ABD sonrası dünyanın ayak izleri

Ian Bremmer (Mayıs ayı yazısı)

10.06.2020 12:25:000
Paylaş Tweet Paylaş
ABD sonrası dünyanın ayak izleri

11 Eylül dünyayı sarstı. 2008-2009 küresel ekonomik krizi de öyle. Fakat bunların hiçbiri korona virüsle kıyaslanamaz.

11 Eylül ve büyük ekonomik kriz gerçekleştiğinde dünya düzeni sıkı bir şekilde oturmuş durumdaydı. ABD her iki seferde de hızlıca harekete geçti ve küresel yanıtı dünyanın geri kalanının da desteğiyle koordine etti. Bu defa ABD sadece kendi evindeki acil durumla bile başa çıkmakta zorlanıyor. Uluslararası liderlikse Washington’un ilgilendiği son şey.

Fakat gerçek şu ki Washington, korona virüsün çok öncesinde küresel liderlikten uzaklaşmaya başlamıştı. Bu pandemi sadece uzaklaşmasını hızlandırdı. Aslına bakılırsa, korona virüs jeopolitik olarak lidersiz, GSıfır dünyamızın ilk gerçek krizi ve zaten harekete geçmiş olan pek çok jeopolitik trendi hızlandırıyor.  Bunlardan özellikle üçü, bu pandeminin diğer tarafında ciddi şekilde ortaya çıkmaya başlayacak olan gelecekteki ABD sonrası dünya düzenini şekillendirmede büyük rol oynayacak.

Küreselleşmenin geriliyor

Küreselleşme geçtiğimiz yüzyılın büyük bir kısmında dünyayı birbirine daha da yakınlaştırırken, küreselleşmenin arkasındaki politik ivme son yıllarda duraklamıştı. Bu gerçek, maliyet etkinliğini artırmak için dünyaya yayılmış ve tedarik zincirlerini kullanan çok uluslu şirketlerin operasyonlarını ciddi şekilde karmaşıklaştırmaya başlamıştı bile. Çok da uzun olmayan bir süre önce, özel firmalar deniz aşırı yatırımları agresif şekilde kovalayarak ekonomik getirileri maksimize ettikleri için piyasalar ve hükümetler tarafından aktif şekilde alkışlanıyordu. Artık o günler geçti.

Korona virüs milyonları işsiz bırakıyor. Bunun yanında tedarik zincirlerinin ekonomik bozulmasıyla uğraşan çok uluslu firmalar, “yeniden kamulaştırılma” ve tedarik zincirlerini daha az kâr fakat daha çok ulusal çıkar için yeniden düzenleme yönünde artan bir ülke içi politik baskıyla karşılaşıyordu. Şirketler zaman içinde giderek tırmanan bir politik müdahaleyle de uğraşmaya başlayacak.

“Önce benim ülkem”

Son dönemde ulusalcılık ve “önce benim ülkem” politikasında da bir artış oldu. Ulusalcılıktaki bu yükseliş, gelişmiş ve gelişmekte olan dünyanın büyük bir kısmı için göreceli bir ekonomik denge ve refah zamanında geldi. Elbette, bu ekonomik refah GSYH rakamlarında belli oluyordu. Bunların altındaysa, genişleyen gelir dengesizliği pek çok gelişmiş ekonominin orta sınıfının altını oymakla meşguldü. Şimdiyse korona virüs hem GSYH rakamlarını hem de zaten geçinmekte zorlanan pek çok insanın hayatını altüst edecek. En büyük darbeyi de en az parası olanlar alacak. Pek çok vatandaş 21’inci yüzyılın sosyal güvenlik ağlarının başarısızlıklarını şiddetli biçimde deneyimlemek üzere. İnsanlar geri çekilmeye ve dış dünyayla birincil bağları olarak sosyal medya içinde daha çok izole olmaya zorlandıkça, kutuplaşan haber akışlarının yankı odalarında daha da derinlere düşecekler. Ufukta daha fazla ulusalcılık var, daha az değil.

Çin politik güç

Son olarak, diğer tüm trendlerin üzerine çökense Çin’in gerçek bir politik süper güç olma yolundaki yükselişi. Çin’in bir ekonomi ve teknoloji gücü olması beklenen bir şeydi; veriler yıllardır bu yönü gösteriyordu. Daha şaşırtıcı olanıysa, Pekin’in korona virüs sosyal ve insani yardımını “ince gücü”nü ve fırsatını artırmak için kullanmasının, Çin’i pek çoklarının gözünde ABD’nin meşru jeopolitik rakibi konumuna getirmesiydi.  Çin’in salgın ilk başladığında olayların üstünü örtmek ve virüsün en başta küresel olarak yayılmasına izin vermekte oynadığı role rağmen, korona virüse verdiği yanıt kendisini küresel liderlik için ABD’den daha güvenilir bir alternatif yapıyor. Özellikle de her yerden yardım alma konusunda çaresiz olan ülkeler için.

Jeopolitik gerilimler pandemi başlamadan önce de endişe verici seviyelerdeydi fakat korona virüs, dünyayı düşmanların bu en ortak olanına karşı birleştirmekten ziyade mevcut jeopolitik sistemimizin kırık olduğunu gösterdi. Ne kadar kırık olduğu önümüzdeki haftalarda ve aylarda belli olacak... Ve gelecek olan yeni dünya düzenine zemin hazırlayacak.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz