Her bir Koton mağazasına yılda 15 bin yeni model giriyor. Bu rakamla
Koton, H&M ve Zara’yla yarışıyor. Odaklandığı genç ve kentli hedef
kitle özelinde ise çeşitlilik rekoru, Koton’un elinde…
Bundan birkaç yıl öncesine kadar mütevazı bir aile şirketi olan Koton,
bugün dünyanın moda liderliğini hedefliyor. Koton Yönetim Kurulu Başkanı
Yılmaz Yılmaz, “Tüketiciler ‘Bugün Koton’da yeni ne var’ motivasyonuyla
markaya bakıyor. Müşterilerimizin yüzde 55’i, her hafta mağazalarımızı
ziyaret ediyor. Bu bir dünya rekoru. Bu çeşitliliğin ve devamlı
değişimin sağladığı bir sonuç” diye konuşuyor.
Koton’un yeni ürün konusundaki hızı, büyüme ve verimlilik rakamlarına da
yansıyor. 2009’un ilk çeyreğinde hazır giyim perakendeciliği metrekare
başına ciroda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,5 oranında küçüldü.
Koton ise ilk çeyreği sektöründen 9 puan önde bitirdi. Verimliliği
ifade eden metrekare başına cirosunu yüzde 4,5 oranında artırdı. 2007’de
290 milyon TL olan cirosunu ise 2008 sonunda 450 milyon TL’ye taşıdı.
2009’u ise 600 milyon TL ciroyla kapamayı hedefliyor.
Yılmaz, bu hıza müşteriyi sürekli dinleyip, onların beklentilerini en
iyi şekilde yerine getirerek ulaştıklarını söylüyor. Kişiselleştirilmiş
ürün ve servisler şirketin büyümesinde motor görevi görüyor. “Bu hızla 3
yılda 1 milyar TL ciroyu yakalarız” diye konuşan Yılmaz, şu an tüm
dünyada 215 olan mağaza sayısını ise 2011’de 300’e çıkaracaklarını
söylüyor. Ayrıca 2009 ve 2010’un satın alma yılı olacağını ekliyor ve
“Bundan sonraki dönemde Koton, franchisee’lerini alma aşamasına gelecek.
Koton’un yurtdışındaki operasyonlarını satın alma planlarımız var”
diyor.
Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, Capital’e perakendede
ulaştıkları hızı, şirketin yeni dönemdeki büyüme ve satın alma
planlarını anlattı: Capital: Kriz yılı 2008’de hazırgiyim perakendeciliğinde işler pek iyi gitmedi. Koton 2008’i nasıl geçirdi? 2009 nasıl gidiyor? - Bütün franchisee’lerimizle birlikte 450 milyon TL ciroya
ulaştık. 2007 ciromuz 290 milyon TL idi. AC Nielsen’in Perakende Endeksi
mart ayı rakamlarına göre hazır giyim perakendeciliğinde metrekare
başına ciro, bizden yüzde 9 oranında gerideydi. Biz ise geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 4,5 oranında metrekare başına ciromuzu artırmıştık.
Yani piyasaya göre yaklaşık yüzde 15 artış yakaladık.
Nisan ayında da sektör yüzde 1,5 büyürken, biz yüzde 9 büyüdük.
Metrekare başına ciro sektörde verimliliği ifade eder. Yani rakamlara
göre sektörden yüzde 10 daha verimliyiz.
2009, çok enteresan geçiyor. Yılın başında hiç planlamamış olmamıza
rağmen 5 tane yeni ülkeye giriyoruz. Bu 5 yeni ülkeden bir tanesinin
mağazası tutuldu, eylül ayında açılacak. Hollanda’da, Rotterdam’ın araç
trafiğine kapalı en önemli caddesinde, dünya markalarının olduğu
caddenin en güzel mağazasını açacağız. Koton’un da en iddialı mağazası
olacak. Ayrıca bu yıl Mısır, Libya, Bulgaristan ve Slovakya’ya da
giriyoruz. Capital: Siz genellikle franchising yoluyla büyüyorsunuz. Yeni mağazaları da franchisee’leriniz mi açacak? - Dünyada kriz var ama 5 yeni ülkede, çok ciddi yatırımcılar
Koton mağazaları açmak için bize başvurdu. Daha doğrusu 10-15 ülkeden
talep geldi ama biz aralarından doğru yatırımcı olduğuna inandığımız
5’iyle anlaştık.
Krizin konuşulduğu bir yılda Koton’a olan bu talep de çok ilginç.
Yurtdışında 22 ülkede, 53 mağazamız var. Türkiye’de 7’si kendimize ait
105 mağazaya ulaştık. Yunanistan, Dubai ve Belgrad’daki mağazalar sıra
dışı bir performans sergiliyor. Yeni ülkelerinde katılımıyla büyüme
yurtdışında hızlanacak. İlk defa bu yıl yurtdışında Türkiye’dekinden
fazla mağaza açmış olacağız. Yurtdışında bu yıl 13 mağaza açmayı
planlamıştık ama sayı 18-20’ye çıkacak. Ciromuzun yüzde 15-20’si
yurtdışından geliyor.~ Capital: Neyi farklı yapıyorsunuz da hem yerli hem yabancı yatırımcıların Koton’a ilgisi artıyor? Nasıl bu kadar hızlı büyüyorsunuz? - Dünyada genel bir değişim var. Hiçbir şey eskisi kadar
kitlesel ve standart değil. Herkes özelleştirilmiş servis istiyor.
Özellikle bizim sektörümüzde rekabet koşulları çok sert. Tüketicilerin
talepleri sonsuz. Artık daha az para ödeyerek daha kişisel servis ve
stil almak istiyorlar.
Mevcut perakende anlayışı, piyasadaki bu tüketici talebine yeterli
cevabı veremiyor. Mevcut perakende anlayışının temelinde şu var: Ben
herkese standart bir ürün yaparım, herkes de gelir, bunu alır. Biz böyle
yapmak yerine, müşterilerimizi anlamaya ve analiz etmeye çalışıyoruz.
Müşterilerimizin bir moda markasından öncelikle ne talep ettiğini
öğrenmeye çalışarak yaptığımız işi derinleştiriyoruz.
Onların yaşam temposuna uygun çok geniş bir çeşitlilik sunuyoruz. Koton
mağazalarına yılda 15 bin yeni model giriyor. Bu hemen hemen dünya
rekoru. H&M gibi 15 binden daha fazla model yapan bazı markalar var
ama genç, kentli hedef kitleye odaklı en büyük çeşitlilik Koton’da var.
Dolayısıyla tüketiciler “Bugün Koton’da yeni ne var” motivasyonuyla
markaya bakıyor. Capital: Koton 21 yıllık bir marka. Ne zamandır bu bakış açısı ve stratejiyle hareket ediyorsunuz? - Müşterilerimizin bir moda markasından bol çeşit talep etmesi,
2000 yılında yaptığımız müşteri beklentileri anketinden çıkmıştı. Biz bu
sonucu kendi stratejimizin temeline oturttuk. Çeşitlilikte açık ara
liderliği hedefledik. Yıldan yıla tasarım kadromuza yatırım yaparak ürün
çeşitliliğimizi sürekli artırıyoruz.
2007 sonunda da Deloitte’la beraber yaptırdığımız bir müşteri deneyimi
araştırmasıyla Koton mağazalarında 3 bin 500 müşterimizi gözlemledik. 7
bin müşteriye de anket yaptık. Müşteri mağazaya girdiğinde önce sağa mı,
sola mı döner? Servis aldığında alışveriş miktarı artar mı gibi
sorulara yanıt aradık.
Anketten şöyle enteresan bir sonuç çıktı: Müşterilerimizin yüzde 55’i,
‘Koton mağazasına her hafta gidiyorum’ diyor. Bu aslında bir dünya
rekoru. Bu çeşitliliğin ve devamlı değişimin sağladığı bir sonuç.
Ayrıca müşterimizin tarzına uygun bir marka olmaya çalışıyoruz. Geçen
yılın sonunda başladığımız Banafit projesi de çok özel bir proje oldu. Capital: Banafit de bu araştırmalarınızın sonuçlarından mı ortaya çıktı? Projeden nasıl sonuçlar alıyorsunuz? - Temelde stratejilerimizi müşteri ihtiyaçlarına odaklanarak
oluşturmaya çalışıyoruz. Gömlekten yola çıktık. Nasıl daha özel bir
servis sunabiliriz, gömlekte karşılanmamış ihtiyaç nedir diye düşündük.
Bu ihtiyaçları tespit etmek için 1.100 müşteriyle anket yaptık.
İşte orada gömlekle ilgili kadınların yaşadığı sorunları anladık.
Hiçbirimiz standart değiliz. Ama üreticiler insanları standart kabul
ederek mal ve ürün satma anlayışına sahip. Bu anlayışı Banafit’le
değiştirdik. Dünyada ilk kez bu karşılanmamış müşteri ihtiyacını tespit
ettik ve her bedenin farklı versiyonlarını ürettik.
Kişiye özel bir hizmet vermeye başladık. Banafit projesindeki
gömleklerin olmadığı bir kadın tipi yok. Büyük beden grubu için de
Winmax markamızda çok geniş bir ve uygun fiyatlı bir ürün gamı
sunuyoruz. İhtiyacını karşılayamadığımız müşteri kalmayacak. Capital: Dünya genelinde bir fiyat rekabeti var. Siz bu fiyat rekabetinin içinde kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? - Müşteri haklı olarak her zaman daha ucuzunu ve daha iyisini
istiyor. Ama daha ucuzun sonu yok. Burada makul fiyatlı olmakla, sadece
ucuz olmak arasında çok ciddi bir fark var. Farkı fiyatla yaratma
politikası çok doğru değil.~
Müşterinin talep ettiği makul fiyatı bulduktan sonra farkı daha çok
modayla, özel servisle, müşterinin başka yerde bulamayacağı şeylerle
yaratmak gerekiyor.
Biz de ona odaklanmış durumdayız. Ucuz fiyat dünyada olabilir, biz bu
trendin bir parçasıyız ama ille de “en ucuz biz olacağız” gibi bir
derdimiz yok. Öyle bir savaşın içine girdiğinizde başka bir yere
gidersiniz, markanın geleceği için çok doğru değil.
Koton tüketicilerinin yüzde 75’i, A ve B sosyo-ekonomik statüye mensup.
Türkiye’nin yüzde 90’ı C grubunda yer alıyor. Dolayısıyla biz bu
pazardan daha fazla pay almak zorundayız. Dünyada da ucuz fiyat trendi
var. Koton’u bu trendin içine sokup onu böyle bir mücadele içine
sokmayalım ama pazardan daha fazla pay alalım diye Winmax’ı yarattık.
Onu büyütüyoruz. 2007’nin ikinci yarısında ilk mağazamızı açtık. Şu anda
13 Winmax mağazamız var. Capital: Cironuzun ne kadarı Winmax’ten geliyor? Winmax büyümesini nasıl sürdürecek? - 2009’un ilk 6 ayı itibarıyla ciromuzun yüzde 13’ünü Winmax
satışlarından elde ettik. Büyük metrekareli mağaza konsepti var. Uygun
lokasyonlarda hızla mağaza sayısını artırmayı planlıyoruz. 3 yılın
sonunda mağaza sayısı 30’a ulaşacak ve satışların yüzde 25’i Winmax’ten
gelecek. Capital: Prof. Dr. Arman Kırım sizin danışmanınız ve yönetim
kurulunuzda yer alıyor. Kendisiyle yaptığımız görüşmede Koton’un
muhafazakarlaşma trendini de dikkate aldığını ve muhafazakar müşterilere
de ulaşma gayretinde olduğunu söyledi. Bu anlamda neler yapıyorsunuz? - Türkiye’nin ne yönde değiştiği çok önemli.… Kendi
tercihlerimizi, müşterinin tercihlerinin önüne koyamayız. Bu trendden
dolayı tuniğin daha çok satılacağını öngördük. 2008’in ikinci yarısında
özel bir tunik koleksiyonu hazırladık. O grupta satışlarımız inanılmaz
derecede arttı.
Muhafazakarlıktan aslında genellikle İslami giyim tarzını anlamıyoruz.
Amerika’dan gelen bir uzmanla çalıştık. İnsanların yaşam tarzları
arasında gösterişi seven, modern ve geleneksel var. Geleneksel tarza
sahip kadınlar öncelikle kocasını ve çocuklarını düşünüyor. Hayatını
toplumun kabul ettiği değerler çerçevesinde yürütüyor. İlla ki örtülü de
olmayabiliyorlar. Batılı bir kadın da geleneksel olabiliyor ama
değerlerini ailesinden alıyor.
Bu geleneksel müşterinin temel problemi modayı yeterince bilmemesi.
Kendine yakışanı da bilmiyor. Çünkü hayatta önceliği o değil. Bu
müşterilerin satın alma motivasyonunu artırmak için onlara moda ile
beraber onlara yakışacağını bildiğimiz renkleri öneriyoruz.
Muhafazakarlar genellikle tek parça ürün alıyor. Oradan hareketle
colourfit projesini yarattık. Onları daha çok ürün almaya teşvik ettik. Capital: Uzun zamandır Çin’le ilgilendiğinizi biliyoruz. 2009’da Çin’de 30 mağazayla var olma hedefiniz vardı. Son gelişmeler neler? - Oradaki bir perakendeciyle anlaşma yaptık. Sonra krizin ayak
sesleri üzerine kendileri bu işi dondurmak istedi. O projeyi tekrar
canlandırmayı düşünüyoruz ama kısa vadede Türkiye’nin etrafındaki
Avrupa, Rusya, Ortadoğu pazarı büyümek için daha doğru görünüyor.
Çin, dünyanın en büyük pazarı. 2010 yılında Çin’in lüks pazarının
Amerika’nın üstüne çıkacağı öngörüleri var. Dolayısıyla o pazarda
mutlaka olmak gerekiyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?