Şirketler İşlerine Değil, Operasyona Odaklanıyor

Gürol Çolak ve Yalçın Nak / IBM Türk İş Danışmanlığı Bölümü Yöneticileri   IBM, teknolojide bir dünya devi… Bu şirketi farklı kılan, hizmet işinin önemini yıllar önce keşfetmiş olması… So...

1.04.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Gürol Çolak ve Yalçın Nak / IBM Türk İş Danışmanlığı Bölümü Yöneticileri  
 
IBM, teknolojide bir dünya devi… Bu şirketi farklı kılan, hizmet işinin önemini yıllar önce keşfetmiş olması… Son olarak PricewaterhouseCoopers’ın danışmanlık işini satın alarak, bu alandaki konumunu güçlendirdi. IBM Türk’ün iş danışmanlığı bölümü yöneticileri Gürol Çolak ve Yalçın Nak, hedeflerinin şirketlerde iş verimliliğini artırmak olduğunu söylüyorlar. Gürol Çolak, “Şirketlerde hedeflenen stratejilere ulaşmak için günlük iş hacminin yüzde 65’i operasyona, yüzde 35’i kendi işlerine harcanıyor. Bizim amacımız, kendi işlerine odaklanmaların sağlamak” diyerek, hedeflerine dikkat çekiyor.  
 
Aslında iş dünyası önemli bir değişimden geçiyor. Sektörlerde, şirketlerde dengeler yeniden kuruluyor. Bu dönemi en hareketli geçiren sektör ise bilişim… Önce büyüme, ardından konsolidasyon yaşayan sektör, şimdi yeniden yapılanma sürecinden geçiyor. Bu, gelirlerde önemli ölçüde düşüşlere neden olurken, bazı şirketleri ise yeni iş kollarına ağırlık vermeye itiyor. Sektörün önde gelenleri, daha yüksek katma değerli işlere yöneliyor, hizmeti öne çıkarmaya başlıyorlar.  
 
Bu dönemde sistem entegrasyonu ve teknoloji danışmanlığının yıldızı parlıyor. Şirketler, artık sadece ürün ya da sistem satmakla yetinmeyip, müşterisinin tüm ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlıyor. “Hizmet sektörünün geleceğini” çok önceden görüp ona göre konumlanan IBM de bu alana önem veren şirketlerden… Yıllardır danışmanlık bölümüyle dünyada önemli işlere imza atan IBM, 2002 yılının ekim ayında PricewaterhouseCoopers’ın danışmanlık bölümünü satın alıp, bu alandaki konumunu güçlendirdi.  
 
IBM Türkiye’nin iş danışmanlığı bölüm müdürü Gürol Çolak ve Yalçın Nak, bu satın almanın şirketlerine büyük bir katkı sağladığına dikkat çekiyorlar. Çolak ve Nak, iş danışmanlığı bölümünü ve hedeflerini Digital’e anlattılar:  
 
IBM neden bu işe girdi?  
 
Çolak: IBM bu işte zaten vardı. İlk defa 90’lı yıllarda teknoloji veya iş alanlarıyla ilgili hizmetlerin gelişeceğini öngörerek yatırımlar yaptı. Daha sonra IBM Global Services’ı kurdu. Bundan dört yıl önce de bu birim içinde bir danışmanlık grubu oluşturmuştu.  
 
Teknoloji değil, iş ağırlıklı projelerde çalışmayı öngörüyordu. Hatta bunun örneği var. Örneğin, Doğuş Grubu bankalarının, özellikle Garanti Bankası’nın tüm proseslerinin yenilenmesi projesini bu danışmanlık grubu yapmıştı. Ancak, sonuçta IBM’in teknolojik ağırlıklı yapısı devam ediyordu.  
 
Bir firmayı hizmet kültürüne taşımak çok kolay değil. Önce şirket içinde bu kültürün yaygınlaşması gerekiyor. Daha sonra müşterilerin sizi algılaması da değişiyor. Bugün hala IBM dediğiniz zaman teknoloji ağırlıklı olarak algılanıyor.  
 
Teknolojiden uzaklaşacak mısınız?  
 
Çolak: Hayır. Zaten İş Danışmanlığı Hizmetleri (Business Consulting Services-BCS) dediğimiz birimin içinde, teknolojik danışmanlık da, sistem bütünleştirme de var. BCS’in amacını, teknolojinin bize sağladığı olanakları en verimli şekilde kullanarak müşterilerimizin iş birimlerinin amaçlarına katkıda bulunmak olarak özetleyebiliriz.  
 
Teknolojiyi yine kullanacağız. Ama bu bir araç. Müşterilerimize katma değeri teknolojide değil,  teknolojiyi kullanarak tüm iş alanlarında vereceğimizi düşünüyoruz. Bu bilgi birikimine sahibiz.  
 
IBM, teknoloji altyapısını bu alanda da bir avantaj olarak mı görüyor?  
 
Çolak: En büyük avantajımız “A’dan Z’ye”yi kendi kaynaklarıyla sağlayabilen endüstrideki tek firma olmamız. IBM’e rakiplerin hepsi birim, konu ya da ürün bazında birbirlerine rakipler.  Donanım, yazılım, operasyona yönelik hizmetler, iş danışmanlığı, outsourcing, iş sürekliliği hizmeti ve POS cihazları gibi çok geniş bir yelpazede hizmet veriyoruz. Uluslararası stratejik iş ortaklarımıza baktığınızda da akla gelebilecek her alanda faaliyet gösterdiğimiz görülür.  
 
Bunların hepsi bizim için avantaj. Ancak, BCS’in ana görevi mükemmel bir donanım, yazılım ya da uygulamanı doğru kullandırarak iş birimlerine katma değer sağlamak.  
 
Nak: Danışmanlığı bir üçgenle açıklamak mümkün. Üçgeni üç parçaya bölersek en üstte strateji danışmanlığı yer alır. Kurum olarak nereye, nasıl yatırım yapılması gerektiğini içeren bölüm bu. Ortadaki parçada ise performans iyileştirme veya operasyonel ve organizasyonel iyileştirme yer alır. Yatırım kararından sonra optimum çalıştırmayı, gelir-gider hesaplarını içerir bu bölüm. En altta ise teknoloji bulunur.  
 
Yani belirlenen stratejiyi iyileştirilmiş bir organizasyonel ve operasyonel yapıda tam arzu edildiği şekilde çalıştırmak. Bugün teknolojiden bağımsız çalışmak mümkün değil. 20-30 sene önce bu kadar etkin değildi. Artık etkinliği giderek artıyor. IBM’in en büyük avantaj�� bu üçgenin tamamında yer alması. Biz bu üçgenin tamamında hizmet verebilecek tek kurumuz dünyada.  Üstelik sadece kendi ürünlerimizle değil, başka ürünlerle de...  
 
PWC’ın danışmanlık bölümünün alınması ise hem müşterinin IBM’i algılamasını hem de IBM içindeki kültürü değiştirme amacını taşıyordu. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş oldu. İş danışmanlık şirketlerinin çoğu üçgenin üstüne odaklanır. Son 5-10 yıldır üçgenin altına inmeyi hedefleseler de bunda başarılı olmuş bir şirket yok. Teknoloji şirketleri de üçgenin üst kısmına yatırım yapmayı düşünmemişler.  
 
IBM’in bu stratejisi, başka bilişim firmaları tarafından takip edilir mi? Ya da siz bu yönde bir gelişme gözlemlemeye başladınız mı?  
 
Çolak: Bu gelişme diğer bilişim firmalarında da sürer. Sürmek zorunda. Zaten rakiplerimiz teknolojik danışmanlık birimleri oluşturmuş durumda.  
 
Yeni organizasyon nasıl yapılandırıldı?  
 
Çolak: BCS için 54 kişilik bir ekip oluşturuldu. Ama IBM gibi uluslararası bir şirket için coğrafyanın çok da fazla önemi yok. Sektörel ve çözüm bazlı bir organizasyon söz konusu. Bugün BCS Türkiye kaynakları benim için neyse, güney bölgesindeki BCS kaynakları da aynı.  
 
IBM’in iş danışmanlığıyla beraber önem verdiği ikinci bir konu “business transformation outsourcing”. Bu da müşterilerimizin iş süreçlerinin sorumluluğunun üstlenilmesi. İnsan kaynakları, ERP ve satın alma sistemi gibi. Biz müşterilerimizin gerçekten en iyi bildikleri ve kendi işlerini yapmalarını istiyoruz.  
 
İşe başlarken yaptığınız tespitler var mı? Ne gibi sorunlar gördünüz?  
 
Çolak: Yaptığımız bir çalışmayla gördük ki, şirketlerde hedeflenen stratejilere ulaşmak için günlük iş gücünün yüzde 65’i operasyona harcanıyor. Yüzde 35’i ancak kendi işlerine ayrılıyor. Bizim amacımız da, kendi işlerine odaklanmalarını sağlayabilecek altyapı ve bilgi birikimini müşterilere vermek. Bir üst seviyede de o işleri onlar adına bizim yapmamız.  
 
Özellikle yoğunlaşacağınız alan ya da sektör var mı?  
 
Nak: Her şeyi müşterinin ihtiyacı belirliyor. Ancak, bizim bir öngörüyle hareket edip odaklanmamız gerekiyor. Bu odaklamayı sektörel anlamda düşünmüyoruz. Türkiye’deki müşterilerin hepsinin ihtiyaçları var.  
 
Türkiye’de hangi tip ihtiyaçlar var? Hangi sektörlerde daha güçlü hissediliyor?  
 
Nak: Sektörel ve fonksiyonel anlamda şunları görüyoruz. Kar etmeyen firmanın ayakta kalamayacağı gerçeği krizle iyice ortaya çıktı. Operasyonel kar şart. Bütün müşterilerimizin buna odaklanması gerektiğini düşünüyoruz.  
 
Şu anda Türkiye’deki işadamının gündemindeki en önemli maddenin karlılık ve performans yönetimi olduğuna inanıyoruz. Bu konuya odaklanmak istiyoruz. Müşterimizin performansını nasıl yönetebileceği konusunda hem teknik hem beşeri konularda yardımcı olabileceğimize inanıyoruz.  Operasyonel maliyetlerin düşürülmesi de bizce öncelikli bir konu. Bu, ikinci odak noktamızı oluşturuyor.  
 
Tedarik zinciri operasyonunun maliyetlerinin optimize edilmesi çok önemli. Operasyonel süreçler ve operasyonel maliyetlerin optimize edilerek toplam tedarik maliyetinin azaltılmasını, biz karlılığın sağlanması için olmazsa olmaz görüyoruz.  
 
Üçüncü odak noktamız da bizi IBM’e bağlayan konu. Bunlar teknoloji olmadan olmuyor. İki konuyu içeren önlemler muhakkak kalıcı birtakım yatırımlarla mümkün. Amacımız, bunları müşteriye optimum bir şekilde sağlamak veya bunları müşteri adına üstlenmek.  
 
Şimdiye kadar yürüttüğünüz çalışmalardan ne gibi sonuçlar aldınız?  
 
Nak: Bitmiş çalışmamız elbette yok. Çünkü, danışmanlık uzun soluklu bir iş. Aslında çalışmalarımızın başarısı, danışmanlık verdiğimiz şirketin organizasyonunda değişim dalgası başlatması, insanları motive etmesi olarak gösterilebilir.  
 
Şu anda Türkiye’nin en büyük bankalarından biriyle bir proje yapıyoruz. Performans yönetimine odaklanmış bir proje. Orada yaptığımız çalışmalar gösterdi ki, firma bu konuda çok yetersiz. Bu yetersizliğin farkına varmak ve bu yetersizliği farkına varmışlığını bankanın tüm üst düzey yönetimine objektif bir şekilde kabul ettirebilmek bile büyük bir kazanç.  
 
Tekstil alanında faaliyet gösteren başka bir firmamız ise çok hızlı büyüdüğünden dolayı personel ve süreç verimliliği konusunda sorunla karşılaşmış. Bu sorunla bize geldiler. Hızlı büyürken gereksiz birçok yatırım yaptıklarını gördük. Kapasitelerini yanlış kullanmışlar.  
 
Yeni iş alanının IBM’e ne avantajı olacak?  
 
Çolak: IBM bu şekilde müşterisinin iş partneri olmak istiyor. Müşteri ilişkisinin sürekliliğini sağlamak istiyor. En büyük hedef bu. Müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamanın yanında müşterilerle beraber büyümek ve büyümenin bilançosuna yansıması. İleriye dönük bir yatırım bu. Hedeflenen gelir artışı konusunda ise rakamsal bir açıklama yapılmadı.  
 
Vereceğiniz danışmanlık hizmetlerinde teknolojinin payı ne olacak? Bu alanda tespit ettiğiniz en büyük ihtiyaçlar neler?  
 
Çolak: İşlerin yüzde 50’si teknolojik zaten. Çünkü, sistem bütünleştirme de iş danışmanlığı biriminin altında. ERP sisteminin uyarlanması... Müşterinin uygulama geliştirme platformunu değiştirmesi... Bunlar da teknolojik projeler. Büyük müşteriler için daha rekabetçi uygulamaları oturtabilmek üzere platform gelişimi gördüğümüz en büyük ihtiyaç. Şu anda yaygın bir şekilde mevcut kapalı platformları daha açık bir hale getirmek gerekiyor.  
Yeni ihtiyaçlar için yeni uygulamaları sistemlere yansıtabilmek çok önemli. Teknolojik olarak baktığımız zaman, en yoğun talep buradan geliyor.  
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz