Ukrayna, Rusya, bütün Avrupa ve Washington’da gerilimin hissedilir boyutta artmasıyla birlikte dünyanın, global liderliği bütün maliyetleri ve riskleriyle kabullenmiş bir Almanya’ya çok ihtiyacı olduğu net.
Temkinliliğiyle meşhur Şansölye Merkel, Rusya’nın fevri devlet başkanına ve Ukrayna’nın yeni kırılgan hükümetine hiç kimsenin çıkarına olmayacak bir şekilde şiddeti tırmandırmaktan uzak durmalarını sağlamak konusunda da diğer bütün uluslararası liderlerden çok daha iyi konumlanmış durumda.
Merkel, aynı zamanda Rusya ile Avrupalı hükümetler ve Washington arasında köprüler kurulmasına da yardımcı olabilir. Ancak Almanya’nın uluslararası politikada daha yüksek profilli bir rolü kabullenmesi ihtiyacının boyutu, sadece Ukrayna’daki krizin çok ötesinde.
Daha şimdiden Alman hükümetinin bu konuda adım atmaya hazır olduğunun işaretleri geliyor. Münih Güvenlik Konferansı’nda, Alman Başbakanı Joachim Gauck, ülkesinin Nazilerin “dünyaya gözyaşı ve savaş getirdiği” günlerden nasıl bu kadar uzak bir noktaya geldiğinin detaylarını paylaştı.
Gauck, bu toplantıda Almanya’nın “kendisini uluslararası düzenin ve güvenliğin faydalanıcısı bir ülke olma konumundan onun garantörü olma konumuna dönüştürdüğünü” ve bu ülkenin elinde sunabileceği daha çok şeyi olduğunu ileri sürdü. Bu konuda çok da haklı.
Almanya Başbakanı, politika yapmıyor ve Merkel de Alman ordusunun ihtilaflı bölgelerde konuşlandırılmasına dair yeni bir isteklilik doğup doğmadığı konusunda ketum davranıyor. Ancak Gauck’un yorumları, savunma ve dışişleri bakanlarından gelen sinyalleri yansıtıyor ve bu sorunlar, Merkel hükümeti içinde ciddi tartışmalara neden oluyor.
Bununla birlikte askeri kapasite bu hikayenin sadece bir yüzü. Çünkü Almanya’nın asker veya silah bulundurulması gerekmeyen yerlerde de sunabileceği çok şey var. Örneğin gelişmekte olan dünyadaki altyapılara daha fazla yatırım yapmak; gıda, iletişim ve çevreyi daha güvenilir kılacak yeni teknolojilerin geliştirilmesiyle ilgili projelerin koordinasyonuna daha güçlü bir şekilde liderlik etmek ve Sudan, Somali ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi yerlerdeki anlaşmazlıkların çözülmesine yönelik diplomatik çabalara daha fazla doğrudan destek sunmak gibi...
ABD YORGUN
Almanya’nın sunacağı daha fazla şeyin olabileceğine dair bu ipucu aslında uluslararası politikada kritik bir anda geliyor. Çünkü ABD’nin Ukrayna’daki olaylara sessiz tepkisi, bir kez daha savaş yorgunu Amerikan halkının ve onun seçilmiş yöneticilerinin giderek yeni uluslararası sorumluluklardan ve bu ağır yükten daha fazla pay almayı tercih etmediklerini gösteriyor.
Ancak bu boşluğu doldurmak için öne çıkan herhangi bir başka büyük güç de yok. Avrupalı hükümetler, Euro Bölgesi’nin, yasalarının yeniden tasarlanmasını sağlamak gibi son derece hassas bir işle meşgul. Diğer Avrupalı hükümetlerin çoğunun yeni yükler üstlenme imkanları yok.
Hindistan, Türkiye, Brezilya ve diğer gelişmekte olan ülkeler ise şu anda yavaş büyüme ve yaklaşan seçim sorunlarıyla boğuşuyor. Rusya’nın kendi ekonomisini enerji ihracatına olan aşırı bağımlılığını azaltacak şekilde çeşitlendirmedeki başarısızlığı da bu ülkenin uzun vadeli gücüne sekte vuruyor.
ROLU NE OLMALI?
Peki Almanya nasıl yardımcı olabilir? Uluslararası hedeflerin tutturulmasında yeni sorumluluklar üstlenmeyi kabullenerek. Muammer Kaddafi, 2011 yılında kendisine isyan edenlerin çoğunu katletme planlarını dünyaya açıkladığında, Britanya ile Fransa hemen öne çıkmıştı.
Riskten uzak duran Almanya ise geri adım atmıştı. Elbette ki Merkel’in önünde hem Almanya hem de Avrupa’da yönetmesi gereken riskler var. Bugüne kadar bu sorunların üstesinden dikkate değer bir etkileyicilikle gelmesini bildi ve Euro Bölgesi’nin çökmesi riskini en azından kendi payına düşeni yaparak engelledi. Ayrıca Almanya İran’ın nükleer programı hakkındaki uluslararası müzakerelerde de çok değerli bir rol oynadı.
Almanya’nın etkinliğini artırması için mümk��n olan her yerde, Japonya ile birlikte çalışması ve bu ikilinin kaynaklarını herkesin iyiliği doğrultusunda birleştirmesi gerekiyor. Bu değişiklikler yüzünden hem Alman hem de Japon hükümetleri, büyük bir dirençle karşılanacak. Süregelen isteksizliğe rağmen Almanya ve Japonya’nın daha ağır sorumlulukları üstlenmeyi kabul etmelerinin tam zamanı.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?