İkinci Yarının Yatırım Stratejisi

Düşen faiz oranları, global piyasaların etkisi, sıcak para etkisi ve AB beklentileri… Yatırım yapmak ve karar vermek giderek daha da zorlaşıyor. Bu zorluk, 2005’in ikinci yarısında da kendini göste...

1.07.2005 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Düşen faiz oranları, global piyasaların etkisi, sıcak para etkisi ve AB beklentileri… Yatırım yapmak ve karar vermek giderek daha da zorlaşıyor. Bu zorluk, 2005’in ikinci yarısında da kendini gösterecek. Hisse senedinden dolara, faizden Eurobond’lara, kazançlı yatırım yapmak isteyenlerin daha iyi strateji belirlemeleri gerekiyor. Capital, her yıl olduğu gibi, 2005’in ikinci yarısı için de “özel strateji” hazırladı. 2005’in ilk 6 ayının en çok kazanan yatırım fonlarını yönetenlerle oluşturduğumuz bu çalışma, kazançlı yatırım için ip uçları vermeyi amaçlıyor.

Yılın ilk ayında borsa endeksi 28 bini aştıktan sonra 23 binlere kadar geriledi. Ardından gelen ikinci dalgayla yeniden 26.500 düzeyinin üstüne çıktı.

Dolar kuru ise 1,280’e kadar indikten sonra toparlandı. Faizler temkinli de olsa geriledi. Yatırımcılar heyecanlı günler yaşadı. Yaz aylarıyla birlikte para ve sermaye piyasaları sakinleşti. Ancak, 2005’in ikinci yarısında yatırımcıların hareketli ve yorucu günlere hazırlıklı olması gerekiyor. Çünkü, karar vermek yine kolay olmayacak.  Sonbahar aylarında ise Türkiye’yi önemli bir dönüm noktası bekliyor. 3 Ekim 2005’de AB ile Türkiye arasındaki müzakerelerin başlaması halinde piyasalar bundan çok olumlu etkilenecek. Kısacası önümüzde yoğun bir gündem, önemli beklenti ve riskler var.

Capital, 2005 yılının ikinci 6 ayına yönelik yatırım stratejisi yapacaklara rehberlik etmesi amacıyla, özel bir araştırma hazırladık. İlk 6 ayda en yüksek getiriyi sağlayan A tipi fonların yöneticileriyle gerçekleşen bu çalışma, İMKB’den döviz piyasalarına, faizden pariteye her konuyu açıklık getiriyor.

YTL’YE YATIRIM KAZANDIRABİLİR

hedStrateji A Tipi Değişken Fon, 1 Ocak 2005’ten haziran ortasına kadarki dönemde yüzde 12 oranında getiri sağladı. Fon Müdürü Bülent Topbaş, bu fonun çok işlem yapmadığını ve aktif dağılımını çok sık değiştirmediğini belirtiyor. Yatırımcılarına yüzde 75 İMKB100 ve yüzde 25 repo getirisinden oluşan “benchmark”larını anlattıklarını söylüyor.  Böylece yatırımcının aldığı risk-getiri bileşenini bilerek fona yatırım yaptığını dikkat çekerek “Biz de uzun vadeli olarak belirlediğimiz bu benchmarka uygun olarak varlık yapımızı çok radikal biçimde değiştirmeden hisse senedi seçimine odaklanarak yatırımcılarımıza bu risk-getiri dengesinde katma değer sağlıyoruz. Makro ekonomide ve piyasalarda çok büyük  bir değişiklik olmadığı sürece de bunu değiştirmeyi düşünmüyoruz” diyor. Topbaş’ın piyasalara ilişkin değerlendirmeleri ise şöyle:

Gelişmiş piyasaların yönü 

hed2005’in geri kalanında en önemli değişken, gelişmiş piyasalardaki faiz hadleri olacak. Bu konudaki sıkıntı şimdilik ortadan kalkmış gözüküyor. Ancak, global sermaye hareketlerini etkileyip, gelişmekte olan piyasalardaki bahar havasını sekteye uğratabilecek olan bu değişken finansal piyasalar tarafından dikkatle izlenecek.

Global likiditenin verdiği rahatlıkla program şimdilik başarılı bir şekilde ilerliyor. Fakat ekonomide yapısal dönüşümün sağlanması için gerekli reformların yasalaşıp, hayata geçirilmesini de izlemeye devam edeceğiz. AB süreci ise daha ikincil bir değişken. Bu iki unsur yolunda gittiği takdirde piyasa kendine yeni çapalar bulacak.

YTL’ye yatırım yapılabilir

AB yolu çok bilinmeyenli bir denklem. Bunun altını çizdikten sonra yatırımcılara şu tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Global likidite böyle olduğu sürece piyasalarda aşağı salınımlar sınırlı olacak. Reel faizlerin düşmesiyle birlikte birikimleri değerlendirmek zorlaşıyor. Kısa ve orta vadede yatırımcılara döviz yükümlülüklerini gözden geçirmelerini ama birikimlerinin büyük kısmını TL yatırım araçlarında değerlendirmelerini tavsiye ederim. TL yatırımlarının ne kadarının hisse portföyünden oluşacağını da yatırımcının risk tercihi belirleyecek. Ama bu tercihi yaparken de risksiz yatırım aracının nette yıllık olarak yüzde 12-13 seviyelerinde olduğu göz önüne alınmalı.

İlaç ve sigortaya dikkat

Düşen faizler gayrimenkul kira gelirinin cazibesini arttırdı. Ucuzlayan konut finansmanı gayrimenkul sektörünü adeta uçurdu. Bu gelişmeler Irak talebiyle birleşince çimento sektörü tarihi bir dönem yaşadı. Cirolarla birlikte kâr marjları da arttı. Otomotiv sektörü hızla gelişmeye devam ediyor. Ama düşen döviz kuru şirket kârlılıklarını olumsuz yönde etkiliyor. Sektörde şirket seçimi önemli. İlaç sektöründe ilginç gelişmeler oluyor.Yerli ilaç şirketlerinin Türkiye’de yaratılan katma değerin korunması ve artırılmasındaki önemi anlaşıldı. Son düzenlemeler yerli ilaç şirketlerini ön plana çıkarıyor. 2004-2005 dönemi finans sektöründeki hareketliliklerle anılacak. Bu hareketlilik şimdiye kadar bankalarla sınırlı kaldı. Bundan sonra sigorta sektörünün de böyle bir hareketlilik içinde olacağını düşünüyorum.

PİYASALAR OLUMSUZ OLMAYACAK

* Global sermaye hareketlerinin yönünü değiştirecek radikal değişmeler olmadığı sürece piyasaların olumsuz olmayacağını düşünüyorum.

* Ancak, endekste etkin olan büyük banka ve holding hisselerinin piyasa değerleri göz önüne alındığında endeksin, yıl sonunda hisse bazında getiri skalası geniş olmakla birlikte, en fazla yıl içi gördüğümüz zirve seviyelerine  çıkabileceğini tahmin ediyorum.

* Yaz aylarının geleneksel döviz likiditesi döviz piyasalarına sakin bir dönem yaşatabilir. Ama artık TL’nin reel olarak değer kazanacağını sanmıyorum. Bono ve tahvilde bence alt sınırlara yaklaşıldı. Yıl sonuna doğru olağandışı gelişmeler olmadığı takdirde bu seviyelerin en fazla 1,5 puan daha altlarını görebiliriz diye düşünüyorum.

* Büyümeye ilişkin datalar olumlu gelişiyor. Programın yüzde 5’lik hedefi bile belki yukarı revize edilebilir.

* Enflasyonda tüketici fiyatlarının beklenenin üstünde geldiğini görüyoruz. Yıl sonuna doğru geçtiğimiz yılın son aylarının düşük fiyat endeksleri sebebiyle hedef enflasyondan bir miktar yukarı doğru sapma olacak gibi gözüküyor.

BANKACILIK VE İNŞAAT SEKTÖRÜ HİSSELERİ KAZANDIRACAK

hedTekstilbank Kıdemli Fon Yöneticisi Mehmet Erensoy, Tekstilbank A tipi Hisse Fonu’nu yönetiyor. Söz konusu fonunun yılbaşından beri getirisi 13 Haziran 2005 itibariyle yüzde 16,52 düzeyinde. En çok kazandıran fonlar arasında ilk sıralarda yer alıyor. Mehmet Erensoy, Tekstilbank A tipi Hisse Fonu’nu agresif bir strateji izleyerek yönettiklerini söylüyor.

Stratejilerini belirlerken Türkiye’nin iki önemli çapası olan AB ile müzakerelerin başlaması ve IMF anlaşması ile ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerine dikkat çekerek “Bunun dışında gelişmekte olan piyasalar ile ilgili gelişmeler de fon stratejimizi belirlememizde etkili oldu” diyor. Erensoy’un 2005’e ilişkin tahminleri ise şöyle:

Yabancı fon akışı yavaşlayabilir

2005’in son 6 ayında AB görüşmeleri ve IMF anlaşması gibi konular piyasalar üzerinde etkili olacak. Ana trend yukarı yönlü olsa dahi dalgalı bir seyir izleneceğini tahmin ediyorum. AB konusundaki gelişmeler ve gelişmekte olan ülkelere fon akışının devam edip etmeyeceği önümüzdeki aylarda da piyasanın yönünü belirleyecek.

hedGelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki faiz spread’inin daralması, gelişmekte olan piyasalara fon akışını yavaşlatabilir. Son 6 ayda ekonomik göstergelere ilişkin tahminlerimde bu doğrultuda şekilleniyor. İMKB 100 Endeksi’nin 28.000, doların 1,450, bono faizinin yüzde 14,50, eurobond’un yüzde 8, enflasyonun yüzde 7, büyümenin ise yüzde 5,5 seviyesinde olacağını öngörüyorum.”

KOBİ’lere yabancı ilgisi sürecek

Borsa’da getirileriyle öne çıkacak sektörler arasında ise bankacılık ve inşaat var. Küçük ve orta ölçekli bankalara yabancı ilgisinin sürmesini bekliyoruz. Bunun dışında içinde bulunduğumuz dönemde inşaat sektörünün ön plana çıkacağını düşünüyoruz. Geçtiğimiz yıl, önceki yıllardan ertelenen otomotiv ve beyaz eşya talebinin canlanması söz konusu sektörleri hareketlendirmişti. Önümüzdeki dönemlerde de benzer bir hareketin inşaat sektöründe yaşanabilir. Bu nedenle inşaat, GMYO sektörleriyle ilgileniyoruz.

BU DÖNEMDE TEMKİNLİ OLUNMALI

* Borsaya yabancı ilgisi sektör ve hisse bazında devam edecek. Küçük ve orta ölçekli bankaların, inşaat sektörünün, GMYO’ların ön planda olacağını düşünüyoruz.

* Yatırımcılara kısa vadeli TL enstrümanlarını, hisse senedi piyasasında da seçici olmalarını tavsiye ediyoruz.

* Genel anlamda da temkinli olunması gereken bir dönem olduğunu düşünüyoruz.

2005 İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN YILI

hed2005’in ilk 6 ayında en çok kazandıran fonlardan bir diğeri de EVG Menkul A Tipi Değişken Fon (EVA). Bu fon yılbaşından 14 Haziran 2005 tarihine kadar yüzde 12,32’lik getiri sağladı. EVA, İsviçre Portföy Yönetimi tarafından yönetiliyor. Başında ise Murat Vanlı var. 

Murat Vanlı, söz konusu fonda en az yüzde 80 oranında hisse senedi bulunduğunu söylüyor.  Fonun içindeki hisselerin hangileri olacağına ve fonun ne kadar hisse taşıyacağına Yatırım Komitesi’nin karar veriyor. Fonun amacının ise verilen limitler içinde hisse azaltıp artırarak ve daha önemlisi doğru hisse seçimiyle İMKB-100 Endeksi’ni geçmek. “Aynı dönemde borsa endeksinin yüzde 3,84 getirdiği dönemde fonun yüksek getirisi bu stratejinin sonucu” diyen Vanlı, 2005’in ikinci yarısına ilişkin öngörülerini ise şöyle anlatıyor:

Yaz ayları durgun geçmeyecek

hed2005’in son 6 ayı AB açısından kritik bir süreç olacak. Piyasaların yönünü de bu süreç etkileyecek. Avrupa’da yapılan referandumlar sonrası, 3 Ekim tarihinin çok önemli. İç politika açısından yaz ayları genellikle durgun geçer. Oysa bu yaz, AB ve IMF ile ilişkiler ve bu konulardaki haberler, finans piyasalarını etkilemeye devam edecek gibi gözüküyor. 3 Ekim’den sonra, yatırımcılar artık AB ile uyum sürecinde Türkiye’nin izleyeceği yol ve aşacağı engellerle ilgilenecek. Bu yolun çok uzun ve zor olacağı unutulmamalı. Ekonomik verilere ve bütçe performansına bakarsak, piyasaların aşağı yönde hareket etmeye başlaması zor gözüküyor.

Hisse seçerken dikkat edilmeli

Borsada yatay bir seyrin hakim olduğu bu dönemde hisse yatırımı yapılırken seçici davranmak gerekiyor. Hisse yatırımı yapılırken, büyüme beklentisi olan veya bir hikayesi olan hisse senetleri veya sektörlere yönelmek gerekiyor.

İsviçre Portföy Yönetimi olarak, yaz aylarında hisse oranımızı minimumda tutarak, sabit getirili menkul kıymetlere ağırlık verdiğimizi ve faiz düşüşünden yararlanmaya devam edeceğimizi belirtmek istiyorum. Yurtdışındaki gelişmeleri de yakından takip etmek gerekiyor. ABD’de devam eden faiz yükselişi ve Avrupa’nın referandumlar sonrası karışık hali, Euro/dolar paritesinde yönü dolar lehine çevirdi. Paritedeki bu hızlı hareket YTL’nin de dolar karşısında değer yitirmesine neden oluyor. Kurda yavaş da olsa bu hareket, piyasaları tedirgin edebilir.

YAZ SONUNA DEK YTL’YE GEÇİN

* Kısa vadeli tedirginlikler, pozisyon değiştirmek ve yıl sonuna kadar yeni pozisyonlar açmak için fırsat verebilir. Yaz sonuna kadar YTL cinsi yatırım araçlarına geçmek iyi bir tercih olur  diye düşünüyoruz.

* 2005 yılı, inşaat sektörü yılı oluyor. İnşaat ve ilgili yan sektörler, bu canlanmadan olumlu etkilenmeye devam ediyor. Borsada da bu sektörlerin hisse senetleri ön plana çıkıyor ve çıkmaya devam edecek.

* İnşaat, inşaat malzemeleri, çimento sektörleri, gayrimenkul yatırım ortaklıkları prim potansiyeline sahip sektörler. Bunlara cam sektörü de eklenebilir.

ABD’DEN GELEN HABERLER ETKİLİ OLACAK

hed2004 yılı içerisinde toplam yüzde 37,56 getiri sağlayarak yatırımcısını tatmin eden Akbank A Tipi Mali Fon başarılı performansını bu sene de devam ettirerek 1 Ocak 2005 ve 15 Haziran 2005 tarihleri arasında yüzde 15,34 getiri sağladı. Söz konusu fon tüm fon getirileri sıralamasında üst sıralarda yer alıyor. Akbank A Tipi Mali Fon’u yöneten isim ise Murat Zaman. Fonun son dönemlerde hedef getiri kriterinin (benchmark getirisi) oldukça üzerinde getiri sağlamış olmasının yatırımcıların da dikkatini çekmiş durumda. Zaman, katılımcı sayısı ile portföy büyüklüğünde çok önemli artışlar kaydedildiğini söylüyor.

Fonun yönetim stratejisini ise şöyle anlatıyor: “Hisse seçimi ve zamanlama ön plana çıkıyor.  Sürekli ve sistemli bir biçimde arz , talep ve fiyat ilişkileri gözlem altına alınıyor ve burada da fiyat analiz esaslarından faydalanılıyor.”

Zaman, “Fonun performansında mali sektörde ön plana çıkan sektör ve şirketlerin bir kısmını portföyümüzde bulundurmamız etkili oldu” diyor.

hedAyrıca, mali sektörün borsada diğer sektörlere göre daha yüksek bir performans göstermesinin getiriye olumlu yansıdığını ifade ediyor. Yılın ikinci yarısına ilişkin beklentilerini ise şöyle aktarıyor:

İki önemli etkiye dikkat

AB üyelik müzakerelerinin belirlenen tarihte başlaması veya öncesinde bu yönde AB kanadından gelecek kararlı tavır ve açıklamalar tüm finans piyasalarda yeni bir olumlu havayı da beraberinde getirebilir. Aksi yönde bir gelişme ise piyasalarda ciddi bir risk yaratabilir. ABD’den gelen önemli veriler özellikle de enflasyon ve dış ticaret ile ilgili açıklamalar ve rakamlar piyasa aktörlerinin karar alma süreçlerinde önemli bir yere sahip olacak. Faiz artırımlarının önümüzdeki aylarda devam edip etmeyeceği veya şiddeti özellikle bizim gibi önemli sıcak para girişlerinin olduğu ülkelerin finansal piyasalarını daha derinden etkileyecek. Ayrıca, petrol ve diğer hammadde fiyatlarında yaşanan gelişmeler piyasalar üzerinde etkili olmaya devam edecek. Hammadde fiyatlarında yaşanan yükselişlerin devam etmesi gelişmiş ekonomilerde de sıkıntı yaratabilir.

Yıl sonunda neler olacak?

Özelleştirilecek şirketlere dünya çapında şirketlerin talip olması, hem piyasalar hem de makro ekonomi açısından önemli bir gelişme. Ayrıca finansal kurumlarda devam eden yabancı satın alma ve birleşmelerin etkisinin önümüzdeki günlerde devam edebilecek. Piyasalarla ilgili tahminlerim ise şöyle: Eurobond (30s) için yield ve spread tahminimiz yüzde 8 ve 350-400 bps olarak şekilleniyor.

Bu piyasada ABD’nin faiz artırım politikasının yönü ve şekli önemli bir belirleyici unsur olacak. Bu yıl için dolar kuru 1,420 /1,450 arasında oluşabilir. Ama AB sürecindeki olumluluğun güçlenmesi ve devam etmesi ve paritenin de tekrar Euro lehine dönmesi, dolar kuru üzerinde tekrar bir satış baskısına neden olabilir. Bono ve tahvil piyasalarında ise gösterge faizin yüzde 14 seviyesinde oluşacağı tahmin ediliyor. Enflasyon rakamları ise yüzde 7-7,50 bandında gerçekleşebilir. Büyüme rakamı ise yüzde 5 civarında oluşabilir.

A VE B TİPİ FONLARI ÖNEREBİLİRİZ

* Yatırımcılara risk profilleri dahilinde A ve B tipi fonları önerebiliriz.AB cephesinden gelecek mesajlar ve gelişmeler önümüzdeki günlerde, bono faizlerinde marjların aşağı doğru önemli ölçüde daralmasından dolayı, hisse senedi piyasasını daha fazla etkileyebilir. Bu nedenle risk profili yüksek yatırımcılar özellikle A tipi fonları tercih edebilir.

* İnşaat sektörü deprem ve ekonomik kriz sırasında yaşadığı daralmanın negatif sonuçlarını,  artan emlak talepleri ve kolaylaşan kredi koşulları nedeniyle yok edebilecek nitelikte gözüküyor. Finans kuruluşlarında  yabancı satın alma ve birleşmeler devam edebilir. Kamu hisselerine de, global anlamdaki konjonktürel kârlılıklarından ve özelleştirme beklentilerinden dolayı talep olabilir.

* AB müzakerelerinin belirlenen tarihlerde başlaması İMKB-100 Endeksi’ni olumlu bir şekilde etkileyecektir.Yabancı takas paylarındaki artışın da devam ediyor olması endeks için olumlu bir işaret olarak görülebilir. Önümüzdeki günlerde endeks için çok önemli kritik seviyeler olarak gördüğümüz 26.000 / 26.500 bandının, yine para girişi ve önemli işlem hacmi artışlarıyla geçilmesi halinde endeksin teknik açıdan 29.000 seviyelerini test etme ihtimali ortaya çıkabilir.

FADİME ÇOBAN
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz