Farka dikkat!

Türkiye’nin önde gelen holdinglerinin genç kuşak temsilcileriyle ebeveynleri arasında işe yaklaşımdan liderlik tarzına kadar önemli farklılıklar baş gösteriyor...

31.10.2017 12:16:000
Paylaş Tweet Paylaş
Farka dikkat!

Ayçe Tarcan Aksakal

[email protected]

Ömer Taviloğlu, Mudo’nun yönetim kurulu başkanı, 53 yıllık aile şirketinin ikinci kuşağı. Çocukluktan itibaren işin içinde, 2005’ten bu yana da aktif olarak Mudo’da babası Mustafa Taviloğlu’yla birlikte çalışıyor. Şüphesiz iki farklı kuşağı temsil eden bu iki iş insanı arasında iş yapış ve yönetim tarzları bakımından önemli farklılıklar var. Ömer Taviloğlu’na göre bu farklılıklardan birincisi, babasının kendisinden çok daha fazla iş odaklı olması. Aralarındaki yaklaşım farkı daha ilk günlerde kendini belli etmiş. “Ben istememe rağmen babam beni çok erken yaşta şirkette çalışmaya zorladı” diyerek o günleri anlatan Taviloğlu, ikinci önemli farkın soru sormada yaşandığını belirtiyor. Taviloğlu, “Hem iş hem de özel hayatta Mustafa Bey çok soru sorar. Ben onun yarısı kadar soru sorabildiğimi düşünüyorum” diyor. Sadece Mudo’da değil, Türkiye’nin önde gelen aile şirketlerinde kuşaklar arasında yönetim tarzından iş yapış şekline kadar büyük farklılıklar bulunuyor. Kuşaklar arasında en önemli fark ise teknoloji kullanımı, yetki devri, liderlik konularında yaşanıyor. Bir önceki kuşak profesyonellere daha az yetki ve sorumluluk verirken iş dünyasının yeni nesil temsilcileri kurumsallaşmaya önem veriyor. Gençler, ebeveynlerine göre yöneticilerine daha fazla yetki ve sorumluluk verip ofiste bulunmak yerine mobil çalışmayı tercih ediyor. Pek çoğu da babasına göre iş hayatında daha esnek davranıp işi hayatın merkezine koymuyor. Kuşaklar arası farklılıkları minimumda tutmak isteyen Sanko gibi Anadolu’nun büyük aile şirketlerinde ise yeni nesil 5 yaşından itibaren şirkette çalıştırılıyor. 

TEKNOLOJİ DÜŞKÜNLERİ 

Türkiye’nin önde gelen gruplarının ikinci ve üçüncü kuşak temsilcilerinin hem yönetim hem kişisel özellikleri kendilerinden önceki nesle benzemiyor. Bu nedenle iş hayatında ebeveynleri ile kendileri arasında büyük farklılıklar bulunuyor. Start up’larla yakından ilgilenen ve yeni kurulan girişimlere yatırım yapmaktan çekinmeyen yeni kuşak iş insanları tam bir teknoloji düşkünü… Kendilerinden önceki nesle göre teknolojiye daha fazla önem veriyorlar. Kalyon Holding’in İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu, ikinci kuşak temsilcisi, mimar Mehmet Kalyoncu, kendisiyle babası ve amcası arasındaki en önemli 3 fark arasında, ilk sırada teknoloji kullanımını sayıyor. Harvard Üniversitesi’nde müzakere, Babson’da girişimcilik ve Tufts Üniversitesi’nde kurumsal diploması eğitimleri alan, grupta ise gayrimenkul işleriyle ilgilenen Kalyoncu, 2’nci ve 3’üncü kuşağın aile şirketinde etkin görev almasıyla teknoloji kullanımının arttığını söylüyor. “Biz gençler olarak birinci kuşağa göre çok daha fazla teknoloji kullanıyoruz” diyen Kalyoncu, holdingin dijital dönüşümünde yeni neslin daha aktif görev almaya başladığı 2011’de başlandığını anlatıyor. Kalyoncu, “O tarihten sonra bütün projelerimizde ERP programı olarak SAP kullanmaya başladık. Bugün bunun neticelerini alıyoruz ve teknolojiyi eskiye göre daha etkin kullanıyoruz” diyor. 

MOBİL ÇALIŞMA ALIŞKANLIĞI

İş hayatında teknolojiyi daha fazla kullanan yeni kuşak üyelerinin bir bölümü, ofise bağlı kalmaktansa mobil çalışmayı tercih ediyor. Uzun seyahatler yerine teknolojiden yararlanıp toplantıları online yapıyorlar. Babson College İşletme Bölümü mezunu olan, girişimcilik ve pazarlama dallarında çift yan dal yapan Dardanel’in ikinci kuşağı Ayşe Önen de iş dünyasında eski kuşağın ofis ortamına çok bağlı olduğunu, buna karşın yeni neslin mobil çalışmayı tercih ettiğini söylüyor. Bir yıldır grubun ithalat ve dış ticaret bölümünden sorumlu olan Önen, babası Niyazi Önen ile kendi arasındaki yönetim ve iş yapış farklılıkları için şunları söylüyor: “Eski neslin fiziksel ofis ortamına çok daha bağlı olduğunu görüyorum. Oysa biz mobil çalışmaya daha sıcak bakıyoruz. Teknolojiyle aramızın iyi olması da mobil çalışma için ihtiyaç duyduğumuz iletişim ayağımızı hem kolaylaştırıyor hem de güçlendiriyor.” İnci Holding’in yeni kuşak temsilcisi ve yönetim kurulu başkanı Neşe Gök de eski kuşakla arasındaki en önemli farkın teknoloji sayesinde ofise bağlı kalmamak olduğunu belirtiyor. 10 yıldır İnci Holding’de çalışan, son bir yıldır başkanlık yapan Gök, “Artık cep telefonları sayesinde her yerden birbirimize ulaşabiliyoruz. Bu nedenle iş yapmak için işe gitmemiz şart değil” diye konuşuyor. İŞ, HAYATIN MERKEZİNDE DEĞİL Y kuşağı çalışanlarda olduğu gibi yeni kuşak, ebeveynlerinin aksine işi hayatın merkezine koymuyor. Bunlardan biri de Türkiye’nin en büyük havlu ihracatçısı olan Bursalı Grup’un üçüncü kuşağı Alper Bursalı. İstanbul Teknik Üniversitesi Tekstil Geliştirme ve Pazarlama Bölümü’nden mezun olduktan sonra ABD’de Fashion Institute Of Technology’de tekstil gelişimi ve pazarlaması okuyan Bursalı, şirketlerde yeni ile eski kuşak patronlar arasındaki en dikkat çekici farkın çalışma şekli olduğunu belirtiyor. Bursalı, Y kuşağının yüzde 96’sının, iş yaşantısında aktif şekilde mobil cihaz kullandığını, yüzde 50’sinin ise internete mobil cihazlardan eriştiğini belirterek, bunun yeni nesilde mobil çalışma kültürünü yaygınlaştırdığını söylüyor ve şunları ekliyor: “Esnek iş yapış modelinde, yeni nesil daha çözüm odaklı ve bilgiye hızlı şekilde ulaşan, daha yenilikçi, yaratıcı, girişimci, enerjik ve heyecanlı bir profil çiziyor.” Yeni kuşak patronların eskilerin aksine işi hayatın merkezine koymadığını da belirten Bursalı, buna karşın kendilerinden önceki kuşağın teknoloji kullanımında katı bir tutum sergilediğini anlatıyor. Bursalı, “Babam ve onun kuşağı iş hayatında ve yönetimde disiplinli, çalışkan, başarı odaklı ve kanaatkâr bir yapıya sahip. Ancak daha kuralcı oldukları için yeniliklere daha zor adapte oluyorlar” diyor. 

ESKİ KUŞAĞIN VAZGEÇİLMEZİ!

Dünyanın en büyük 3’üncü otomotiv yedek parça üreticisinden biri olan Aktaş Holding’in ikinci kuşak temsilcisi ve başkan vekili R. Serkan Aktaş, önceki kuşağın dijital dönüşüme karşı daha katı bir tutum sergilediğini belirterek ‘mobil’ odaklı iş yapış modellerinin daha çok yeni jenerasyon tarafından tercih edildiğini söylüyor. Aktaş, “Eski kuşak ise işe gidişgeliş ve zamanlama gibi konularda, çok daha disiplinli davranıyor ve geçmişten bu yana süregelen alışkanlıklardan kopamıyor. İşleri doğrudan iletişim yoluyla halletmeye çalışmayı sürdürüyor” diyor. Aktaş, babasını ve onun jenerasyonunu toplumsal konularda daha duyarlı bulduğunu söylüyor. Aktaş, kendinden önceki neslin iş motivasyonunu ise kendisine göre daha yüksek bulduğunu itiraf ediyor. Kuşaklar arası iş yapış tarzı farklılıkları Özyurtlar Holding’de de kendini hissettiriyor. “Babam Tamer Özyurt ilkokul mezunu. O bir alaylı. Bense hem alaylı hem de eğitimli birisi olarak, şirketimizi çok daha iyi yerlere götürmeyi hedefliyorum” diyen Özyurtlar Holding’in veliahtı Alper Özyurt şöyle konuşuyor: “İş hayatında yabancı dil ve teknoloji kullanımı konusunda kendi kuşağımı ebeveynlerimize göre çok daha iyi buluyorum. Yabancı alıcılarla iletişime geçtiğimde teknolojiyi de entegre ederek hareket ediyorum. Bu nedenle iş yapış şeklim çok hızlı. Babama göre çok daha çabuk iş sonuçlandırabiliyorum.” 

~

EN BÜYÜK TARTIŞMA

Yeni jenerasyonla ebeveynler arasında en yoğun tartışma kurumsallaşma konusunda yaşanıyor. Gençler kurumsal yönetim ve çalışanlarla ilişkilerde tek yönlü yerine çift yönlü iletişimden yana tavır alırken kendilerinden önceki nesli bu konuda daha tutucu buluyor. Profesyonel yöneticilerine daha fazla yetki verme konusunda çekince görmüyorlar. Bursalı Tekstil Yönetim Kurulu Başkan Vekili Alper Bursalı, “Önceki dönemlerden farklı olarak, yeni kuşağın beklentilerine uygun şekilde daha açık ve çift yönlü iletişim kuruyorum. Sadece yönetim kurulu değil tüm kademelerdeki yöneticilerin inisiyatif kullanıp karar mekanizmasına birebir dahil olduğu bir yapılanmayı önemsiyorum” diyor. Kalyon Holding Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kalyoncu da ilk kuşağın bir şirketi sıfırdan var etmenin zorluğunu yaşayarak mücadele verdiğini ve bu nedenle yeni nesle göre daha zor yetki devri yaptığını belirtiyor. Kalyoncu, “Şirketi yoktan var ettikleri için onlar için her konuyla bizzat ilgilenmek bir alışkanlık haline gelmiş. Buna karşın yeni kuşağın yönetim tarzında, kurumsallaşmayla beraber görev ve sorumlulukları ekibe paylaştırma kültürü öne çıkıyor” diyor. Diyarbakır merkezli Yiğit İDK Group’un başkan vekili Önder Yiğit, babasına göre yönetim konusunda en önemli farkın profesyonellere yetki devrinde yaşandığını belirtiyor. Birinci kuşağın yöneticilere sorumluluk vermekte tutucu davrandığını belirten Yiğit, babasının hala ilk günkü gibi işe geldiğini ve tüm yatırım kararlarıyla yakından ilgilendiğini söylüyor. 

GENÇLER DAHA ANLAYIŞLI 

İş dünyasının yeni nesil temsilcileri ile kendilerinden önceki kuşak arasındaki en önemli farklılıklardan biri de işe ve çalışanlara karşı sergilenen yaklaşım tarzında kendini gösteriyor. Böyle düşünenlerden biri de Gülman Group’un kurucusu Kemal Gülman’ın oğlu ve grubun şimdiki yönetim kurulu başkanı Polat Gülman. Finans ve psikoloji eğitimi alan ve son 4 yıldır tüm grup şirketlerinin yönetim kurulu başkanlığını üstlenen Gülman, iş hayatında babasıyla kendi arasındaki en önemli farkın çalışanlara karşı sergiledikleri tutum olduğunu söylüyor. Babasına göre çalışanlara daha anlayışlı yaklaştığını belirten Gülman, “İşimizi yaptığımız sürece işe geliş saatleri, kravat takılıp takılmaması beni ilgilendirmiyor” diyor. Gülman, kendi ve babası arasındaki yönetim tarzı farkını şöyle anlatıyor: “Benim için en önemli konu işlerin vaktinde tamamlanması. Rapor yazıp okumak sadece mali işler için önemli. Onun dışında işin hikaye kısmıyla ilgilenmiyorum. Herkesin vakti kıymetli. Ailelerle geçirilen zamanın çalışanların işe daha motive gelmelerini sağladığına inanıyorum. Bu nedenle zaman ve izin konularında kimseyi sıkıntıya sokmuyorum. Hayatım boyunca eleman olarak çalıştığım için onlara bu konularda daha anlayışlı bakabiliyorum.” 

TOPLANTI SÜRESİ NASIL DEĞİŞTİ? 

Yenilerle eski kuşak arasındaki en önemli farklılıklardan biri de toplantı süreleri. Kimi gruplarda bir önceki kuşağa göre toplantı süreleri uzarken kimilerinde kısalıyor. Toplantı süresinin bir önceki kuşağa göre farklılaştığı gruplardan biri de Kalyon Grup. “Babam işi yönetirken ağırlıklı olarak sonuç odaklı davranıyor. Ben ise daha ziyade süreç odaklı olmaya çalışıyorum” diyen Kalyoncu, yaptığı toplantıların babası ve amcasınınkilere göre daha uzun olduğunu belirtiyor. Kalyoncu, “Babam sonuç odaklı olduğu için toplantıları 3-5 dakika gibi çok kısa sürer. Benimle işle ilgili yaptığı telefon görüşmesi 30 saniyedir” diyor. Kendi toplantılarının daha uzun olduğunu söyleyen Kalyoncu, şöyle devam ediyor: “İşin sonucu çok önemli. Ancak insanlarla birlikte bir şey yapıyorsanız onları mutlu etmenin, huzurlu dakikalar ve anlar geçirmenin önemli olduğunu düşünüyorum.” Dardanel’de ise toplantı süreleri yeni kuşakta baba Niyazi Önen’in dönemine kıyasla kısalmış durumda. Dardanel Dış Ticaret Yöneticisi Ayşe Önen, “Birçok konuyu aynı toplantıda tartışmak yerine konuları kısa toplantılara bölerek daha çok verim sağlıyoruz ve daha iyi odaklanabiliyoruz” diyor.

 START UP’LAR RADARDA 

Ailelerin yeni kuşak bireylerinin önemli bölümü “start up dünyasına” ilgi duyuyor. Bunlar arasında en önemlilerinden biri de Zorlu Holding’in 3 kuşak temsilcisi Emre Zorlu. Babasıyla arasındaki en önemli farkın girişimcilik olduğunu söyleyen Zorlu, “Ben girişimci değilim. Ancak 13 yaşımdan beri işlerin içinde yer aldığım için, bir girişimci nasıl olmalı, bir girişimde olması gereken özellikler ne olmalı gibi soruların yanıtlarını iyi biliyorum” diyor. Girişimci olmamasına karşın yeniliklerden uzak kalmamak için teknoloji alanında faaliyet gösteren girişimcilere yatırım yapan Zorlu, şöyle konuşuyor: “Vestel’in altında bir corporate venture capital kurduk. Şu anda adım adım Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini öğrenmeye çalışıyoruz. Teknoloji çok hızlı ilerliyor. Dışarıdaki start up’larla vakit geçirerek farklı fikirlere çok daha hızlı ulaşabiliyorum. Şirketin içinde oluşturamayacağımız çok sesliliği, bir şekilde onlardan temin edip şirketin içine entegre etmeye çalışıyorum.” Mehmet Kalyoncu da iş hayatında babası ve amcasına göre farklı yaptığı bir diğer konunun inşaat sektörüyle ilgili start up’ları yakından takip etmek olduğunu belirtiyor. Kalyoncu, “Start up’ları desteklemek bizden önceki nesillerin yapabildiği bir şey değildi. Çünkü bu konu Türkiye’de son 10-15 yılda gelişti” diyor ve ekliyor: “Start up’larla şirketlerimiz arasında sinerji kurarak katma değerli yeni ürün ve projeler geliştirmesine çalışıyorum.”

~


TURGUT KONUKOĞLU SANKO HOLDİNG YÖNETİM KURULU ÜYESİ
“KUŞAK ÇATIŞMASI YAŞAMIYORUZ”

“BİRKAÇ KUŞAK BİRARADA” 
Birkaç kuşağın bir arada çalıştığı bir aile şirketiyiz. Yönetimde 5’inci kuşak arasında yer alıyorum. Şu anda holdingde dördüncü ve beşinci kuşak birlikte çalışıyoruz. Dünya her ne kadar kurumsallaşma sürecinde olsa da bizdeki yönetim anlayışı ve kendi iç tüzüğümüzün başarısı birçok üniversiteye konu oldu. Bu anlamda kendimi şanslı buluyorum.
“AİLE BAĞLARIMIZ ÇOK GÜÇLÜ” Kuşak çatışmasını ve farklılıkları yaşamıyoruz, birlikte karar alabiliyor ve kolektif bir şekilde çalışabiliyoruz. Sanırım bu işin sırrı temelinde işini sevmek ve aile bağlarını her zaman konunun üzerinde tutmaktan geçiyor. Benden önceki kuşak yönetim kurulu üyeleri her zaman çok anlayışlı ve öğretici oldu. Kendileri de aynı süreçleri yaşadığı için yeni kuşağı çok iyi anlıyor ve yönlendiriyor.
“5 YAŞINDA BAŞLADIM” Bazı alışkanlıklar en çok da iş yapış şekilleri zamanla değişime uğruyor ve biz bu geçişlerde, küçüklükten gelen birlikte toplantı yapma ve fikrini açıkça söyleyebilmeyi avantaj olarak kullanabiliyoruz. Bir aile geleneğimiz var, daha çocuk yaşlardayken yaz tatillerinde aile ile birlikte şirkete gitmeye başlıyoruz. Ben de 5 yaşımdan beri grup şirketlerinde çalışıyorum.



ÜÇ AİLEDEN FARKLILIK STRATEJİLERİ

KEREM KAMIŞLI (Esas Holding)
Bu konu ebeveyn ve çocuğun birbirlerine ne kadar karakter olarak benzedikleriyle çok ilgilidir. Karakterlerin benzer olduğu durumlarda daha iyi bir frekans yakalanıyor diye düşünüyorum. Benim şansım, hem annem hem de babamla benzer özellikler taşıyor olmam. Benim yaşım dolayısıyla daha heyecanlı ve çabuk hareket etme isteğimin öne çıktığı alanlarda ise farklılaşıyoruz. Annem/babam daha temkinli ve soğukkanlı hareket ederken ben yer yer daha farklı olabiliyorum.
AHMET CENGİZ (Cengiz Holding) Bu ortamda en ayırt edici farklılık, babamla iş yapış ve takip ediş süreçlerimizde teknolojiden yararlanmada kendini gösteriyor. Babam teknolojideki gelişmeleri son derece yakından takip eder, fakat alışkanlıkları, iş yapış süreçlerinde daha insan temaslı çalışmasına neden oluyor. Ben de bu özelliğini benimsiyorum, çalışanlarımız ve ortaklarımızla birebir temas ve saha ziyaretleri işlerimi takip etmekten keyif alıyorum. Yine de babamla iş konusundaki en büyük farklılığımız teknolojiyi kullanma sıklığımız diyebilirim.
HÜSEYİN NURİ ÇUMU (Sunar Grubu) Babam Nuri Çomu yaşı itibariyle karasabanla yapılanı da bugünkü en modern tarımı da bir arada görmüş bir insan. O günün yönetim modeli ile bugünü birleştirebiliyor. Biz daha mobil bir çağdayız. Dolayısıyla işleri daha esnek ele alabiliyoruz. Ancak babam iş konusunda daha hızlı netice almak istiyor. Babam olayları yerinde çözmeyi seviyor. Bu nedenle halen pazar günleri dahi işe gelmeye devam ediyor. Oysa biz bugün toplantılarımızı, görüşmelerimizi çağın teknolojik imkânlarını kullanarak verimli hale getirme çabasındayız.



NEŞE GÖK / İNCİ HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“DAHA KISA TOPLANTI YAPIYORUZ”

SÜRELER KISALDI 
Teknoloji her geçen gün hayatımıza yeni kolaylıklar getiriyor. Artık cep telefonları sayesinde her yerden birbirimize ulaşabiliyoruz. Ayrıca, Whatsapp uygulaması ya da telekonferans sistemleri sayesinde birçok kararı almak için toplantı günlerini beklemek zorunda kalmadığımızdan, toplantı süreleri de oldukça kısaldı. “SAYGININ ANLAMI DEĞİŞTİ” İletişim her gelen yeni nesil ile birlikte bambaşka bir tarza dönüşüyor. Bence bazı kelimelerin anlamları da değişti. Örneğin 20 yıl önce “saygı” tamamen büyüklere saygı olarak düşünülür ve odaya girerken ceket ilikleme, patron odaya girince ayağa kalkmak, kapıdan çıkarken geri geri çıkmak gibi bugün belki de bize komik gelen davranışlarla ölçülürdü.
USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİ Şimdi saygı deyince, “farklılıklara saygı”, “diğerlerinin zamanına saygı” ve “karşılıklı saygı”yı yansıtan davranış göstergeleri önem taşıyor. Daha önceki nesillerde, en tepedekinin her şeyi bildiği ve sadece ustanın çırağa bir şeyler öğretebildiği varsayılırdı. Bu bakış açısı bugün oldukça değişti ve bu değişim, iletişim tarzımızdan, iş yapış biçimlerimize kadar birçok şeyi değiştirdi.




Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz