Garantili liderlik dersleri!

Öngör, “ Benden Sonra Devam” kitabında, Harvard Business School’da ders olarak okutulan dönüşümün hikayesini anlatıyor.

17.07.2015 20:48:260
Paylaş Tweet Paylaş
Garantili liderlik dersleri!
Akın Öngör, 9 yıl Garanti Bankası’nda genel müdürlük yaptı. Bu 9 yılda orta ölçekli, teknolojisi köhnemiş, insan kaynakları altyapısı yetersiz ve iş yapma biçimi çok gerilerde kalmış bir bankayı, radikal bir dönüşüm planıyla dünyanın en iyileri arasına taşıdı. Doğru lokasyonda olmayan şubelerin kapanmasına, ihtiyacı karşılamayan insan kaynağının emekli edilip yerine yenilerinin alınmasına uzanan bu dönüşümle Garanti Bankası’nın çalışan kalitesi sektör ortalamasının çok üzerine, teknolojisi dünya standartlarına, kârlılığı ise rekor seviyelere ulaştı. Misyonunu sadece liderlik etmek değil liderler yetiştirmek olarak kuran ve Garanti’nin kendi yönetiminden sonra da başarılı şekilde yoluna devam etmesine öncülük eden Öngör, bu sistemiyle dünyanın en saygın kuruluşlarından Harvard Business School’da vaka olarak incelendi. Hatta liderlik özellikleri bile ayrı bir vaka çalışmasının konusu oldu. Garanti’de genel müdürlük koltuğunu bırakmasının ardından tam 10 yıl sonra Öngör, bankadaki efsane dönüşümü kendi yazdığı kitapta anlatıyor. “Benden Sonra Devam” adını taşıyan kitap, Garanti’nin nasıl dünyanın en iyi bankası olduğunu anlatıyor. 9 yıllık serüveni Öngör’ün anekdotları ve kimi zaman kişisel sorgulamalarıyla bugünün genç yöneticilerine yol gösterecek bir rehber haline getiriyor. Sadece Garanti Bankası’nın efsane yöneticisi olmakla kalmayıp iş dünyasına sürdürülebilir başarının nasıl yakalandığını gösteren Akın Öngör, Capital’e yeni kitabını şöyle anlattı:
Capital: Bu kitabı yazmaya ne zaman karar verdiniz? Ne kadar sürede tamamladınız?
- 5 yıl önce karar verdim. 2004-2005 yıllarında kitapla ilgili araştırmalara başladım. Sonunda hem oyuncusu olduğum hem tanıklık ettiğim bir süreçten bahsetmeye karar verdim. Kitap, Garanti Bankası’nda genel müdür olduğum 1 Mayıs 1991 ile 1 Nisan 2000 arasındaki büyük dönüşümü inceliyor. Harvard Üniversitesi’nin yaptığı araştırmanın sonucuna göre iş hayatında dönüşüm/değişim projelerinin yüzde 85’i başarısızlıkla sonuçlanıyor. Başarılı olan yüzde 15’in içinde de sadece yüzde 1-2’si çok başarılı oluyor. Garanti Bankası’nın dönüşümü çok başarılılar arasında gösterildi. Ben de bunu kaleme alıp anlatmaya karar verdim. 2004-2005 yılında bir araştırma ekibi, bankada o dönem görev yapmış 40 kişiden randevu aldı. Tek tek görüşmeler yapıldı. Bir yandan da binlerce projeyi ve olayları araştırdık. O dönem genel müdür yardımcılığı yapmış arkadaşlarla birkaç kez beyin fırtınası gerçekleştirdik. Daha sonra kitabın çatısını planladım. Bir yıldan daha uzun bir süre de yazım aşamasıyla uğraştım. Editör Didem Ünal, kitabı alıp son aşamaya getirdi.
Aslında kitabı, 2004-2005 yıllarında basabilirdim ama basmadım. ~
Capital: Peki neden basmadınız?
- Kitabı, 2009 ya da 2010’da basmak istedim. Bu kitabın adı “Benden Sonra Devam”, yani “Benden Sonra Tufan” değil. Genç yöneticiler için sürdürülebilir başarının ipuçlarını veriyor, gerçek bir sürdürülebilir başarı deneyimini anlatıyor. 2000 yılında genel müdürlük görevini bıraktığımda, başarının sürdürülebilirliğini görmek için 10 yıl beklemeye karar verdim ve bankayı izledim. Banka çok başarılı gelişti ve beni teyit etmiş oldu. Bu nedenle tam da bu tarihte, kitabı basıyorum.
Capital: Çok önemli bir değişim gerçekleştirdiniz. Kitabınıza konu olan bu projeyi kısaca bize anlatır mısınız?
- Garanti Bankası, Türkiye’de orta ölçekli bankalar arasında yer alıyordu. O dönemde teknolojisi köhnemiş, insan yapısı çok fedakar ama yetersiz, süreçler ve iş yapma biçimi çok gerilerde kalmış bir aşamadaydı. Benden önceki genel müdür İbrahim Betil, zamanında belirli değişimlere başlamıştı. Ben de genel müdür yardımcısı olarak o değişimlerin içindeydim. Fakat esas büyük dönüşümün o dönemde gerçekleşmediğini görüyoruz. Birtakım sebepleri vardı. Bankanın piyasa değeri 150 milyon dolardı. Banka çalışanlarının yaş ortalaması 50 civarındaydı. 6 bin kişi çalışıyordu, yabancı dili gerçekten iyi bilen kişi sayısı 50’yi geçmiyordu. Üniversite mezunu oranı yüzde 25-30 civarındaydı. Tamamen hiyerarşik, eski tarz bir çalışma kültürüne sahipti. Yetki kullanılmayan, yetki delege edilmeyen, bireysel çalışılan, bilginin sadece belli yerlerde toplandığı, paylaşılmadığı, motivasyonun çok düşük olduğu bir ortamdı. Tüm bu serüvenin sonunda 2000 yılında, Garanti Bankası’nın piyasa değeri 5 milyar dolara kadar çıktı. Yapılan kâr sermayeye ilave edildi. Bankanın yarattığı kârın dışında dışarıdan taze bir sermaye girmedi. Buna rağmen değeri 30 küsur misli arttı. Daha da önemlisi büyük bir kültür değişimi gerçekleşti. Dönüşüm dediğim bu. Çağdaş, örnek alınacak bir çalışma kültürü oluşturuldu. Bunun sonucu olarak yaş ortalaması 30,5 oldu. Üniversite mezunu oranı yüzde 75-78 seviyesine çıktı. Kadın-erkek sayısı yine eşit oldu, ama üst yönetimin de yüzde 40-44’ü kadın oldu. Bu Batı dünyasında bile olmayan bir orandır. Çalışan sayısı 6 bin civarındayken 8 bine çıktık. Bankanın yüzde 33’ü, çok iyi derecede yabancı dil biliyordu. Genç, dinamik, yabancı dil bilen, Türkiye ekonomisinin dış dünyayla entegre olma sürecinde bankacılık yapabilecek bir kadro oluştu. Teknolojide çok büyük bir dönüşüm sağladı ve en ileri derece teknolojiye ulaştı. İnternet bankacılığında Avrupa’nın en iyisi seçildi. Dünyanın en iyi bankası seçildi. Financial Times tarafından da Avrupa’nın en saygın 50 kuruluşundan biri seçildi. Birden bire böyle bir dönüşüm gerçekleşti. Bunların hepsi 9 yıl içinde oldu. Bu kitap, bunun nasıl ve ne yapılarak sağlandığını anlatıyor.
~
Capital: Tüm mali, finans, banka altyapısının yanı sıra bankada bir kültür oluşturdunuz. Bunu nasıl gerçekleştirdiniz?
- İletişime önem veren bir insanım. İletişim dersleri aldım, kendimi geliştirdim. Bu niteliklere sahip olabilecek insanları ekibe aldım. Birim müdürleri, bölge müdürlerini eğittik, onları geliştirdik. Bir Harvard öğretim görevlisini 28 kere özel uçakla Türkiye’ye getirdik. Tüm orta ve üst yönetimimize değişim yönetimi eğitimi aldırdık. Doğan Cüceloğlu’nu buldum. Bankaya iletişim eğitimi aldırdık. Boston Consulting Group’u getirdik, değişim terminolojisi üzerinde mutabık kaldık. Üst yönetimi Harvard MBA’de Advanced Management Programına 3,5 ay eğitime gönderdik. Her birine 40 bin dolar ödedik. O kararı kimseye sormadan aldım. Şimdiki genel müdürü bu eğitimden çok başarılı çıkan bir genel müdür. Bunun gibi 8 kişi gitti. Bunlar çok önemli. Kredi notumuz 1991’de C’ydi. Kendimizi geliştirdik ve iletişimimiz, bilançomuz derken deliler gibi çalıştık ve 2,5-3 yıl sonra kredi notumuz A oldu. A olunca ertesi sabah tüm bankada çalışan binlerce kişinin masasına, iki kapaklı üstünde A yazan bir not gitti. Orada, “Değerli çalışma arkadaşım, biz bu A’yı şöyle böyle aldık” diyor ve sonunda da “Bu sizin karneniz, A aldınız. Eve gidin, gösterin. Sizinle övünsünler” diye devam ediyor. Ertesi gün ağlayarak geri dönenler oldu. Çünkü başarıyı paylaştık. İnsanları motive etmek çok önemli. Bu gibi bir değişim her zaman yapılabilir. Stratejiler farklıdır. Ama Garanti Bankası’nın gerçekleştirdiği bu dönüşümü, çok kurum daha yapamadı. Son 20 yılda Garanti Bankası’nın bilançolarının rakiplerine göre kıyaslamasını yapın. Göreceksiniz.
Capital: Uygulamalarınızı hayata geçirirken benchmark aldığınız bir kurum var mıydı?
- Önümde bizim yaptığımızı yapmış bir banka yoktu. Biz bir zorunluluktan da harekete geçmedik. Banka batmıyordu. Türkiye krizde değildi. O zaman bankanın sahibi ve yönetim kurulu başkanı Ayhan Şahenk, bana, “Seni genel müdür yapmayı düşünüyorum. Seni genel müdür yaparsam ne yapacağını bana elinle yaz” dedi. Elimle yazdım, yazdıklarım daha önce önerdiğim şeylerdi. 5 yıldır genel müdür yardımcısıydım. O zaman başka nedenlerden dolayı bunları gerçekleştirememiştik. Çünkü personel değişimi olacaktı, sistemler değişecekti. Her şey çalkalanacaktı. Dönüşüm çok sancılı bir iştir. Özetle şunları anlattım: Bu bankayı 300 küsur şubeden 151 şubeye indiririz. Bunların büyük bir kısmı doğru yerlerde değil. İnsan yapısı yeterli değil. Halbuki Türkiye ekonomisi, dünya ekonomisi ile bütünleşiyor, dışa açılıyor. Ona uyumlu bankacılık hizmetini yapacak bankalar yeterli değil. Biz bunu yaparız, liderlik yaparız. Orta ölçekli bir bankadan çok, baba bir banka oluruz. Bunu anlatan 4 sayfalık bir yazı yazdım. Bu büyük bir dönüşüm projesinin ipuçlarıydı. Ayhan Bey, “İnceleyeceğim” dedi. 15 gün sonra beni kahvaltıya davet etti ve “Kabul ediyorum” dedi. Biz yürüdükçe bizi izledi, denetledi, kontrol etti. Ayhan Şahenk, müthiş bir işadamıydı. Çok ayrıntılı bir bankacı değil, ama çok iyi bir işadamıydı. Çok büyük sancılardan geçtik. Çok büyük gerilimler, büyük hadiseler yaşadık. Destekledi ve biz de bunu uyguladık. Onun bankası, birden bire muazzam bir değere ulaştı. Yani biz dönüşümü kendi vizyonumuzla gerçekleştirdik.
~
Capital: Şansın da iş hayatınızı olumlu etkilediğini düşünüyor musunuz?
- İnanıyorum. Ben İktisat Leasing’in genel müdürüydüm. Türkiye’nin ilk leasing şirketini kurmaya çalışıyordum. İbrahim Betil, Garanti Bankası’na genel müdür oldu. Benim için bu bir şanstı. Çünkü İbrahim Betil bana, “Pazarlamadan sorumlu genel müdür yardımcısı olur musun” dedi. İbrahim Betil’e o iş teklif edilmemiş olsaydı, Garanti Bankası’nın gündeminde değildim. Garanti Bankası’na girdim, başarılı oldum. İyi çalışıyordum. Hisselerin sahibi olan kişilerle hiçbir ilişkim yok. Genel kuruldan genel kurula üst yönetim olarak görüyoruz. Bir sabah Ayhan Bey aradı. Ben Taksim Gezi’de çalışıyorum. Bir hanım sesi, “Akın Bey ile mi görüşüyorum.” “Evet ben Akın” dedim. Bayan, “Beyefendi sizle görüşecek” dedi. Garanti Bankası’nda beyefendi diyeceğimiz kimse yok. Ben “Affedersiniz hanımefendi, beyefendi kim” dedim. “Ayhan Şahenk” dedi. Birisi beni işletiyor mu diye düşünmeye başladım. Kalın bir ses geldi telefondan “Günaydın Akın Bey, ben Ayhan Şahenk. Sizinle görüşmek istiyorum, kahvaltı için ne zaman müsaitsiniz” dedi. “Hemen yarın” yanıtını verdim. Ayhan Şahenk “Sabah 7-7.30’da buluşalım” dedi. Ertesi sabah 7.30’da gittim. Ayhan Şahenk’ti, işletilmemişim. Bu da bir şans. O izlemiş, görmüş, ismimi önermişler. Bunları ben bilmiyorum. Şans. O anda sağlıklı, düzgün olmam şans. 3 aylığına eğitime gitmiş olsaydım, orada olmasaydım, belki de böyle olmayacaktı. Hayatta önünüzden geçen bir sürü fırsat ve şans var. Bazılarını yakalayabiliyoruz. Şans var, ama yüzde 100 değil.

“YAŞAMIMI VAKA OLARAK İNCELEDİK”

R. M. KANTER ETKİLENDİ
Ben memur bir ailenin çocuğuyum. Eski milli basketbolcuyum. Sporcu olmam ve ailemden aldığım çok sağlam değerler, liderlik özelliklerimde etkili oldu. Ben sosyal sorumluluk çerçevesinde birtakım girişimler gerçekleştiriyorum. Prof. Rosabeth Moss Kanter, beni incelerken en çok benim gibi yönetici olarak yetişen kişilerin sosyal sorumluluk projeleri geliştirebileceği fikrinden çok etkilendi.
DERSLERİNDE OKUTTU Biz bir okul kurduk. Akhisar’da Kız Anadolu Meslek Lisesi yaptık. Şu anda 1.147 öğrencimiz var. Bu okulu devlete bağışladık. Bu bir model. Bağlar kurdum. Hobi olarak bağlarda tarıma başladım. Şarap yapıyorum. Şaraphane kurdum. O şaraphanenin getirisini, bu okulun yapımı için kullandık. Profesör Kanter, bundan çok etkilendi. Gençlere örnek olabilir diye bunu derslerinde okuttu.
HBS’DE İNCELENİYORUM Harvard Business School’da Prof. Rosabeth Moss Kanter’ın liderlik ve değişim yönetimi dersine davet ediliyorum. Kendisi Garanti Bankası’nı vaka çalışması olarak incelemesinin dışında “Akın Öngör Journey” diye benim yaşamımla ilgili bir vaka çalışması gerçekleştirdi. Beni vaka olarak incelemesinin nedeni, böyle bir kültürün oluşmasına önderlik eden kişilerden biri olmam. London Business School’da Julian Birkinshaw’un ve Donald Sull’un derslerinde seminerler veriyorum. Sabancı Üniversitesi, ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi’nin işletme derslerine davet ediliyorum.
~

EN BÜYÜK HATALARIM

KEŞKE ÖNCE YAPSAYMIŞIM
Binlerce, on binlerce kararı almış bir yöneticiyim. Yaptığım hatalar, yüzlerle belki binlerle ifade edilebilir. Mesela genel müdür yardımcısına bağladığım operasyon işlerini, 1-1,5 yıl önce bağlayabilirdim, bağlamamışım. Hata. Çünkü ben bankacılıktaki operasyon işini, bankacılık işlemlerini bilen birinin yönetebileceğini düşünüyordum. Oysa bir endüstri mühendisinin, bir mühendis kafasının çok daha doğru olduğunu gördüm.
KARARI PATRON VERDİ Bir bankanın CEO’su, diğer şirketlerdeki CEO’lar gibi değildir, yani bir amir gibi değildir. Her şeyin başıdır. Yetki ile çalışır. Bir de hata gibi gözüktüğü için bana sık sorulan soruların açıklamasını da yaptım. Mesela soruluyor: “Neden şu iş dallarına girip şu işleri aldınız?” Benim hatam değildi. Ben karar vermedim. O kararı uygulamak zorunda kaldım. Kararı veren bankanın sahibiydi.
FARKLI YÖNETEBİLİRDİK
Belirli kurumları satın aldık ve onları daha farklı yönetebilirdik. Bunlardan biri de Osmanlı Bankası. Osmanlı Bankası’nı Garanti Bankası ile birleştirerek çizgisini çok farklı yönetebilirdik. Bunu gerçekleştiremedik, sebepleri var. Osmanlı Bankası, yüzde 100 Garanti Bankası’nındı. Hesapları bizim bankamız içinde konsolide olmuştu. Onu iyi yönetemedik. Bizden kaynaklanan nedenden olmadı. Bir hayal kırıklığı yaşadık. İyi yönetemediğimiz için satabilirdik. Çok güzel fiyatlar geldi, satmaya çalıştık, o da olmadı. Rahmetli Ayhan Şahenk, o fiyata satılmasını arzu etmedi. Bence hataydı. Satılmalıydı, ama en son kararı işin sahibi veriyor. Buna benzer şeyler var.

“YANIMA EN İYİLERİ ALDIM”

ÖNGÖRÜ YETENEĞİM
Faktörleri yan yana koyarak ileriye doğru bakabilme becerimi geliştirdim. Akıllı ve hesaplanabilir bir öngörüde bulunabilme yeteneğim var. Aynı zamanda ekip sporları yapmış bir kişiyim. Ekip kurmasını bilirim, takım çalışmasını bilirim. Kendime güvenen ve özgüveni olan bir kişiyim. Hep özgüveni olan, nitelikli kişileri ekibe aldım.
KALİTELİ EKİP Özgüveni olan bir kişi yanında birinci sınıf, en kalite insanların olmasından çekinmez. Yanıma en iyileri aldım. Hala o ekipler devam ediyor bankada. O en iyiler, daha da iyiye götürdü bankayı. Bu özelliklerimin yararlı olduğunu düşünüyorum.
MÜCADELECİYİM Sporcu oluşumdan kaynaklanan ve aile değerlerinden dolayı mücadeleci biriyim. Basketbolda 18 sayı mağlup durumda olsanız da maçı bırakmazsınız. Bu bir mücadeledir. Dürüst, ilkeli davranacak ve hiçbir zaman beraber çalıştıklarınızı yarıda bırakmayacaksınız. Arkasında duracaksınız, destekleyeceksiniz, yetki vereceksiniz, adaletli olacaksınız, kimseye torpil yapılmayacak.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz