Moda Yaratan Ana Trendler

Dünyanın tekstil sektöründeki dev hammadde üreticisi DuPont Lycra modayı etkileyen trendlerdeki, değişimleri ortaya koyan geniş kapsamlı bir araştırma yayınladı. Araştırmada trendlerdeki değişimler...

1.01.2001 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Dünyanın tekstil sektöründeki dev hammadde üreticisi DuPont Lycra modayı etkileyen trendlerdeki, değişimleri ortaya koyan geniş kapsamlı bir araştırma yayınladı. Araştırmada trendlerdeki değişimler inceleniyor ve 2000’li yılların tüketicisinin giyim tarzları ortaya çıkıyor. Capital tarafından Türkiye’de ilk defa yayınlanan bu araştırma, özellikle tekstil sektöründeki üreticilere önemli mesajlar içeriyor ve bu açıdan önemli özellikler taşıyor
 
Son birkaç yılda günlük yaşantımızda büyük değişiklikler oldu. İleri teknoloji evlerimizden, ofislerimizden içeri sızarak günlük yaşantımızı ele geçirdi. Tabii bu durumun alışkanlıklarımıza büyük etkileri oldu. Hayatımızı değiştiren trendlerin en etkili olduğu alanlardan biri de giyim...

İşte bu noktadan yola çıkan dünyanın tekstil sektöründeki dev hammadde üreticisi DuPont Lycra modayı etkileyen trendlerdeki değişimleri ortaya koyan geniş kapsamlı bir araştırma yayınladı.Tüm dünyayı kapsayan bu önemli araştırmada, trendlerdeki değişimler, “Erkek”, “Kadın” ve “Genç” kategorilerinde inceleniyor ve milenyum tüketicisinin giyim tarzları ortaya konuluyor.

Capital, bu araştırmayı Türkiye’de ilk defa yayınlıyor. Modadaki son trendleri ortaya koyması açısından son derece önemli olan bu araştırma, özellikle tekstil ve konfeksiyon sektörleri için hayati mesajlar içeriyor.
DuPont Lycra’nın araştırması, dünyanın birçok ülkesinden, 24-49 yaş arası 3 bin 665 erkekle, 25 – 49 yaş arası 21 bin kadınla, 15-24 yaş arası 2 bin 790 gençle görüşülerek gerçekleştirildi.

Sonuçları oldukça ilginç. Değişen koşullar, hızlanan zaman ve zorlaşan hayat erkekleri de, kadınları da, erkekleri de, gençleri de daha rahat giyinmeye doğru ittiğini ortaya koyuyor. Ayrıca insanların pek çoğu “benlikleriyle” giyimleri arasında önemli bir ilişki kuruyorlar. Çoğu insan; kadın, erkek ya da genç giyimi kendilerini ifade etmenin bir yolu olarak görüyor...

ERKEĞİN YENİ TANIMI !

Son 20 yılda geleneksel erkek rolünde birçok değişiklik oldu. Bu dönemde erkekler iki önemli devrime tanık oldular: Kadınların serbestleşmesi ve “kadın değerlerinin” önem kazanması... Bunun yanı sıra, yaşanan global krizler sonucunda erkekler en çok değer verdikleri konudan; “iş hayatından” yara aldılar. Tüm bunların ışığında erkekler kendileri için yeni “rol modelleri” aramaya başladırlar. Geleneksel erkek rolünü yeniden tanımlamak, modern çağın gereklerine uygun “erkek rolü” yaratmak üzere arayışa girdiler.

Süper kahramanların sonu

Artık erkekler kendilerini işlerinde kanıtlamayı daha az önemsiyorlar. Bu durum, özellikle 35 yaş üzerindeki erkeklerde göze çarpıyor. Boş zamanı olmak ve bu boş zamanı dilediği gibi harcamak, onlar için daha önemli. Bu nedenle erkeklerin güç anlayışları da değişti. Artık gücün birçok çeşidi var onlara göre: “Günlük hayatın bir parçası olan güç”, “Duygularla beraber gelen güç”, “Öfke ve stres içermeyen güç”.

İstekleri daha ılımlı

Erkekler, işyerinde daha iyi bir atmosfer arayışına girdiler. Ayrıca, daha esnek çalışma saatleri istiyorlar. Bu nedenle iş hayatında eskiye göre daha ılımlılar. Yine de şiddet ve rekabet, erkek dünyasında önem taşıyor. Hala her iki erkekten biri rekabeti önemsediğini belirtiyor .

Bu değişiklilere rağmen erkekler hakkındaki birçok klişe geçerliliğini koruyor: Risk almayı seviyorlar, yoğunluktan hoşlanıyorlar, rekabetten vazgeçemiyorlar. Kısa süreli memnuniyet onları tatmin edebiliyor ve materyalizm hala onların dünyasında önemli yer tutuyor. Duygusallığa ve dış görünüme, bunlara kıyasla daha az önem veriyorlar. İşte tüm bunlar global erkek gerçekleri....

Yeni “rol model” peşinde

Erkeklerin hayattaki odakları da değişiyor. Artık erkeklerin büyük bir kısmı, “kendine bakma ve kendiyle ilgilenmeye” birinci öncelik olarak bakıyor. Sağlıklı, daha dinamik ve daha az risk içeren bir yaşam tarzı; güce, katılığa, paraya ve hıza önem veren geleneksel şeklin yerini alıyor. Artık erkekler “baba” ve “vatandaş” olarak yaşam kalitelerini artırmak istiyorlar.

Dünyayı değiştirmek, yeni düşünceler aramak, yeni sınırlar çizmek ya da yenilikleri takip etmek, onlar için eskisi kadar çekici değil. Bundan sonra farklı insanlarla tanışmak istiyorlar. Çevrelerindeki farklıları ve değişikleri tanımak, anlamak istiyorlar. Bu, onların yaşamlarından, dış giyimlerine kadar her anlarına yansıyor. 

Erkekler doğayla barışıyor

Erkekler için teknoloji, doğayı yönetebilmek için gereken bir güç. Doğayı yönetmek ve doğaya hakim olmak önemliydi. Şimdilerde erkekler doğayla savaşmayı bıraktılar. 4X4 arabalarına binip dağa çıkıyorlar, diz üstü bilgisayarlarını yanlarına alıp hafta sonunu doğada geçiriyorlar. Teknoloji artık doğayla uyum içinde yaşamak için gereken araç.

Erkeklerdeki diğer bir değişimi şöyle ortaya koymak mümkün: Modern kadınlar aynı anda pek çok rolü bir arada oynamak durumundadırlar. Erkekler için ise bu roller yaşamın basamaklarını oluşturuyordu. Erkekler her basamakta başka bir rolü oynuyordu. Fakat artık onlar da aynı anda birkaç rolü oynamak durumunda kalıyor. Yapılan araştırma, 25 ile 49 yaş arasındaki erkeklerin yarısından çoğunun babalığa olan arzusu yüksek olduğu ortaya konmuş. Yani erkekler iyi bir iş adamı iken aynı anda iyi bir eş ve iyi bir baba da olmak istiyor.

ERKEK GİYİMİNDE RAHATLIK ÖN PLANDA

Araştırmanın sonuçları, erkeklerin iyi giyinmeye verdikleri önemin artığını gösteriyor. Bununla beraber, erkeklerin yüzde 70’i “giyinmeyi” sevmiyor, çünkü giyim, onlar için dahil oldukları sosyal sınıfın göstergesi. Yine de giyim söz konusu olduğunda, rahatlık kriterine önem veriyorlar... Yüzde 66’sı kıyafetlerin kişiliği yansıtması gerektiğine inanıyor. Ancak, bu yansıma, “benliğin” bir göstergesinden çok, sosyal sınıf ve statü sembolü olarak algılanıyor. Erkeklere göre iyi giyinmek kendine güven duygusu sağlıyor. Onlar için iyi giyinmenin beraberinde getirdiği zevk ikinci planda kalıyor.

Onlar giyimde, kadınlar gibi “sofistike” çıkış noktalarına sahip değiller. Kıyafet seçerken, içinde bulundukları topluluklarla kolay iletişim kurabilmelerini sağlayan tasarımlara yöneliyorlar. Bu seçim, onların iletişim kurmalarını kolaylaştıran bir etken.

Erkeklere göre, görünüş verilmiş bir şeydir, değiştirilemez. Bu nedenle giyim ile kadınlar gibi sosyal bir bağ kurmuyorlar. Dayanıklı ve rahat giyimi tercih etmeleri iki şekilde açıklanıyor: Erkeklere ait klişelerden biri olan güce olan düşkünlüklerinin ve sertliğin bir göstergesi, ya da dünyayla benlik arasına koyulan bir sınırın; utangaçlıklarının bir göstergesi.

Bunların yanı sıra, erkeklerde de artık alış-veriş bilinci oluşmaya başladı. Mağazalar artık erkek evrenine de hitap etmeye çalışıyor. Kadınlar posta ile alışveriş yapardı. Şimdi erkeklerin büyük çoğunluğu internet üzerinden alışveriş yapıyor.

ULUSLARARASI 5 ERKEK KÜLTÜRÜ

Dupont’un yaptığı araştırma, dünyada 5 farklı tarzda erkek olduğunu ortaya çıkarıyor. Bu erkek “rolleri” şöyle oluşuyor:

ŞIK VE ZARİF Bu grupta maddi gücü iyi ve eğitimi yüksek olanlar yer alıyor.  Erkeklerin yüzde 17.5’i bu gruba dahil. Grubun yüzde 47’si yüksek gelire sahip ve yüzde 32’si üniversite mezunu. Daha çok metropol kentlerde ya da başkentlerde yaşıyorlar. Çoğu iş yaşamında oldukça başarılı, büyük bir kısmı müdürlük pozisyonunda görev yapıyor.

Grubun yüzde 74’ü “giyinmeyi” sevmediğini söylüyor. Ancak, farklı durumlara göre, duruma uygun giysileri bulunuyor. Giyimin boyutları ile diğer gruplara göre daha ilgililer: İnsanlarda hayranlık uyandırma, kalite, kimlik, moda, yenilik, kombinasyonlar, kumaşlar onlara daha yakın kavramlar. Rahatlık ve ucuzluk, çok önemsedikleri kavramlar değil. Yüzde 62’si giyimleriyle kimlik değiştirdiklerini söylüyorlar. 

ZIT KUTUPLAR  Erkeklerin yüzde 23.1’i bu grupta yer alıyor. Daha çok genç bir yaş grubundan geliyorlar. Yüzde 48’i  25-35 yaş arasında.

Kendine güven duyguları çok yüksek. Risk almayı seviyorlar. Meydan okumayı, duygularını göstermeyi ve yaşamdan zevk almayı istiyorlar. Hayatta en önem verdikleri şey refah. Bu grubun üyeleri modayı yakından takip ediyor. Ürünün kalitesine önem veriyorlar. Satın alma aşamasında dokunarak ve hissederek karar veriyorlar.

KENDİNDEN EMİN  Daha olgun ve yaşamları daha oturmuşlardan oluşuyor. Yüzde 93’ü çalışıyor, yüzde 69’u ev sahibi. Yüzde 62’si ise çocuk sahibi. Yüzde 96’sının giyimle ilgili en önem verdikleri şey rahatlık. “Bahçe işleriyle amatörce uğraşan” grup üyeleri, doğal hissetmelerini sağlayan kıyafetlere ilgi gösteriyorlar. Erkeklerin yüzde 14.7’si bu grubun içinde yer alıyor.

KİMLİK ARAYIŞINDAKİLER Bu grubun üyeleri daha düşük gelirli, ama paraya çok önem veriyorlar. başarı, para kazanmak ve tüketim onlar için büyük önem taşıyor. Dolayısıyla, giyimde marka çok önemli. Yüzde 53’ü, giydiklerinin diğer insanlarda hayranlık uyandırmasını istiyor. Yüzde 37’si giydiklerinin kendine güven sağlamasını istiyor. Erkeklerin yüzde 11.4’ü bu gruptan.

YALINLAŞTIRICILAR  Daha az eğitimli ve düşük gelir grubuna aitler. Yüzde 56’sı aile babası... Neredeyse yüzde 74’lük bölümü giyinmekten nefret ediyor. Giyimde rahatlığa önem veriyorlar. Yüzde 86’sı, giyimde en önemli faktörün rahatlık olduğunu belirtiyor. Yüzde 65’i bakımı kolay kıyafetleri tercih ediyor. Yüzde 57’si genellikle ütüleme gerektirmeyen kıyafetler satın alıyor. Günlük giyim söz konusu olduğunda ilk baktıkları şey, fiyat. Ancak, bununla beraber yüzde 15’i en kolay ulaşacakları yerden ne bulurlarsa onu aldıklarını belirtiyor. Erkeklerin yüzde 33.3’ü bu gruba dahil.

YÜKSEK ÖKÇELERE VEDA

Dünya çevresindeki kadınların sayısız ortak değer ve özelliği var. Bunun yanı sıra, dünyanın farklı bölgelerindeki kadınlar farklı özelliklere, farklı bakış açılarına sahip olabiliyor. Özellikle Avrupalı ve Amerikalı kadınlar arasında birçok fark var...

Amerikalı kadınların günlük giyim anlayışları, Avrupa standartlarına göre fazla günlük kalıyor. Amerikalı kadınlara göre günlük giyim rahat, dayanıklı, giymesi ve bakması kolay kıyafet anlamına geliyor. Avrupalılar ise önceliği rahatlığa vermeye daha yeni yeni başlıyor. Ancak, yine de şıklıktan ödün vermiyor. Bu nedenle Amerikan günlük giyim markaları, Avrupalı kadınlar arasında da popüler olmaya başladı.

Günlük giyim markalarının artan popülerliği ürün mevsimlerini de etkiledi. Profesyonel giyim mevsim değişikliklerine karşı daha duyarlıyken, şık günlük giyim ürünleri yılın her zamanında bulunabiliyor. Bu nedenle Amerika’da ürün serileri daha sık yenileniyor. Avrupa’da hızla büyüyen Mango, Zara ve H&M gibi başarılı mağaza zincirleri, şık günlük giyim seçenekleri sunarak Avrupalı anlayışlarını korurken, sürekli kendilerini yenileyerek ve uygun fiyatlı ürünler bulundurarak koleksiyonlarını Amerikan modeliyle de birleştiriyorlar.

“Daha iyi hissetmek için”

Kadınların büyük bir çoğunluğu, “Eğer uygun şekilde giyinmemişsem, kendimi iyi hissetmem” diyor. Avrupalı kadınların yüzde 73’ü, ABD’lilerin ise yüzde 63’ü bu görüşe katılıyor. Özellikle Avrupalı kadınlar, iyi giyinmedikleri zaman, kendilerini kötü hissettiklerini söylüyorlar. Çünkü genel olarak giyinişlerinin takdir edilmesinin, “kendilerinin takdir edilmesi” olarak görüyorlar.

Ayrıca, Avrupalı kadınlar için baştan çıkarıcı olmak önemli. Avrupalı kadınların yüzde 58’i, Amerikalı kadınları ise yüzde 51’i genellikle “endamını” belli eden kıyafetler tercih ettiğini söylüyor.

Bunlarla beraber Avrupalı kadınların da kendi aralarında farkları bulunuyor. İspanyol kadınları, yeni tasarımcıları keşfetmeye daha meraklı ve giysilerini prestijli markaları olan aksesuarlarla, mücevherlerle kombine etmeye fazla zaman para harcıyorlar.

İngiliz kadınları ise daha çok klasik stilleri modern çizgilerle birleştirerek takdir toplamayı tercih ediyor. Alman kadınlar, giyimi, kimliklerini ve kişisel imajlarını değiştirmek için bir araç olarak görüyor. Egzotik dokunuşlardan hoşlanıyorlar. Bu nedenle İtalyan markaları, Alman kadınları arasında talep görüyor.

Fransız kadınları ise vücutlarına kıyafetlerden daha fazla önem veriyorlar. Fransız kadınları çok çeşit içeren dolaplara sahip. Çünkü Fransız kadınları için giyim bir zevk unsuru.

Giyimde rahatlık önemli

Kadınların yüzde 77’si kıyafetlerinin rahat olması gerektiğini söylüyor. Yüzde 59’u ise “iyi durmalı” diyor. Yine, “yüzde 59’u kıyafetlerin bakımı kolay olmalı” diyor. Rahatlık kadınlar için, yaşamın daha kolay yaşanabilir olması, modanın kolay anlaşılabilir olması, satın alması ve kullanması daha kolay olması anlamına geliyor.

Son dönemde kadınların odaklandıkları konulardan biri de, huzurlu ve mutlu olmak. Huzura ve mutluluğa duyulan istek gelir seviyesi yükseldikçe de artıyor. Kısaca yeni bin yılın kadınlarının ilk önceliği: kendileri... Bu nedenle kişisel bakım ve kozmetik türü şeylerin pazarları büyüyor. Özellikle daha iyi eğitimli kadınlar arasında bu tür ürünler büyük talep görüyor.

Diğer taraftan genç nesillere gelindikçe, Avrupalı ve Amerikalı kadınların ortak noktaları artıyor. Yeni ortak değerlerin arasında; zevki arayış, teknolojik yeniliklere açık olma ve kıyafetlerle daha az sosyal, daha çok duygusal ilişki kurma öne çıkıyor. 

Kadınlar alışverişte bilinçli

Avrupalı kadınların yüzde 76’sı alışverişe çıktıkları zaman ne aramaları gerektiğini bildiklerini söylüyorlar. Amerikalı kadınlar için bu oran yüzde 80. Kadınlar alışverişe çıktığı zaman fiyat ve kalite elbette öncelikli faktörler. Fakat kadınlar alışveriş deneyiminin kendi kalitesine de önem vermeye başladılar. Gittikleri dükkanın ya da alışveriş merkezinin onları iyi hissettirmesi gerekiyor. Mağazanın ve hizmetin kalitesine inanmak istiyorlar. Reklam ve mağazaların iç tasarımı kadınların alışveriş tercihlerini etkileyen faktörler arasında yer alıyor...

Kültürün önemini

Kadın dünyanın her yerinde ortak değerle, inançlara ve özelliklere sahip. Fakat kültürlerden kaynaklanan büyük farklar da olabiliyor. Brezilyalı, Meksikalı,Yunan ve Türk kadınlar dini inançları, dine bağımlılıkları ile fark ediliyor. İnanç ilişkilerini, yaşamın güzel olan yanlarını ve kadınlığı kendileri için birleştirici bir görev görüyorlar. Diğer taraftan, İskandinav, Avustralyalı ve İngiliz kadınlar varoluşlarının amacını kendi isteklerini yerine getirmek olarak görüyorlar.

KADINLAR ARASINDAKİ DÖRT MEGATREND

Dupont tarafından gerçekleştirilen araştırmada, dünya genelinde 4 ana trendin günümüz kadınları arasında popüler olduğunu ortaya koyuyor. Bu trendler ve özellikleri şöyle:

MOBİL YAŞAM Dünyamız her geçen gün daha fazla, hız ve iletişim üzerine odaklanıyor. Kent, iş ve özel yaşamın globalleşmesi, gelişmiş dünyada mobil olmayı gerektiriyor. Bu nedenlerle işlevsel, pratik kıyafetlere olan talep artıyor. Günlük hayatın tamamında kullanabilecek türden giysiler ilgi topluyor. Gelecek için tasarlanan kıyafetler hi-tech aksesuarları taşıyabilmek için şık ama basit eklemeler içerecek. Gelecekte, hafif ve uzun ömürlü, ancak yine de dokunması güzel kumaşlara olan talebin artacağı düşünülüyor. Streç kumaşlar bu trendin bir göstergesi aslında.

Mobil olma trendi, günlük giyim ile profesyonel giyim arasındaki sınırların belirsizleştiğini öngörüyor. Söz konusu mobil olma sadece fiziksel anlamda değil, aynı zamanda serbestçe iletişim kurma ve hareket etme anlamına da geliyor. Bu nedenle, artık tüketiciler giyinişleri aracılığıyla iletişim kurmaya da ihtiyaç duyuyorlar, böylece kişiliklerini ifade etmeye çalışıyorlar. Gençler çok-katlı kıyafetlere aynı sebepten ilgi duyuyorlar. Çünkü, insanların da çok-katlı ve çok-kişilikli olduğunu düşünüyorlar. Mobil tüketici için, küçük giyim eşyaları ve sayısız aksesuarlar önem kazanıyor.

BEDEN GÜZELLİĞİ  Bilgi çağı sürdükçe ve internet gelişimi devam ettikçe, insanlar hislerinin ve vücutlarının önemini kavrıyorlar. Kadınlar için vücutları evrenin merkez noktası olmaya başladı. Böylece beden popüler kültürün merkezine oturuyor. Bunu sağlayan üç çıkış noktası var: Birincisi spor, ikincisi toplumumuzun güzelliğe ve rekabete olan takıntısı. Üçüncüsü ise fiziksel zevke dayalı hobilerin yükselmesi.

Amerikalıların üçte biri, Avrupalıların ise dörtte biri yeni bir felsefeye inanıyor: “Yaşamınızı değiştirmek için vücudunuzu değiştirin, gerisi gelir.” Prozac’tan, Viagra’ya, dans terapisinden giyime, vücut biçimlendirmeye her şeyin çıkış noktasının bu akım olduğu düşünülüyor.

Kadınların yüzde 60-70’i ürünlerin neden yapıldığına çok dikkat ettiklerini söylüyorlar. Çünkü, artık kalite anlayışını ifade eden şey materyal ve ürünün içeriği olarak görülüyor.

ERKEKSİ DİŞİLER Gün geçtikçe erkekler ve kadınlar benzer yaşam stillerine doğru ilerliyor. Özellikle üniversitede, okulda daha fazla beraber vakit geçiren ve geç evlenen genç nesillerde bu durum öne çıkıyor. İlgi duyulan hobilerde ve bunlarla ilgili alışkanlıklardaki farklar gittikçe azalıyor. 50 yaş altı Amerikalı ve Avrupalı kadınların yüzde 52’si, en az bir sporla ilgileniyor. Dört çekerli arabaların yüzde 50’si kadınlar tarafından satın alınıyor.

Aynı zamanda erkeklerin büyük bir kısmı ve giderek artan bir oranda yemek yapmak, ev dekorasyonu ve kişisel bakım gibi, konulara ilgi duymaya başladılar. Bu nedenlerden ötürü, Calvin Klein gibi Amerikan markaları uniseks ürünler üretmeye başladı. Armani, her iki cinsin ilgileneceği kozmetik ürünleri serisi geliştirdi.

MARKANIN GÜCÜ Gelecekte marka yerini ve önemini koruyacak, fakat yeni bir anlayışla... Hayatı kolaylaştıran markalar, insanlara önem veren aynı zamanda onlar için yenilikler yaratan bir markalar talep görecek. Bu tip marklar için kadınlar ekstra gayret ve para harcamayı göze alıyorlar.

Tüketiciler her geçen gün daha bilinçli oluyorlar. Markalara ve ürünlere bakışları değişiyor. Hem kadınlar hem erkekler manzaranın gerisindeki gerçekleri merak ediyor; verimin ve değerin gerçek kaynağını görmek istiyorlar. Çünkü yeniliğe, teknik performansın yanı sıra anlam katan şey; marka.

KADINLARIN YEDİ GLOBAL DEĞERİ

Dünyanın neresine giderseniz gidin, kadınlara ait değişmeyen 7 tane değer var. Dupont’un araştırmasında öne çıkan bu 7 global değer şöyle sıralanıyor:

*GELECEK KUŞAK İÇİN ENDİŞE: İnsanlara ve dünyaya sistematik bir bakış açısı. Kadınların yüzde 71’i gelecek nesiller için endişe taşıyor.

*GÖRÜNÜŞ BENLİĞİN YANSIMASI: Kadınların yüzde 65’i iyi giyimli olmayı istiyor ve yüzde 60’ı modayı takip etmekten hoşlanıyor.

*ZENGİN BİR İÇ DÜNYA: Kadınların yüzde 84’ü “kendi dünyalarını yaratmayı” seviyorlar. Zaman algılayışları daha esnek olduğundan, aynı anda çeşitli sayıda, farklı seviyelerde ve geçici döngülerde yaşamayı beceriyorlar.

*MUTLULUK VE HUZUR ARAYIŞI: Kadınların yüzde 77’si akli, fiziksel ve duygusal sağlıklarında denge kurmayı istiyorlar. Kadınların vücutları içinde bulundukları psikolojik ve sosyal hali anlatıyor.

*SOSYAL SERBESTLİK: Kadınların yüzde 65’i kariyerlerini sürdürmekten yana ve yüzde 65’i ev yaşamının günlük sorumluluklarını, angaryasını paylaşmak gerektiğine inanıyor.

*ÇOK KANALLI YAŞAM: Kadınların yüzde 65’i birden fazla iletişim ağının içinde yer almak istiyor. Tüm dünya çevresindeki kadınlar sayısız çeşitlilikte kimliklerle, insanlarla  iletişim kurmak istiyor.

*ANNELİK DÜRTÜSÜ: Kadınların yüzde 76’sı çocuksuz, annelik duygusunu tatmadan bir yaşam düşünemediğini belirtiyor. Annelik hala kadın kimliğinin merkezinde yer alıyor.

MİLENYUM GENÇLERİ

Günümüzde gençler hayata karşı daha iştahlı. Eski nesillere kıyasla geleceğe daha güvenle bakıyorlar ve dünyayı keşfetmeye büyük istek duyuyorlar. Eğlence kültürünün küreselleşmesiyle birlikte gençlerin değerleri de değişmeye başladı. Artık evliliği 28 yaşına kadar erteliyorlar. Üniversiteler ve okullar ortak ilgi alanları yaratırken, kültürel farklılıklar daha çok iş yerinde ve aile kurarken ortaya çıkıyor. Birçok ülkede gençlerin yüzde 75’i aileleriyle beraber yaşıyor. Gençler söz konusu olduğunda, üç sabit öğe var: Zevk, açıklık, yaşama karşı pozitif bir tutum.

Gençliğin profili değişiyor

Günümüzün gençleri daha oyuncu ve ılımlı... Dünyayı keşfederken ılımlı bir enerji kullanıyorlar. Onlar için beden evrenin merkezi ve her şey bedenin etrafında dönüyor. Yeni gençlik hayata karşı cüretkar ve hırslı, fakat esas ilgi odağı kendisi. Kendine bakmaya vakit ayırıyor. Çünkü, böylece iyi hissediyor. Aynı zamanda kişisel dengeyi sağlamak onlar için önemli.

Günümüz gençlerini eski nesillerden ayıran diğer bir fark ise;15-24 yaş arası gençlik hiç bu kadar çeşitte farklı kültürlere yakın olmamıştı. Televizyon, internet ve radyo sayesinde her türlü farklı kültürü evde tanıyabiliyorlar.

Ekoloji ve yeşil hareket popülerliğini kaybediyor. Doğaya ilgi hala devam ediyor, ancak farklı bir şekilde. Kişisel huzurun, mutluluğun doğal ve biyolojik açıklaması, organik gıdanın başarısının desteklenmesi ve diğer bio-ürünlere olan ilgi şeklinde devam ediyor. Gençler için doğa; barış, daha az stres, taze hisler ve uyumlu estetik anlamına geliyor. Teknolojiye olan ilgi Avrupa’da hız kazanırken, Amerika’da yaşamın bir gerçeği halini alıyor.

“X” Kuşağı oldukça bireyciydi. 1990’lı yılların gençleri ise tam tersine “hep beraber” bir şeyler yapmayı seviyor. Batılı gençlerin yüzde 62’si, Güney Avrupalı gençlerin ise yüzde 74’ü dünya kupası, büyük festivaller gibi, kalabalık insan topluluklarının olduğu, “hep beraber” eğlenilen yerlere gitmeyi seviyorlar.

Erkeklerin yüzde 40’ı kızların ise yüzde 58’i hem erkeksi hem dişi yanları olduğu düşüncesinden hoşlandıklarını ifade ediyorlar. Kısaca gelen yeni nesil değişimi de beraberinde getiriyor...

Gençler hayatı yaşamak istiyor

Hayatı her yönü ile yaşamak ve kimliği oluşturmak için görünüşüyle oynamak, Batılı gençlerin ilgisini çeken şeylerin başında geliyor. Bu nedenle “piercing” ve dövme gibi yeni akımlara ilgi gösteriyorlar. Katı kurallar ve protokol, hala gençler tarafından hoş karşılanmazken, risk almak ve şiddet içeren eylemler, kuralları bozmak da gündemlerinin ilk maddelerinde yer almıyor.

Yapabilecekleri kadar çok şey yapmak, eğlenmek, etraflarındakileri tanımak ve para kazanmak daha öncelikli konular onlar için. Tüketim söz konusu olduğunda, arkadaş çevreleri aileden daha etkili. Yine de yeni nesil gençler eskilere göre aileleriyle daha iyi iletişim kuruyorlar. Öncekilere kıyasla daha fazla internette dolaşırken, daha az TV seyrediyorlar.

“Sokak kültürü”, gençler arasında oldukça etkileyici. Böylece sokaklar gençlerle iletişim kurmanın yeni aracı haline geliyor... Düşük maliyetli sokak konserleri, lokal organizasyonlar, gittikçe daha fazla rağbet görüyor; hem şirketler tarafından hem gençler tarafından. Müzik ve spor bu iletişim kanalının iki önemli dayanağı olarak kullanılıyor.

Ayrıca gençler kişisel gelişimin önemine inanıyor. Mobil olmak kişisel gelişimi artıran önemli bir enstrüman. Gezmek, yeni kültürleri tanımak kendilerini keşfetmenin bir yolu.

2000’LERİN BEŞ GENÇ PROFİLİ

Dupont’un araştırmasında dünyada belirgin özellikleri olan beş farklı genç grubu bulunduğunun tespiti yapılıyor. Ortaya çıkan bu beş profili şöyle sıralamak mümkün.  

İDDİALI:  Sosyal değişimin öncüsü olarak kabul ediliyorlar. Hem erkek hem dişi değerlerinin dengesiz bir karışımını savunuyorlar. Onlara zevk ve heyecan verecek her şeyi denemek istiyorlar. Hayatın her alanında tanınırlık için çabalıyorlar ve moda onlar için bunu elde etmenin eğlenceli yolu. “İddialı”lara restoranlarda, karaoke kulüplerinde, doğada, spor takımlarında, mağazalarda ve artan sayıda internette rastlayabilirsiniz.  Büyük toplulukların bulunduğu yerlere gitmeyi, onlarla bir şeyler yapmayı severler.

“İddialı”lar markaya önem verirler ve giydikleri markaların arkadaşları tarafından tanınmasını isterler. Onlara göre moda, kimlikleriyle oynamanın ve benliklerini sahneye koymanın bir yolu... “İddialı”lar son moda tasarımları değişik, doğal ve etnik aksesuarlarla süslemeyi severler. Gençlerin yüzde 28’i bu gruba dahil.

SPORTİF: “Sportif” rekabeti severler. Onlar için yaşam, kazananlar ve kaybedenlerle dolu bir meydan okumadır. Kendine güvenlidir, rasyoneldir ve iyi organize olur. Spor yapar, derneklere üyedir, takımlı sporlarla ilgilenir , okur, TV seyreder. Onun kullanacağı markalar görünür olmalıdır. Kaliteyi, performansı ve stili almak için gereken parayı ödemeye hazırdır. “Sportif” için kumaş hafif, dayanıklı olmalı ve terlemeyi önlemelidir. Gençlerin yüzde 13’ü bu grupta yer alıyor.

SEKSİ: Bu gruptakilerin kendine güveni yoktur. Sürekli ve her türlü sevgi arayışındadır. Onlar için beden kişiliğin sahnesi, bütün kaygıların, zevklerin ve ifadelerin merkezidir. Bu nedenle, makyaja ve vücut biçimlendiricilere bağımlıdır.

Giyimi birçok aksesuar ve değişik kombinasyondan oluşur. Kıyafetleri bedeni yeniden biçimlendirir, güven duygusu verir ve hayranlık uyandırır. Gençlerin yüzde 17’si “Seksi” grubunda yer alıyor.

SORUNSUZ: Bu grubun üyeleri denemekten çok, taklit ederler. Hayattan en büyük beklentileri konfordur. Kısıtlamalardan hoşlanmaz ve sorumluluklardan uzak durur. Giyinmekten nefret eder ve her yerde her zaman giyilebilecek kıyafetler almayı tercih eder. Satın alması kolay, kullanması kolay giysileri tercih eder. Marka, stil ya da uygunluk önemli değildir. Genç nüfusun yüzde 23’ü bu gruba dahil.

HASSAS:  Bu grupta yer alanlar, aileleri ile yaşamayı tercih ederler. Yemek yapmayı, temizliği, okumayı, alışverişi ve bazı durumlarda dans etmeyi severler. Az sayıda spora ilgi duyarlar. “Hassas” modayı yakından takip etmez ama farklı kavramlar ve farklı mevsimler için, farklı kombinasyonları kullanır.

Kıyafetler “benliği” yansıtmalıdır ve giysilerin bedenle doğal bir ilişkisi olmalıdır. Giysinin uyması, iyi durması son derece önemlidir. “Hassas” için giyim ,cilt bakımının bir parçasıdır. Kumaşlar anti-alerjik olmalı ve tende iyi hisler uyandırmalıdır. Gençlerin yüzde 20’si bu grubun üyesi.


 

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz