Görmediğimizi gören, sormadığımızı soranlar lazım

“Herkes her cuma ofise çocuklarını getirecek, onların soru sormalarını sağlayacak... ”

1.10.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Görmediğimizi gören, sormadığımızı soranlar lazım
Dünyanın en başarılı şirketlerinden ve alanında çığır açan girişimlerden Priceline’ı bilirsiniz, Kullanıcılarına uçak bileti başta olmak üzere seyahat/turizm odaklı ucuz olanaklar sunmayı amaçlayan bir şirkettir. 1997 yılında fiziki olarak, 1998’de de online olarak hizmete başlayan şirketin piyasa değeri 50 milyar doları geçiyor. Bu önemli şirketin kurucusu ise Jeff Hoffman... Şu anda şirketin ortağı olan, günlük yönetimden çekilen Hoffman, başka yeni girişimlerle ilgileniyor ve girişimcilik sistemi içinde çeşitli gönüllü çalışmalarla danışmanlık yapıyor.

Türkiye’ye geldiğinde kendisiyle tanışma ve dinleme şansını yakalamıştım. Bir sabah kızımı okula bırakırken Hoffman’ın anlattıkları aklıma geldi. Biraz zor olsa da çok sayıda şirketin bu tip bir yaklaşımdan yararlanacağını düşündüm.

SORU SORANLARIN GÜCÜ
Bir gün Jeff Hoffman ofise gidiyordu ve yanında kızı da vardı. Bir süre sonra arabanın tabanına döşenmiş halıyı gösterip sordu: “Bu nedir?" Hoffman, “halı” yanıtını verdi ama kızının sorusu devam ediyordu: “Nasıl yapılıyor, biliyor musun?” Ama baba bu konuda ciddi bir bilgiye sahip değildi. O nedenle olumsuz karşılık verdi. Bu küçük kızı memnun etmemişti ki babasının suratına tuhaf tuhaf baktı.

Bir süre süren sessizliği yeni bir soru bozdu. Kızı bu kez arabanın camına “tık tık” diye vurmuş, sonra da merakını ortaya koymuştu: “Bu camın nasıl yapıldığını biliyor musun?” Hoffman bu kez rahatladı: “Isıtıp şekillendirilerek bu hale getiriliyor.” Ama kızın merakı hiç bitmiyordu. “Peki baba neden ısıtılıyor” diye ekledi. Babanın yanıtı yine olumsuzdu ve kızının yüzünde yine “Nasıl olur” diye özetlenebilecek bir bakış vardı.
Yol boyunca sorular devam etti. Kızı, arabadaki birçok parçayı ve aksesuarı gösterdi, benzer sorularla merakını gidermeye çalıştı.

Örneğin bir keresinde, arabanın arka ve ön bölmesini birbirine bağlayan parçanın adını sordu. Babasından, “Adını bilmiyorum” yanıtını alınca, “Adı olmayan şey nasıl yapılır” karşılığını aldı. Jeff Hoffman hakikaten şaşırmıştı: “Her seferinde şaşırıyor ve bu ne tuhaflık gibi bakıyordu. Düşündüm haklıydı. Beni bilgisiz, aptal gibi görüyordu. İş yerine geldik, her gün çalışanların kullandığı cihazlardan birini gösterip bu ne işe yarar diye sordu. Bunu da bilmiyordum. Kızımın komiğine gitmişti.~
Yemek yemek için kantine gidince çalışanlardan birini çağırdım. Bu sefer ben ona ne işe yarar diye sordum. Çalışan da bilmiyordu. O anda teknolojinin kullanmadığımız ya da ne amaçla kullandığımızı bilmediğimiz pek çok araç gerecin hayatımıza doldurduğunu ve bizim onlardan gerektiği gibi yararlanamadığımızı fark ettim. Dışarıdan bakan insanların yaşları ne kadar küçük olursa olsun göremediğimiz çok şeyi görebildiklerini, bizim sormadığımız soruları sorduklarını anladım.”

Bu yemekten sonra Jeff Hoffman çalışanlara şu mesajı verdi: “Herkes her cuma ofise çocuklarını getirecek, onların soru sormalarını sağlayacak... ” Hoffman, bu yeniliğin şirkete ciddi katkı sağladığını, çalışanlarla iletişimdeki başarının yanı sıra bol bol soru sormalarına, akla gelmedik konulara odaklanmalarına katkı yaptığını anlatmıştı. Ne kadar uygulanabilir, bilmiyorum. Ama gerçekten de dışarıdan bakanlar, özellikle de çocuklar gibi saf bakanlar farklı soru sorabiliyor. Dikkate almakta yarar var sanki.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz