İçİnde bulunduğumuz dönemde “stok yönetimi” çok önemli. Başarılı stok yönetimi şirketleri, özellikle de perakendecileri diğerlerinden ayırabilir. Ancak bazı şirketler, stok yönetimini ideal düzeye taşıma arzusu ve fazla stok tutmama gibi gerekçelerle basit deyimiyle bazen “işin suyunu çıkarıp” kendilerine zarar verebiliyor. Yani az stok, talebi karşılama ve çeşitlilik gibi sıkıntılar yarattığında, bazı durumlarda rakiplere büyüme şansı da sunabiliyor. Bunun yeni bir örneği, Amerika’daki tarım makineleri alanında yaşandı. Global krizin de etkisiyle “stok yönetimine” asılan bazı şirketler, gelen talepleri karşılamada güçlükle karşılaştı. Bu gelişme, stok tutma oranları daha yüksek olan iki rakibine yaradı ve onların işi daha iyi gitti, pazar payları yükseldi.
Son yıllarda “siparişe göre üretim” yaklaşımına yönelen Deere’in yaşadıkları buna iyi bir örnek… Daha kârlı olmak ve stok maliyetlerini düşürmek için bu yaklaşımı benimseyen şirket, stoklarını 1 yılda yüzde 28 düşürdü. 2009 sonu itibarıyla satışların içindeki stok tutma oranını yüzde 12,3’e düşüren Deere, bu oranla sektörün 15 şirketi arasında en düşük düzeyi yakalamış oldu. Oran, en önemli rakiplerinden AGCO’da yüzde 17,9, CNH Global’de ise yüzde 24 olarak gerçekleşti. Bu tablonun şirkete ve bayilere farklı yansımaları oluyor. Bayiler, ellerindeki düşük stok ve teslimat süresinin uzunluğu nedeniyle satışta sıkıntı çekiyor. Örneğin Deere şirketinin bazı bayileri, “Elimizde araç olsa, satışlarımız yüzde 20 daha fazla olurdu” diyerek bu gerçeğin altını çiziyor. Aradığı nitelikteki aracı istediği zamanda bulamayanlar, doğal olarak başka markalara yöneliyor.
Ama işin öteki yanındaysa şirketin “stok yönetiminden” kaynaklanan bütünsel verimlilik ve kâr artışı performansı var. Bayilerden ve müşterilerden gelen eleştirilere rağmen Deere’in satışları, rakiplerinden daha az gerilemiş. 2009 yılı sonunda Deere’in kârının yüzde 52, rakipleri AGCO ve Caterpillar’ın ise yüzde 75 oranında düşmesi de bunu destekliyor. Bu tablo, aslında sadece tarım makinelerinde değil, her alanda gözlenebilir. Bir yandan stok yönetimi ile kârlılık ve verimlilik yakalamak isteyen şirketler var. Öteki tarafta ise aradığı ürünü, aradığı zamanda almak isteyen müşteriler… Ve ikisinin ortasında ise bayilerle dağıtıcılar bulunuyor. Bu üçlüyü mutlu eden, kazançlı kılan ideale yakın yönetimi bulmak da CEO’ların görevi… Özellikle de zor zamanlarda…
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?