Ferit Şahenk / Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, son 3 yıldır Doğuş Holding’in icrakurulu başkanlığını yürütüyordu. Ancak, babası Ayhan Şahenk’in de desteğini yanında hissediyordu...
Ferit Şahenk / Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Ferit Şahenk, son 3 yıldır Doğuş Holding’in icrakurulu başkanlığını yürütüyordu. Ancak, babası Ayhan Şahenk’in de desteğini yanında hissediyordu. Onun vefatıyla, grubu kız kardeşiyle yönetmeye başladı. Yeni dönemde, en büyük ağırlığı finansa vereceklerini, yabancılarla ortaklık ve birleşmeyle, bu alanda büyüyeceklerini söylüyor. Mevcut sektörlerden sadece gıdadan çekileceklerini, başta turizm ve perakende olmak üzere, diğerlerinde de var olacaklarına dikkat çekiyor. Şahenk, “En iyi yönettiğimiz ve en iyi verim aldığımız, en iyi bildiğimiz işlerde büyüyeceğiz” diyor.
Ferit Şahenk, tam 2 yıl önce kapak konuğumuzdu ve o zaman, Doğuş Holding’in yeni dönemdeki stratejilerini oluşturan icra komitesinin başkanı ve veliaht patron idi. Bu sayıda ise grubun patronu olarak, yeni dönemin stratejilerini, grubun hedeflerini ve planlarını anlattı. Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden Doğuş Holding’in kurucusu Ayhan Şahenk’in vefatıyla Ferit Şahenk, holdingin yönetim kurulu başkanlığını üstlendi.
Aslında Ferit Şahenk, holdingi, icra komitesi başkanı olarak 3 yıldan beri fiilen yönetiyordu. İş dünyasının en genç patronlarından biri olan Şahenk, yeni dönemde de adından sıkça bahsettirecek gibi... Özellikle İtalya’nın en büyük bankası Intesa ile Garanti Bankası arasındaki ortaklık görüşmeleri, bütün dikkatlerin grup üzerine yoğunlaşmasına neden oldu.
Grubun yeni dönemdeki stratejilerini Capital’e anlatan Ferit Şahenk, finansta daha da büyümek için Intesa ile ortaklık görüşmelerini başlattıklarını söylüyor. Doğuş Holding’in yeni dönemde gıda sektöründen çekileceğini belirten Şahenk, bu stratejiye gerekçe olarak “Biz servis ağırlıklı bir grubuz” diyor.
Şu anda faaliyet gösterdikleri finans, otomotiv, perakende, turizm, inşaat, medya ve internet alanlarındaki yatırımların dışına çıkılmayacağını açıklayan Şahenk, “Diğer sektörlerdeki yatırımlarımız, portföy yatırımı olacaktır. Yani, saydığımız sektörlere yenileri eklenmeyecek” diyor.
Ferit Şahenk, başta Garanti Bankası-Intesa ortaklığı, Doğuş Holding’in yeni dönemdeki stratejileri, büyüme alanları, hedeflerini Capital’e anlattı.
Garanti Bankası, Tansaş’ta yabancı ortaklıklar söz konusu. Bazı sektörlerden çekiliyorsunuz. Grup nasıl bir yapılanma içerisinde?
Biz bugün uygulamakta olduğumuz strateji ve aldığımız kararları, aslında 2-3 yıl önce almış, bu son dönemdeki duruma da bakarak daha da hızlandırmış durumdayız.
Bazı sektörler var ki, dünyada belirli markalar kalacak. Bu markaların stratejileriyle sizinkiler aynı paralelde ise bu gruplarla beraberlik yapmak, gelecek için hem hissedar bakımından, hem çalışan bakımından hem de Türkiye için çok pozitif değerler yaratacaktır diye düşünüyorum.
İlk önce grupta biz şu kararları aldık: Grup, gıda sektöründen çıkıyor. Bizim gıda sektöründe aktif olduğumuz şirketler, kendi başlarına, kendi konularında çok başarılı ve dünya devleriyle ortaklık yapan kuruluşlardır. Fakat, artık dünyada değer katma, para kazanma, getiri ve verimlilik sağlama, kendine yakın, birbirine değer katan işleri içerisinde barındıran gruplar için çok daha faydalı olabiliyor. Bunun da kanıtını da bizim iş geliştirme tarafında hazırlanan bir çalışma gösterdi.
Baktık ki, son 5-6 yıldır girdiğimiz sektörlerde, bizim iyi bildiğimiz sektörlerdeki yatırımlar, network’ümüzün, platformlarımızın olduğu yatırımlar çok başarılı olmuş. Maalesef, biz grupta gıda sektörümüze yeteri kadar zaman ve düşünce yapısını oturtamadık. Grubun kültürü, ağırlıklı servis ekonomisine uygun bir şekilde oluşmuş. Bu yüzden de gıda sektöründeki şirketlerimizi bugünkü ortaklarımızla, çalışan arkadaşların da geleceğini daha emniyete alan bir ortamda devam etmelerini sağlayacak bir satış kararı aldık.
Ya finans grubundaki yapılanma?
Finans grubumuz, grubumuzun yüzde 75’ini oluşturur. Küreselleşme yönünde dünyadaki akımlara baktı��ımızda, Türkiye artık izole olamaz. Türkiye, hem insan hem ekonomik potansiyeli çok büyük bir ülke. Türkiye’nin de bölgesel, özellikle finans dalında rekabetçi olabileceği bir konumu var. Bunu değerlendirmek istiyoruz.
Bunu da bu tip düşünen ve bu tip stratejisi olan birkaç grup içerisinde, son görüşmelerini yaptığımız grupla pekiştirdik. Onların da amacı, Türkiye’yi bu bölgesel dağılımda, yayılımda bir merkez olarak kullanmak. Bunu, Latin Amerika ülkelerinde gördük. İspanyol ve Amerikan bankaları yaptı. Şimdi görüyoruz ki, Avrupa bankaları da, Avrupa’nın yanı başında olan, her türlü yönüyle gelişmeye müsait Türkiye’yi de, aynı Amerika’nın Latin Amerika’yı gördüğü gibi değerlendirmek istiyor.
Burada birkaç Avrupa ülkesi de Türkiye’ye bu stratejiyle girerek, bir an önce bu ulusal programımızın da getireceği ortamda, hemen bu potansiyeli, fırsatı değerlendirmek istiyorlar. Bu ortaklıkta da, biz bu fırsatı ilk değerlendiren Türk şirketi, onlar da bu fırsatı ilk değerlendiren yabancı olmak istedikleri için yol aldık. Çünkü, inanıyoruz ki, yeni dönemde Türkiye’de artık reel bankacılık yapılacak.
Osmanlı-Körfezbank’ı birleştirme kararı aldınız.
Biliyorsunuz, verimlilik hesabı doğrultusunda biz daha önce 3 bankamızın teknoloji, operasyon, insan kaynakları, kredi kartları gibi birimlerini birleştirmiştik. Türkiye’de dünkü ortamda belirli yapıdaki kurumlar halen para kazanmaya, verimli olmaya devam ediyorlar. Ama artık, A’dan Z’ye daha iyi servis verebilmek, daha yüksek katma değer yaratmak için iki bankamızı birleştiriyoruz.
Özellikle Körfezbank’ın çok başarılı bir nakit yönetimi, kurumsal finansman ve özel bankacılık birimleri vardır. Ki bu birimlerin yılların köklü bankası olan Osmanlı Bankası’na çok şey katacaktır. Artı, posta ofisleriyle yapmış olduğumuz işbirliği de, bizim yıllardır uyguladığımız alternatif dağıtım kanalları stratejimize de uygun düşerek hem Osmanlı Bankası’nın hem de Garanti Bankası’nın ileride hizmet ettiği müşterilerine çok kolaylık sağlayacaktır, ödeme noktası olacaktır.
İtalyan İntesa ile yapılacak ortaklık nasıl işleyecek? Yönetim konsepti konusunda bilgi verebilir misiniz?
Şu anda görüşmeler devam ediyor. Zannediyorum, buradaki detaylı konular 1 ay içerisinde belli olacak. Bizim bu grubun en beğendiğimiz yanı, ne kadar uluslararası bir kurum olsa da, lokal yönetime, lokal yönetimin know-how’ına ve o ülkenin yöneticisine karşı, çok büyük saygıları var.
“Intesa’yı, yüzde 35 verilecek, bankanın da yüzde 31’i halka açık olduğundan, Şahenk azınlığa düşecek” şeklindeki yaklaşımlar sizi rahatsız ediyor mu?
Görüşlere her zaman saygı göstermek gerekiyor. Yapılan işin neden, niçin olduğu ve gerçeği de, gelecek günlerde takdir edilecektir diye düşünüyorum. Bir kere finans sektörü, Doğuş Grubu’nun can damarıdır. Finans sektörüne en fazla yatırım yapmış ve her zaman oyuncusu olarak kalmayı amaç edinmiş Doğuş Grubu, bir kere katiyetle böyle bir işten çıkma niyetinin olmayacağını, biraz sektörünü, biraz da Türkiye’yi bilen insanların düşünmesi gerektiğine inanıyorum.
Dünyada, yönetim ve yönetme yüzdeleri çok değişik olabiliyor. Hatta, büyük bankaların, kurumların söz sahibi olan gruplar da, yüzde 10-15’lerde yönetim hakimiyeti tutabiliyorlar. Bir kere bizde şu komplekste değiliz; biz büyük ortak olalım, ama kurumumuz böyle kalsın.
Hayır, önemli olan, yine biz söz sahibi olalım, fakat bu işimizde Türkiye’ye daha fazla değer katacak, Türkiye dışında da çok daha ufuklar açabilecek bir grupla ortak olduğumuz zaman, onların görüşleri ve stratejileri bize paralel ise biz yüzde 51 ortaklığın altına inebiliriz. Ama elimizde hissenin değeri de belki bugünkü yüzde 51’in çok üzerinde olacaktır diye düşünüyorum. Önemli olan kurumun değerinin artmasıdır.
Şöyle diyebilir miyiz: “Biz Garanti’de hisse satıyoruz ama bu sektörden çekilmek için değil, kurumu daha da büyütmek için.”
Katiyetle çekilmek değil. Zaten dostlarımızın Türkiye’ye geliş amacı ve bizi seçmelerinin nedeni de, hem lokal bilgisi olan bu grubun aktif yöneticileridir hem de yönetim kurulu katında oturan, yıllardır Doğuş Grubu’na bu değeri kazandıranlardır. Yani, sadece bir bankaya ortak olmak için gelmiyorlar. Doğuş Grubu bankalarına ortak olmak için geliyorlar. Esas anlaşılması gereken felsefe bu.
Sadece bir network almak istiyorlarsa, bugün satılık bir çok banka var ve onların network’u de fena değil. Onları alabilirler, sıfırdan da başlayabilirler. Buna güçleri var. Ama yaklaşımları daha değişik ve zaman kaybetmek istemiyorlar. Kendi koydukları paraya daha fazla katkıda bulunacak bir grupla bu işi yapmak istiyorlar. Ve Türkiye’nin de sınırları dışına çıkmak istiyorlar. Özellikle Türkiye ile kültür, dil birliği olan, Türk bayrağıyla gidildiğinde, çok daha büyük işler başarılabilecek ülkelere beraber gidilecek.
Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan gibi ülkeler mi?
Bunlar da var. İleride açılacak potansiyel ülkeler de var, hatta ve hatta Doğu Avrupa’ya bizimle beraber gitmek istiyorlar.
Garanti Bankası’yla ortaklık görüşmeleriyle ilk adım atıldı. İkinci adımda, Osmanlı Bankası’nın Körfezbank’la birleştirileceği açıklandı. Finans grubundaki üçüncü adım ne olacak? Nasıl bir yapılanma göreceğiz?
Çok net söyleyeyim, bizim plan ve programımız, demin konuştuğumuz çerçevededir. Güçlenen Türkiye’de, daha güçlü bir finans grubu yaratma ve sadece Türkiye’nin içerisinde kalmayıp, bölgesel büyümeyi de gerçekleştirebilecek bir ortak ile bu hedefimize ulaşmak. Yarın daha ne ufuklar açılabilir, bunu şimdiden kestirmek çok güç.
Fakat, Doğuş Grubu, dünyadaki değişimi yaşayan, dünyadaki trendlere ayak uydurabilen, Türkiye Cumhuriyeti’ne her zaman değer katabilecek, bu bayrak için çalışan ve hizmet eden bir kurum olacaktır. Olmuştur, bu değişim sonucunda Türkiye’nin ileri ve bize göstereceği hedeflere uymak da bizim görevimiz, hedefimizdir.
Bu misyon ve vizyonla hep dediğimiz şey şudur: Doğuş Grubu’nun sahibi bu aile değildir. Doğuş Grubu, Türkiye’nin kurumlarından bir tanesidir. Bu düşünce ve hisle, Doğuş Grubu’nun geleceğine bakıyoruz.
Grubun bankalar dışında, aracı kurum, 2 sigorta şirketi, portföy yönetim, leasing, factoring şirketleri de var. Orada yeni bir yapılanma söz konusu olacak mı?
Yok, kuşkusuz artık bizim finans sektöründeki markamız Garanti’dir. Osmanlı Bankası da, Garanti Bankası’nın bir iştirakidir. Biz yıllardır, değişen, değişecek Türkiye’yi gördük ve bankacılık dışı finans sektöründeki portföy yönetimi, menkul kıymet şirketi, leasing, factoring, sigorta, tüketici finans şirketleri gibi şirketlere de yatırım yaptık. Dağıtım ağımız da hazır. Müşteri potansiyelimiz ve şu andaki müşterilerimizle buna en hazırlıklı organizasyona sahibiz.
Türkiye’de özellikle asset management dediğimiz konu, çok potansiyel bir alandır. Bireysel emeklilik fonları, çok daha aktif hale geldiğinde, Türkiye’de yepyeni bir sermaye piyasası oluşacaktır. Sermaye piyasası çok derinleşecek. Zaten böyle bir ülkede iş yapmak, yatırım yapmak çok daha rahat hale gelecek. Likidite, alırken de satarken de çok büyük yatırımcılar için de çok pozitif görülecek.
Türkiye’ye çok daha değişik yatırımcılar gelecektir. 1980’li yallarda yapılan değişiklikler sonucunda getirdiğimiz portföy yatırımcıları, şimdi son ulusal programdaki yaptığımız değişimle, kalıcı sermaye yatırımcılarına dönüşecek. “Emerging market” yatırımcıları dışında, uzun vadeli yatırım yapan fonlar gelmeye başlayacak. Türkiye piyasaları da bu paralelde çok daha büyüyecek ve derinleşecek. Bu yüzden biz Türkiye’nin özellikle finans sektöründe bölgesel, çok büyük bir oyuncu olacağına inanıyoruz.
Bölgesel güç olacağınızı, diğer ülkelere birlikte gidileceğini söylediniz. Sizin İsviçre’de özel bankacılık yapmak üzere bir banka kurma düşünceniz vardı. Bu tür yatırımlar, Şahenk Ailesi olarak mı yapılacak, yoksa finans alanındaki bütün yatırımlar İntesa ortaklığıyla mı gerçekleştirilecek?
Biz artık bundan sonra, bu evliliği yaptığımız ortakla bütün adımlarımızı atacağız. Bu grubun yurt dışında asset management, private banking gibi işlerde çok büyük know how’ı var. Bizim gidip kendi kendimize bu işleri yapmaya çalışmamız, zaten komik olur diye düşünüyorum. Bu kadar derin piyasa bilgisi olan böyle bir ortağınız olacak ve gidip kendiniz kuracaksınız.
Herkes, yabancıların orta ölçekli banka alarak piyasaya girmesini bekliyordu. Ama, büyükler ligiyle işe başladılar... Sizin bu girişiminiz, diğer yerli rakiplerinizin stratejilerinde nasıl bir etki yaratacak?
Bizim yaptığımız, tamamen bizim aldığımız stratejik planlamanın sonucunda oluşan bir gerçektir. Öbür saygıdeğer grupların nasıl davranacağını veya bizim bu hareketimizden nasıl etkileneceğini düşünmek, bence tahmin etmenin dışına çıkılamaz. Eminim ki, yıllardır bu başarıya imza attıklarına göre, onların da geleceğe yönelik stratejiler oluşturmalarını beklemek gerekiyor.
Intesa ile yapılan görüşmeler, yerli bankaların dışında, diğer yabancı bankaların karar alma süreçlerini nasıl etkileyebilir? Sizce banka satın alma, ortaklık görüşmelerini daha hızlandırıcı bir etki yapacak mı?
Muhakkak belirli bir şekilde gündemlerini etkileyecektir bir kere. Türkiye’de çok kaliteli bankalar var. Samimi olarak söylüyorum, Türkiye’de çalışanıyla, dağıtım kanalıyla, teknolojisiyle, dünyanın birçok bankasında bulunmayan özelliği olan kurumlar var.
Ortaklıkla sermaye büyüyecek. Yeni satın almalara yönelim olacak mı? Örneğin özelleştirilecek Vakıfbank gibi büyük bir ağa talip olunacak mı?
O zamanki oluşturduğumuz yönetim kurulunun kararı olacak. Bahsettiğiniz kurum, çok değerli. Bankacılıkta böyle büyük olan bir grubun da her zaman stratejisine uygun bir şekilde değerlendirmesi gereken bir markadır. Biz, yabancı ortaklı veya değil, gelecekte olan bu olayları fırsat değil, stratejimizin bir parçası olarak görüyoruz.
Şunu bir daha söylemek istiyorum; artık Doğuş Grubu, işlerinde fırsatları ön plana değil, işlerinde stratejik planlamasını ön plana almış bir gruptur. Türkiye, uluslar arası platforma çıkmış bir ülkedir. Biz bunu istesek de istemesek de, Türkiye’nin bu potansiyeli bizi oraya götürecek…
Doğuş Grubu önümüzdeki günlerde nasıl bir yapılanma içine girecek?
Grubumuzda yatırım yapmak felsefesinde şu kararı aldık: En iyi yönettiğimiz ve en iyi verim aldığımız, en iyi bildiğimiz işlerde büyüyeceğiz. Doğuş Grubu, inşaatı çok iyi bilir. İnşaat, makro ekonomik dengelere göre, yelpaze gibi büyüyen/küçülen, açılıp/kapanan bir iştir. Bizim makine parkımız ve insanımız vardır... Bu konjonktüre uygun şekilde, gelecek günlere adapte olacaktır.
Otomotivde, dünyanın en büyük oyuncularından biri olan Volkswagen grubuyla işbirliği vardır. Sağlam markalara, yapılanmaya sahiptir. Çok başarılı yönetici ve bayileri var. Otomotiv de hızlı büyüyecektir.
Turizm, Türkiye’nin artık olmazsa olmaz dediği sektörlerden birisidir. Doğuş Grubu, 5 bin küsur yatak kapasitesiyle, Türkiye’nin aslında turizmde gizli büyük oyuncularından birisidir ve otellerini dünya markalarına yönettiriyor.
Yani, turizmden çekilmek söz konusu değil...
Hayır katiyetle. Hatta büyümemiz gerekir diye düşünüyoruz.
Bu yönde çalışma var mı? Siz hep kriz döneminde iyi alıcı olarak bilinir. Böyle bir durum söz konusu mu?
Holding’in kararı, turizmde büyümektir. Doğuş Holding’te turizm grubu, Filiz Şahenk’e bağlıdır. Yıllardır bu işte deneyim kazanmış bir ekiple turizm grubu yönetiliyor. Bu fırsatları da değerlendirmeye devam edeceklerdir.
Otomotivde neler planlıyorsunuz? Yeni stratejiler var mı?
Volkswagen Grubu büyürse, biz de büyüyeceğiz. Yeni markaları Türkiye’ye uygun görürlerse, tabii ki getireceğiz. Biz otomotivde altyapımızı kurduk. Şu anda fokus olduğumuz alan, satışın dışında, değer katacak neler yapabiliriz. Bu yüzden Dod ile ikinci el işine girdik. Genoto şirketimizle perakendenin içerisinde bulunuyoruz. Bayilerimiz kadar cepheyi hissediyor, gerçekleri görüyoruz.
Yakın zamanda sigortayla ilgili bir düşüncemiz var. Amacımız, otomotiv işlerimizi şemsiyesi altında topladığımız Doguş Grubu’nun a’dan z’ye, ithal, perakende, bayi organizasyonu, lojistik, ikinci el, sigorta ve belki yakın zamanda bir rent a car işiyle donatmak ve bu grubu halka açmak.
Otomotiv grubumuzun Volkswagen ile ortak kurduğu tüketici finansman şirketi var. Grubun amacı, hem iyi yaptığı şeylerde büyümek hem de iyi yaptığı şeylerin birbirine değer katmasını sağlamak.
2 yıl önce Tansaş ile perakende sektörüne hızlı bir giriş yapıldı. Şu anda hızlı büyümenin sancıları mı çekiliyor? Yabancı ortaklık, yeni yapılanma söz konusu. Burada nasıl bir yön izlenecek?
Bir kere perakende, otomotivde kurduğumuz finans şirketimiz gibi, bizim finans grubumuza hem dağıtım kanalı olarak hem müşteri potansiyeli olarak hem de nakit akışını değerlendirme bakımından müthiş bir potansiyel teşkil eder. Biz perakendecilik tarafına, çok büyütmek ve geliştirmek için, çok kısa sürede Türkiye’de görülmeyen düzeyde yatırım yaptık. Onun bugünkü işimizin üzerinde yarattığı krediden dolayı gelmiş bir ağırlık var. Yoksa, cirosu gelişmektedir.
Perakende alanındaki yatırımlarımız geçici değildir ve Doğuş Grubu’na katacağı çok büyük değer vardır. Perakendeciliğin de Doğuş Grubu müşteri stratejisinde piramidi tamamlamada çok büyük faydası vardır. Burada, amacımız, perakendeyi iyi bilen yabancı ortakla büyümek, onların perakendecilik know-how’ını kullanmak ve bizim de bu şirkete finansal servislerimizi adapte edebilmek.
Yani, burada bir finans grubunun, perakendeyi iyi bilen bir grupla, beraberinde doğabilecek bir değeri yaratma stratejimiz var. Bu da inanıyorum ki, sayın Aclan Acar, bu görüşmeleri sürdürüyor. Yakında perakende alanında şirketimizi ileriye, daha büyüyerek, dünya know-how’ını getirerek geliştirme imkanımız olacak.
Tansaş’ta mutlaka bir yabancı ortak olacak, değil mi?
Perakendecilik, dünyada konsolidasyona giden bir sektördür ve belirli devler kalacak. Seçtiğimiz grubun da bunlardan biri olacağına inanıyoruz. Aslında bakarsanız, hem finans, hem otomotiv, hem de perakendecilik, üçünde de sadece kendi ülkelerinde, bölgelerinde değil, dünyada başarılı olmuş, belirli markaların kalacağı sektörlerdir. Bu yüzden buralarda geç kalmak, bu know-how, network olanağını kullanmamak, büyük lüks olur diye düşünüyorum.
Grubun ixir ile internet servis sağlayıcılığı alanında yatırımı oldu. Burada bir geri çekilme söz konusu. Grubun bu alandaki stratejisi nedir?
Biz internete, dağıtım stratejimizde de bulunduğu için soyunduk. Bu halen geçerlidir. Yalnız, internetin dünyada geçirdiği evrelere ayak uydurarak iş yapış stilimizi değiştirdik. Dün, internete bir değer kavramıyla bakıyorduk. Yani, müşteri başına bir değer oluşuyordu. Onun müşteri adediyle çarpılmasından, şirketin değeri oluşuyordu. Bu, Amerika gibi bir ülkede, bir değişim geçirdi ve o zaman Türkiye gibi, internete yeni girmiş bir ülkenin de bu değişimi yapmaması imkansız olurdu. Ve iş planlarımızı değiştirdik, grubun müşteri ilişkisinde yakınlık sağlayacak şekilde formüle ettik.
Ixir, Garanti Teknoloji şirketimize çok daha yakın. Bizim buradaki amacımız, gelecekte, içerisinde olduğumuz sektörlerin internet entegrasyonunu daha iyi nasıl yaparız, bunun üzerinde çalışıyoruz. Yoksa, bizim zaten internet üzerinden bankacılık, aracılık işlemleri, hisse senedi alım satımı yapıyoruz, internet üzerinden haber portalımız var. Bunlar devam ediyor. Tek değiştirdiğimiz kadrolaşmasıdır ve işe bakış tarzımız. Şu anda değer bakımından değil, tamamen kar amaçlıdır.
Birleşme, ortaklık söz konusu olacak mı?
Biz bunu zamanında bankalarımızda yaptığımız gibi, maliyet ve müşteriye çok iyi aktarır diye düşünmüştük. Fakat, zannediyorum, son aylardaki koşuşturmadan, birkaç kurumun bir araya gelerek bunu yapabilmesi gerçekleşemedi. Ama gelecekte bu tip şeyler olacak.
NTV’den sonra internet, ardından da CNBC-e geldi. Böylece görsel medyadaki etkinlik arttı. Ayrıca, dergi pazarına da girdiniz. Medyadaki planınız nedir?
Biz grup olarak, çok büyük, her şeye yatırım yapmış bir medya grubu planlamıyoruz. Televizyonculuğu doğru yapıyoruz ve dergicilikteki anlayışımız da hem bugünkü yaptığımız işlere yakın olan, hem de yaptığımız işlerin değer katacağı veya gösterebileceğimiz markalarla yürümek istiyoruz.
Televizyonda da National Geografic’ı seyredebiliyor, dergisini de okuyabiliyorsunuz. Otomotiv işindeyiz, dergimiz var. Gucci, Armani, Tod’s gibi çok değerli markalar satıyoruz, bir modelle ilgili dergilerimiz var. Bir kanalımız haber ve tarihe çok yakındır; tarihle ilgili bir dergimiz var.
Biz bu markaları ve dergilerimizi genel grubun birebir, direkt müşteriye yakınlık sağlayacak araçlar olarak görüyoruz. Gazetecilik veya gazete düşüncemiz yok. Zaten grubun böyle bir stratejisi de yok, olmadı.
İnşaat Grubu’na yönelik düşünceleriniz nedir? Bu alanı daha etkin kılmak için enerjide daha atak mı olacaksınız, yoksa biraz daha kabuğunuza mı çekileceksiniz?
İnşaat işi, aslında çok insan ağırlıklı giden ve insan-makine-çalışma stili üçlüsünü bir araya getiren bir iş. Makro ekonomik konjonktür, inşaat için çok önemlidir. Ve bulunduğunuz ülkenin o günkü altyapıya verdiği önem ve çıkan fırsatlar çok önemlidir. Biz bunlara bakıyoruz, hem de bölgesel fırsatları değerlendirmeye çalışıyoruz.
Bizim inşaat şirketimiz sadece Türkiye değil, Türkiye’nin dışında da iş yapılabilecek yerlerde büyümek istiyor. Bazen, fırsat oluyor da, riskli bir yer oluyor, oraya gitmek istemiyoruz.
İnşaat, proje olduğu zaman büyük, olmadığı zaman da kutu gibi kalır. Dışarıda milyonlarca dolar makine parkı vardır, çekirdek bir insan ekibi vardır. Proje ortaya çıktığında, hemen şantiye kurulur ve iş başlar, istihdam sağlanır. Biz bu deneyimimizi kaybetmek istemiyoruz.
İnanıyoruz ki, Türkiye 10 yıldır altyapı yatırımlarını unuttu. Gelecek günler, buraya yatırım mecburiyeti getirecektir. Doğuş Grubu da, en iyi hizmeti verecektir. Türkiye’de yine barajlar yapılacaktır. Özellikle, hidro-elektrik konusu... Bugün nehirlerimiz boşu boşuna akmaktadır. Zannediyorum, ulusal programımız oturduktan sonra müthiş yatırımlar yapılacaktır diye düşünüyorum. Orada da Doğuş Grubu, ön önde bu liderliği götürecektir.
Grup olarak sadece gıda sektöründen mi çekilme olacak?
Evet, gıda sektöründen çekiliyoruz.
Uludağ’da hisse devri oldu, Filiz Makarna, Uno Ekmek ve patates işleme şirketleri de devredilecek mi?
Evet, aynı şekilde devredilecek. Zaten orada bizim ortaklıklarımız var. Zaten her tür yapılan ortaklık anlaşmasında bir çıkış stratejisi olabilir. Bu hakkımızı da kullanarak biz buradan çıkacağız.
Zannediyorum, bu bir portföy stratejisiydi. Böylelikle biz birbirine değer katan portföyü oluşturup, o anlamda büyümek istiyoruz. Birbirine değer katmanın yanı sıra, iyi bildiğimiz işlerde olmak istiyoruz. Biz gıda işini maalesef iyi yapamadık. Açık ve samimiyetle söylüyorum. Belki bu kurumlar, bizim dışımızda gıda işini daha iyi yapan bir grupla, çok daha fazla değer kazanacak.
Gireceğiniz yeni alan veya alanlar olacak mı?
Kümeye yakın, insan kaynağımızın yönetebileceği ve değer katabileceği, işlerimize, müşterimize yakın işler var ise bakarız. Ama bu muhakkak ve muhakkak, iyi yaptığımız işlere çok yakın olması gerekiyor.
Somut bir girişim var mı?
Hayır, yok. Ama dünyada hep değişim oluyor. Yakından izlememiz gerekir ve sadece 24 saatiniz var!
Sizinle 2 yıl önce yaptığımız konuşmada, “Mutlaka telekom sektöründe var olmak istiyoruz” demiştiniz. GSM ihalelerine çok yüksek rakamlar ödendi ve şu anda bu rakamlar sorgulanıyor. İlginiz devam ediyor mu, yoksa, “iyi ki girmemişiz” mi diyorsunuz?
Koşullar değişir, fırsatlar gelir-gider. Önemli olan o sektörün kalıcılığıdır. İnsanlar, iletişim kuracak, konuşacak. İnsanlar konuştuğu aletlerde, çok yeni şeyler görecek, kontrol edecek, hayatını düzenleyecek.
Telekom ve telekomünikasyon artık bizim evimizin içerisine girmiş, bunun çıkışı yok. Burada doğru yatırımı yapmış olanlar, bunun çok büyük nemasını alacak. Dün hevesliydik ama biz almadık, başka gruplar aldı. Belki bugün, şu an için almadığımız için sevinmemiz gerekebilir ama bence alan gruplar da, buradan çok karlı çıkacak. Çünkü, iş doğru iş.
Şu anda piyasalar, büyük uluslararası bankalar, geçici olarak telekom işine pozitif bakmıyor. Neden? Telekom sektörünün büyük borçları var diye. 2 yıl sonra bunlar düzeltildiğinde, telekom sektörüne girmeye mecbur kalacaklar, yine değer yaratacaklar, belki şekil değiştirecek. Bunun için telekom sektörü doğru bir alan.
Biz ileride 2 tür portföyü olan holding yaratmak istiyoruz. Bir tarafında, 24 saat koşturduğu işleri, sektörleri olan. Öbür tarafta da portföy yatırımı yapan. Portföy yatırımı yapan taraftaki arkadaşlarımız, tam bir fon yöneticisi mantalitesiyle, direkt, indirekt yatırımlar yapabiliyor. Bunun bizim ana grubumuzla hiçbir alakası yok.
Girişim sermayesi gibi mi?
Ona benzer. Türkiye’de çok fırsatlar gelip gidecek. Özlediğimiz Türkiye’ye muhakkak ulaşacağız. Fakat, Türkiye’yi bu kadar koklayan, içerisinde olan bir Doğuş Grubu, her zaman stratejik çalışmak zorundadır. Ama fırsatları da böyle bir portföy yönetim felsefesiyle değerlendirebilir diye düşünüyorum. Orada belki fırsatlar çıkarsa, borsadan alabiliriz, yeni kurulan bir ortaklığa çok minimal bir yüzdeyle girebiliriz. Ama bunlar geçici, giriş ve çıkışı olan yatırımlardır. Yani, telekom, bizim finans, otomotiv, turizm, perakende ve inşaatın yanına altıncı sektör olarak girmeyecek.
Türk Telekom gibi, üçüncü nesil cep telefonu ihalesi açıldığında, ihaleye katılmayacak oyunculardan biri diyebilir miyiz?
Rahatlıkla. Ama ne olur, 8-10 ortak olur da, belirli bir yüzdeyle, biz de portföy yatırımı düşüncesiyle, birkaç yıl tutmak için girebilir miyiz? Evet, girebiliriz. Türk Telekom’un özelleştirilmesine, belirli bir yüzdeyle girebiliriz. Ama bu bir portföy yatırımı felsefesiyle olur.
Garanti Bankası’nda satılacak yüzde 30-35’lik hisseden elde edilecek gelirle ne yapmayı hedefliyorsunuz?
Oran, henüz belli değil. Düşüncemiz, yıllardır yaptığımız gibi, nemanın stratejik gördüğümüz sektörlerin içerisine koymak. Bu artık, madem ki, bölgesel ve uluslar arası bazı hedeflerimiz var. Oralara ulaşılmada kullanılacak diye düşünüyorum. Her zamanki gibi biz işimizden kazandığımızı yine işimize koyacağız.
ŞAHENK KARDEŞLERİN GÖREV BÖLÜŞÜMÜ
Grubun kurucusu kısa bir süre önce vefat etti. Siz de varislerden biri olarak kardeşiniz Filiz Hanım ile nasıl bir iş bölümü yaptınız?
Bir kere yeni bir yapılanma söz konusu değil. Biz zaten Filiz Hanım ile birlikte son 3 yıldır, grubun bütün bu icraatlarını, bütün felsefesini oturtan ekipteyiz, icra komitesindeyiz.
İkincisi, ailemiz de ufak bir yapıda ve müthiş bir iletişimimiz var. Hem büyük bir organizasyonun getirdiği mecburiyetle kurumsal iletişimiz vardır, hem de esnek yönetimi kaybetmeden de gerekirse sabaha karşı konuşma olanağımız var.
Bunu 3 yıl önce yaptık; Filiz Hanım, hem turizm grubunun hem de bizim Ayhan Şahenk Vakfı’nın başındadır. Kendisi, icra komitesi üyesi olarak aktiftir, hem de turizm grubunun yönetim kurulunun başında olarak.
ÜST YAPILANMA VE DOĞUŞÇULUK RUHU
Grubun üst yönetimindeki yapılanma için ne diyeceksiniz?
Grupta bir şey değişmedi, grubun yönetim tarzında bir şey değişmedi. Grubun üst yönetimindeki arkadaşlar, zaten bizimle beraber çalışan yöneticilerdir. Biz 1.5 yıl önce bazı arkadaşları, kurumsal yönetimin daha efektif olacağını gördüğümüz için yönetim kurullarına atadık.
1.5 yıl önce Sayın Akın Öngör’ü, Sayın Aclan Acar’ı, başarılı oldukları kurumlardan gruba çektik. Sayın Akın Öngör, grupta teknolojinin başında, grubun yurt dışı bütün bankacılık faaliyetleri kendisine bağlıdır. Aclan Acar, 2 bankamızın birleşmesinden ve perakende grubundan sorumludur. Keza, birkaç yıl önce aramıza katılan Süleyman Sözen, bankalarımızın kredi tarafından sorumludur.
Amacımız, global standartlarda yönetilen bir Doğuş yaratmak. Biz buna bugün başlamadık, reaksiyon olarak da başlamadık. Biz 3 yıl önce, hem organizasyonel hem de stratejik olarak bu kararları aldık.
Grupta bir Doğuş’çuluk ruhu oluşmaya başladı. Tabii buradaki en büyük kaybımız, grubun sadece lideri değil, grubun babası olan Sayın Ayhan Şahenk. Hem babamızı kaybettik, hem de işin kurucusunu... Fakat, Sayın Şahenk, bizi bugünlere hazırladı. Genellikle işi başlatanlar, kuranlar, işlerini çocuğu gibi görürler ve bırakmazlar. Bizde Sayın Şahenk, hem profesyonelleşmeyi hem de kendisinden sonra işin devamını oluşturacak kadroyu, yönetimi, felsefeyi hazırladı. 3 yıldır bizi serbest bıraktı, bizler beraber çalışmaya başladık, bizi gözledi. Doğuş Grubu, artık ailenin değil, Türkiye’nin grubudur.
BABA ŞAHENK’İN VASİYETİ
Size işle ilgili ne gibi tavsiyelerde bulundu, ne vasiyet etti?
Tabii her zaman böyle büyük değeri kaybeden her evladın söylediği bir şey vardır: Keşke daha fazla paylaşma, konuşma, dertleşme imkanımız olsaydı, bir şeyler daha duyabilseydik, alabilseydik…
Ayhan Bey, bize hep şunu söylemiştir: “Memleketinize, Türk bayrağına hayırlı evlat olun. Hayırlı evlatlar yetiştirin, hayırlı kurumlar oluşturun ve büyütün. İnsanları kaybetmek çok kolaydır, insanları kazanmak çok zordur. Düşünmeye vakit ayırın, iletişime açık olun ve insanları anlamaya çalışın. Ve her zaman, her ortamda, size davranılmasını istediğiniz şekilde, insanlara davranın. Zor bir şeydir, kendinizi karşıdaki insanın yerine koymak, ama olabildiğince onu da anlamaya çalışın.”
Ayhan Bey, insandı, insana dayalı bir grup baktı. Onun için biz servis sektöründe çok başarılıyız. İletişimi mükemmel bir insandır. Grubumuzda iletişim, paylaşım çok önemlidir. Biz de hem abilik vardır, hem de kardeşlik vardır. Bu değerleri, daha da alevlendirme imkanı buluyoruz, şu anda.
Doğuş Grubu, eskisinden daha kenetlenmiş, Türkiye’nin geçirdiği bu ortamı, geleceğe kendini hazırlama azmiyle, memlekete daha hayırlı, devletine daha iyi hizmet eden, halka yakın bir şirket olarak büyümeye devam edeceğiz.
“DOĞUŞ HOLDİNG HALKA AÇILACAK”
Dünyada ve Türkiye’de çok ciddi bir değişim yaşandı. Yaşanan gelişmeler, sizlerin önceliklerini ne kadar değiştirdi?
Öncelik olarak bir şey değiştirmedi. Bizim yaptığımız her harekette şuna bakarız: Doğru karar, doğru zamanda, yani aldığınız kararın uygulanmasında zamanlama çok önemli. Bizim kararlarımız halen masanın üzerindedir, zamanlamayı bekliyor. Bir halka açılmayı gerçekleştirmek için Türkiye’nin bu dönemi geçirmesi gerekiyor.
Amacımız, 3-4 yıl içerisinde Doğuş Holding’in halka açılması. Çünkü, halka açılma, insanların tüketicisinden tutun da kreditörüne kadar görmek istediği bir olay. Bu bir disiplindir, bu bir prensiptir.
Madem, iyi, güçlü, iyi bir insan kaynağına sahip, iyi işlere yatırım yapmış bir gruba, istediği gibi yatırım yapabilsin. Onun için buradaki nokta, zamanlamadır. Vazgeçilmemiştir, otomotiv halka açılacaktır. Ama ileride 3-4 yıl sonra yurt dışında holding halka açmak istiyoruz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?