
hayal kırıklığını, Mısır pazarında Arap baharıyla yaşadık. Arap halkının
taleplerinden ortaya çıkan bu hareket, Arap dünyasında büyük değişime
neden oldu. Bundan birçok Türk markası da etkilendi. Bu durum bizim için
de kolay olmadı ve Mısır pazarında küçülmeye gittik. Mısır’da 2
mağazamız vardı, ne yazık ki mağaza sayımız 1’e düştü. Hedeflerimiz her
zaman büyük. Mısır pazarı tabii ki bizim için önemli, çünkü Kiğılı
olarak dünya markası olma yolunda ilerleyen bir markayız. Mısır
pazarında çok zor zamanlar yaşadık. Ama orada varlığımızı koruyoruz,
umudumuzu yitirmedik. Aynı zamanda Libya’da da bir alışveriş merkeziyle
genel ediyordu, mağazamız açılacaktı. Ancak imza töreni öncesi gelişen
olaylardan dolayı bu anlaşmalar da iptal oldu. Bu nedenle Libya’da
mağazamızı açamadık.”
"BASKI ALTINDA KALDIK"
Karakaş Atlantis Yönetim Kurulu başkanı Kamil Karakaş ise en büyük hayal
kırıklığını Kazakistan’da yaşamış. Karakaş, yaşadıkları bu olumsuz
tecrübeyi şöyle hatırlıyor: “2005 yılında Kazakistan pazarına çok büyük
umutlarla girdik. İlk pazar araştırmalarımızın sonucunda milyonlarca
dolar ihracat yapabileceğimizi planlamış ve yola o şekilde çıkmıştık.
Üretim tesisimiz İzmir’de olduğu için Kazakistan’da üretime yönelik bir
yatırımımız olmadı. Sadece pazar araştırmaları ve Kazakistan’da
bulunduğumuz süre boyunca belli giderlerimiz oldu. Bunları da
bulunduğumuz süre içinde yaklaşık 250 bin dolarlık ihracatımızla
karşıladık. Kazakistan pazarından umduğumuzu bulamayacağımızı görünce de
vazgeçtik. Pazarın beklentilerimizin altında kalmasının en büyük
nedenleri olarak, ülkenin aşırı milliyetçi, baskıcı oluşu ve hukuk
sisteminin tam oturmamasını gösterebilirim. Kazakistan o zamanlar,
dışarıdan gelen ürünlere umduğumuz gibi bakmadı. Hukuk sistemi oturmuş
olmadığı için de farklı konularda baskı altında kaldık. Ülke, çok içine
kapanık, milliyetçi bir rol çizdi. Hatta 1990’lardan bu yana pek çok
şirket ve işadamı bu ülkeye yatırım ve ihracat için gitti. Fakat onlar
da başarılı olamadı. Şu anda gerçekten sayılı şirket Kazakistan’da
yatırım ve ihracat için bulunuyor.” ~
DOĞTAŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI DAVUT DOĞAN
“IRAK VE SURİYE'DEN KAÇARAK ÇIKTIK"
IRAK’TA NE YAŞADIK?
Yurtdışı pazarlarda iki ayrı hayal kırıklığı yaşadık. Birisi,
Irak'taydı. Yanılmıyorsam 2003 yılında Amerika'nın Irak'a girmesiyle biz
de Irak'ta hemen mağaza açtık. Çok ciddi bir pazar beklentimiz vardı.
Ancak iç savaş daha da büyüdü. Önce mağazamıza kurşunlar isabet etti.
Tehditler almaya başladık. Bunun sonucunda can güvenliğimiz olmayınca
mağazayı kapattık. Mobilyaları da bırakıp çıkmak zorunda kaldık. BOMBALAR ALTINDA
İkinci hayal kırıklığını ise 2011'de Suriye'de yaşadık. 5 mağazamız
vardı. Biri bombalandı. Diğer mağazalarımızı da kapatmak zorunda kaldık.
Oysa Suriye'deki bayimizle ortak bir fabrika kurup GAFTA ülkelerine mal
satmayı planlıyorduk. Bu iki ülkede ciddi yatırım planlarımız vardı.
Beklentilerimiz yüksekti. Ancak hayal kırıklığı yaşadık. Her iki ülkede
toplam 3 milyon dolarlık bir zararımız oldu. Bu pazarlardan Irak'a 10
yıl sonra yeniden 2013'te girdik. Önümüzdeki süreci izliyoruz Suriye'ye
de yeniden girebiliriz.
SARKUYSAN YÖNETİM KURULU BAŞKANI HAYRETTİN ÇAYCI
“SEKTÖR LİDERİ DİYE GÜVENDİK"
SUUDİ ARABİSTAN’DA SIKINTI
Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, bu zamana kadar en
büyük hayal kırıklığını Suudi Arabistan'da yaşadı. Çaycı, bu hayal
kırıklığını ve sonuçlarını şöyle anlatıyor: "Aslında pazarın bütününde
hayal kırıklığı yaşamadık. Ancak ilişki içinde olduğumuz bir şirketle
ilgili sıkıntı ve üzüntülerimiz oldu. TAHSİLAT SORUNU
Suudi Arabistan'da, konusunda en büyük olan bir kuruluşa güvendik. Ama
verdiğimiz malın karşılığını maalesef makul bir gerekçe olmadan,
yaptığımız onlarca uyarılardan sonra ancak 9 ay sonra tahsil edebildik. KÜÇÜKLERLE İYİYİZ
Şunu hemen ifade etmeliyim ki yine aynı pazarda Suudi Arabistan'da
faaliyet gösteren daha küçük boyutlu kuruluşlarla son derece iyi ticari
ilişkilere sahibiz. Bu örnek de gösteriyor ki şirket yöneticileri
kuruluşlarının prestijini önemseyerek güvene dayalı kurulan ticari
işbirliğinin kıymetini bilmeli. Şüphesiz yaşadığımız bu kötü örnek Suudi
Arabistan pazarının bütünüyle ilişkilendirilemez.”
ORJİN GROUP YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZAFER YILDIRIM
“ABD İLE TİCARETTEN SADECE ABD KAZANIR"
BEKLENTİLER KARŞILANMADI
ABD pazarına 1986 yılından beri birkaç atakla girmek istedik. Deri hazır
giyim sektörüne yatırım yaptık. Oraya ihracat yapıyoruz. Şu anda birkaç
markamız var. Hala az çok satışımız oluyor. Ama ABD pazarı
beklentilerimizin çok altında kaldı. Yıllar sonra şunu saptadım.
Amerika'ya mal satabilirsiniz ama bu ticarette sadece Amerika'ya hizmet
etmiş olursunuz. Oradan para kazanmak çok zor. Bunu yapabilenleri de çok
takdir ediyorum. YİNE DE ÇIKMADIK
Yine de ABD pazarından çıkmadık. Az da olsa orada ürünlerimizin olması
ileride oluşabilecek kontaklara zemin hazırlar diye düşündük. Ama 35
yıllık iş hayatımda daha ilginç bir hayal kırıklığı yaşamadım. Mutlaka
yanlış kararlar oldu, ama bir anlamda bu sonuçlara da hazırlıklıymışız.
Bizi şaşırtacak bir sonuç olmamış.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?