Arçelik
ve Kale Grubu, değişimi iyi koklayarak ettikleri inovasyon güçleriyle
global rakiplere meydan okuyor. Penti ve Flormar gibi geçmişin üretim
şirketleri, bugün perakendede önemli adımlar atıyor. Boyner, kurumsal
kimlik değişimini başarıyla yöneterek müşterisine daha yakın hareket
ederken, Doğtaş hedef kitlesini değiştirerek pazarda öne çıkıyor. Tüm bu
şirketlerin ortak özelliği, farklı süreçlerde kendilerini yeniden
yaratmış olmaları. Bu sayede önemli başarılara imza atıyor, rakipleri
arasından sıyrılıyorlar. Değişimin başarının en önemli sırrı olduğunun
farkında olmaları ise en önemli özellikleri.... Değişim, artık iş
dünyasının olmazsa olmazı ... Artık “sistem bozulmadıysa tamire de gerek
yok” mantığı geride kaldı. Tüm dünyada şirketler, iş yapış süreçlerini,
pazarlama ve satış stratejilerini sürekli iyileştirme çabasıyla dikkat
çekiyor. Yönetim danışmanı Jason Jennings, “The Reinventors”
(Dönüşenler) kitabında bu değişimi başarılı yöneten şirketlere yer
veriyor. Jennings, “10 yıllık periyodlarla İlk 500 şirket listesini
inceleyin, üçte ikisinin değişim gerçekleştirmediği için kan
kaybettiğini göreceksiniz” diyor. Dünyada deyim yerindeyse önemli bir
dönüşümden geçen ve bunu başarıyla uygulayan pek çok örnek mevcut.
Google, Starbucks, Southwest Airlines ve Samsung gibi devler
yakaladıkları değişim rüzgarıyla öne çıkıyor. Türkiye’de de pazarlama
stratejisinden inovasyona iş yapış süreçlerinden portföy yapısına kadar
farklı alanlarda dönüşümü başaran güçlü şirketler var.
PERAKENDEYLE DÖNÜŞENLER
Son
dönemde pek çok üretici perakende sektörüne girmesiyle dikkat çekiyor.
Bu dönüşümü başarıyla gerçekleştiren şirketlerin ise deyim yerindeyse
kaderi değişiyor. Dünyada teknoloji alanında bunun en başarılı örneğini
Apple gerçekleştirmiş durumda. Şirket, 2001 yılında Amerika Virginia’da
marka bilincini artırmak için ilk mağazasını açtı. 2011 yılına kadar
geçen sürede Apple, dünya çapında 395 mağazayla 16 milyar dolar ciro
elde etti. Türkiye’de de Apple modelinin takipçileri var. Penti ve
Flormar, perakendede yeni konseptler yaratarak güçlü bir dönüşümden
geçti. 250 milyon TL cirolu Türkiye’nin en büyük çorap üreticisi Penti,
2007 yılına kadar toptancı olarak çalıştı. Penti Yönetim Kurulu Başkanı
Sami Kariyo, ürünlerinin mağazalarda istedikleri gibi sergilenmediğini
görünce yönetim ve iş yapış yöntemlerinde değişiklik yaparak organize
perakendeciliğe geçtiklerini söylüyor. Çorap odaklı mağazalar kuran
marka, bugün Türkiye genelinde 166 satış noktasına ulaşmıştı. Bu
dönüşüm, Penti’nin Eylül 2012’de dünyanın en büyük yatırım fonlarından
Carlyle ile ortaklık masasına oturmasını da sağladı. Kariyo, bu değişim
sürecini şöyle aktarıyor: “DNA’mızı üretim odaklıdan, tüketici ve
perakende odaklıya çevirdik. Carlyle Group’la liderliğimizi çorap
pazarında güçlendirmeyi ve iç giyim, mayo perakendeciliğine taşımayı
amaçlıyoruz.” Aynı şekilde Türkiye’nin ilk yerli ojesini üreten Flormar
da 2008 yılı sonrasında orta sınıfı hedef alarak perakendeye adım attı.
Şirket böylece 2012 yılı cirosunu 120 milyon dolara, pazar payını ise
yüzde 30’a çıkarmayı başardı. İlk olarak Anadolu şehirlerinde küçük
metrekarelerde mağazacılığı öğrendiklerini belirten Flormar Yönetim
Kurulu Üyesi Alp Şenbay, “Tüm süreçlerin perakendeye dönüşü 2 yılda
gerçekleşti. 2012’de toplam ciromuzun yüzde 20’si perakendeden geldi. Bu
oran her yıl çok hızlı artıyor” diye konuşuyor.~
KIMLIK DEĞİŞİNCE...
Şirketler,
eskidiklerini düşündükleri kurum kimliklerini yenileyerek de ciddi bir
değişim geçirmeyi başarıyor. Dünyada son olarak akıllı telefon pazarının
önemli oyuncularından BlackBerry markasının sahibi Research In Motion
şirketi adını ‘BlackBerry’ olarak değiştirdi. Şirket CEO’su Thorsten
Heins, yenilenen misyonları ve modernleşen yüzleri ölçüsünde bu
değişikliğe karar verdiklerini açıkladı. Koreli Samsung markası da
1993’te radikal bir logo değişimine giderek adını aldığı “3 yıldızı” bir
kenara bıraktı. İşin enteresanı, şirketin bu yıl içinde de farklı hayat
tarzlarına hitap edecek bir logoyla yeniden kimlik değiştirmesi
bekleniyor. Türkiye’de de buna en net örnek Boyner Grubu’ndan geldi.
Grup, 2004’te “Annelerin mağazası olduk” diyerek başlattığı değişim
projesi ile Çarşı Mağazaları’nı yenileyerek daha modern çok katlı mağaza
konseptine “Boyner” adıyla geçti. Ardından 2011’de orta kesim için
“Çarşı” markasına yeniden hayat verdi. Boyner Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Cem Boyner, “Çarşı ismini, bir süre nadasa çekmemiz,
unutulamadan önce de kullanmamız gerekiyordu. 2 yıl önce bu zaman geldi.
Çarşı’yı, Boyner’in altında, daha ekonomik ürünleri satacağımız bir
zincir haline getirdik. Çarşı’yı desteklemeye devam edeceğiz” diyor.
Bankacılıkta da Vakıfbank ve Türkiye Finans Bankası kurum kimliklerini
sıfırdan yarattı. Türkiye Finans Genel Müdür Yardımcısı İkram Göktaş,
“2011’de bilinirliğimizi daha da artırmak için kurumsal kimlik
dönüşümünü başlattık. Daha ulaşılabilir, aktif, samimi ve yenilikçi bir
duruş için logomuzu yeniledik. Kurumsal kimlik dönüşümünün
müşterilerimize ve tüm paydaşlarımıza olumlu yansımasını gördük” diyor.
Benzer süreçten geçen Vakıfbank’taki dönüşümü ise genel müdür
başyardımcısı Mehmet Cantekin, şöyle aktarıyor: “Müşteri gözünde
VakıfBank’ın ‘halden anlama’ olgusuyla öne çıktığını gördük. Kurum
kimliğini bu yönde oluşturduk ve hizmetlerimiz tabana yayılmaya başladı.
Bu değişimle son 2 yılda 200’e yakın şube açılışı yaptık.”
PORTFÖYLERİNİ YENİLEDİLER
Holding
tarafında en önemli dönüşüm, portföylerdeki sektörlerin ağırlığının
değişmesinde yaşanıyor. Dünyada da Koreli Samsung örneğinde olduğu gibi
pek çok dev ilk faaliyet alanın çok dışında alanlara kayıyor. Bugün
dünyanın elektronik liderlerinden biri olarak ön planda olan Samsung,
kurulduğu 1938’de noodle ve kurutulmuş deniz ürünleri üretiyordu.
Ardından 1950’lerde şeker ve tekstil endüstrisine girdi. Şirket ancak
1970 sonrası elektronik sektörüne adım attı ve bugünkü büyüklüğüne
ulaştı. Yine Boyner Holding, tekstille başlayan yolculuğunda ağırlığı
bugün cirosunun yüzde 83’ünü oluşturan organize perakendeye verdi. İlk
iş dalı olarak inşaat alanında kurulan Doğuş Grubu’nun 2011 yılı
rakamlarına göre bu işteki payı sadece yüzde 9’da kalıyor. Doğuş Grubu
son dönemde eğlence, yeme-içme alanlarında yaptığı satın almalarla
dikkat çekiyor. Eczacıbaşı Topluluğu da esas kuruluş amacı olan jenerik
ilaç üretiminden 2009’da tamamen çıktı ve rotasını yapı ürünleri grubuna
kırdı. Özelikle Sanko gibi yükselişini tekstil alanında yapan
holdinglerde bu dönüşüm daha net olarak görülüyor. Türkiye’nin tekstilde
rekabet gücünü kaybetmesi nedeniyle bu holdingler, bugünün parlayan
sektörlerine yöneliyor. Sanko Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir
Konukoğlu, yaşadıkları dönüşümün gerekçelerini şöyle aktarıyor:
“Dünyadaki gelişmeler enerji sektörünü öne çıkardı. Buna seyirci
kalmamız söz konusu olamazdı. Tekstildeki pozisyonumuzu korurken,
enerji, inşaat, ambalaj, iş ve tarım makineleri sektörlerinde büyüyoruz.
Tekstilde yenileme ve tevsii yatırımlarını aksatmadan sürdürüyoruz.”
YENİ KAN GÜÇ KATIYOR
Türkiye’de
şirketlerin yüzde 99’u aile şirketi olduğundan yeni neslin yönetime
geçmesi, şirket organizasyon ve vizyonunda köklü değişimler yaratıyor.
Bunun sayısız örneğini görmek mümkün... Aras Holding’in başına geçen
Evrim Aras, 5 yılda holdingi 4 kat kârlılığa taşıdı. Aynı şekilde
Arzum’da ikinci nesil olarak göreve gelen yönetim kurulu başkanı Murat
Kolbaşı da markayı kategorisinde liderler arasına yerleştirdi. Tabii
yeni nesil liderlerin şirkette yarattığı değişim, daha ıstıraplı ve uzun
vadeli oluyor. Dönüşüme ilk olarak kurumsallaşma çalışmalarıyla
başladıklarını aktaran Evrim Aras, “Günlük hayatın işleyişini
profesyonel ekiplere delege ettik. Aile anayasasını çıkardık. ‘Kârlı
büyümeyi’ hedefledik. Büyüyemeyen, zarar eden şirketleri tasfiye ettik.
Son 4 yılda yüzde 64 büyüdük. 2012 yılını da yüzde 18 büyüme ile
kapattık” diyor.~
Arzum için de milat Murat Kolbaşı’nın 10 yıl önce
yaptığı bir Uzakdoğu gezisi olmuş. Kolbaşı şirkette yarattıkları
değişimi şöyle anlatıyor: “O tarihten itibaren şirket dışı kaynaklardan
daha fazla yararlanır olduk. 1996’dan sonra danışmanlıklarla değişimi
daha planlı ve sistematik olarak yapmaya başladık. 2000’den sonra insan
kaynakları ve finans tarafında bizi uluslararası lige taşıyacak
hamlelerle değişimi sürdürüyoruz.” Sarar’da ise üçüncü neslin işe
girmesiyle yurtdışı mağazacılıkta önemli bir atak yakalandı. “Büyümeye
bağlı olarak dönüşüm gerekliydi, mevcut sistem ve yapı şirketin büyüme
sonrası ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmişti” diyen Sarar Grup
CEO’su Emre Sarar, 2010’da göreve gelmesiyle başlayan değişimde mevcut
yapıyı da korumaya özen gösterdiğini söylüyor. 5 kıtada 49 ülkedeyiz.
Orta Avrupa ve Ortadoğu’da mağaza sayımızı 2022’ye kadar 100’e çıkarmayı
hedefliyoruz” diye konuşuyor.
SÜREÇ DEĞİŞİMİ KAZANDIRIYOR
İş
yapış süreçlerini yeniden yapılandıranlar da önemli başarılara imza
atabiliyor. 1975’te nakit sıkıntısı çeken Amerika’nın en büyük
havayollarından Southwest Airlines bu konuda en iyi örneklerden biri.
Şirket, ayakta kalmasını uçuşlar arasındaki temizlik, bakım hizmetlerini
25 dakikadan 10 dakikaya çekmesine borçlu. Türkiye’de de LC Waikiki,
Bizim Toptan ve Tamek bu dönüşüme en iyi örneklerden... 2013 yılında 4,5
milyar TL ciro hedefi açıklayan LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap
Küçük, kendilerini bugünlere taşıyan değişime 2001 kriziyle start
verdiklerini söylüyor. Bu dönemde şirket, bayilerinin şartlarını
zorlaştırarak kendi sahip olduğu daha büyük metrekareli mağazalar açtı.
Küçük, “2001’de ciromuz 15 milyon TL’ye kadar indi. 2001-2003 arası her
hafta bir mağaza açtık. 2004’te ciromuz 85 milyon TL’ye çıkmıştı.
2004-2011 arası her yıl yüzde 40 büyüdük” diyor. Tabii bu süreçte insan
kaynakları ve yönetimde de güçlü bir değişim yaşandığını belirtiyor.
“2010’da şirket bünyesine katılan yabancı üst düzey yöneticilerle tüm
organizasyon değiştirildi, şirketin iç terfi oranı yüzde 35’e çıkarıldı.
Geçtiğimiz yıl adını satın almalarla duyuran Tamek için de değişim,
büyümenin kontrollü gitmesi için kaçınılmazdı. Tamek’in genel müdürü
Haluk Öget, “2006 sonrası tüm rakamlarımız 2’ye katlandı. Önce
organizasyon zaaflarımızı belirledik. İnsan kaynaklarından BT
altyapısına kadar birçok noktada yenilikler yaptık. Kadrolarımızı
güçlendirdik” diyor. Yıldız Holding’e bağlı Bizim Toptan da büyük
metrekarelerle az sayıda mağaza açan rakiplerinin yanında daha fazla
sayıda ancak daha küçük mağazalar açarak pazarda geniş penetrasyon
sağladı. Esnek ve hantal franchise modelini terk etti. Tüm iş
süreçlerini buna uygun olarak yenilediklerini belirten Genel Müdür Recep
Özalp, 5 yılda şirketi yüzde 100’ün üzerinde büyüterek kâra geçirmeyi
başardı. Bu dönüşüm sonucu halka açılan şirket, borsada da rekor talep
aldı.
YENİDEN DOĞDULAR
PAZARLAMA DEĞİŞİMİ Pazarlama
stratejisini değiştirerek yeniden doğan şirketler de yok değil...
Türkiye'de bu anlamda son dönemde Doğtaş ve Hunca öne çıktı, 60 yıllık
kozmetik markası Hunca, kendi doğrudan pazarlama sistemini kurarak
mağazalaşan rakipleri ile arasında fark yarattı. Doğtaş ise marka
algısını değiştirerek, hitap ettiği orta ve alt gelir grubundan daha
yüksek gelir grubuna yönelik katma değerli ürünlerin pazarlamasına
başarılı bir geçiş yaptı. Bu dönüşüm şirketi, sektörde ciro ve pazar
payında 3'üncülüğe taşıdı. CİRO YÜZDE 30 ARTTI
2009'da
Doğtaş Exclusive konseptini geliştirerek son üç yılda algılarını tamamen
değiştirdiklerine dikkat çeken Doğtaş Genel Müdürü İsmail Doğan.
"Ağırlıklı olarak şehirli, modern hayat standartlarına sahip, orta ve
ortanın üstü hedef kitleye seslenmeye başladık. Hedef kitlemiz de A, B
ve C1-C2 ağırlıklı hale geldi, Ürünlerimizi farklı alım gücünde olan
hedef kitlemize, ulaşılabilir çözümlerle sunuyoruz. 2009'dan günümüze
pazar payımızı ve ciromuzu yüzde 30 artırdık” diyor. DOĞRUDAN SATIŞ KAZANDIRDI
Kozmetik
alanında da Hunca, Huncalife markası ile farklı bir pazarlama sistemine
geçerek doğrudan satış sistemini başlattı. Hunca Kozmetik'in ikinci
nesil patronu Tuncer Hunca, yeni pazarlama sistemlerini ve
getireceklerini şöyle açıklıyor: "Doğrudan satış, müşteriye direkt
ulaşabileceğimiz bir satış kanalı, Minimum sermayeyle maksimum kazanç
sağlayan bir iş bu. Doğrudan satışla ilgili olarak ciddi bir AR-GE
çalışması yaptık. Huncalife'ın şu anda 35 yeni markası ve toplam 600
ürünü bulunuyor. Huncalife olarak hedefimiz Türkiye pazarında ilk üçe
girmek. Her yıl katlanarak büyüyeceğiz.”
2 ÖRNEĞE DİKKAT
INOVASYONLA GELEN DEĞİŞİM
Türkiye'de
hemen her şirket, inovatif çalışmalara imza atmak için kolları sıvamış
durumda. Ancak bu çalışmalar sayesinde şirketini dönüştüren örnekler çok
değil. Uzmanlar tarafından bu konuda Arçelik önemli bir örnek olarak
gösteriliyor.~
Şirketin inovatif çalışmalarıyla kendini sürekli
geliştirme ve değiştirmenin peşinde olduğu düşünülüyor, Aralık'ta TİM
tarafından en inovatif şirket ödülünü alan Arçelik'in genel müdürü
Levent Çakıroğlu da inovasyonla yıllar içinde yakaladıkları değişimi
şöyle özetliyor: "100'den fazla ülkede ürün ve hizmetlerimizi sunuyoruz.
Avrupa'da beyaz eşyada en büyük 3'üncü şirketiz. Bu başarıda en önemli
faktör, şüphesiz Arçelik'in inovasyon ve teknolojide sahip olduğu
yetkinlikler. Bunu da 21 yıldır kesintisiz sürdürdüğümüz AR-GE
yatırımlarına borçluyuz. Türkiye'nin uluslararası arenada patent
başvuruların üçte birinden fazlasını biz yapıyoruz. Her yıl ciromuzun
yüzde 1,5'ini AR-GE'ye ayırıyoruz.”
TASARIMDA ÖNEMLİ ATILIM
İnovatif
çalışmalarıyla kendini sürekli yenileyen bir diğer örnek de Kale Grubu.
Dünya markası olmaya soyunan Kale Grubu da son dönemde hem ürün
tasarımı hem süreçlerinde inovasyonla öne çıkıyor. Kale Grubu Yönetim
Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, "Tasarım alanında önemli atılımlar
yapıyor, pazarda fark yaratıyoruz. Verimliliğimizi sürekli artırarak
piyasalarda rekabetçi oluyoruz. Tüm araştırma ve geliştirme
faaliyetlerimizi 5 bin 200 metrekarede topladık. 30 milyon TL yatırımla
kurduğumuz Kaleseramik Ar-Ge Merkezi'nin yetkinliklerini Kale İtalia
AR-GE merkeziyle birleştireceğiz. 2015 yılına kadar ciromuzun yüzde
2,2'sini AR-GE'ye ayıracağız. Hedefimiz, yeniliklerle hem
müşterilerimize daha iyi ürünler sunmak hem dünya ölçeğinde rekabeti
sağlamak” diye konuşuyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?